"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/564 E., 2023/1041 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2015/1768 E., 2023/6 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının 25.12.2013 tarihinde bel fıtığı şikayeti ile ... Kocaeli Hastanesi polikliniğine başvurduğunu, muayene sonucunda bel fıtığı saptandığını ve ameliyat olması gerektiğinin söylendiğini, 03.01.2014 tarihinde davalı hastanede davalı doktor tarafından ameliyat yapıldığını, doktorun 2 adet sinire dokunması sebebiyle 6 gece hastanede, taburcu olduktan sonra da 225 gün istirahatli kaldığını, ameliyat sonrası 20 seans fizik tedavi yapıldığını, ameliyatın üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen sağlığına kavuşamadığını, ameliyat nedeni ile maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak, 1.000,00 TL maddi ve 200.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; tedavinin gereken dikkat ve özen gösterilerek tıp kurallarına uygun şekilde yapıldığını, davalılara yüklenecek kusur bulunmadığını, işlemle ilgili bilgilendirme yapılıp onam belgesi alındıktan sonra operasyon yapıldığını, işlem sırasında sorun yaşanmadığını ve hastanın düzenli takip edilerek tedavi ile ilgili gereken özenin gösterildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Adli Tıp Kurumu ve bilirkişi raporları doğrultusunda 03.01.2014 tarihinde yapılan epiduroskopi ameliyatının uygun bir tıbbi gerekçeyle ve tıbbi standartlara uygun teknik ile uygulandığı, ameliyat sonrası sağ tarafta gelişen motor güçsüzlük, idrar ve gaita inkontinansı ve cinsel disfonksiyonun her türlü dikkat ve özene rağmen gelişebilen komplikasyon olarak nitelendirildiği, komplikasyona yönelik gerekli tetkik ve tedavilerin yapıldığı, dolayısıyla doktorun uygulamalarının tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olduğu, sağlık hizmetinin yürütülmesinde idarenin organizasyon hatası tespit edilmediği, teşhis ve tedavide hata edilmediği, davalıların dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirdiği, alınan onam formunun 2. sayfasında bacak ağrısı, sinir ve kas zedelenmesi, sinir ve kas güçsüzlüğü gibi risklerin de belirtildiği, dolayısıyla alınan onamın usulüne uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davacının hem bedensel hem de ruhsal anlamda büyük çöküş yaşadığını, eşi ile ilişkilerinin bozulduğunu, işyerinde tam olarak verimli çalışamadığını, her an işten çıkarılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını, manevi açıdan olumsuz etkilendiğini, dosya Adli Tıp Kurumuna gidemediğinden oluşturulacak bilirkişi heyetinden rapor alınması Mahkemeden talep edilmiş ise de eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu olayın niteliğine uygun olarak konusunda uzman adli tıp kurumundan ve ayrı bir bilirkişiden alınan, denetimine ve hüküm kurmaya elverişli raporlara göre; davalı tarafın özen yükümlülüğüne uygun davrandığı, tedavi ve teşhiste herhangi bir hatalı davranış ve kusur bulunmadığı, davacının imzasını taşıyan onam formunda hastanın sağlık durumu ve konulan tanı, önerilen tedavi yönteminin türü, başarı şansı, tedavi yönteminin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler, hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar, olası tedavi seçenekleri ve risklerin belirtildiği, özellikle onam formunun 2. sayfasında bacak ağrısı, sinir ve kas zedelenmesi, sinir ve kas güçsüzlüğü gibi risklerin de belirtildiği, alınan onamın hastayı operasyonun komplikasyonları hakkında bilgilendirdiği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davalı doktorun yanlışlıkla 2 tane sinire dokunması durumu her türlü özeni ve dikkati göstermediğinin kanıtı olduğunu, onam formu var ise de aydınlatılmış onama ilişkin tüm kriterlerin tamamını karşılayan bir onam formu alınmadığını, onam formunun ameliyata girmeden hemen önce alındığını ve davacıya hiçbir bilgi verilmeliğini tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor talep edildiği ancak dosyada Adli Tıp Kurumu raporu ile çelişkili rapor bulunmadığından işlemsiz dosyanın iade edildiğini, bunun üzerine Mahkemece tek hekimden rapor alınarak eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekilin özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddiasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yolun seçilmesi gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, vekalet görevini gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Aynı hususlar doktorun görev yaptığı sağlık kuruluşu için de geçerlidir.
2. Mahkemece gerekçede değerlendirilen Adli Tıp Kurumu 7. İhtisas Kurulunun 20.03.2020 tarihli raporunda ve daha sonra tek bilirkişiden alınan 02.11.2022 tarihli raporda; davacıda ameliyat sonrası gelişen ayakta güçsüzlük, idrar inkontinansı ve cinsel işlev bozukluğunun her türlü dikkat ve özene rağmen görülebilen bir komplikasyon olduğu yüzeysel şekilde belirtilmiş, davacının raporlara itirazları karşılanmamış, ayrıca Mahkemece 13.04.2021 tarihli celsede Adli Tıp Genel Kurulundan davacının itirazlarını karşılar şekilde rapor alınmasına karar verilmiş, ATK tarafından dosyanın üst kurul gündemine alınamayacağının bildirilmesi üzerine bu kez 23.02.2022 tarihli ara karar ile dosyanın beyin ve sinir cerrahisi anabilim dalı uzmanı bilirkişiye tevdiine karar verilmiş, 13.04.2021 tarihli celsede davacının itirazlarını karşılamak üzere heyet raporu alınmasına karar verilmişken tek bilirkişiden rapor alınmış, davacının itirazları ise karşılanmamış, bahsi geçen raporlarda bireyselleştirme yapılmamıştır.
3. Hal böyle olunca, Mahkemece; alanında uzman, üniversitede görev yapan öğretim elemanlarından oluşturulacak yeni bilirkişi heyetinden somut olaya uygun şekilde davacının geçirdiği ameliyat ve sonrası süreçte davalıların özen yükümlülüklerine aykırılık niteliğinde ihmal ve kusurlarının bulunup bulunmadığı, davacıda gelişen sağlık sorunlarının her türlü dikkat ve özene rağmen ortaya çıkabilecek komplikasyonlar olduğu belirtilmiş ise de bunlara neden olacak şekilde operasyonda ve sonrasında özen yükümlülüğüne aykırı bir davranış yahut hata bulunup bulunmadığı, uygulanan operasyonların tıp kurallarına ne şekilde uygun olduğu ya da başkaca yöntemlerin uygulanmasının mümkün olup olmadığı hususlarında davacının tüm itirazlarını karşılar nitelikte ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 303 üncü maddesi nin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.