Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4489 E. 2024/2665 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalı idare arasında imzalanan hibe sözleşmesinin, davacıya ait taşınmazın kamulaştırılması sebebiyle feshedilmesi üzerine davacının borçlu olmadığının tespiti ve davalı idareden tahsil edilen hibenin iadesi (istirdat) talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davada görevli mahkemenin adli yargı mahkemeleri olduğu, davacının sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirdiği, taşınmazın kamulaştırılmasının davacının kontrolü dışında bir mücbir sebep niteliğinde olduğu ve davacının sözleşmeyi ihlal etmediği gözetilerek, davacının borçlu olmadığının tespitine ve tahsil edilen hibenin iadesine karar veren yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2408 E., 2023/2131 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/164 E., 2021/653 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin davalı kurum ile 11.08.2014 tarihinde IPARD programı fonlarının tahsiline dair hibe sözleşmesi imzaladığını, kurumun 26.12.2014 tarihinde 899.080,00 TL hibe ödemesini gerçekleştirdiği ve müvekkilinin üzerine düşen tüm yükümlülüklerini ifa ettiğini, hibe aldığı tesiste üretimine devam ederken, söz konusu tarlanın Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırıldığını, kararın 08.08.2016 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylandığını, davalı idarenin, kamulaştırma kararından sonra 15.06.2017 tarihinde sözleşmeyi feshettiğini, 29.06.2017 tarihli borç bildirimi ile sözleşme gereği müvekkiline sağlanan 899.080,00 TL’nin geri ödenmesinin istendiğini, davalı idarenin, sözleşme aşamasında arazi hakkında gereken araştırmayı yaptığını, projenin bulunduğu arazi için acele kamulaştırma kararı alındığını, davalı idarenin kamulaştırma neticesini beklemeden haksız olarak sözleşmeyi feshettiğini, davalı idarenin, kamulaştırmadan haberdar olup 12.09.2017 tarihinde tahsilatı gerçekleştirdiğini, idarenin gayrimenkulü kamulaştırmasının müvekkili için öngörülemez bir mücbir sebep oluşturduğunu, müvekkilinin kusuru olmadığı için hibenin geri istenmesinin ve işlem yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, kamulaştırmanın mücbir sebep kabul edildiğini belirterek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalının haksız olarak tahsil ettiği 899.080,00 TL’nin tahsil tarihi olan 12.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte istirdadı ve geri ödenmesini, takipte ve tahsilde kötü niyetli olan davalının % 20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davada idari yargının görevli olduğunu, IPARD fonlarının tahsisine ilişkin sözleşmede kamu yararlarının temsilcisi olarak sözleşmeye katıldığını, sözleşme ile karşı tarafa AB fonu kullandırıldığını ve kırsal kalkınmanın amaçlandığını, davacının sözleşmeye aykırı olarak 2016 yılında başlayan kamulaştırma sürecini bildirmediğini, kamulaştırma kararı ile destek verilen projenin davacıya ait olmayacağını, projenin kullanılmaz hale geleceğini, kullandırılma amacı da ortadan kalktığından davacıya ödenen tutarın alacak haline geldiğini, 15.06.2017 tarihinde sözleşmenin feshedildiğini, kamulaştırmanın mücbir haller arasında sayılmadığını, yapılan işlemin yerinde bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesinin 27.02.2020 tarihli, 2018/453 Esas, 2020/245 Karar sayılı kararı ile; yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 03.02.2021 tarihli, 2020/1281 Esas, 2021/186 Karar sayılı kararı ile; davada görevli mahkemenin adli yargı mahkemeleri olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılamanın yapılmak üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının 11.08.2014 tarihli sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirdiği ve davalının da hibeyi ifa ettiği, davacının taşınmazına kamulaştırma nedeniyle el konulma kararı alınmasının davacının insiyatifi ve kontrolü dışında olduğu, bu durumun sözleşmenin 10.maddesine göre mücbir sebep olarak kabulü gerektiği ve davacının sözleşme hükümlerini ihlal etmediği, haksız olarak ödediği meblağı ödeme tarihinden itibaren iadesini isteyebileceği, davalının kötü niyetle olduğunun ispat edilemediği anlaşıldığından; davanın kabulüne; davacının davaya konu 899.080,00 TL bedelli davalı kurum tarafından yapılan borç bildirimi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, 899.080,00 TL'nin ödeme tarihi olan 12.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davacının aynı zamanda Kurumca yürütülen geri alım işlemlerine karşı Ankara 2. İdare Mahkemesinin 2017/2888 E sayılı dosyasında borç bildirim mektubu için ve aynı mahkemenin 2017/3688E. sayılı dosyasında ödeme emri için idari işlemin iptali davası açtığını, mezkur dosyaların temyiz ve istinaf aşamasında olduğunu, işbu davanın dava şartları eksikliğinden reddi gerektiğini, yargı yolu itirazlarını yinelediklerini, işbu davanın yargı yolundan, dava konusunun derdest olmasından ve davanın açılmasında bu sebeplerle herhangi bir hukuki yarar bulunmadığından usul yönünden davanın reddi gerektiğini, Kurum tarafından söz konusu yatırım için ödeme yapıldıktan sonra sözleşme ilişkisinin sona ermediğini, beş yıl süreyle devam ettiğini, proje alanında kamulaştırma yapıldığının öğrenildiğini, ardından kullanılamaz ve amaçsız hale gelen projeye ilişkin sözleşmenin feshedildiğini, 2942 sayılı Kanunun 27 inci maddesince acele kamulaştırma kararının Nallıhan Asliye Hukuk Mahkemesince 01.03.2017 tarihinde karara bağlandığını, davacının bu süreçte Kurum'a hiç bilgilendirme yapmadığını, uygulama sonrası dönemde davacının projesinin kamulaştırıldığının öğrenildiğini, sözleşmenin 10.1. ve 10.2. maddelerinde kamulaştırmanın mücbir sebep halleri arasında yer almadığını, mahkemece Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu miktara göre karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davada görevli mahkemenin adli yargı mahkemeleri olduğu davacının sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirdiği ve davalı tarafından sözleşme hükümleri gereğince kendisine 26.12.2014 tarihinde 899.080,00 TL tutarında hibe ödemesi yaptığı, davacının taşınmazına kamulaştırma nedeniyle el konulma kararı alınmasının davacının inisiyatifi ve kontrolü dışında olduğu, bu durumun sözleşmenin 10. maddesine göre mücbir sebep olarak kabulü gerektiği anlaşılmakla, mahkemece verilen "davanın kabulüne" dair kararda bir isabetsizlik bulunmaması, davanın, davalı tarafından davacıya ödenen desteğin geri istenip istenemeyeceği konusunda taraflar arasında oluşan muarazının giderilmesi istemine ilişkin bulunması, dolayısıyla davanın para ile ölçülebilir bir uyuşmazlığa ilişkin olması karşısında, davacı taraf yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekalet vekalet ücreti takdir edilmesinde de isabetsizlik bulunmaması (Bkz. Dairemizin 25.10.2018 tarih ve 2018/2266 Esas, 2018/2040 Karar sayılı kararı ile ''davalının istinaf talebinin esastan reddine'' dair kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 07.04.2021 tarih ve 2020/7647 Esas, 2021/3791 Karar sayılı ilamı) ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı ile davalı idare arasında IPARD başvurusu paketi kapsamında imzalanan, IPARD programı fonlarının tahsisine dair sözleşme kapsamında davacının borçlu olmadığının tespiti ve istirdat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Taraflar arasında imzalanan 11.08.2014 tarihli “IPARD Programı Fonlarının Tahsiline Dair Sözleşme isimli ‘hibe sözleşmesinin 10 uncu maddesi.

2.Dairemizin emsal nitelikteki 04.11.2021 tarihli, 2021/5138 Esas, 2021/10859 Karar sayılı, 07.04.2021 tarihli 2020/7647 Esas, 2021/3791 Karar sayılı ve ve 18.03.2024 tarihli 2023/3330 Esas, 2024/1170 Karar sayılı ilamları.

3.Değerlendirme

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine ve kararda belirtilen gerekçelere göre, özellikle davada görevli mahkemenin adli yargı mahkemeleri olması, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre davacının sözleşmeye konu işletmeyi kurup, üretime başladığı, kamulaştırma nedeniyle taşınmaza el konulması kararı alınmasında davacının bir kusuru bulunmadığı, bu durumun sözleşmenin 10 uncu maddesine göre mücbir sebep niteliğinde olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.