Logo

3. Hukuk Dairesi2023/5603 E. 2025/750 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından ödendiği iddia edilen taşınmaz satış bedelinin davacıya ulaşmadığı iddiasıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Vekaletname olmaksızın üçüncü bir kişiye yapılan ödemenin, satış bedelinin ödenmesi anlamına gelmeyeceği ve davalıyı borcundan kurtarmayacağı, havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığına dair yasal karinenin aksinin ispatlanamadığı gözetilerek, yerel mahkemenin davayı kabulüne ilişkin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/258 E., 2023/1962 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/477 E., 2020/69 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli, fer'i müdahil vekili tarafından duruşmasız temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 11.02.2025 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ...'un sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin İstanbul İli, ... İlçesi, ... Mah. 668 ada, 24-25 ve 42 parsel nolu taşınmazlardaki hisselerini 09.09.2013 tarihinde 374.976,67 TL bedelle davalıya sattığını, davalının satış bedelini 3. şahıs olan diğer hissedar ...'na ödediğini kabul ettiğini, bu şahsın satış bedelini almaya temsil ve ilzama yetkisinin bulunmadığını, söz konusu satış bedelinin davalı tarafından müvekkiline ödenmediğinden, tahsili için İstanbul 29. İcra Müdürlüğünün 2016/885 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu ileri sürerek; vaki itirazın iptalini, davalının %40 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı vekili; davaya konu hisselerin satışının davacı tarafından bir kısım hissedarlara vekaleten kendi adına asaleten satışının yapıldığını, ilgili parsellerin satış bedellerinin her bir hissedara ayrı ayrı yapılmayarak toplam satış bedelinin müvekkili tarafından ...'nun hesabına ödendiğini, davacının hissesine isabet eden 374.976,67 TL'lik satış bedelinin de devir işleminin yapıldığı 09.09.2013 tarihinde ...'nun davacının payına düşen bedeli davacının hesabına yatırdığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı yanında feri müdahil olarak yer alan ... vekili; davacının dava konusu olan 668 ada 24, 25 ve 42 parsellerdeki hisselerini 09.09.2013 tarihinde asaleten davalı vakfa satışını ve devrini gerçekleştirdiğini, müvekkilinin 09.09.2013 tarihinde taşınmazlardaki hisselerinin satışını gerçekleştiren ve aynı zamanda vekil sıfatı ile de işlem yapan davacıya 706.206,00 TL'yi hem kendi hissesi hem de vekaleten yapmış olduğu satışlardan kaynaklı olarak taşınmaz satış bedellerini havale etmesi üzerine bu taşınmazların satışını gerçekleştirdiğini, bu satışlara ilişkin resmi senette davacının satış bedelini tamamen ve nakden aldığını kabul ettiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Türgev'in taşınmaz satışından kaynaklanan borcun 100.000,00 USD'lik kısmının ... tarafından davacıya ödenmiş olduğu, borcun şahsen ifa etme zorunluluğu para borçlarında bulunmadığından yapılan bu ödeme ile borcun bu kısmı bakımından sona ermiş kabul edilebileceği, ...'in ...'na taşınmazın senette gösterilen parseller bakımından satışına ve satış bedelini almaya yetkili kılmış olduğu, bu bakımından ona yapılan ödemenin borcu sona erdireceği, HMK 200 ve 201. maddeleri gereğince dava değeri de nazara alındığında, resmi senette satış bedelinin alındığı beyan edildiğinden artık satış bedelinin ödenmediği yönündeki iddianın aynı nitelikte delil ile ispatlanması gerektiği, resmi senette satış bedelinin alındığı belirtildiğinden satış bedelinin ödenmediği yönündeki davacı iddiasında ispat yükümlülüğünün davacıya ait olduğu, dosya kapsamından davacı tarafından bu yönde herhangi bir delil sunulmadığı, davacının bu yöndeki iddiasını aynı nitelikteki belge ile ispatlayamadığı, davacının satış bedelinin ödenmediği iddiası açısından talebini satın alana karşı değil, satış vekalet ile gerçekleşmiş bulunduğundan ancak vekiline karşı ileri sürebileceği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının ihbar olunan ... 'a taşınmaz satışı ve ahzu kabz hususunda 05.09.2013 tarihinde vekaletname verdiği, hisseli malik olduğu bir kısım taşınmazların vekili ... aracılığı ile 09.09.2013 tarihinde davalıya satışının gerçekleştiği, ihbar olunan ...'e davalı tarafından banka havalesi yolu ile taşınmaz satış bedeli açıklamalı olarak ödeme yapıldığı, davacının yetkili vekili olan ihbar olunan Yalçın'a ise yine dava dışı ... tarafından banka havalesi ile bir miktar para gönderilmiş ise de bu paranın hangi amaçla gönderildiğine dair herhangi bir açıklamanın mevcut olmadığı, bu haliyle ödemenin mevcut bir borcun ödenmesi niteliğinde olduğu, davalının satış bedelini, yetkisi olmayan 3. kişiye ödeyerek ifa yükümlülüğünden kurtulmuş olmayacağı, İlk Derece Mahkemesinin "resmi senette satış bedelinin alındığı belirtildiğinden satış bedelinin ödenmediği yönündeki davacı iddiasında ispat yükümlülüğünün davacıya ait olduğu,dosya kapsamından davacı tarafından bu yönde herhangi bir delil sunulmadığı, davacının bu yöndeki iddiasını aynı nitelikteki belge ile ispatlayamadığı" yönündeki gerekçesinin ve davanın reddi kararının yerinde olmadığı kanaatiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalının İstanbul 29. İcra Müdürlüğünün 2016/885 Esas sayılı icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, uyuşmazlık yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalı vekili ve feri müdahil vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davalı vekili; Yargıtay bozma ilamının emsal alınamayacağını, davacının dava konusu taşınmazların satımı nedeniyle tüm hak ve alacaklarını eksiksiz aldığını, herhangi bir hak ve alacağının kalmadığını, ihtirazi kayıtsız imzaladığı ve davanın hiçbir aşamasında da geçerliliğine itiraz etmediği 05.09.2013 tarihli ibranameyle de kabul ettiğini, ibranamenin Mahkemece değerlendirilmediğini, banka dekontlarında ödemenin sebebinin açıkça yazıldığını, davacıya yapılan ödemenin dava konusu taşınmazların satış bedelinin ödenmesi değil de başka bir borcun ödenmesi sebebiyle yapıldığına dair iddianın ispat edilemediğini, tapuda resmi satışın gerçekleştiğini, bedelin nakden ve tamamen alındığını beyan etmektedir.

2. Feri müdahil; banka dekontunun incelenmediğini, davacının karar tarihi itibariyle kendini bir vekil ile temsil ettirmemesi ve daha önceki vekilini azletmiş olması karşısında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, ibranamenin Mahkemece değerlendirilmediğini, tapuda resmi satışın gerçekleştiğini, bedelin nakden ve tamamen alındığını beyan etmektedir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, taşınmaz satış bedelinin ödenmemesi sebebiyle alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 46. maddesinde; "Bir kimse yetkisi olmadığı hâlde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak onadığı takdirde temsil olunanı bağlar.

Yetkisiz temsilcinin kendisiyle işlem yaptığı diğer taraf, temsil olunandan, uygun bir süre içinde bu hukuki işlemi onayıp onamayacağını bildirmesini isteyebilir. Bu süre içinde işlemin onanmaması durumunda, diğer taraf bu işlemle bağlı olmaktan kurtulur." denilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (HGK) 09.06.2004 tarih 2004/4-362 E.-2004/347 K. sayılı kararı; "818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 457 ve ardından gelen maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelikçe bir ödeme vasıtasıdır. Havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin aksini, havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını ileri süren havaleci (muhil) bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür." şeklindedir.

''Hemen belirtilmelidir ki, alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İİK’nın 67. maddesi anlamında ‘haksız’ ise de, ‘kötü niyetli’ olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur." (HGK'nun 13.06.2019 tarihli ve 2017/19-928 E., 2019/658 K., 01.03.2017 tarihli ve 2015/1048 E., 2017/380 K. sayılı kararları.)

Dairemizin 29.11.2022 tarihli ve 2022/1786 E., 2022/9048 K. sayılı ilamı, 10.07.2023 tarihli ve 2022/6498 E., 2023/2058 K. sayılı ilamı, 11.06.2024 tarihli ve 2023/2205 E., 2024/1926 K. sayılı ilamı, 08.02.2024 tarihli ve 2023/784 E., 2024/530 K. sayılı ilamları da dava konusu aynı sebebe ilişkin verilen emsal kararlardır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, özellikle vekil olmayan kişiye yapılan ödemenin ifa yerine geçmeyeceği ve ileri sürülen temyiz sebeplerine göre usul ve kanuna uygun olup

davalı ile fer'i müdahil vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

28.000,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalı Türgev'den alınıp davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.