"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/225 E., 2023/1990 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 20. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/344 E., 2020/215 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; dava dışı ... İçecek San. ve Tic. A.Ş.nin davalı vergi dairesine olan borcu nedeniyle üçüncü şahıs konumundaki müvekkiline davalı tarafından 07.08.2019 düzenleme tarihli haciz ihbarnamesi gönderildiğini, ihbarnamenin 13.08.2019 tarihinde tebliğ alınmasına rağmen süresinde itiraz edilmediğinden vergi dairesince bu kez 11.09.2019 düzenleme tarihli 11.341.640,28 TL tutarlı ödeme emrinin gönderildiğini, haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle müvekkili şirketin dava dışı ... İçecek A.Ş.ye 71.058,58 TL borcunun bulunduğu, bu tutarın 25.10.2019 tarihinde vergi dairesine ödendiğini ileri sürerek; müvekkili şirketin ödeme emrinde belirtilen bakiye 11.270.581,50 TL’den borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacı ile dava dışı amme borçlusu ... İçecek A.Ş. arasında ticari ilişki bulunduğunun tespiti üzerine davacı şirkete haciz ihbarnamesi gönderildiğini, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un (6183 sayılı Kanun) 79 uncu maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren yedi günlük itiraz süresinin geçmesi üzerine de davacı şirkete ödeme emri gönderildiğini, haciz bildirisine yasal süresinde cevap verilmediğinden davacı aleyhinde takip başlatıldığını, davacı tarafından 25.10.2019 tarihinde 71.058,58 TL ödeme yapıldığını, yapılan işlemlerde kanuna aykırılık bulunmadığını savunarak, davanın reddini ve davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; serbest muhasebeci mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 02.09.2020 havale tarihli raporda, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre dava dışı ... İçecek A.Ş. firmasına 13.08.2019 tarihi itibariyle borcunun 71.058,58 TL olduğunun, haciz ihbarnamesine istinaden 25.10.2019 tarihinde davalı vergi idaresine bu tutarda ödeme yaptığının, bunun dışında ... A.Ş.ye borcunun bulunmadığının belirlendiği; davacının ticari kayıtlarını delil olarak gösterdiği ve kayıtlarının lehine olduğu, sahibi lehine olan kayıtların karşı tarafça çürütülmediği takdirde karara esas alınacağına dair 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 222 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü karşısında, davalı vergi idaresince aksine yönelik delil sunulmadığı; ancak davacının ihbarnameye süresinde itiraz etmeyerek davanın açılmasına neden olması ve amme borçlusunun alacağı bulunup bulunmadığının bilirkişi incelemesi sonucunda belirlenmesi nedeniyle davacı yararına vekâlet ücretine hükmedilmemesi ve yapılan yargılama masraflarının üzerinde bırakılması gerektiğinden bahisle; davanın kabulü ile davacının dava dışı amme borçlusuna, davalı tarafça gönderilen haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle davalıya ödediği miktar haricinde borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; davalı vergi dairesinin müvekkili şirkete dava dışı şirketin tüm vergi borcunu içerir ödeme emri göndererek müvekkiline ait borcun tespitini zorunlu kıldığını, kanun koyucu tarafından üçüncü kişilere borçlu olmadığının tespiti hususunda verilen dava açma hakkının, Mahkemece dava açılmasına sebebiyet verilmesi şeklinde yorumlanmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasını ve müvekkili lehine yargılama giderleri ile vekâlet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili; haciz ihbarnamesine yedi günlük yasal süresi içerisinde cevap verilmediğinden davacı aleyhinde takip işlemlerine başlandığını, yapılan işlemlerde kanuna aykırılık bulunmadığını ileri sürerek; kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hükme esas alınan bilirkişi raporunun ihtilafı çözücü, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, Mahkemece verilen kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Taraf vekilleri; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; 6183 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi uyarınca, dava dışı şirketin davalı vergi dairesine olan borcu nedeniyle alacaklı olduğu davacı şirkete gönderilen haciz ihbarnamesinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6183 sayılı Kanun'un "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi" başlıklı 79 uncu maddesi,
2. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun (1136 sayılı Kanun) 168 inci maddesinin ikinci fıkrası,
3. Dairemizin emsal niteliğindeki 29.04.2024 tarihli ve 2023/3474 E. 2024/1436 K. sayılı ilamı.
3. Değerlendirme
1. 6183 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılır. Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisi ile bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümleri üçüncü şahsa bildirilir.
2. Anılan maddenin üçüncü fıkrasına göre, haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs, borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur. Aynı maddenin dördüncü fıkrasına göre de; herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır.
3. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı şirketin usulüne uygun olarak tasdik edilmiş 2019 yılı ticari defterleri ile dava dışı kamu borçlusu şirketin cari hesap dökümleri üzerinde yapılan inceleme üzerine uzman mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, iki şirket arasında ticari ilişki bulunduğunun ve haciz ihbarnamesinin davacıya tebliğ edildiği 13.08.20919 tarihinde davacı şirketin dava dışı borçlu şirkete 71.058,58 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, borçlu olduğu bu tutarı 25.10.2019 tarihinde davalı vergi dairesine ödemekle üzerine düşen yükümlülüğü yerine getiren davacının dava dışı şirketin bakiye kamu borcundan sorumlu olmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; 6183 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesi ile süresinde haciz bildirimine itiraz edilmediği takdirde, borcu bulunmadığını iddia eden kişiye menfi tespit davası açabilme imkanı tanınmıştır. Davacı tarafın söz konusu yasal hakkını kullanarak menfi tespit isteminde bulunduğu ve yargılama sonucunda haklı olduğu belirlenmiştir. Bu itibarla, İlk Derece Mahkemesince; 1136 sayılı Kanun'un 168 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca maktu vekâlet ücreti ile yapılan yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, davacı lehine yargılama giderlerine ve bu giderlere dahil olan vekâlet ücretine hükmedilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (4) ve (5) numaralı bentleri çıkartılarak yerlerine sırasıyla; "4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.095,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,'', "5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 3.400,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,'' bentlerinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.