Logo

3. Hukuk Dairesi2023/467 E. 2023/598 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hizmet sözleşmesine dayalı alacak davasında, davalının yaptığı kesintilerin hukuka uygunluğu ve vade farkı alacağının olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, önceki bozma kararlarında belirtilen hususlara yerel mahkemece uyulduğu ve kesinleşmiş kısımlar hakkında tekrar inceleme yapılamayacağı gözetilerek davalı vekilinin karar düzeltme talebini reddetmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/721 E., 2021/826 K.

KARAR : Davanın kabulü

KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davalı vekili

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, bozmaya uyan Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Davalı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, davalı ile arasında düzenlenen sözleşme uyarınca davalıya 06.08.2008-31.12.2010 tarihleri arasında hizmet verdiğini, 5510 sayılı yasanın SSK prim ve devlet katkısı başlıklı 81 inci maddesinin 1 inci bendine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta işlemlerinden, işveren hissesinin 5 puanlık kısmına isabet eden tutarın Hazinece karşılanacağının belirtildiğini, yasanın açık hükmüne rağmen 5 puana isabet eden kısmın davalı tarafından ödenmediğini ve hak edişlerden haksız olarak kesinti yapıldığını, ayrıca hak ediş bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle hak ediş tarihleri ile ödeme tarihleri arasında vade farkı oluştuğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davacı her ne kadar işçilerin ücret ve SGK prim borcunu ödeyerek hak sahibi olduğunu iddia etse de idarenin işveren olup bu sebeple yapılan kesintilerin hukuka uygun olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerinde ödemelerde gecikme olması halinde vade farkı ödeneceğine ilişkin bir düzenlemenin olmadığını ve ayrıca davacı tarafça idare tarafından yapılan ödemeler sırasında evvelce işlemiş faizleri talep hakkını saklı tuttuğuna dair bir şerhe rastlanılmadığı göz önüne alındığında basiretli tacir olan davacının tüm yükümlülüklerini yerine getirmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece; davacının ilk talebi ile ilgili olarak; 5763 sayılı kanunla 5510 sayılı kanunun 81 inci maddesince yapılan ilaveler dikkate alındığında, prim indirim hakkının yasa gereği işverene tanınan bir hak olup, davalı tarafından kesintilerin hukuki açıdan zaruri olmayıp ihale hak edişlerini eksik ödediği, ikinci talebi ile ilgili olarak; cari hesap ilişkisi kayıtlarına, taraflar arasındaki sözleşmeye göre ödemeye veya tahakkuka kadar ödeme vaadesi belirli olduğundan, davalı ... ile olan sözleşmeye göre kesilen faturaların 30 günlük ödeme süresinin olduğu, davalının fatura tarihlerinden 30 gün sonrasında mutemerit bulunduğu, 01.03.2016 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamalar doğrultusunda davalı idarenin toplamda 227.068,47 TL'lik borcu olup davacının talebi 10.000,00 TL olduğundan, davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 19.02.2018 tarihli ve 2017/701 E., 2018/1928 K. sayılı ilamıyla; "(1) ...Hükme esas alınan 01.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda, davacının davalı kurumdan toplam alacağı 227.068,47 TL olarak belirtilmişse de söz konusu raporda, hak ediş ödemeleri açık ve net olarak belirtilmediği gibi davacının hak edişlerinden kesinti yapılan % 5 işveren hissesinin ne kadar olduğuna dair de bir açıklama bulunmamaktadır. Diğer yandan davacının dava tarihinden önce davalıyı usulüne uygun temerrüde düşürdüğü de ispatlanamamış olup alınan bilirkişi raporunda faiz hesaplaması yapılması da hatalıdır. Denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmayan söz konusu bu rapora göre karar verilmiş olması isabetsizdir. Bu durumda, mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda konusunda uzman bilirkişi kurulundan dayanaklarını gösterir, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1.Bozmaya uyan mahkemece; 12.04.2019 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davalı ... tarafından toplamda 240.459,33 TL eksik ödeme yapıldığı, davacının talebinde haklı olduğu sonucuna varılarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL yönünden davanın kabulüne karar verilmiş; karara karşı, davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 25.03.2020 tarihli ve 2020/754 E., 2020/3445 K. sayılı ilamıyla; "(1) .... Somut olayda, davacının toplam alacağının 227.068,47 TL olduğuna yönelik bozma öncesi kurulan hüküm davacı tarafından temyiz edilmemiştir. Dairemizce ise, araştırmaya yönelik eksiklik sebebi ile hükmün bozulmasına karar verilmekle ilk hükümle ilgili miktar bakımından davalı yararına usuli müktesep hak oluşmuştur. Hal böyle olunca, bozma sonrası mahkemece davalının usuli müktesep hakkını ihlal edecek şekilde davacının toplam alacağının 240.459,33 TL olduğu yönelik hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

C.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının alacağının ilk rapor ile belirlenen ve mahkemece ilk karar ile hüküm altına alınan 227.068,47 TL olduğunun kabulü ile davacının talebinde haklı olduğu sonucuna varılarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Dairenin 06.10.2022 tarihli ve 2022/5584 E., 2022/7420 K. sayılı ilamıyla; Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran

Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri

Davalı vekili; yapılan kesintilerin hukuka uygun olduğunu, idarenin temerrüde düşürülmediği ve %5 puanlık kesintinin yasal olduğu tespit edilmesine rağmen yerel mahkemeye sunulan 12.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda davalının toplam 291.558,48 TL borçlu olduğu sonucuna varılmasının hatalı olduğunu, bilirkişi raporları arasında ciddi çelişki bulunduğunu, belirlenen bedelin fahiş olduğunu ileri sürerek; kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hizmet sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesinde verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapmak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

2. Yargıtay Dairesince bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3. Değerlendirme

Bozma kararında belirtilen gerektirici sebeplere, Mahkemece uyulan bozma kararında belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verilmiş olmasına, bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davalı vekilinin karar düzeltme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Karar düzeltme talebinin REDDİNE,

Aşağıda yazılı karar düzeltme harcının ve para cezasının düzeltme isteyen davalıya yükletilmesine,

14.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.