Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4630 E. 2024/2965 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı şirketin, davalı SGK tarafından uygulanan cezai şart ve kurum zararı kesintilerinin iptali istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Bozma ilamında belirtilen hususlar gözetilerek yapılan yargılamada, bilirkişi raporuna dayanılarak davacı şirketin sözleşmeye aykırı davrandığı ve kurum zararına sebebiyet verdiği sonucuna varılarak, davacı şirketin davasının reddine, bozma öncesi davacı ... hakkında verilen kararın kesinleştiğinden bu davacı hakkında yeniden hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/3158 E., 2023/1306 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kurum işleminin iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece verilen 30.09.2021 tarihli ve 2020/6866 E., 2021/9280 K. sayılı ilamıyla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacı ... hakkında verilen karar kesinleştiğinden yeniden hüküm tesisine yer olmadığına; davacı şirketin davasının reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılardan şirket vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; müvekkili şirketin eski çalışanı doktorun 22.05.2012 tarihli ihbarı üzerine görevlendirilen SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı Başmüfettişi tarafından düzenlenen 21.03.2014 tarihli soruşturma raporu ile Sağlık Hizmetleri Satın Alma Sözleşmesi hükümlerine aykırı hareket ettiği gerekçesiyle yersiz ödenen 358.155,42 TL fatura bedelinin iadesi ile sözleşmenin (10,2.) maddesi gereğince usulsüz reçetelerin sayısı itibariyle 5.182.000,00 TL cezai şartın tahsili işlemini usul ve yasaya aykırı olduğunu, müfettişin 6101 hastanın ifadesi alınmış gibi tutanak düzenlendiğini, kabul anlamına gelmemek üzere cezai şartların 2012 yılı zeyilnamesinin (11.3.6) maddesine göre tespiti gerektiğini, anılan maddede “Bir fatura döneminde tespit edilen aynı veya farklı her fiil için ayrı ayrı cezai şart uygulanır. Şu kadarki; sözleşmenin (11.1.12), (11.1.13), (11.1.14), (11.1.16), (11.1.17), (11.1.18) maddelerinde ayılan fiillere ilişkin öngörülmüş olan cezai şart toplamı ilgili fatura döneminden önceki son bir yıl içerisinde kuruma medula üzerinden iletilen toplam tahakkuk tutarına göre hesaplanacak aylık ortalama tutarın % 5’ini geçemez. Ancak cezai şarta konu olan fiillerin gerçekleştiği tarihten sonraki fatura dönemlerinde tespit edilmesi halinde fatura dönemi dikkate alınmaksızın cezai şartlar toplanır; cezai şartları tebliğ edildiği tarihten bir önceki fatura dönemine ilişkin kuruma medula üzerinden iletilen toplam tahakkuk tutarının % 20' sini geçmeyecek şekilde uygulanır.” denildiğini, cezaların müvekkili şirkete tebliğ edildiği tarihin 08.01.2015 olduğunu, buna göre 2014 yılı Aralık ayında kuruma Medula üzerinden iletilen miktarın % 20' sini geçemeyecek şekilde düzenlenmesi gerektiğini, ayrıca davalı kurum tarafından 358.155,42 TL‘lık kısmından hastane müdürü ...’in de sorumlu gösterilmesinin hatalı olduğunu, mesul müdürün işveren vekili olmadığını, hastanelerde bulundurulmasının sözleşmeden kaynaklandığını ve mesul müdürün idari yönden sorumluğu bulunduğunu ileri sürerek; davalı Kurumun müvekkili şirketin hak edişlerinden cezai şart olarak keseceği veya kestiği 5.182.000,00 TL’nın iadesine, müvekkili ... yönünden kurum zararı olarak kesilen 358.155,42 TL’nın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; müvekkili Kurum'a yapılan ihbar neticesinde alınan ifadeler ve incelenen belgelerle birlikte davacı Özel Tıp Merkezi ile ilgili olarak herhangi bir sağlık hizmeti sunulmadığı halde kuruma fatura edilen gerçeğe aykırı işlemler ve sahte içerikli reçeteler düzenlendiği, uzman hekim tarafından herhangi bir sağlık hizmeti sunulmadığı halde sunulmuş gibi fatura edildiği, MR çekilmediği halde çekilmiş gibi gerçeğe aykırı fatura düzenlendiği, işe giriş sağlık raporu düzenlenen periyodik muayeneleri gerçekleştirilen işçilerin sağlık problemi varmış gibi gösterilerek kuruma fatura çıkarıldığı, 213 sünnet işleminin sağlık uygulama tebliğine aykırı olarak kuruma fatura edildiği müfettiş raporu ile tespit edildiğinden, müvekkili Kurum işleminin yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 30.11.2017 tarihli ve 2015/200 E., 2017/510 K. sayılı kararıyla; uyuşmazlığın taraflar arasında yürürlükte bulunan 2012 yılı Sağlık Hizmetleri Satın Alma Sözleşmesi hükümlerine aykırı hareket ettiği gerekçesiyle davalı Kurum tarafından Özel ... Tıp Merkezine ödenmiş olan toplam 358.155,42 TL fatura bedelinin iadesi ile sözleşmenin ( 10.2) maddesi gereğince usulsüz reçetelerin sayısı itibariyle toplam 5.182.000,00 TL cezai şartın tahsili işleminin iptali ile çekişmenin giderilmesi olduğunu, dosya kapsamı ve alınan her iki bilirkişi raporunda Özel Tıp Merkezi’nin sağlık hizmeti sunulmadığı halde Kurum'a fatura sunduğu, sözleşmeye ve sağlık uygulama tebliğine aykırı davrandığı, bu nedenle davalı Kurum işleminin temelde hukuka uygun olduğu, uzman hekim tarafından herhangi bir sağlık hizmeti sunulmadığı, MR çekilmediği halde çekilmiş gibi işlem tesis edildiği, ayrıca periyodik muayeneleri gerçekleştirilen işçilerin sağlık problemi varmış gibi gösterilerek gerçeğe aykırı fatura düzenleyerek Kurum'dan davacının yersiz olarak tahsil ettiği 358.155,42 TL’nın istirdatının gerektiği, sözleşme hükümlerine göre her eylem için öngörülen cezai şart uygulamasında hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davacı şirketin eylemi ile 358.155,42 TL kurum zararına yol açtığından kurum alacağının iptali talebinin reddine, davacı ..., diğer davacı temsilcisi ve sözleşmenin de tarafı olmadığından hakkındaki işlemin iptaline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 07.02.2020 tarihli ve 2018/917 E., 2020/294 K. sayılı kararıyla; Mahkeme tarafından ikinci bilirkişi raporu hükme esas alınarak cezai şartta indirim yoluna giderek hüküm kurmuş ise de; taraflar arasındaki ilişki ve sözleşmeler dikkate alındığında, her ne kadar davalı Kurum tacir değil ise de; davacının işlerinin ticari iş olduğu, taraflar için bağlayıcı olan protokol ile açıkça yukarıda izah edilen şekilde cezai şart düzenlenmiş olup, basiretli tacir olan davacının protokol hükümlerine uymak zorunda olduğu ve imzalanan protokolun kendisi açısından bağlayıcı olduğu gözetilmeden Mahkemece 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 182/2 nci maddesi hükmüne atıf yapılmak suretiyle, cezai şartın fahiş olduğu gerekçesiyle indirim yapılması usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle; davacının istinaf başvurusunun reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden hakkındaki işlemin iptaline karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı şirket ile davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece verilen 30.09.2021 tarihli ve 2020/6866 E., 2021/9280 K. sayılı ilamıyla; davalının tüm temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra ise, somut uyuşmazlıkta; davacı şirket hakkında, 6.101 hastaya sağlık hizmeti sunmadığı halde bu hastalar adına tedavi hizmeti verildiğine dair Kuruma faturalandırma yaptığı gerekçesiyle uygulanan cezai işlemle ilgili bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da, alınan raporların hükme esas almaya yeterli olmadığı, zira cezai işlemin dayanağı olan teftiş raporunun tamamı ve ilgili hastalara ait tıp merkezince düzenlenmiş hasta kayıtları getirtilmeden rapor hazırlandığı gibi, uygulanan cezaların hasta bazında yerinde olup olmadığı tek tek gerekçeleriyle birlikte de değerlendirilmediği ve bu raporlara karşı taraflarca yapılan itirazlar da karşılanmadan karar verildiği, Mahkemece; taraflar arasındaki sözleşmeler ve ilgili mevzuatta uzman hastane yöneticisi, doktor ve emekli Sayıştay denetçisinden oluşan yeni bir bilirkişi heyetinden; her hasta hakkında, ayrı ayrı gerekçeleri belirtilerek, kesintilerin yerinde olup olmadığının değerlendirildiği, tereddüde yer vermeyecek şekilde; ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya ve denetime elverişli tarafların itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınarak hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerektiği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 17.04.2023 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak davacı şirketin davalı Kurum ile yapmış olduğu sözleşmeye aykırı davranmak suretiyle kurum zararına sebebiyet verdiği, bu sebeple kurum tarafından uygulanan cezanın yerinde olduğunun belirtildiği, taraflarca sunulan belgeler, kurum müfettişlerince davacı şirket hakkında düzenlenen soruşturma evrakları ve raporlar, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirketin, davalı Kurum ile imzaladığı sözleşmeye aykırı olarak usulsüz faturalar düzenlediği, dolayısıyla davalı Kurumun dava konusu yapılan cezai işlemin yerinde olduğu kanaatine varıldığı, davacı şirketin davasının reddine karar verildiği, bozma öncesindeki kararda davacı ...'in davasının kabulüne karar verildiği, bu kararın temyizi üzerine davacı ... hakkındaki kararın onanmasına karar verildiğinden bu davacı hakkındaki kararın kesinleştiği gerekçesiyle; davacı ... hakkında verilen karar kesinleşmiş olduğundan bu davacı hakkında yeniden hüküm tesisine yer olmadığına, davacı şirketin davasının reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılardan şirket vekili ile davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı şirket vekili; bilirkişi raporunun yetersiz olduğu gibi itirazlarının değerlendirilmediğini, sunulan hasta kayıtlarının fiziki yetersizliklerden bahisle haksız şekilde incelenmediğini, bozma gereklerinin yerine gelmediğini, somut delil olmadan tamamen rapora bağlı kalınarak karar verildiğini, alınan bilirkişi raporlarına bakıldığında her iki raporda da, genelleme yapılarak hazırlanan SGK Başmüfettişinin raporundan alıntı yapıldığını, karara dayanak olan gerek bilirkişi raporlarında gerek SGK Başmüfettişi tarafından hazırlanan raporda 2012 Yılı Zeyilnamesinin (11.3.6) numaralı maddesinin dikkate alınmadığını, davalı Kurum tarafından sözleşmeye aykırı olarak yapılan cezai şart uygulamasının iptali gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı vekili; davacılardan ... yönünden verilen kararın hatalı olduğunu, bu davacı hakkında önceki kararın kesinleştiği değerlendirmesinin yerinde olmadığını, davacı ...'in davacı şirketin mesul müdürü olup dava konusu zararlardan sorumlu olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

09.05.1960 tarihli ve 21/9 ile 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları.

3. Değerlendirme

Bölge Adliye Mahkemesince; bozma ilamında belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak karar verilmesine ve özellikle alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olup hükme esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen ve usuli kazanılmış hak oluşturan kısımlara yönelik temyiz itirazlarının incelenemeyecek olmasına tarafların temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.