"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/956 E., 2023/1449 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzincan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/111 E., 2023/156 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı idare ile 08.01.2014 tarihine kadar açılmış ve devam eden dava ve icra davalarının takip edilmesi için doğrudan temin usulüyle 08.01.2014 tarihli avukatlık hizmet sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 14.01.2015 tarihinde sona erdiğini ve vekillik görevinden azledildiği tarihe kadar tamamı kendisine ait olan Mahkeme ve İcra Daireleri tarafından hükmedilen avukatlık ücretinin ve ayrıca azledildiği tarihe kadar devam eden dava ve icra takipleri henüz devam ettiği için avukatlık ücretlerinin tahsil imkanı kalmadığını, davalı idareden yazı ile talep edilen vekalet ücretinin kendisine yazı ile bildirilmesine rağmen aradan bir yıldan fazla zaman geçmesine rağmen sözleşmeden doğan avukatlık ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek; davalı idareden vekaletiyle üstlendiği dava ve icra takip dosyalarından, karşı taraftan tahsiline hükmedilen ve tahsil edilmeyen avukatlık ücretleri, dava ve icra takipleri devam ettiği için henüz sonuçlanmayan ve karşı tarafa henüz yüklenmemiş ancak haksız azil ile takip ve sonuçlandırma imkanı kalmayan vekalet ücretlerinin, ihale ve sözleşme kapsamı dışında kalan dava ve icra dosyaları nedeni ile ödenmesi gereken avukatlık ücretlerinin, yıl içinde yüklenen dava ve işlerin avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesaplanacak avukatlık ücretlerinin, Avukatlık Hizmet Sözleşmesinin toplam götürü bedelini aşan kısmı nedeni ile avukatlık ücretleri olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL' nin davalı idarenin temerrüde düştüğü 15.01.2015 tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının azledilmediğini, müvekkili idare ile davacı arasında 2002 - 2014 yılları arasında kesintisiz olarak doğrudan temin usulü ile avukatlık hizmet alım sözleşmesinin her yıl yapılan sözleşmeler ile yenilendiğini ve sözleşmenin 10 uncu maddesinde götürü olarak toplam 40.200,00 TL ve KDV olarak belirlendiğini, sözleşme bedellerinin eksiksiz olarak davacıya ödendiğini, 2015 yılı içerisinde yapılan ihale ile en uygun teklifi davacının vermesine rağmen ihale şartlarını yerine getirmediğinden 2015 yılında davacı ile sözleşme imzalanmadığını, Maliye Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü'nün avukatlık ücretinin ödenmesi ile alınan görüş yazısında sözleşme süresi içerisinde idare lehine sonuçlanan dosyalardan varsa davacı avukat lehine hükmedilen vekalet ücretinin tahsil edilerek mevzuat gereğince yapılması gereken kesintiler düşüldükten sonra davacıya ödenebileceğinin belirtildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı avukat ile davalı idare arasında, davalı idarenin leh ve aleyhine açılan dava ve icra takipleri ile açılacak dava ve icra dosyalarını idare adına takip etmek üzere Avukatlık Hizmet Sözleşmesi akdedildiği, 2002-2014 yılları arasında her yıl yenilenen Avukatlık Hizmet Sözleşmesi gereğince davacı vekilin üzerine düşen avukatlık hizmetlerini yerine getirdiği ve vekalet ücretine hak kazandığı, davalı idarenin usulüne uygun ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeden davacı avukatın sözleşmesini feshettiği, zira sözleşmenin bitiminden bir ay önce yapılması gereken ihbarın bu süreye uyulmadan yapıldığı, dolayısıyla davacı avukatın sözleşme süresinin kendiliğinden bir yıl daha uzadığı göz önüne alındığında davalı idarenin 14.01.2015 tarihli yazısı gereğince dosyaların başka bir avukata teslimine ilişkin yazısının azil niteliğinde olduğu anlaşılmakla davalı idarenin davacı avukatı haksız azlettiği, Mahkemece barodan gelen yazı cevabı da dikkate alındığında davacı avukatın 2012 yılında kınama cezası aldığı, bu tarihten sonra davalı idarenin sözleşmeyi iki kez uzattığı değerlendirildiğinde davalının avukatın kınama cezasından dolayı sözleşmeyi haklı olarak feshettiğine yönelik savunmasına itibar edilmediği, talimat yoluyla alınan 05.12.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; haksız azil olduğunun kabulü halinde davacının hukuki yardım yaptığına dair bilgi ve belge olmayan dosyalar dahil toplam 73 dava dosyası için karşı yan ücretinin 123.981,00 TL hesaplandığı, üç adet icra dosyasının 14.01.2015 tarihi itibariyle kesinleşmemiş olması halinde karşı yan ücreti doğmayacağı, icra dosyalarının 14.01.2015 tarihinde kesinleşmiş olması halinde ise karşı yan ücretlerinin toplamda 45.360,09 TL olacağı, haklı azil olduğunun kabulü halinde 14.01.2015 tarihinde kesin hüküm haline gelmiş dosyalar nedeniyle doğmuş karşı yan ücretlerinin talep edilebileceğine ve bu dosyalar nedeniyle karşı yan ücreti alacaklarının toplamda 2.862,50 TL olarak hesaplandığının belirtildiği, davacı vekilince 04.04.2023 tarihli Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrası yapılan 5 nolu celsede ...."biz dosyanın mevcut hali ile hüküm kurulmasını fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla dava dilekçemizdeki taleplerimiz gibi karar verilmesini talep ediyoruz" yönündeki beyanı karşısında taleple bağlılık ilkesi gözetilerek davacı avukatın haksız olarak azledildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla taleple bağlılık ilkesi gereği 50.000,00 TL avukatlık ücreti alacağının 15.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; Mahkemece yapılan işlemin azil niteliğinde ve azlin haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş gerekçesi davacının disiplin cezasının 2012 yılından beri var olduğu dolayısıyla bunun sözleşmenin kurulamaması için sebep olamayacağı şeklinde ifade edildiğini, ancak bilgi belgelerde görüleceği üzere davacının sunduğu disiplin cezasının olmadığını içerir belgelere dayanılarak davacı ile sözleşme imzalandığını, dolayısıyla ortada cezaya rağmen kurulmuş bir sözleşme değil, gerçeğe aykırı beyan ile kurdurulmuş bir vekalet ilişkisi mevcut olduğunu, gerek beyanın gerek bilgi belgenin hukuka ve gerçeğe aykırı şekilde düzenlenmesi etik olmayıp suç unsuru olduğunu, Mahkemenin hükmüne dayanak gösterdiği gerekçe için gerekli bilgi belgeleri de hususen dosya içerisine alması gerektiğini, davacının gerekçede ifade edilen minvalde bir beyan yahut savunmasının bulunmadığını, hakkaniyet kapsamında değerlendirildiği takdirde dahi davacıya hiç bir menfaat sağlamaması gereken somut olayın hukuki değerlendirme halinde menfaat sağlaması düşünülemeyeceğinden Mahkeme kararının her yönüyle usule, yasaya, hakkaniyete aykırı olduğunu, somut olayda yapılan işlem fesih olup süresi biten sözleşmenin bu nedenle sona erdiğini, ihale şartlarını taşımayan davacının sözleşme uzatılsa dahi şartları taşımadığından vekalet ilişkisini sürdürebilmesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla esasında müvekkili idarenin işlem yapmasına dahi gerek kalmaksızın vekalet ilişkisinin doğmayacağını, kendi iradesi ile idareyi yanıltıcı beyan ile kazanılan bir haktan menfaat elde edilmesinin düşünülemeyeceğini, taraflar arasında vekalet ilişkisinin sona erdiğini, azlin haklı olduğunu, kendi kusuru nedeniyle sözleşmesi yenilenmeyen davacının tüm ücreti hak etmesinin hakkaniyetli bir tutum olmayacağını, müvekkili idarenin kusuru olmaksızın mevzuat hükmünü uygulayabilmek adına yeni bir avukat ile yapmış olduğu sözleşme dolayısıyla aynı dava yahut icra dosyasında birden fazla avukatın zaman içinde temsile yetkili hale geleceğini, dolayısıyla yeni vekilin Avukatlık Kanunu, ...Ü.T ve sözleşme uyarınca vekalet ücretine hak kazanacağını, bu durumda hiç bir kusuru bulunmayan müvekkili idareye aynı dosya için mükerrer ödeme yaptırılmış olacağını, yasal vekalet ücretini her iki avukata ayrı ayrı ödemek zorunda bırakılacağını ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında imzalanan 08.01.2014 tarihli sözleşmenin son tarihinin sözleşmenin 13 ncü maddesi uyarınca 31.12.2014 tarihi olduğu, bu tarihten geriye doğru bir aylık sürenin son günü olan 30.11.2014 tarihine kadar tarafların sözleşmenin yenilenmeyeceğini ihbar etmekle yükümlü oldukları, ancak, davalı idarenin bu nitelikte bir ihbarda bulunmadığı, 04.12.2014 tarihli " hizmet alım" konulu yazı ile davacıyı başvuru yapmaya davet ettiği, bu yazının feshi ihbar niteliğinde olmadığı, böyle kabul edilse bile, 04.12.2014 tarihinde, yani sözleşme bitiminden bir ay öncesine kadar yapılmadığından, sözleşmenin yenilenmesine mani olacak nitelikte de olmadığı, daha sonra gönderilen 14.01.2015 tarihli yazının ise artık dosyaların başka bir avukata teslimini içermesi sebebiyle bir azil niteliğinde olduğu, o halde, taraflar arasında imzalanan 08.01.2014 tarihli Avukatlık Hizmet Sözleşmesinin süresi içerisinde fesih ihbarda bulunulmaması sebebiyle sözleşme süresinin son günü olan 31.12.2014 tarihinden itibaren bir yıl süre ile yenilendiği ve davalı tarafça yenilenmiş sözleşme süresi içerisinde davacıya gönderilen 14.01.2015 tarihli yazı ile aynı tarihte davacının azledildiğinin anlaşıldığı, bu nedenlerle davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, davacının yenilenmiş sözleşme süresi içinde azledildiği anlaşıldığına göre bu azlin haklı olup olmadığı yönünden ise, davalı vekilinin sözleşme yapmaya davacının yanlış bilgi vermesinin sebep olduğunu ifade etmiş ise de; dosya kapsamına göre bu iddialara itibar edilemeyeceği, zira, 2002 yılından başlayarak en son 2014 yılı sonuna kadar davacının vermiş olduğu hizmetten davalı idarece yararlanıldığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun da reddi gerektiği, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde belirtilen "doğrudan temin usulüyle hizmet alınmasına ilişkin ihaleye hukuki dayanak olan Sayıştay’ın görüşü alınarak hazırlanan 17 Ocak 2013 tarih ve 28531 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Serbest Avukatlardan Hizmet Alınmasına İlişkin Yönetmeliği’nin Beşinci Bölümünde Sözleşme Bedeli ve Vekalet Ücreti Başlıklı 18. maddesinin 2. fıkrasında; ‘’ Sözleşme konusu iş ile ilgili asıl alacak, faiz ve yargılama gideri gibi idare alacakları tamamen tahsil edildikten sonra taraflarca ayrıca sözleşmede kararlaştırılması halinde, hakemler, mahkemeler veya icra dairelerince idare lehine hükmedilip TAHSİL EDİLEN vekalet ücreti serbest avukata, mevzuat gereğince yapılması gereken kesintiler düşüldükten sonra ödenir.’’ denildiği ve devamında 08.01.2014 tarihli sözleşmenin buna uygun olarak davalı idarece yorumlandığı, ancak, 08.01.2014 tarihli sözleşmenin 14 ncü maddesinin 2 nci paragrafında belirtilen hususun, karşı taraf vekalet ücretine ait olduğu, yani yasal vekalet ücreti ile ilgili olduğu, sözleşme kapsamında belirlenen akdi vekalet ücretinin ise miktarının ve türünün sözleşmenin 10 ncu maddesinde belirtildiği, 14 ncü maddesinin ilk fıkrasında ise, akdi vekalet ücretinin ödenme usul ve zamanının belirtildiği, kaldı ki, 08.01.2014 tarihinde imzalanan taraflar arasındaki Avukatlık Hizmet Sözleşmesine 17.01.2013 tarih ve 28531 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Serbest Avukatlardan Hizmet Alınmasına İlişkin Yönetmelik hükümlerinin dercedilmesi ve buna göre sözleşme imzalanmasının davalı idarenin sorumluluğunda olduğu, davalı idarenin, belirtilen yönetmelik hükümlerine uygun sözleşme tanzim etse de etmese de imzalamış bulunduğu sözleşme hükümlerine uygun hareket etmek zorunda olduğu, zira, akdedilen sözleşmenin tarafların anayasası olup her iki tarafın imzalamış olduğu sözleşme hükümlerine uymakla yükümlü olduğu, neticede, imzalanan sözleşmenin özel hukuk hükümlerine tabi olduğu, bu nedenlerle de, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde belirtilen bu yöndeki istinaf başvuru sebeplerinin de reddi gerektiği, taraflar arasında yapılan sözleşmede sözleşme bedeli ile ilgili olarak bir ihtilaf bulunmadığı, ancak, davacının dava dilekçesinde "yıl içerisinde yüklenen dava işlerin avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesaplanacak vekalet ücretlerini, avukatlık hizmet sözleşmesinin toplam götürü bedelini aşan kısmını" da talep ettiği, bu talebin 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 163/2 maddesine aykırı olduğu, zira, 08.01.2014 tarihli sözleşme hükümlerinin taraflarca yerine getirildiği ve bu konuda taraflar arasında bir ihtilaf olmadığı, bu nedenle; ifa edilmiş bir sözleşmenin ücret kısmının az olduğu iddiası ile sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği, bu nedenle, bu yöndeki davacı talebinin reddi gerektiği, her ne kadar davalı vekili istinaf dilekçesinde dava şartı yokluğundan ve zaman aşımı sebebi ile davanın reddi gerektiğini ifade etmiş ise de; davalı vekilinin sunmuş olduğu 15.03.2016 havale tarihli cevap dilekçesinde, zamanaşımı def'ini ileri sürmediği, diğer taraftan dava şartı olarak kastettiği delil avansına ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararında belirtilen gerekçe de dikkate alınarak bu yöndeki istinaf sebeplerinin de reddi gerektiği, haksız olarak azledilen davacı avukatın hak ettiği vekalet ücretinin 05.12.2022 tarihli bilirkişi raporunda doğru şekilde hesaplandığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Avukatlık Vekalet Sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 505 ve devamı maddeleri.
2. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 174 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen karar; taraflar arasındaki yazılı 08.01.2014 tarihli Avukatlık Hizmet Sözleşmesinin son tarihinin sözleşmenin 13 ncü maddesi uyarınca 31.12.2014 tarihi olmasına, bu tarihten geriye doğru bir aylık sürenin son günü olan 30.11.2014 tarihine kadar tarafların sözleşmenin yenilenmeyeceğini ihbar etmekle yükümlü olmasına, davalı idarenin bu nitelikte bir ihbarda bulunmayıp 04.12.2014 tarihli " hizmet alım" konulu yazı ile davacıyı başvuru yapmaya davet etmesine, bu yazının ise feshi ihbar niteliğinde bulunmamasına, sonrasında gönderilen 14.01.2015 tarihli yazının ise artık dosyaların başka bir avukata teslimini içermesi sebebiyle azil niteliğinde olmasına, Derece Mahkemelerince azlin haksız olduğu yönündeki değerlendirmenin dosya kapsamındaki deliller de nazara alındığında yerinde bulunmasına, 2002 ile 2014 yılı sonuna dek davacının verdiği hizmetten davalı idarece yararlanılmasına, davacı avukatın 2012 yılında kınama cezası alıp bu tarihten sonra davalı idarece sözleşmenin iki kez uzatılması dikkate alındığında davalı idarenin avukatın kınama cezasından dolayı sözleşmeyi haklı olarak feshettiğine yönelik savunmasına itibar edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, Derece Mahkemelerince hükme esas alınan 05.12.2022 tarihli bilirkişi raporunda davacı avukatın haksız azil nedeniyle hak ettiği vekalet ücretlerinin doğru şekilde hesaplandığının anlaşılmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararı bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verilmiştir.