"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/42 E., 2023/168 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
Dosya içeriğine göre, temyiz eden Tasarruf Sigorta Mevduatı Sigorta Fonu ihbar olunan sıfatıyla davada yer almış olup, kararın hüküm fıkrasında ihbar olunan aleyhine hüküm kurulmadığı anlaşılmakla; ihbar olunan vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı ve davalı vekilinin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin avukat olduğunu, davalı banka ile 08.05.1996 tarihinde düzenledikleri hukuk müşavirliği sözleşmesi gereğince davalının bir çok şubesinin üçüncü kişilerden olan alacaklarının tahsili amacıyla çeşitli icra dosyalarında davalıya vekaleten takipler başlattığını, bu takipler devam ederken davalının müvekkilini haksız olarak azlettiğini, müvekkili ile davalı aralarındaki sözleşme gereğince davalının müvekkiline başlatılan bu takipler nedeniyle %4 oranında teşvik primi ödemesi gerektiği gibi, karşı taraftan tahsil edilecek vekalet ücretini de ödemesi gerektiğini, bu nedenle müvekkilinin davalıdan alacaklı bulunduğunu ileri sürerek; Adana Şubesi ile ilgili olarak 16.823,80 TL ve Çarşı Şubesi ile ilgili olarak 84.524,10 TL olmak üzere toplam 101.347,90 TL alacağın 8.3.2000 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, davacının vekalet görevini suistimal etmek-görevi kötüye kullanmak ve hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçlarından dolayı savcılığa şikayette bulunduklarını, davacı hakkında Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığını, davanın derdest olduğunu, haklı olarak azledilen avukatın hiçbir alacağının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece 27.09.2007 tarihli ve 2004/1140 E., 2007/422 K. sayılı kararla; dosyadaki belgeler ve bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne, 98.564,92 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 17.04.2008 tarihli ve 2007/15316 E., 2008/5463 K. sayılı ilamıyla; davalının diğer temyiz itirazları reddedilerek, Mahkemece 2 ayrı banka şubesinin icra dosyaları, içerisinde uzman bir muhasebecinin de bulunduğu bilirkişi kurulu aracılığıyla taraflar arasında düzenlenmiş bulunan 08.05.1996 tarihli sözleşme ve bu sözleşmenin (2) bendindeki davacıya “tahsil edilen paralardan %4 teşvik primi adı altında vekalet ücreti ödeneceği” hükmü de gözetilmek suretiyle titizlikle her bir takip dosyası incelemeye tabi tutulmalı, her bir banka şubesinden davacının talep edebileceği vekalet ücreti alacağı ile karşı tarafa yükletilmesi gereken vekalet ücreti alacağından azil tarihine kadar tahsil edilmiş veya tahsil aşamasına gelmiş alacak miktarları belirlenmeli, bundan sonra tarafların sundukları ödeme belgeleri ve serbest meslek makbuzları da göz önünde bulundurmak suretiyle banka şubelerinin defter ve kayıtları incelenmeli, her bir icra dosyası için varsa ödenen meblağ tespit edilerek hak edilen vekalet ücretinden düşülmeli ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi kurulu raporu esas alınmak suretiyle hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece 07.03.2012 tarihli ve 2009/21 E., 2012/112 K. sayılı kararla; 07.07.2011 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu, rapora göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre tahsili mümkün olan icra dosyalarında 6.162.939.108 TL, tahsili mümkün olan icra dosyalarında taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında 36.750.625.721 TL, tahsili mümkün olmayan icra dosyalarında hesaplanan ücretlerin avukatın emeği ve çabası değerlendirildiği ½ oranında 1.288.748.032 TL olmak üzere davacının haksız azli nedeni ile davalıdan tahsili gereken vekalet ücreti alacağının toplam 44.202,29 TL olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 44.202,29 TL alacağın 30.09.2000 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... Bankasından alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davacı ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuşlarıdır.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 12.09.2013 tarihli ve 2012/25619 E., 2013/21216 K. sayılı ilamıyla; davalının sair temyiz itirazları incelenmeksizin, davacının tüm temyiz itirazları reddedilerek, Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma ilamında değinilen hususlar gözetilmeksizin yetersiz bilirkişi kurulu raporu esas alınmak suretiyle hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.
C. Üçüncü Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece 19.02.2019 tarihli ve 2015/181 E., 2019/27 K. sayılı kararla; davacının taraflar arasındaki sözleşmeye göre görevini gerektiği gibi yerine getirdiği, azil nedeniyle devredilen icra dosyalarının davalı tarafça takip edilmemesi nedeniyle düştüğü, bozma ilamında da belirtildiği üzere azlin haksız olduğu, davacının Ceza Mahkemesinde beraat ettiği, davacıya ödenmesi gereken ve tahsili mümkün olan vekalet ücreti alacağının bilirkişilerce toplamda 98.564,92 TL olarak hesaplandığı, takip dosyalarında yapılmış olan ödeme olarak 5.289,41 TL mahsup edildiğinde davacının davalı ...Ş.'den 93.275,50 TL alacağının olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne 93.275,50 TL'nin 30.09.2000 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiş, karara karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 07.10.2020 tarihli ve 2020/3288 E., 2020/5575 K. sayılı ilamla; davacının tüm temyiz itirazları reddedilerek, Mahkemece 07.03.2012 tarihli ve 2009/21 E., 2012/112 K. sayılı kararı ile davanın 44.202,29 TL yönünden kısmen kabulüne karar verildiği, iş bu kararın taraflarca temyiz istemi üzerine 13. Hukuk Dairesinin 12.09.2013 tarihli ve 2012/25619 E., 2013/21216 K. sayılı ilamı ile davacının tüm temyiz itirazları reddedilerek hükmün davalı yararına bozulmasına karar verildiği, Mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmakla, önceki Mahkeme kararı ile ilgili olarak hükmedilen miktar yönünden davalı lehine usuli kazanılmış hak doğduğu, Mahkemece bu husus göz ardı edilmek suretiyle davalının usuli kazanılmış hakkı bertaraf edilerek yazılı şekilde 93.275,50 TL’den sorumlu tutulacak şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, Mahkemece bozma ilamına uyma kararı verilmiş olmasına rağmen hangi icra dosyalarının tahsil edilebilir kabul edildiği, hangi nedenle tahsilinin mümkün olduğunun her bir dosya için denetime elverecek şekilde açıklanmadığı, davalının bilirkişi raporuna yönelik olarak icra dosyalarının mükerrer hesaplandığı, bozma ilamından sonra yeni dosyalara ilişkin hesaplamalar yapıldığı yönündeki itirazlarının karşılanmadığı, alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı gerekçesiyle karar davalı yararına bozulmuştur.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının taraflar arasındaki sözleşmeye göre görevini gerektiği gibi yerine getirdiği, azil nedeniyle devredilen icra dosyalarının davalı tarafça takip edilmemesi nedeniyle düştüğü, bozma ilamında da belirtildiği üzere azlin haksız olduğu, davacının Ceza Mahkemesinde beraat ettiği, davacıya ödenmesi gereken ve tahsili mümkün olan vekalet ücreti alacağının bilirkişilerce hesaplandığı, daha önceki Yargıtay bozma ilamlarında davacı lehine usulü kazanılmış hak olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne 44.202,29 TL'nin 30.09.2000 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; müvekkilinin haksız azli nedeniyle dosya hangi aşamada olursa olsun tüm vekalet ücretine hak kazandığını, müvekkilinin toplam alacağının 91.504.463.056 TL olduğunu, bilirkişi tarafından verilen raporun sonuç bölümünde Çarşı ve Merkez şubeleri toplamı nazara alınmadığından alacaklarının eksik hesaplandığını ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili; Mahkemece dava dosyaları için yapılan vekalet ücreti hesaplamasında dosyanın taraf bilgisi, davanın türü ve miktarı hakkında herhangi bir açıklama bulunmadığını, yasal vekâlet ücretinin müvekkil banka tarafından hasımdan tahsil edilip edilmediği araştırılmadan pek çok dosya için vekâlet ücreti hesaplaması yapıldığını, kesin delil teşkil eden banka defter ve kayıtları üzerinde ve temlikli dosyalar için ise TMSF kayıtları üzerinde gerekli incelemenin yapılmadığını, Hukuk Müşavirliği sözleşmesinde yer alan %4 prim alacağı hükmünün icra dosyalarından yapılan tahsilatın %4’ü oranında kararlaştırıldığını, davacının tahsilat olmayan dosyalarda vekâlet ücreti alacağının olmadığını, önceki bilirkişi raporunda tahsili mümkün olmayan bir kısım borçların hükme esas alan raporda tahsili mümkün olarak belirtildiği için fazla ve hatalı tutar belirlendiğini, aynı alacak için başlatılan birden fazla takip için ayrı ayrı vekâlet ücreti hesaplandığını, icra dosyalarının pek çoğunda, gayrinakit alacaklarının deposu talep edilmesine rağmen bu takip tutarları için maktu vekâlet ücreti yerine nispi vekâlet ücreti hesaplandığını, denetime elverişli olmayan rapora dayanarak hüküm tesis edildiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
3. İhbar olunan vekili; davacının sonradan bildirdiği dosyalara ilişkin vekâlet ücreti hesaplanması ve hesaplanan miktarın hüküm altına alınmasının hukuken mümkün olmadığını, dava dosyaları için yapılan vekalet ücreti hesaplamasında, dosyanın taraf bilgisi, davanın türü ve konusu ve davanın miktarı hakkında herhangi bir açıklama bulunmadığını, davalı bankanın davacının vekâletten azlinde haklı olduğunu, bilirkişi raporunun hatalı ve 12.09.2013 tarihli Yargıtay bozma ilamına aykırı olduğunu, denetime elverişli olmayan rapora dayanarak hüküm tesis edildiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
04.02.1959 tarihli ve 21/9 sayılı, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararları.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, bozma ilamına göre bilirkişi raporu alındığı, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; tarafların temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. İhbar olunan vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
16.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.