"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki menfi tespit, sözleşmenin feshi, alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılardan banka vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına yeniden esas hakkında davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılardan ... Bankası vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı, davalı ... ... ile düzenlenen 28.10.2016 tarihi gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile ... İli, ... İlçesi, ... Mah. 2945 ada 49 parselde A2 Blok 18. kat 267 nolu 55,62 m2 net alana sahip bağımsız bölümün 398.163,00 TL bedelle satılmasının kararlaştırıldığını, sözleşmeye konu taşınmazın 28.10.2018 tarihinde tesliminin sözleşmeyle düzenlendiğini, davalı ... ...’ya 1.000,00 TL peşin 106.200,00 TL'sinin 3 adet senetle ödendiğini, kalan 285.963,00 TL'nin de diğer davalı ... Bankasından kullandırılan kredi ile ödendiğini, kredi sözleşmesi kapsamında davalı ... Bankasına bugüne kadar 91.508,16 TL tutarında 32 taksitin ödenmiş olduğunu, taşınmazın belirtilen sürede teslim edilmediğini, bu nedenle davalılara 21.06.2019 tarihinde gönderilen ihtarnameler ile yapılan sözleşmelerden dönüldüğünü ileri sürerek; banka ile yapılmış olan sözleşme gereği, bakiye 194.454,84 TL için borçlu olmadığının tespitine, davalılarla yapılan sözleşmeler dolayısıyla satıcı firmaya ve bankaya ödenen bedellerin iadesine ilişkin şimdilik 10.000,00 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, 17.06.2020 tarihli dilekçe ile talebini 198.708,16 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı banka, bağlı kredi ilişkisi bulunmadığından banka hakkındaki davanın husumetten reddi gerektiğini, davacının kendisine tanınan seçimlik haklarını bugüne kadar kullanmadığını, ... bu davayı ikame etmeden önce davalı inşaat firmasına ve bankaya bir başvuruda bulunmadığını, davacının diğer davalı ile akdetmiş olduğu sözleşmede belirtilen teslim süresinin henüz dolmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalı şirket; taraflar arasında resmi şekilde düzenleme şeklinde satış vaadi ve inşaat yapım sözleşmesi akdedildiğini, şirkete yapılan ödemelerin araştırılması gerektiğini, davacının kredi borçlarının bitmediğini ve sözleşmeye konu ödemelerini eksiksiz olarak yerine getirmediğini, şirketin elinde olmayan mücbir sebeplerden dolayı oluşan aksaklıklardan sorumlu tutulmasının kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı bankanın kullandırdığı kredinin bağlı kredi mahiyetinde olduğu, davalıların, 6502 sayılı kanunun 35/2 nci maddesi uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı banka vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı ...Ş. vekili; dava şartı olan zorunlu arabuluculuk başvurusunun yapılmadığını, davanın banka yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekirken yerel mahkemece kabulünün hatalı olduğunu, davacının ilgili yasal mevzuat ile kendisine tanınan sözleşmeden dönme seçimlik hakkını kullanma talebinde bulunmamış olduğuna ilişkin itirazların Yerel Mahkemece dinlenmediğini, davacının diğer davalı inşaat firması ile akdetmiş olduğu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile belirlenen teslim tarihinin geçmiş olduğuna ilişkin iddiasının yerel mahkemece eksik inceleme sonucu kabul edildiğini, davacının, teslim süresi dolmamış olan sözleşmeden kendi iradesi ile dönmesi neticesinde iade alabileceği tutarın yapmış olduğu ödemelerin tamamı olmadığını, gerek yasal mevzuat gerek davacı ile diğer davalı inşaat firması arasında akdedilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi hükümleri uyarınca satıcının kusuru olmaksızın sözleşmeden dönme hakkını kullanan alıcı-davacının cezai şart ödeme yükümlülüğünün mevcut olduğunu, hükmedilen karşı vekelat ücreti ve kullandırılan krediye faiz işletilmesinin hatalı olduğunu belirterek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; karar tarihi itibarıyla davaya konu bağımsız bölümün davacıya teslim edilmediği sabit olup, akde tahammül süresi de dikkate alındığında davacının sözleşmenin feshini talep etmekte haklı olduğu, kullandırılan kredinin bağlı kredi mahiyetinde olduğu, davalıların, 6502 sayılı kanunun 35/2 nci maddesi uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının kabulü ile davacının 28.10.2016 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesine dayalı yapılan kredi ödemesi yönünden davacının borçlu olmadığının tespiti ile sözleşme kapsamında ödenen bedelin davalılardan tahsiline karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, ancak davalı bankanın dava harçlarından muaf olmasına rağmen dava harçlarından sorumluluğuna hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davalının istinaf isteminin kısmen kabulü ile kararın harç yönünden kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın kabulüne, davalı bankanın harçtan muaf tutulmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, istinaf itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı ile davalı yüklenici şirket arasında imzalanan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kapsamında satın alınan bağımsız bölümün teslim edilmemesi nedeniyle davalı bankanın davacıya kullandırdırdığı kredi nedeniyle sorumlu olup olmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı maddesinin birinci fıkrası.
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237 nci maddesi (BK'nın 213 üncü).
3. 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddesi.
4. 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun "Noterlerin genel olarak yapacakları işler" başlıklı 60/3 üncü maddesi
5. Aynı Kanun'un 89 uncu maddesi.
6. TBK'nın 112 nci maddesi (BK'nın 96 ncı maddesi)
7. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun(TKHK) 30 uncu maddesi.
8.TKHK'nın 35/2 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Kaynağını 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 29 uncu (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 22) maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri TBK'nın 237 nci (BK'nın 213) maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun 706 ve Noterlik Kanunu'nun 89 uncu maddesi hükümleri uyarınca noter önünde resen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan bir sözleşme türüdür. Geçerli bir satış vaadi sözleşmenin ifa olanağının bulunmaması hâlinde ise vaat alacaklısının 6098 sayılı TBK'nın 112 nci (BK'nın 96) maddesine dayanarak borcun ifa edilmemesi nedeniyle uğradığı zararın tazmini isteyebileceği kuşkusuzdur.
2. Nitekim, somut olayda davacı ile davalı yüklenici arasında 28.10.2016 tarihinde noterde düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılarak davaya konu taşınmaz davacıya satılmış davacı dava dilekçesinde ödediği bedelin tahsilini talep etmiş olup, bu durumda davacı taşınmaz için davalılara ödediği bedeli, taleple bağlılık kuralı gereğince sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde geri isteyebilir.
3. Bununla birlikte davacı konutu satın almak için diğer davalıdan bağlı kredi kullandığını, bu nedenle davalı bankanın da sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 30 uncu maddesine göre bağlı kredi sözleşmesi; tüketici kredisinin münhasıran belirli bir malın veya hizmetin tedarikine ilişkin bir sözleşmenin finansmanı için verildiği ve bu iki sözleşmenin objektif açıdan ekonomik birlik oluşturduğu sözleşmedir.
4. Kredi verenin, tüketici kredisini, belirli marka bir mal veya hizmet satın alınması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi durumunda, ortada bir bağlı kredinin var olduğu söylenebilir. Bunun sonucu olarak, satın alınan malın veya hizmetin hiç ya da zamanında teslim veya ifa edilmez ise satıcı, sağlayıcı ve kredi veren tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması halinde müteselsilen sorumludur.
5. Somut uyuşmazlıkta; davalı inşaat şirketinden taşınmaz satın alan davacıya davalı banka tarafından kullandırılan kredi, niteliği itibariyle bir bağlı kredi olduğundan davalı bankanın da hesap edilen bedelden diğer davalı yüklenici şirket ile birlikte sorumlu tutulmasının yerinde olduğu ve özellikle davalı bankanın 6502 sayılı Kanun'un 35/2 nci maddesi uyarınca müteselsilen sorumluluğunun kredi miktarı ile sınırlı olduğu; davalılar hakkında müşterek ve müteselsil olarak hükmedilen 198.708,16 TL'nin, davacı ile davalı banka arasında düzenlenen kredi sözleşmesindeki 285.963,00 TL'den az olduğu, ayrıca davalı banka yargı harçlarından muaf olmadığı halde Bölge Adliye Mahkemesince hükümde muaf tutulduğu, ancak harcın diğer davalı yüklenici şirkete yüklendiği ve bu yönden bir temyiz itirazının da bulunmadığının anlaşılmasına göre, davalı bankanın temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.