"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/137 E., 2023/44 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin eski eşi olan davalıların murisi ... tarafından evlilik birliği içinde Alman Bankasından 30.000,00 Alman Markı kredi çekildiğini, evli oldukları dönem içerisinde bu paranın ...'in Türkiye'de yaşayan babası dava dışı Mehmet Hanifi'ye yaşadığı ticari sıkıntılar nedeniyle borç olarak 10.12.1999 tarihinde gönderildiğini, borcuna karşılık olmak üzere dava dışı Mehmet Hanifi tarafından eski eşi Mehmet'e 19.07.2002 tarihinde taşınmaz devredildiğini ancak müvekkilinin hak iddia etmemesi için tapuda yapılan işlemin hibe olarak gösterildiğini, eski eş tarafından Alman Bankasından çekilen kredinin taksit ödemeleri yapılmayınca bu kredinin faiziyle birlikte 36.000,00 DM olarak bankaya geri ödemesini kefil sıfatıyla müvekkilinin yapmak zorunda kaldığını, yani eski eşine evin karşılığı 36.000,00 Alman Markı katkıda bulunduğunu ileri sürerek, faiziyle ödemek zorunda kaldığı banka kredisi olan 36.000,00 Alman Markının dava tarihindeki TL karşılığının yasal faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini istemiş, 03.11.2015 tarihli dilekçesi ile Mahkemenin eksik harcı yatırmaları için süre verdiğini, 36.000,00 DM'nin TL karşılığının 53.353,00 TL olduğunu belirterek, dava dilekçesinde talep ettikleri 15.000,00 TL'den kalan 38.353,00 TL üzerinden harç yatırdıklarını belirtmiş olup, 03.11.2015 tarihinde harcın yatırıldığı görülmüştür.
II. CEVAP
1. Davalılar ... (Özdemir) 13.07.2015 havale tarihli ... 07.08.2018 tarihli dilekçe ile davanın kabulüne karar verilmesini istemişlerdir.
2. Davalı ... vekili; davacının dava konusu taşınmazın alınmasına hiçbir katkısının bulunmadığını, davacı ...'in Malatya 1. Aile Mahkemesinin 21.12.2005 tarih ve 2005/724 E., 2005/1045 K. sayılı kararı ile tenfizine karar verilen anlaşmalı boşanma davasındaki herhangi bir alacak talebinin olmadığı yönündeki beyanlarının mahkeme içi ikrar olduğunu, işbu dava bakımından da kesin delil niteliğinde olduğunu bildirerek, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Malatya 1. Aile Mahkemesinin 07.04.2016 tarihli ve 2014/583 E., 2016/313 K. sayılı kararıyla; ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 13.02.2018 tarihli ve 2016/12623 E., 2018/2049 K. sayılı ilamıyla; davacının, eski eşi ve aynı zamanda davalıların murisi olan ... adına evlilik birliği içinde Alman Bankasından çekilen krediye kefil olması nedeniyle kredi borcunu faiziyle birlikte ödediğini ileri sürerek bu ödenen paraya ilişkin alacak talebinde bulunduğunun anlaşıldığı, tüm bu açıklamalara göre, davacının iddiasının genel hükümlere dayalı olup, mal rejiminin tasfiyesi kapsamında bir talep niteliğinde olmadığından davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 24.04.2019 tarihli ve 2018/100 E., 2019/92 K. sayılı kararıyla; dosya içerisinde yer alan banka kayıtları incelendiğinde, 10.09.1999 tarihinde 30.000,00 Marklık krediyi çeken kişinin davacı ... olduğu ve bu krediye ...'in kefil olduğunun anlaşıldığı, yani davacı vekili müvekkilinin kefil olarak ödediği krediyi dava konusu etmiş ise de dava konusu edilen krediyi çeken kişinin ... olduğu, davacının kefil olarak ödeme yaptığı kredinin 05.09.2002 tarihinde çekilen 645139963 nolu krediye ilişkin olduğu, ...'in 1999 yılında babasına gönderdiği parayı davacının ödediğine dair dosyada herhangi bir delil bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 23.03.2021 tarihli ve 2020/8097 E., 2021/3025 K. sayılı ilamında; Mahkemece, davalılar ... Özdemir ile ...'in davayı kabul ettiklerine dair beyanları dikkate alınmadan davanın bu davalılar yönünden de reddine karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek, Mahkemenin ara kararı gereğince, davacı vekilinin 10.04.2019 tarihli dilekçesi ile dava konusu alacağın hangi krediye ilişkin olduğuna yönelik yaptığı açıklamada Sparkasse Gieben Finans Kurumunun 645139963 numaralı kredi için davacının kefil olduğunu, bu borcun
muris tarafından ödenmemesi nedeniyle davacının maaş hesabından 36.000,00 DM karşılığı olarak kesintiler yapıldığını beyan ettiği, davacının yukarıda belirtilen beyan dilekçesinde kredinin numarasını 645139963 olarak bildirdiği, ayrıca Mahkemenin kredi tarihi olarak gerekçesinde yer alan 05.09.2002 tarihli krediye ilişkin bir bilginin dosyanın içinde yer almadığı, bu tarihli (05.09.2002 tarihli) Sparkasse Gieben Finans Kurumunun yasızında kredi numarası belirtilmek suretiyle kredi kullanan kişinin ... olduğu, Ağustos ayı taksidinin ödenmemesi nedeniyle söz konusu kredi taksinin mevcut kefalet nedeniyle davacının 45061963 nolu cari hesabından çekildiğinin bildirildiği, hal böyle olunca gerektiğinde ilgili yerlerden kredi bilgileri, tüm belgeler celp edilip incelenmek suretiyle hasıl olacak sonucu göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında belirtilen kararıyla; davacı tarafça, Alman Sparkasse Gieben Finans kurumundan kullanılan krediye ilişkin taraflarında bulunan belgeler ile onaylı tercümelerinin Mahkemeye sunulduğu, yargılama aşamasında Almanca belgelerin Türkçe'ye tercümesi konusunda bilirkişi incelemeleri yapıldığı, davacı vekilince ilgili finans kurumunun 645139963 numaralı kredi ile ilgili belgelerin artık arşivlerinde mevcut olmadığına ilişkin düzenlenen yazı Mahkemeye ibraz edildiğinden kredi bilgileri ve tüm belgelerin celp edilemediği, davalılar murisi tarafından kullanılan krediye ilişkin belgeler ilgili finans kurumunun arşivinde mevcut olmadığından krediye ait taksit detaylarının tamamı yazılı belgeler ile kanıtlanamamış ise de davacı tarafça sunulan ödeme belgeleri ve yazı içeriklerinden davacının 645139963 numaralı kredi sözleşmesinde kefil sıfatıyla borçlu olduğu ve 06.04.2001-30.04.2003 tarihleri arasında ödeme yaptığı ve kredinin 19.09.2003 tarihi itibariyle kapatıldığının sabit olduğu, davacı ile davalılar murisinin evlilik birliği boşanma ilamının kesinleştiği 28.12.2005 tarihine kadar devam etmiş olup, hem kredinin kullanıldığı hem de ödemelerin yapıldığı tarih itibariyle davacı ile asıl borçlu davalılar murisi ...'in karı koca olduğu, dolayısıyla kefil davacı ile asıl borçlu davalılar murisi arasındaki hukuki işlemlerin 6100 sayılı HMK'nın 203 üncü maddesi uyarınca tanık dahil her türlü delil ile ispat edilebileceği, davacı tanıklarının, kredi geri ödemelerinin davalılar murisi tarafından yapılmaması nedeni ile davacı tarafından yapıldığını, tanık Nazime Özdemir davacının 36.000,00 Mark ödeme yaptığını beyan ettiği, dolayısıyla kredi geri ödeme miktarını ispat yükü altında olan davacı tarafın tanık beyanı ile 36.000,00 Mark ödemede bulunduğunu ispat ettiği kanaatine varıldığı, davalı ... vekilinin cevap dilekçesinin ıslahı sureti ile zamanaşımı definde bulunduğu, Mahkemece Türk Borçlar Kanununun 153 üncü maddesi uyarınca evlilik devam ettiği sürece eşlerin diğerinden olan alacağı için zamanaşımı süresi durduğundan boşanmanın kesinleştiği 28.12.2005 tarihinden 13.08.2014 dava tarihine kadar on yıllık dava zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımı definin reddine karar verildiği, davalılar murisi ...'in asıl borçlu sıfatı ile Alman Sparkasse Gieben Finansal kurumundan 645139963 kredi numarası ile 30.000,00 DM kredi kullandığı ve bu krediye eşi davacı ...'in kefil olduğu, asıl borçlu olan davalılar murisinin kredi geri ödemelerini yapmaması nedeni ile davacının kefil sıfatıyla 36.000,00 Alman Markı ödemede bulunduğunun tanık beyanları ve bir kısım ödeme belgeleri ile ispat edildiğinden kefil olan davacının alacaklıya yaptığı bu ifa nispetinde onun haklarına halef olarak asıl borçludan yaptığı ödemeyi talep edebileceği ve davalıların mirasçı sıfatıyla borçtan sorumluluklarının bulunduğu, davalılardan ... ve ...'un davayı kabul beyanları da gözetilerek, davanın kabulüne, 53.285,54 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, alacağın 15.000,00 TL'lik kısmına dava tarihi olan 13.08.2014 tarihinden, 38.285,54 TL'lik kısmına ıslah tarihi olan 03.11.2015 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının alacak talebinin asıl dayanağının Malatya'da alınan ev için ödenen para olduğunu, çekilen kredi ev almak için müteveffa ...'in babası ...'e ödendiğinden davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, kredinin, davacı tarafından ödendiğine dair dosyada herhangi bir belgenin bulunmadığını, bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma ilamında araştırılması istenen hususların da gerekli şekilde yapılmadığını ve sadece davacı yanın beyanları ile yetinildiğini, Yerel Mahkemece tanık beyanlarına itibar edildiğini, davacı tanıkları, davacının annesi ve kız kardeşi olduğundan tanıklıklarının taraflı olduğunu, davacının dava dilekçesinde, katılma alacağı, katkı payı ve değer artış payı alacağı talebinde bulunduğunu ancak ıslah talebinde dava sebeplerini değiştirmeden sadece dava değerini artırarak davayı kısmen ıslah ettiğini, davacı davasını tamamen ıslah etmediği halde davanın kefillik nedeniyle rücu davasına dönüşmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, bilirkişi raporlarına yaptıkları itirazlarının dikkate alınmadığını, davacının dava konusu krediyi ödediği ve alacaklı olduğu iddiasını kabul etmemekle birlikte, ...'in ölüm tarihi 19.06.2013 olup bu tarihe kadar krediyi ödemiş olup olmadığının da araştırılması ve varsa ... tarafından yapılan kredi geri ödemelerinin borçtan düşülmesi gerektiğini, aynı şekilde banka yazısında kredi taksitlerinin çekildiği söylenen 45061963 nolu cari hesabın kime ait olduğunun da tespitinin gerektiğini, 06.12.2022 tarihli bilirkişi raporunda davacının talep ettiği 45061963 numaralı ve 03.12.1999 tarihli 30.000,00 DM kredinin dava tarihi itibariyle karşılığının 44.404,63 TL olduğunun belirtildiği ancak Yerel Mahkemenin, hesaplanan alacak tutarından fazlasına yani 53.285,54 TL ye hükmettiğini, ayrıca davalıların, ...'in mirasçıları olup borçtan miras payları oranında sorumlu olmaları gerektiğini, bu nedenle borçtan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarının usul ve kanuna aykırı olduğunu ifade ederek, kararı temyiz etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; murisin banka kredisine kefil olunmak suretiyle ödemek zorunda kalınan paranın mirasçılardan tahsilini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) "İspat Yükü" başlıklı 6 ncı maddesi,
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) ''İspat yükü'' başlıklı 190 ıncı ve "Senetle ispat zorunluluğunun istisnaları" başlıklı 203 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. 6100 sayılı Kanun'un 203 üncü maddesinde ise, senetle ispat zorunluluğunun istisnaları sayma yöntemiyle belirlenmiştir. Bunlardan biri de altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler olup, bu kişiler arasındaki işlemler miktar ve değerine bakılmaksızın tanıkla ispat edilebilir.
2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve özellikle asıl borçlu olan davalılar murisinin kredi geri ödemelerini yapmaması nedeni ile davacının kefil sıfatıyla 36.000,00 Alman Markı ödemede bulunduğunun tanık beyanları ve bir kısım ödeme belgeleri ile ispat edildiği, kefil olan davacının alacaklıya yaptığı bu ifa nispetinde onun haklarına halef olarak asıl borçludan yaptığı ödemeyi talep edebileceği ve davalıların mirasçı sıfatıyla murisin borçlarından müteselsil sorumlu olduğunun anlaşılmasına göre mahkeme kararının isabetli olduğu görülmekle, temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere.19.09.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.