Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4486 E. 2023/2781 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kira sözleşmesinden kaynaklanan kira bedeli, tadilat giderleri, demirbaş bedelleri ve erken tahliye tazminatı talepleri ile kefillerin sorumluluğu hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kira sözleşmesinin 818 sayılı Borçlar Kanunu döneminde imzalanmış olması ve kefalet sözleşmesinde kefillerin sorumluluk miktar ve süresinin belirli olması nedeniyle, kefillerin de kira borcundan sorumlu olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 8. Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/1108 E., 2019/788 K.

Taraflar arasındaki alacak ve tazminat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalı şirket ile aralarında 01.04.2002 tarihinde başlayan kira sözleşmesinin 01.03.2011 tarihinde 11 yıl süreli olarak yenilendiğini, davalılar ... ve ...'in sözleşmede kefil olarak imzalarının bulunduğunu, davalı şirketçe sözleşmenin haksız olarak feshedilerek anahtarın notere bırakıldığı 2014 yılı Mayıs ayından sonra kira bedeli ödenmediğini, 21.05.2014 tarihinde kiralanana gidildiğinde halen davalıya ait eşyaların bulunduğunun ve tam olarak boşaltılmadığının belirlendiğini, fiili tahliye tarihi olan 30.08.2014 tarihine kadar kiracının kira bedelinin ödenmesinden sorumlu olduğunu, davalı tarafça kiralananın hor kullanıldığının ve kullanım amacına uygun tadilat yapılıp eski hale getirilmeksizin tahliye edildiğini, bir kısım demirbaşların ise eksik olduğunu, 02.06.2015 tarihinde delil tespiti yaptırılarak zararın ödenmesine yönelik 13.07.2014 tarihli ihtar gönderildiği halde davalı tarafça ödeme yapılmadığını ileri sürerek; 01.05.2014 tarihinden kiralananın gerçek anlamda tahliye edildiği 30.08.2014 tarihine kadar geçen süre için muaccel olan kira alacaklarına karşılık şimdilik 1.000 USD'nin, tadilat süresi olan 150 güne karşılık şimdilik 1.000 USD'nin ve tadilattan sonra yeniden kiraya verilmeye ilişkin kira kaybı bakımından şimdilik 1.000 USD'nin her bir aylık kira bakımından muaccel hale geldiği günden itibaren Devlet Bankaları bir yıl vadeli USD mevduat hesabına ödenen en yüksek faiz oranına göre hesaplanacak faizi ile birlikte, proje harici imalatların kaldırılması ve projeye uygun hale getirilmesine yönelik imalat ve tadilat masrafına karşılık şimdilik 1.000,00 TL'nin kira sözleşmesinin fesih tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte, demirbaş jeneratör bedeli ve iki adet su deposunun bedeline istinaden şimdilik 2.000,00 TL'nin sözleşmenin haksız olarak feshi tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş; 05.04.2018 tarihli dilekçesi ile ödenmeyen kira bedeline karşılık 01.05.2014 tarihinden gerçek anlamda tahliyenin gerçekleştiği 30.08.2014 tarihine kadar 4 aylık (KDV dahil) 74.331,03 USD, kiralananın eski hale getirilmesi için tadilat süresi Eylül 2014 - Ocak 2015 tarihleri arasına ilişkin 5 aylık kira bedeli (KDV hariç) 78.450,50 USD, kiralananın yeniden kiraya verilebilmesi için Şubat 2015- Nisan 2015 tarihleri arasına ilişkin (KDV hariç) 48.504,14 USD, eski hale getirme ve hor kullanma tazminatı bakımından (KDV dahil) 674.983,89 TL, jeneratör bedeli KDV dahil 20.000,00 TL, iki adet su deposu bedeli 9.000,00 TL olmak üzere talebini artırmış; dava dilekçesindeki 3.000,00 USD ve 3.000,00 TL'nin davalılardan müteselsilen tahsilini, ıslah dilekçesine konu 198.575,67 USD ve 700.983,89 TL kısmın davalı kiracı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar; anahtarın notere tevdi ile kiralananın tahliye edildiğini, kiralananda yapılan tadilat ve değişikliğe onay verildiğini, tahliye anında kiralananın ilk haline göre yapılan tadilatlar sonucu değer kazanmış olduğundan davacının taleplerinin yerinde olmadığını, olağan kullanımdan kaynaklı yıpranmalardan sorumlu tutulamayacaklarını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 335 inci maddesi çerçevesinde bildirim yapılmadığından her türlü sorumluluktan kurtulduğunu, delil tespiti raporunun hükme esas alınamayacağını savunarak davanın reddini istemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla davalı kefiller yönünden 6098 sayılı Kanun'a göre geçerlilik şartı yerine getirilmediğinden davanın reddine, davalı kiracı şirket yönünden tadilat süresine ilişkin kira bedeli, makul süre kira bedeli ve hor kullanma tazminatı bakımından bilirkişi tarafından 30.08.2014 tarihinin tahliye tarihi olduğu esas alınarak seçenekli düzenlenen hesaplama doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, ödenmesi gereken 74.076,47 USD kira bedeli, imalat ve tadilat süresince mahrum kalınacak kira bedeli taleple bağlı kalınarak 78.740,50 USD + KDV, yeniden kiralamaya kadar mahrum kalınacak kira bedeli 47.084,46 USD + KDV'nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi uyarınca Devlet bankalarının USD ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile birlikte, 500.763,68 TL hor kullanma tazminatının, 20.000,00 TL jeneratör bedelinin ve 9.000,00 TL su deposu bedelinin dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; müteselsil kefiller bakımından verilen red kararının doğru olmadığını, faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, yıpranma oranının yüksek miktardan hesaplandığını, yeniden kiralamaya ilişkin bedelin yeni dönemde kira bedeli artırılarak ödenmesi gerektiğinden yanlış hesaplandığını ileri sürerek; kararın düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalılar vekili; taraflar arasında kira ilişkisinin 2002 yılında başladığını, 2011 yılında ise yeni sözleşme imzalandığında davacının kiralananda yapılan değişiklikleri görüp kabul ettiğini, değişikliklerin 2011 yılından önce yapılması nedeniyle yeniden imzalanan sözleşmeye dayanarak eski hale iade istenilemeyeceğini, yapılan tadilat ve onarımların tarihinin tespitinin önemli olduğunu, zira 2011 yılından önceki tadilatlar bakımından eski hale iade istenilemeyeceğini, yapılan değişiklikler benimsendiğinden 2011 tarihli sözleşmeye kiralananın mevcut haliyle teslimi konusunda madde eklendiğini, bu nedenle yapılan değişiklikler bakımından davanın reddi gerektiğini, 6098 sayılı Kanun'un 335 inci maddesine uygun derhal bildirim yapılmadığını, delil tespiti talebinin bu manada yeterli olamayacağını, gizli ayıp da bulunmadığından hor kullanma tazminatı talebi bakımından davanın reddi gerektiğini, sorumlu olabilecekleri bedelin ancak 14 yıllık kullanıma ilişki olağan kullanım bedeli olduğunu, Mahkemece 2019 yılına ilişkin bedellerin esas alınması ve bu bedelden olağan kullanımın düşülmesinin doğru olmadığını, tadilat kalemlerinin ikinci el bedelleri belirlenerek sorumluluğa karar verilecekse bu bedele hükmedilmesi gerektiğini, davacı tarafça teslim edilen tüm donanımların bedelinin istenilemeyeceğini, zira kullanım ömürlerinin tamamlandığını, tespit edilen hasar kalemlerinin abartılı olduğunu ve pek çoğunun da olağan kullanımdan kaynaklandığını, mahkemece olağan kullanıma ilişkin yeterli değerlendirme yapılmadığını, demirbaşların uzun yıllardır kullanıldığını ve ömürlerini tamamladıklarını, hurda niteliğindeki demirbaşlara ilişkin sanki sıfırmış gibi bedel belirlenmesinin doğru olmadığını, sözleşmeye uygun kullanımlardan da sorumlu tutulamayacaklarını, davacının en başta kendisi tarafından sağlanmayan bedelleri talep etmesinin de mümkün olmadığını, kiralananın tadilat yapılmadan yeniden kiraya verildiğini ve mevcut halin benimsendiğini, kiralananda kiracı varken tadilat yapılamayacağını, kiralananın eski hale getirilmeyeceğinin açık olduğunu ancak eski hale getirdiğine dair bir delil de sunulmadığını, su deposu ve ısı sisteminin en baştan davalı tarafça sağlandığını, ömrünü tamamlayıp bozulanların da atılmış olabileceğini, yeni kiracının zaten bunlara ihtiyacı olmadığını, davacının harcama yapmadığı donanımdan kaynaklı talepte bulunmasının mümkün olmadığını, kiralananın dört duvar olarak kiralanarak mevcut haline getirildiğini ileri sürerek kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, kefaletin 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 484 üncü maddesinde yer alan şartları taşımaması sebebiyle geçersiz olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yıpranma payının 02.12.1986 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Tüzük hükümlerince belirlendiği, emanet tutanağının 20.05.2014 tarihinde davacıya teslim edildiği, bu çerçevede tadilat süresine ilişkin kira bedeli, yeniden kiraya vermeye ilişkin makul süre kira bedeli ve temerrüt tarihinin yanlış belirlendiği, sözleşme hükümlerine göre davalının kiralananda meydana gelen zarar ve eksilmelerden sorumlu olduğu gerekçesiyle; davacı ve davalı kiracı şirketin istinaf başvurularının kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden tahliye tarihinden önceki döneme ilişkin KDV dahil 12.218,80 USD kira alacağının temerrüt tarihi olan 06.05.2014 tarihinden itibaren, eski hale getirme süresine ilişkin 5 aylık kira bedeli karşılığı KDV dahil 92.913,79 USD' nin her bir aylık kira bedeli için (20 Mayıs-20 Ekim) kira alacağının muaccel olduğu tarih olan ilgili ayın 20'sinden itibaren, sözleşmenin süresinden önce feshi nedeniyle makul süre kira tazminatı KDV dahil 55.748,27 USD'nin temerrüt tarihi olan (ihtarla verilen beş günlük sürenin bittiği tarih) 21.07.2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi uyarınca Devlet bankalarının 1 yıl vadeli en yüksek USD cinsinden mevduat hesaplarına uygulanan faizi ile birlikte, KDV dahil 492.919,04 TL hor kullanma tazminatının, jeneratör bedeli olarak 20.000,00 TL'nin temerrüt tarihi olan (ihtarla verilen beş günlük sürenin bittiği tarih) 21.07.2015 tarihinden itibaren, su deposu bedeli olarak 9.000,00 TL'nin 1.000,00 TL'lik kısmının dava tarihinden, kalan kısmının ise ıslah tarihinden itibaren ticari işlere uygulanan avans faizi ile birlikte davalı kiracı şirketten tahsiline, kefiller aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili; kira sözleşmesinin 01.03.2011 tarihli olması nedeniyle mülga 818 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması ve müteselsil kefiller bakımından açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, tahliye tarihinin hatalı tespit edildiğini, kiralananın 30.08.2014 tarihine kadar davalının kullanımında bulunduğunu, hor kullanma tazminatı bakımından 20.05.2014 tarihi esas alınarak belirlenen bedellerin dikkate alınmasının doğru olmadığını, yıpranma payı oranının fahiş olduğunu, tenzilat oranının %10 olabileceğini, makul süre kira tazminatı hesaplaması ile yargılama gideri ve vekalet ücreti bakımından verilen hükmün hatalı olduğunu ileri sürerek; Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasını, bunun mümkün olmaması halinde kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kira ilişkisinden kaynaklı hor kullanma tazminatı, tadilat süresince mahrum kalınan kira bedeli, erken tahliye nedeniyle makul süre kira tazminatı, tahliye tarihine kadar ödenmeyen kira ve demirbaş bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Kiracı, sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı erken tahliye ettiği durumda; kural olarak 6098 sayılı Kanun'un 325 inci maddesine göre, anahtar teslim tarihine kadar kira bedelinden, anahtar teslim tarihinden itibaren ise kiralananın aynı şartlarda kiraya verilebileceği makul süre kira bedeli ile sorumludur. Bununla birlikte, 6098 sayılı Kanun'un 114 üncü maddesi atfı ile aynı Kanun'un 52 nci maddesi uyarınca, kiraya verenin bu yerin yeniden kiralanması konusunda gayret göstermesi, böylece zararın artmasını önlemesi için kendisine düşen ödevi yapması gerekir. Bu durumda kiraya verenin zararı, tahliye tarihinden kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira bedelinden ibarettir.

2. 6098 sayılı Kanun'un 316 ncı maddesi (818 sayılı Kanun'un 256 ncı maddesi) uyarınca; kiracı, kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı Kanun'un 334 üncü maddesi (818 sayılı Kanun'un 216 ncı maddesi) uyarınca da, kira sözleşmesinin sonunda kiralananı aldığı hali ile kiraya verene teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur. Bu doğrultuda kiracı, kiralananda sözleşmeye uygun, olağan kullanma dolayısıyla oluşan eskimelerden ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur.

3. 818 sayılı Kanun'un 484 üncü maddesinde; "Kefaletin sıhhati, tahriri şekle riayet etmeğe ve kefilin sorumlu olacağı muayyen bir miktar iraesine mütevakkıftır." hükmü mevcuttur.

4. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulanma Şekli Hakkındaki Kanun'un 1 inci maddesi.

5. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.03.2006 tarihli ve 2006/6-78 E., 2006/88 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere; yazılı şekilde düzenlenmiş, süresi ve ödenecek kira paralarının miktarı açıkça gösterilmiş bir kira sözleşmesini kiracının kefili sıfatıyla imzalayan kişi; sözleşmede gösterilen kira süresi boyunca kefil sıfatıyla kiraya verene karşı sorumludur. Zira, böylesi bir durumda, kefilin sorumluluğu süre ve miktar itibariyle belirlidir. Uzayan kira süresi bakımından kefilin sorumluluğunun devam edebilmesi için; öncelikle bu hususun sözleşmede kararlaştırılmış olması, bunun yanında, kefilin uzayan dönemdeki sorumluluğunun azami hangi süreyle ve hangi miktarla sınırlı olacağının açıkça gösterilmiş olması gerekir. Ne kadar uzayacağı belirsiz bir kira süresine ilişkin olan ve kefili sınırsız bir sorumluluk altına sokan sözleşme hükümleri geçerli değildir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; davaya konu edilen tazminat ve alacak kalemlerinin usulüne uygun olarak belirlendiği, 20.05.2014 tarihinin tahliye tarihi olarak esas alınarak yeniden verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmakla, davacının aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Taraflar arasındaki sözleşmenin 01.03.2011 başlangıç tarihli ve 11 yıl süreli olduğu; sözleşmenin " Hususi Şartlar " başlıklı bölümünün (4 b) maddesinde kira dönemi boyunca kira bedelinin ne miktarda ödeneceğinin yıllık olarak ayrı ayrı belirlendiği, 10 uncu maddesinde de "Kira akdinin sözleşme ile belirlenmiş bulunan tüm kira süresi ertesinde de sarahaten ve zımnen yenilenmesi halinde, sözleşmeyi müşterek ve müteselsil kefil olarak imzalayan şahıslar, borçlarının ve kefaletlerinin müşterek ve müteselsil olarak devam ettiğini kabul ve taahhüt ederler." düzenlemesine yer verildiği, söyleyişle kefilin kefaletinin müşterek ve müteselsil olduğunun belirtildiği görülmüştür.

3. Somut olayda; kira sözleşmesi 6098 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce imzalanmış olup, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulanma Şekli Hakkındaki Kanun'un 1 inci maddesine göre TBK.nın yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlara, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse kural olarak o kanun uygulanacağına göre, kira sözleşmesinin imzalanma tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Kanun'un 484 üncü maddesi hükümlerine göre geçerlidir. Sözleşme süresine göre, ödenmeyen kira alacağı kefilin sorumlu olduğu dönemi kapsamaktadır.

4. O halde Bölge Adliye Mahkemesince; davalı kefillerin müteselsil kefil olduğu, sözleşmeye göre aylık kira parasının muayyen olduğu, ödenmeyen KDV dahil 12.218,80 USD kira bedelinin, taleple bağlılık ilkesi de dikkate alınmak suretiyle, kefillerinde sorumluluk süresi içinde kaldığı, kefillerin sorumlu olduğu süreyi ve miktarı bildiği gözetilerek işin esasının incelenmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle kefiller bakımından davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.