Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4440 E. 2024/3353 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kira alacağının tahsili istemine ilişkin davada, davalının kira bedelini ödediğini iddia etmesi üzerine, ödenmesi gereken kira miktarının tespiti ve davalının ikrar beyanının hükme etkisi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının dava dilekçesinde, davacılar murisinin hissesine düşen aylık kira bedellerine ilişkin ikrar niteliğinde kabul beyanında bulunması gözetilerek, mahkemenin bu ikrarı dikkate alıp her ay için muaccel olan kira bedellerini ve faizlerini hesaplayarak hüküm kurması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile eksik hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/196 E., 2023/181 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; müvekkillerinin murisi tarafından davalıya kiraya verilen dava konusu taşınmazın, 01.09.2006-01.03.2009 dönemine ilişkin ödenmeyen kira alacaklarından şimdilik 20.000,00 TL'nin ait olduğu aylardan itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 29.08.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 131.181,60 TL'ye çıkartmıştır.

II. CEVAP

Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, kira borcunun aylık olarak elden ve zamanında eksiksiz şekilde ödendiğini, yıllardır bir sıkıntı yaşamadığını, davacılar murisinin vesayet altına alınmasından sonra ise kira bedellerinin Mahkemece belirlenen banka hesabına yatırıldığını, taraf olmadıkları bir davada yapılan kira tespitini kabul etmediklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 19.06.2013 tarihli ve 2011/461 E., 2013/346 K. sayılı kararıyla; gelir vergisi beyannamesinde davaya konu edilen dönemlere ilişkin kira bedellerinin tahsil edildiğinin bildirildiği, tahsil edilmeyen kira gelirine ilişkin vergi yükümlülüğünün doğmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 28.01.2014 tarihli ve 2013/16801 E., 2014/1012 K. sayılı ilamıyla; kira bedelinin ödendiğini kiracının yazılı belge ile kanıtlaması gerektiği, kiracının ise yazılı bir belge sunmadığı, vergi dairesine kira gelirlerine ilişkin verilen beyannamenin vergi hukuku ile ilgili olup, verilen bu beyannamelerin beyan eden kişiyi vergi hukuku açısından bağlayacağı, vergi dairesine verilen gayrımenkul irad kaydı beyannamesinin ödeme belgesi olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle Mahkemece ıslah dilekçesi de nazara alınarak istenilen aylar kira bedelinin ödenip ödenmediği üzerinde durulması, eğer davalı tarafından istenilen kira bedelleri ödendiğine ilişkin yazılı belge sunulamaz ise, yemin deliline de dayandığından kira bedellerinin ödenip ödenmediği konusunda davalı şirket temsilcisine yemin teklif edip etmeyeceğinin hatırlatılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 27.12.2018 tarihli ve 2018/328 E., 2018/813 K. sayılı kararla; taraflar arasında kira sözleşmesinin bulunduğu, davalı tarafça kira bedelinin ödendiğinin ispatlanamadığı, davacının isteminde yer alan Eylül 2006 dönemine ilişkin kira bedelinin zamanaşımına uğradığı, toplam kira alacağından, zamanaşımına uğrayan kira bedeli düşüldükten sonra kalan 126.341,60 TL yönünden davacının alacaklı olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 126.341,60 TL alacağın 20.000,00 TL'sinin dava tarihinden, kalan 106.341,60 TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karar süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

2. Dairemizin 10.03.2020 tarihli ve 2019/1877 E., 2020/2185 K. sayılı ilamıyla; davacının tüm, davalının sair temyiz itirazları reddedilerek, vasi tayinine ilişkin dava dosyasında talep üzerine alınan bilirkişi raporu doğrultusunda dava konusu taşınmaza ilişkin geçmişe dönük olarak kira bedeli belirlenmiş ise de; söz konusu geçmişe yönelik kira bedeli belirlenmesinin açılmış bir kira bedeli tespiti davasına dayanmadığı, tek taraflı şekilde kira bedelinin belirlenmesine ilişkin olduğu, bu nedenle kira bedeli tespit davasında verilen kira bedeli tespit kararı gibi tarafları bağlamayacağı, uyuşmazlığın kira sözleşmesindeki hükümlere göre değerlendirilmesi gerektiği, taraflar arasında akdedilen kira sözleşmesinde yıllık kira artışına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, davalının uyuşmazlık konusu kira bedellerini elden ve banka hesabına yatırmak suretiyle ödediğini beyan ettiği, buna göre davalı tarafından dava konusu taşınmazın diğer paylı maliklerine ödenen kira bedellerinin tespit edilip, davacının payına düşen kira bedeli konusunda gerekirse taraflara ispat imkanı verilmesi gerektiğinden bahisle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

C.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı doğrultusunda eksiklikler giderilerek alınan bilirkişi raporuna göre, Eylül 2006 ayından Mart 2009 (hariç) ayına kadar olan dönem için brüt kira alacağı toplamının 20.367,63 TL, net kira alacağı toplamının ise 16.254,61 TL olduğu tespit edilerek, talep edilebilir kısmın net kira alacağı olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 16.254,61 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili; Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından tespit edilen kira bedellerinin davalı tarafça kabul edilerek ödenmeye başlanmış olmasının göz ardı edilerek, kira sözleşmesindeki kira bedeline göre hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, taşınmazın kira bedeline ilişkin taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığını, gerek sözleşmenin kurulma aşamasında gerekse de devamında sözleşmenin geçerliliğini etkileyen unsurların değerlendirilmediğini, kiraya verenin aczinden yaralanılarak düşük bedelli sözleşme imzalandığını, kira bedeli konusunda lehine usuli kazanılmış hak oluştuğunu, vergi beyannamelerinin hesaplamaya dahil edilmesinin hatalı olduğunu, yine davalının ikrarının tüm dönemler için dikkate alınması gerekirken sadece son 10 aylık dönem için hesaplanmış olmasının ve faiz başlangıç tarihlerinin ödenmeyen her kira dönemine göre kabul edilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kira alacağının tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 248 ve devamı maddeleri.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 188, 190, 200 ve 309 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Kural olarak, kira ilişkisinin varlığını ve aylık kira bedelinin ne kadar olduğunu ispat külfeti kiraya verene, kabul edilen kira bedelinin ödendiğinin ispat külfeti ise kiracıya düşer. Kiraya verenin talep ettiği yıllık kira bedeli 6100 sayılı Kanun'un 200 üncü maddesi uyarınca belirlenecek senetle ispat sınırının üzerinde ise kira bedelini kesin delille ispatlamak zorundadır. Kesin delille kanıtlanmadığı takdirde ise kiracının kabulünde olan kira bedeli esas alınmalıdır. Yine kiracı da, kira bedelinin senetle ispat sınırının üzerinde olması durumunda, kira borcunun ödendiğini kesin delille ispat etmelidir.

2. Somut olayda davacılar vekili; 17.05.2004 başlangıç tarihli yazılı kira sözleşmesine dayanarak, 01.09.2006 ile 01.03.2009 dönemine ilişkin murisleri hissesine düşen kira alacağının tahsili talebinde bulunmuş olup, uyulan bozma ilamında belirtildiği üzere uyuşmazlığın kira sözleşmesindeki hükümlere göre çözülmesi gerekmekte ise de; davalı tarafça sunulan 29.04.2021 tarihli dilekçe içeriğinde, dava konusu döneme ait aylık kira bedellerine ilişkin ikrar niteliği taşıyan beyanların bulunduğu anlaşılmaktadır.

3. Davada bir tarafça ileri sürülen bir vakıa iddiasının, mahkeme önünde karşı taraf ya da vekili tarafından ikrar edilmesiyle; artık o vakıa, taraflar arasında çekişmeli olmaktan çıkar ve bunun sonucu olarak ispatı gerekmez. İspatın gerekmediği bir halde ise, delilden söz edilemez. İkrar, tek taraflı bir usûlî işlem olarak, delil ikame faaliyetini ve ispat ihtiyacını ortadan kaldıran bir taraf beyanıdır.

4. Mahkeme içi ikrarın, taraflardan yada onların yetkili temsilcilerinden sadır olması ve ikrarın yargılama içinde, mahkemeye karşı yapılması gerekir. Mahkeme içi ikrar, mahkeme önünde sözlü olarak yapılabileceği gibi; bir dilekçe veya layiha ile de vakıa ikrar edilebilir. Mahkeme içi ikrar, bir kesin delildir.

5. O halde Mahkemece; davalının 29.04.2021 tarihli dilekçe ile bildirdiği davacılar murisinin hissesine düşen aylık kira bedellerine ilişkin kabul beyanı dikkate alınarak, talep edilen döneme ilişkin kiracının ödediğinden az olmayacak miktarda davacılar payına düşen kira bedellerinin tespiti ile belirlenen aylık kira bedellerinin muaccel olduğu tarihlerden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

30.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.