Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4561 E. 2024/3021 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Fazla ödendiği iddia edilen vekalet ücretinin iadesi ile ödenmediği iddia edilen vekalet ücretinin tahsili istemleri.

Gerekçe ve Sonuç: Karşı davanın kısmi dava olarak açıldığı, ıslahla artırılan vekalet ücreti alacağının zamanaşımına uğradığı, vekalet ücretinin zamanaşımı süresinin vekalet ilişkisinin sona ermesiyle işlemeye başladığı ve davalı/karşı davacının vekalet ilişkisinin sona erdiğini kabul ettiği gözetilerek, karşı dava yönünden yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/1405 E., 2022/1468 K.

Taraflar arasında karşılıklı olarak görülen alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı/karşı davalı vekili ve davalı/karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 5219 ve 5236 sayılı Kanunlar ile değişik 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun'un 432 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre asıl davada davacı yönünden reddedilen ve temyize konu edilen toplam miktar 2.541,07 TL, davalı yönünden ise kabul edilen ve temyize konu edilen toplam miktar 3.902,55 TL olup Mahkemenin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 5.810,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; asıl dava yönünden tarafların temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Karşı dava yönünden davacı/karşı davalı vekilinin ve davalı/karşı davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; halen müvekkili idarede sözleşmeli avukat olarak çalışan davalının 01.05.2007 tarihli dilekçe ile 25 adet dosyaya ait hak ettiği vekalet ücretinin tarafına ödenmesini talep etmesi üzerine müvekkili idarece 24.05.2007 tarihinde 15.991,22 TL'nin hesabına yatırıldığını, ancak Şanlıurfa 1. İcra Müdürlüğündeki borçlusu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olan 12 adet icra dosyasına dayanak 12 adet Mahkeme ilamlarındaki vekalet ücretlerine ilişkin idarece mevzuata aykırı olarak ödeme yapıldığı anlaşıldığından yapılan yanlış ödemenin davalıya yazılı olarak bildirildiğini ve paranın iadesinin istenildiğini, davalının ödeme yapmadığını, söz konusu 12 adet icra dosyasının Mahkeme ilamına dayalı takip olduğunu ve davalı tarafından hiçbir surette takip edilmediğini, yapılan ödemenin mevzuata aykırı olduğunu belirterek davalıya haksız olarak ödenen 6.443,62 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP VE KARŞI DAVA

Davalı vekili; müvekkili hakkında açılan vekalet ücretinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri alınması talebinin yerinde olmadığını, müvekkiline ödenmesi gereken avukatlık ücretlerinin ödenmediğini savunarak davanın reddini istemiş ve davanın reddi yönündeki taleplerinin uygun görülmemesi halinde muaccel alacakları için karşı tarafa takas teklif ettiklerini, ayrıca müvekkilinin Kuruma yaptığı başvurunun ekinde sunulan listedeki dosyalardan doğan vekalet ücretine ilişkin fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL vekalet alacağının tahsilini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda asıl dava yönünden davacının davalıya sehven 5.902,55 TL fazla ödeme yaptığı, karşı dava yönünden davacının ise davalıdan toplam brüt 37.434,00 TL vekalet ücreti alacağı bulunduğu, akitle kabul edilen %70'inin 26.203,80 TL olduğu, davacının 26.203,80 TL alacağından asıl dava davacısına iade etmesi gereken 5.902,55 TL takas/mahsup edildiğinde bakiye alacağının 20.301,25 TL olduğu, fakat karşı davacı vekilinin bu alacağının ıslah tarihi itibariyle zaman aşımına uğradığı, fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasının zamanaşımını kesmediği, tarafların birbirinden alacaklarının bulunmadığı gerekçesiyle, asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı/karşı davalı vekili ve davalı/karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 28.01.2015 tarihli ve 2014/15606 E., 2015/1508 K. sayılı ilamıyla; tarafların sair temyiz itirazları incelenmeksizin Mahkemenin gerekçesinin çelişkili olduğu, davanın hem usulden, hem de esastan reddedildiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece; davacı-karşı davalı ... Müdürlüğünün davalı-karşı davacı ...'dan 5.902,55 TL alacağının bulunduğu, ancak davalı karşı davacı ...'nın dava dilekçesinde 2.000,00 TL alacağının bulunduğunu belirttiği, bilirkişi raporundan sonra davasını 21.11.2012 tarihinde ıslah ettiği, bu tarih itibariyle ıslah edilen miktar yönünden zamanaşımı söz konusu olduğu, sadece 2.000,00 TL alacağı söz konusu olduğundan bu miktarın davacı-karşı davalı ... Müdürlüğünün alacağından mahsubu gerektiği gerekçesiyle 3.902,55 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı-karşı davacı ...'dan alınarak, davacı-karşı davalı ... Müdürlüğüne verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair verilen karara karşı, süresi içinde davacı/karşı davalı vekili ve davalı/karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 18.12.2019 tarihli ve 2016/23817 E., 2019/12819 K. sayılı ilamıyla; tarafların sair temyiz itirazları incelenmeksizin asıl ve karşı dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

C. Üçüncü Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece, her ne kadar davalı-karşı davacı vekili tarafından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 139 uncu maddesindeki; "zamanaşımına uğramış bir alacağın takası ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla ileri sürülebilir" düzenlemesi ve yine aynı maddedeki; "her iki borç muaccel ise her biri alacağın borcuyla takas edilebilir" hükümlerine dayanarak asıl davanın reddi, karşı davanın kabulünün gerektiğini ileri sürmüş ise de somut uyuşmazlıkla ilgili kanun hükümlerine göre karşı davanın kabulünü gerektirir hukuki durumun mevcut olmadığı, takas-mahsup talep edilen anda her iki borcun da muaccel olduğu ve karşı davacının sonraki dönemde zamanaşımına uğramış alacağının talep edildiği anda henüz zamanaşımına uğramadığı gerekçesiyle asıl davanın esastan reddine, karşı davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı/karşı davalı vekili ve davalı/karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 29.12.2021 tarihli ve 2021/7174 E., 2021/13777 K. sayılı ilamıyla; davalı/karşı davacı vekilinin sair, davacı/karşı davalı vekilinin tüm temyiz itirazları incelenmeksizin kararın gerekçesi ile hükmün birbirine uyumlu olması gerekirken, gerekçede karşı davanın talep edildiği anda henüz zamanaşımına uğramadığı açıklandığı, ancak hükümde de karşı davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verildiği, hem usulden hem esastan, çelişik ve denetime elverişsiz yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığındaki tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı-karşı davalı ... Müdürlüğünün davalı-karşı davacı ...'dan 5.902,55 TL alacağının bulunduğu, ancak davalı karşı davacı ...'nın dava dilekçesinde 2.000,00 TL alacağının bulunduğunu belirttiği, bilirkişi raporundan sonra davasını 21.11.2012 tarihinde ıslah etmiş ise de bu tarih itibariyle ıslah edilen miktar kadar zamanaşımı söz konusu olduğu, sadece 2.000,00 TL alacağı söz konusu olduğundan bu miktarın davacı-karşı davalı ... Müdürlüğünün alacağından mahsubu ile 3.902,55 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı-karşı davacı ...'dan alınarak, davacı-karşı davalı ... Müdürlüğüne verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine ve karşı dava için ise dava açılırken talep edilen 2.000,00 TL alacağı bulunmakla birlikte asıl davadan mahsup edildiğinden bu nedenle talebin reddine ve karşı davacının ıslah ile talep ettiği 25.730,00 TL miktar için ise bu miktar talebi zamanaşımına uğradığından 25.730,00 TL için zamanaşımı nedeniyle talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı/karşı davalı vekili ve davalı/karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı/karşı davalı vekili; karşı davanın süresinde açılmadığını, vekalet ücret alacağının sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğini, davalı/karşı davacı avukatın vekalet alacağının bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı/karşı davacı vekili; karşı davanın açıldığı tarihin 2007 olduğunu, taraflar arasındaki vekalet ilişkisinin 2003-2010 yılları arasında sürdüğünü, ıslah talebinin ise 2012 yılında yapıldığını, karşı dava tarihi itibariyle taraflar arasındaki vekalet ilişkisinin halen devam ettiğini, zamanaşımının gerçekleşmesi mümkün olmadığını, vekalet akdinin sona erdiği 2010 yılının üzerinden henüz 5 sene geçmeden 2012 yılında yapılan ıslahın da yasal süresinde olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl davada fazla ödenen vekalet ücret alacağının iadesi ve karşı davada ise ödenmeyen vekalet ücret alacağının tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 109 uncu maddesi,

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147 nci maddesinin beşinci fıkrası, 149 uncu maddesinin birinci fıkrası, 154 üncü maddesi ve 156 ncı maddesinin birinci fıkrası,

3. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 171 inci maddesi,

4. Dairemizin 26.09.2022 tarihli ve 2022/5442 E., 2022/6969 K. sayılı ilamı.

3. Değerlendirme

1. Dava dilekçesinin mahkemeye verilmesi ve gerekli harçların yatırılması ile dava açma işlemi tamamlanmış olup, davanın 19.08.2007 tarihinde açılmış olması nedeniyle 6100 sayılı Kanun ile getirilen belirsiz alacak davasına ilişkin hükümler somut olayda uygulanamayacaktır. Başka bir deyişle 1086 sayılı Kanun'un yürürlükte olduğu dönemde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kısmi dava şeklinde açılan eldeki davanın, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) yürürlüğe girmesiyle kendiliğinden belirsiz alacak davasına dönüşeceği kabul edilemez. Ayrıca 1086 sayılı Kanun'un yürürlükte olduğu dönemde açılan davalar 6100 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra kısmi ıslahla belirsiz alacak davasına dönüştürülemeyeceği gibi tam ıslahla dahi belirsiz alacak davası hâline gelmez. Zira davanın tamamen ıslahında, tamamen ıslah edilen dava, ilk açılan davanın devamı niteliğinde olduğundan, ilk dava tarihinde açılmış kabul edilecek ve ilk dava tarihinde yürürlükte olan usul hükümleri uygulanacaktır.

2. Dolayısıyla 6100 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce, 1086 sayılı Kanun'un yürürlükte olduğu dönemde açılan eldeki davada, 6100 sayılı Kanun ile hukukumuza giren belirsiz alacak davasına ilişkin düzenlemenin somut uyuşmazlıkta uygulanabilirliği bulunmadığından davacının, davanın kısmi dava olarak açtığı ve 21.11.2012 tarihli dilekçesinin ıslah dilekçesi olduğu anlaşılmaktadır.

3. Davanın kısmi dava olduğu tespit edildikten sonra ıslahla artırılan kısım yönünden zamanaşımı hususunun incelenmesi gerekmektedir.

4. Avukatlık Kanunu'nun 171/1 maddesine göre avukat, üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder. Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesine dayanmakta olup, vekalet sözleşmesinin en önemli unsurları arasında; vekilin talimata uygun hareket etme borcu, özen borcu ve hesap verme borcu gelmektedir. Vekalet sözleşmesinde vekilin hesap verme borcu vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup; işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. Türk Borçlar Kanunu'nun 508 inci maddesi hükmü gereğince vekil, talep üzerine yaptığı işin hesabını vermeye ve müvekkili nam ve hesabına edindiği herşeyi iade etmeye, iade edinceye kadar da almış olduğu şeyleri saklamaya zorunludur. Bu nedenle de zamanaşımı vekalet ilişkisi sürdükçe işlemez. Bir başka deyişle zamanaşımı vekalet ilişkisinin istifa, azil, ölüm vs. gibi sebeplerle son bulması ya da vekilin hesap vermesi ile işlemeye başlar ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 147 nci maddesi ücret gibi dönemsel nitelikte ödenen alacakların beş yıllık zamanaşımına tabi olacağını belirtmiş olduğundan vekalet ücret alacağı da 5 yıllık zamanaşımı süreye tabidir (Dairemizin 26.09.2022 tarihli ve 2022/5442 E., 2022/6969 K. sayılı ilamı).

5. Yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda dava dosyasının incelenmesinde, davalı/karşı davacının 01.05.2007 tarihli ve 06.07.2007 tarihli ihtarla dava konusu dosyalara ilişkin vekalet ücret alacağını talep ettiği, 19.08.2007 tarihinde karşı davayı açtığı ve 21.11.2012 tarihinde ıslah dilekçesini sunduğu, davalı/karşı davacının dosya bazında takip ettiği dosyalarının kesinleşme tarihlerinin 2004-2007 yılları olduğu, ancak davalı/karşı davacının 06.07.2007 tarihli yazılı belge ile fazla ödeme yapılmadığını belirterek eksik ödenen dava konusu yapılan vekalet ücreti alacağının tahsilini talep ettiği, her ne kadar davalı/karşı davacı vekilin 2010 yılına kadar vekalet ilişkisinin devam ettiğini ileri sürese de, bu haliyle vekilin hesap verme yükümlülüğünü yerine getirdiği, kaldı ki dava dilekçesinde ihtarda belirttiği dosyalar haricinde yeni bir alacak talebinde de bulunmadığı ve zamanaşımı süresinin işlemeye başladığı anlaşılmaktadır.

6. O halde Mahkemece; karşı dava yönünden ıslahla artırılan kısım yönünden alacağın zamanaşımına uğradığı yönünde yapılan tespitle verilen karar usul ve yasaya uygun olmakla davalı/karşı davacı vekilinin ve davacı/karşı davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile karşı dava yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Asıl dava yönünden davacı/karşı davalı vekilinin ve davalı/karşı davacı vekilinin temyiz dilekçesinin ayrı ayrı miktar itibariyle REDDİNE,

2. Karşı dava yönünden temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 439 uncu maddesi gereğince ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.