Logo

3. Hukuk Dairesi2023/4876 E. 2024/3218 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı eczanenin, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından uygulanan cezai şart ve reçete bedeli kesintisine ilişkin borçlu olmadığının tespiti talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davacının talep ettiği cezai şart bedelini aşarak hüküm kurmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, ancak bu yanlışlığın düzeltilerek onanmasının mümkün olması gözetilerek, mahkeme kararının gerekçesi değiştirilerek ve düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/172 E., 2023/403 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin emekli olmasıyla birlikte eczanesini Nisan 2010 tarihinde kapatarak faaliyetine son verdiğini, davalı Kurumun 16.09.2014 tarihli yazısı ile 2009 yılı Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin Protokolün (6.3.3.) ve (6.3.10.) maddelerini dayanak göstererek hakkında toplam 115.423,85 TL cezai şart uygulanacağının ve kurum zararı olarak da aynı protokolün (4.3.6.) maddesi uyarınca 12.508,90 TL'nin tahsil edileceğini bildirdiğini, reçete muhteviyatı ilaçların tamamının hasta veya hasta yakınına teslim edildiğini, Kurum işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek; davalı Kurum işleminin iptali ile cezai şart ve reçete bedeli kesintisi toplamı olan 128.229,75 TL’den davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davaya konu Kurum işleminin mevzuat ve sözleşme hükümlerine uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece verilen 24.05.2016 tarihli ve 2014/496 E., 2016/329 K. sayılı kararla; davacının eczanesini 2010 yılında kapatmış olması nedeniyle hakkında 2012 yılı değil 2009 yılı Eczane Protokolünün uygulanması gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davacının 3.668,45 TL cezai şart ile 2.621,71 TL reçete bedeli kesintisinden davalı Kuruma borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 08.10.2019 tarihli ve 2016/25336 E., 2019/9547 K. sayılı ilamıyla; davalı idarenin uygulamış olduğu cezai işleme dayanak oluşturan soruşturma raporundaki tespitler yönünden Mahkeme tarafından bir değerlendirme yapılmadığı, aynı soruşturma sırasında beyanı alınan hasta yakınlarının Mahkemece dinlenmediği, Mahkemece cezai işleme dayanak teşkil eden soruşturma raporunda hasta ya da hasta yakınına teslim edilmediği bildirilen reçetelere ilişkin olarak hasta yakınlarının tanık olarak dinlenilmesi, gerek görülmesi halinde tüm dosya kapsamı gözetilerek uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması ve ayrıca 2012 yılı Protokolü de değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 15.03.2021 tarihli ve 2020/84 E., 2021/153 K. sayılı kararla; 16.02.2021 tarihli bilirkişi heyeti raporu hükme esas alınarak, davalı Kurum işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, davacının toplam 115.423,85 TL cezai şart ve 12.805,90 TL reçete bedelinden davalı Kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 12.10.2021 tarihli ve 2021/4886 E., 2021/9934 K. sayılı ilamıyla; davalı vekilinin sair temyiz itirazları reddedilerek, Mahkemece hakimin davayı aydınlatma ödevi gözetilerek, teftiş sırasında dinlenen tüm hastaların tanık sıfatıyla ilgili protokol maddeleri kapsamında beyanının alınması, reçete arkasındaki imzanın kendilerine ya da yakınlarına ait olup olmadığının, reçeteye konu ilaçları alıp almadıklarının sorulması, 2012 yılı Eczane Protokol hükümlerinin yeniden değerlendirilen, denetime elverişli yeniden rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının talebinin davalı Kurumun Ankara İl Müdürülüğünün 16.09.2014 tarihli yazısı uyarınca kendisinden talep edilen 128.229,75 TL yönününden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesine yönelik olduğu, Kurum teftişi esnasında dinlenen tüm hastalardan büyük bir kısmının Mahkemede alınan tanık beyanlarının "...reçeteye konu ilaçları almadıkları, ... Eczanesini bilmedikleri, reçetelerin düzenlendiği Özel ... Doktorlar Tıp Merkezi ve/veya Özel ... Tıp Merkezlerine gitmedikleri...’’ şeklinde ortak ifadelerin olduğu, dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporunda Yargıtayın 2009 yılı protokolü hükümleri gereğinin 2012 yılı protokol hükümleri karşılığı gelen maddeler esas alınarak değerlendirme yapılması kararı da gözetilerek yapılan hesaplama sonucunda, 2012 yılı Eczane Protokolünün (5.3.2), (5.3.5), (6.17) hükümleri kapsamında davacı eczaneye toplamda uygulanması gereken cezai şart bedelinin 118.734,80 TL, aynı Protokolün (4.3.6) maddesi hükmü gereği davalı Kurumun davacıya yapılan tespitlere konu yersiz ödenen toplamda 40 adet reçete bedelinin 12.805,90 TL olduğu, bilirkişi raporuna göre işlemlerin yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; tanıkların aradan uzun zaman geçen olayı hatırlamalarının mümkün olmadığı, cezai şart bedeli olan 115.423,85 TL'ye ilişkin hesaplamanın hatalı olduğunu, 2016 ve 2020 yılı Protokollerinin dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan 2009 yılı Protokolün (6.3.3) ve (6.3.10) maddeleri uyarınca uygulanan cezai işlemin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki kişilerin Türk Eczacılar Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2009 yılı protokolünün (6.3.3), (6.3.10) ve (4.3.6.) maddeleri.

2. Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki kişilerin Türk Eczacılar Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2012 yılı protokolünün (5.3.2), (6.11) ve (6.12) maddeleri.

3. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 ile 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçeye ve özellikle bozma ilamına uygun olarak karar verildiğinin anlaşılmasına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2. Davacı vekilinin dava dilekçesinde; "2009 yılı Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin Protokolün (6.3.3.), (6.3.10.) maddelerini dayanak göstererek hakkında 115.423,85 TL cezai şart ve protokolün (4.3.6.) maddesi uyarınca 12.508,90 TL reçete bedeli toplamı 128.229,75 TL nedeniyle borçlu olmadığının tespitini" talep ettiği, ancak Mahkemece davalı idare yerine geçilerek davacı eczaneye toplamda uygulanması gereken cezai şart bedelinin 118.734,80 TL olduğu gerekçesiyle talep aşılarak karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibariyle doğru bulunan Mahkeme kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmü gereğidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Davacı vekilinin gerekçeye yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının gerekçesinin DEĞİŞTİRİLEREK VE DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

21.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.