Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4309 E. 2024/3441 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı SGK tarafından davacı sağlık merkezine, düzenlenen kan ürünü reçetelerinin usulsüz olduğu iddiasıyla kesilen cezanın iptali için açılan menfi tespit davası.

Gerekçe ve Sonuç: SGK'nın ilgili dönemde kan ürünü reçetelerinin düzenlenmesi ve kontrolüne ilişkin sistemsel bir düzenlemesinin bulunmaması ve daha sonra getirilen düzenleme ile akut durumlarda reçete düzenlenebileceğine dair bir sistem kurması nedeniyle, kusurun davalı SGK'da olduğu değerlendirilerek, davacı sağlık merkezinin davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine ve cezanın iptaline ilişkin yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/480 E., 2023/709 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/65 E., 2022/267 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, davacı vekili tarafından cevap dilekçesi ile duruşma yapılması istenilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararın niteliğinin duruşma istenebilecek davalardan olmadığı anlaşılmakla; duruşma isteğinin reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin, davalı Kurum ile Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi imzaladığını, anılan sözleşme kapsamında da sigortalı hastalara sağlık ve tedavi hizmeti verildiğini, Adana SGK İl Müdürlüğü Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinin 23.05.2016 tarihli ve 19966705-103030107-E.2717900 sayılı yazısı ile bölgede faaliyet gösteren eczanelerin fatura ettikleri 2013 yılı C Grubu Kan Ürünü reçetelerinin teknik incelemesi esnasında; düzenlenen reçetelerde ilaç dozlarının dikkat çekici bulunması, hastaların faktör VIII içeren ilaçları mevcutken ilaç bitim tarihlerinden önce faktör VIII içeren farklı bir ilacın yada aynı ilacın farklı üniteli formunun reçete ettirildiğinin ve bu nedenle hastaların ellerinde fazla sayıda ilaç bulunduğunun görülmesi nedeniyle kan ürünü içeren reçetelerle ilgili kurum zararı oluşturabilecek bir suistimal olabileceğinden Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı müfettişlerince inceleme başlatıldığını, Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının 08.05.2015 tarihli ve 88392/01/İR/01 sayılı soruşturma raporu ile ekli listede detaylı şekilde belirtilen 15 günden daha fazla süre öncesinde yazılan reçetelerden kaynaklı 230.499,44 TL kurum zararı ve reçetelerin ödeme tarihleri itibariyle 06.05.2016 tarihinde hesaplanan 57.638,81 TL yasal faizi olmak üzere toplam 288.138,25 TL borç tahakkuk ettirildiğini, kurum işleminin yerinde olmadığını, kontrolü tamamen reçeteyi karşılayan davalı Kurum ve eczacıda olan kan ürünü reçetelerinden dolayı davacı tıp merkezinde çalışan doktorlara reçetelerin ilacın karşılanma süresi olan 15 gün öncesinden yazılması sebebiyle verilmek istenen cezanın hiç bir hukuki gerekçesinin bulunmadığını, davacı tıp merkezi yönünden ortada bir sahtecilik veya usulsüzlük bulunmadığını ileri sürerek; davalı Kuruma 288.138,25 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacının sözleşmeye aykırı hareket etmesi sebebiyle cezai işlemin uygulandığını, Kurum tarafından yapılan işlemin yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin 30.05.2019 tarihli ve 2016/350 E., 2019/255 K. sayılı kararıyla; 25.04.2018 havale tarihli raporda davacının davalı Kuruma 288.138,25 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, 28.11.2018 havale tarihli Prof. Dr. ...'ın raporunda ise aynı sürecin tekrar edildiği, davacının davalı Kuruma borçlu olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; kararın davacı vekilince istinafı üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; bilirkişi raporları arasında çelişki olduğundan tekrar bilirkişi raporu alınmak suretiyle çelişkinin giderilmesi gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı Kurum tarafından 01.04.2018 tarihinden itibaren faktörler dahil, izlemeye tabi ilaçların Renkli Reçete Sistemi uygulaması ile kontrolü ve akut durumlarda akut reçete olduğunu belirten bir tuş ile sisteme reçetenin kaydının yapılması yoluyla bu tip reçetelerin sisteme girilmesi sistemin getirildiği, davaya konu reçetelerin davalı Kurumun Medula sisteminde 01.04.2018 tarihinde yaptığı düzenlemeler öncesi yazılan reçeteler olduğu ve reçete aralarının 15 gün süreli olması kaydının bu gibi reçeteler dışında uygulandığı, bu hastaların her an kanama riskli hastalar olması nedeniyle doktorlar açısından sorumluluk taşıdığı, söz konusu reçeteleri yazan doktorların üzerlerine atılı Hemofili Takip Karnesine bakmadan reçete düzenlemelerinin bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiği, davalı Kurumun sonradan düzenleme ile sisteme akut reçete kodu koymasının da bu durumdaki hastalara bir çıkış yolu sağlaması açısından doktorlar ve de ilacı temin eden eczacılar içinde güvenlik bir hal oluşturduğu, davalı Kurumun dava dosyasında yer alan hemofili hastası kişilere SHS doktorları tarafından düzenlenen kan ürünü reçeteler için geri ödemede bulunması talebinin yerinde olmadığı, 01.04.2018 tarihine değin sistemde bu konu ile ilgili düzenlemeler yapmaması nedeniyle kusurun davalı Kurumda olduğu, SHS üzerinden doktorlardan herhangi bir alacağının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, davalı Kurumun 23.05.2016 tarihli kesinti mahsup işleminin iptali ile davacının davalı Kuruma 288.138,25 TL borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; tarafların sözleşme gereğince belirli kurallara uymakla yükümlü olduğunu, Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu, sözleşmenin feshi kararının tebliğ edildiğini, bu konudaki evrakların istenilmesi gerektiğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı Kurum tarafından bölgede faaliyet gösteren eczanelerin fatura ettikleri 2013 yılı C Grubu Kan Ürünü reçetelerinin teknik incelemesi esnasında düzenlenen reçetelerde; ilaç dozlarının dikkat çekici bulunması, hastaların faktör VIII içeren ilaçları mevcutken ilaç bitim tarihlerinden önce faktör VIII içeren farklı bir ilacın yada aynı ilacın farklı üniteli formunun reçete ettirildiğinin ve bu nedenle hastaların ellerinde fazla sayıda ilaç bulunduğunun görülmesi nedeniyle kan ürünü içeren reçetelerle ilgili kurum zararı oluşturabilecek bir suistimal olabileceğinden bahisle Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı müfettişlerince inceleme başlatıldığı, Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının 08.05.2015 tarihli ve 88392/01/İR/01 sayılı soruşturma raporu ile ekli listede detaylı şekilde belirtilen 15 günden daha fazla süre öncesinde yazılan 10 reçeteden kaynaklı 230.499,44 TL Kurum zararı ile reçetelerin ödeme tarihleri itibariyle 06.05.2016 tarihinde hesaplanan 57.638,81 TL yasal faizi olmak üzere toplam 288.138,25 TL borç tahakkuk ettirildiği, 23.04.2018 ve 28.11.2018 tarihli bilirkişi raporlarının alınarak davanın reddine karar verildiği, kararın kaldırılması üzerine kaldırma kararında belirtilen şekilde bilirkişi kurulu oluştularak 21.09.2021 tarihli bilirkişi raporu alındığı, anılan bilirkişi raporunda 01.04.2018 tarihine kadar sistemsel düzenleme yapmaması nedeniyle kusurun davalı Kurumda bulunduğu ve bu nedenle cezai işlemin yerinde olmadığının bildirildiği, bu şekilde bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderildiği gerekçesiyle, istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili, sebeplerini tekrar etmiş, ayrıca Kuruma başvurulmasının zorunlu olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muarazanın giderilmesi, istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2012 yılı Sağlık Uygulama Tebliğinin "Faktör ve Diğer Kan Ürünlerinin Reçete Edilme İlkeleri" başlıklı (6.2.27.) maddesi.

3. Değerlendirme

1. 2012 yılı Sağlık Uygulama Tebliğinin "Faktör ve Diğer Kan Ürünlerinin Reçete Edilme İlkeleri" başlıklı (6.2.27.) maddesinde kan ürünlerinini reçete edilme ilkeleri düzenlenmiştir.

2. Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının 08.05.2015 tarihli ve 88392/01/İR/01 sayılı soruşturma raporu üzerine, 15 günden daha fazla süre öncesinde yazılan 10 reçeteden kaynaklı 230.499,44 TL Kurum zararı ile reçetelerin ödeme tarihleri itibarıyla 06.05.2016 tarihinde hesaplanan 57.638,81 TL yasal faizi olmak üzere toplam 288.138,25 TL borç tahakkuk ettirilmesi üzerine işbu menfi tespit davasının açıldığı anlaşılmıştır.

3. Davacının açılmasından sonra davalı Kurum tarafından 01.04.2018 tarihinden itibaren faktörler dahil, izlemeye tabi ilaçların Renkli Reçete Sistemi uygulaması ile kontrolü ve akut durumlarda akut reçete olduğunu belirten bir tuş ile sisteme reçetenin kaydının yapılması yoluyla bu tip reçetelerin sisteme girilmesi şeklinin getirildiği, davaya konu reçetelerin SGK'nın Medula sisteminde 01.04.2018 tarihinde yaptığı düzenlemeler öncesi yazılan reçeteler olduğu ve reçete aralarının 15 gün süreli olması kaydının bu gibi reçeteler dışında uygulandığı, bu hastaların her an kanama riskli hastalar olması nedeniyle, doktorlar açısından sorumluluk taşıdığı, söz konusu reçeteleri yazan doktorların üzerlerine atılı, Hemofili Takip Karnesine bakmadan reçete düzenlemelerinin bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiği, SGK'nın yaptığı düzenleme ile sisteme, akut reçete kodunun konması da bu durumdaki hastalara bir çıkış yolu sağlaması açısından, doktorlar ve ilacı temin eden eczacılar içinde güvenli bir hal oluşturduğu, davalı Kurumun dava dosyasında yer alan hemofili hastası kişilere SHS doktorları tarafından düzenlenen kan ürünü reçeteler için geri ödemede bulunması talebinin yerinde olmadığı, 01.04.2018 tarihine değin Kurumun sistemde bu konu ile ilgili düzenlemeler yapmaması nedeniyle kusurun davalı Kurumda olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

31.10.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.