"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/491 E., 2023/686 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/265 E., 2022/432 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekilince temyiz edilmekle incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 18.02.2025 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı asiller ve vekilleri Avukat ... ile davalı vekili Avukat ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; davacıların 3629 ada 20 sayılı parseldeki paylarını inançlı işlem ile dava dışı ...'a devrettiklerini bu paylarından bir kısmını almak için açtıkları tapu iptali ve tescil davasının lehlerine sonuçlandığını, payın kalan kısmının idaresi için ise 02.01.2008 tarihinde müvekkilleri ile davalı arasında bir iş ortaklığı sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeyle payın geri kalanını (739,5/1479) yediemin sıfatıyla elinde bulunduran ...'ın davalıya devretmeyi, davalı ise taşınmaz üzerinde bulunan benzin istasyonunun sevk ve idaresini sağlamayı taahhüt ettiğini, ancak davalının sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu şekilde davalının davacıları zarara uğrattığını, 02.01.2008 tarihli sözleşmenin inanç sözleşmesi niteliğinde olduğunu, bu nedenlerle davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini bu talepleri kabul görmediği takdirde şimdilik 10.000,00 TL olmak üzere dava konusu payın dava tarihindeki rayiç bedelinin yasal faizi ile birlikte müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, sözleşmede şirket ve akaryakıt istasyonun kurulu olduğu taşınmazın toplam değerinin belirlenerek, müvekkilinin bedelini eksiksiz olarak ödediğini, davacıların iddiasını dayandırdığı sözleşmede buna ilişkin düzenleme bulunduğunu, inanç sözleşmesi olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında düzenlenen tarihsiz iş ortaklığı sözleşmesinde yer alan düzenlemeler incelendiğinde, sözleşmenin işletmenin işletilmesi ile ilgili olup dava konusu taşınmazın tapusunun davalıya intikalinden sonra ve akabinde sözleşme gereği davacılara verileceğine ilişkin herhangi bir ifadenin bulunmadığı yani sözleşmenin devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir işlem niteliğinde olmadığı, davacının yazılı bir inanç sözleşmesi sunmadığı, yazılı delil başlangıcı kabul edilebilecek bir belge de sunulmadığı anlaşıldığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş; kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 02.01.2008 tarihli "İş Ortaklığı Sözleşmesi"nin iade şartı taşıyan bir inanç akdi mahiyetinde olmadığı, sözleşme kapsamına göre tarafların bir iş ortaklığı kurduğu, bu durumda taraflar arasında yapılan sözleşmenin bir inanç sözleşmesi olduğunun kabul edilemeyeceği, dosya kapsımına göre dava değeri 8.929.074,06 TL olduğuna göre davalı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin 327.290,74 TL olduğu anlaşıldığından istinaf nedenlerine göre davacılar vekilinin istinaf itirazının reddine, davalı vekilinin ise istinaf itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak, davanın reddine karar verilmiş; karar karşı, davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; istinaf mahkemesinin vurguladığı "iade koşulu," bir başka deyişle taşınmazın hak sahibine yeniden iade edileceğine ilişkin hükmün, inanç sözleşmesinin zorunlu unsurlarından biri olmadığını, sözleşmenin, inanan tarafı müvekkillerin, inanılan tarafı ise davalının oluşturduğu ve esas semere beklentisinin müvekkiller lehine ortaya çıktığı bir saf inançlı işlem oluşturduğunu, sözleşmenin lafzından da inanç sözleşmesi olarak nitelendirilmesini mümkün kılan üç unsura ulaşıldığını, sözleşmenin (3.,4.) ve (7.) maddelerinden anlaşıldığını, yakıt tesisinin "iç idaresi" ile şirketin "temsili" birbirlerine hukuki ve ticari düzeylerde bağlanmış ve ikisinin de ortak bir izin ve icazet bürokrasisine tabi tutulmasına açıkça onay verildiğini, ayrıca sözleşmenin çerçeve hükmü olan (1.) maddesi de şirketin faaliyet gösterdiği arsa ile şirket arasındaki mutlak bağı vurguladığını, taraf ve şirket mal varlığı kayıtları celp edilerek, sözleşmenin yapıldığı tarih olan 2008 yılında taşınmazlar üzerinde kurulan ortaklık ilişkileri tespit edilmeden hüküm kurulduğunu, davalının, dava konusu sözleşmeden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini ihlal ettiğini, davalının sözleşmeye konu şirketin geleceğini sistemli şekilde belirsizliğe sürüklediğini, müvekkillere yaklaşık 13 yıldır kâr payı dağıtmayan davalının, müvekkillerin tüm mal varlığını, ticari itibarını ve düzenli gelirlerini yitirmelerine sebep olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, inançlı işlem nedenine dayalı tapu iptal ve tescil ve terditli olarak ileri sürülen tazminat istemine ilişkindir.
Bölge Adliye Mahkemesince, hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, davacıların iddiasının inançlı işleme dayalı olduğu, bu iddianın 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı belge ya da yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge ile kanıtlanması gerektiği, taraflar arasındaki inançlı işleme ilişkin yazılı delil niteliğinde dosya kapsamında herhangi bir bilgi ya da belgenin bulunmadığı, 02.01.2008 tarihli sözleşmenin maddeleri incelendiğinde inançlı işlem niteliğinde olmadığının anlaşılmış olmasına göre de davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/1 maddesi uyarınca ONANMASINA,
28.000,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.