"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1478 E., 2023/1156 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/278 E., 2022/384 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili aleyhine davalı tarafından haksız yere ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkiline gönderilen ödemelerin geçmişten kaynaklanan davalının borcuna ilişkin olduğunu, ödemelerin farklı zamanlarda yapıldığını, davalının neden ve hangi sebeple bu ödemeleri yaptığını ispat etmesi gerektiğini, ispat yükünün alacaklı tarafta olduğunu ileri sürerek; aleyhine başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti ile müvekkili lehine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; kısmi dava açılamayacağını, müvekkil şirketin entegre et tesisi olarak faaliyette bulunduğunu, taraflar arasında ticari ilişkinin olduğunu, davacının kesimhaneleri dolaşarak deri, bağırsak, sakatat toplayarak bunları müvekkil şirkete gönderdiğini, seyyar olarak çalışan davacıya avans niteliğinde ödemelerde bulunduğunu, davacının bunun karşılığında ürün göndermediğini, müvekkili şirkete borçlandığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı aleyhine 1.402.700,00 TL alacak için genel haciz yoluyla takibe girişildiği, takip dayanağının cari hesap alacağı olarak belirtildiği, dava tarihinden sonra 19.04.2021 tarihinde davacıdan 42.695,91 TL tahsilat yapıldığı, bu miktara ilişkin davanın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 72/6 maddesi gereği istirdat davasına dönüştüğü, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 89 uncu maddesine göre cari hesap sözleşmesinin yazılı şekle tabi olduğu, davalının herhangi bir yazılı sözleşme ibraz etmediği, taraf ve tanık beyanlarından davalının entegre et tesisi işi yaptığı, kesimhanelerden sakatat vb. ürünler almakta olduğu, davacıdan da sakat vb. hayvansal ürünleri düzenli olarak aldığı, taraflar arasındaki ilişkinin sakat vb. hayvansal ürünleri konu alan satış ilişkisi olduğu, davalının dosyaya ibraz ettiği banka dekontlarından davacıya 21.04.2017 ile 19.12.2017 arasında 20.000,00 TL ile 300.000,00 TL arasında değişik tutarlarda ve zamanlarda para gönderdiği, gönderilen havalelerde herhangi bir açıklamanın yer almadığı, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde genel olarak birlikte ifa kuralının geçerli olduğu, havalenin mevcut borcun ifası için gönderildiğinin karine olarak kabul edildiği, avans olarak gönderildiğinin ispat yükünün davalı üzerinde olduğu, mal teslim alınmamasına rağmen çeşitli aralıklarla ve yüksek miktarlarda avans gönderilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı ve davalının bu husustaki savunmasını ispat edemediği gerekçesiyle; davanın kabulü ile davalı tarafından başlatılan takip nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, bu dosya kapsamında davacıdan tahsil edilen 42.695,91 TL'nin davalıdan geri alınarak davacıya verilmesine, davacının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davacı avans olarak gönderilen paraların karşılığında ürün göndermediğini, avansları da iade etmediğini, davanın kısmi dava olarak açılmasının mümkün olmadığını, sonradan harcın tamamlatılması için süre verilmesinin usule aykırı olduğunu, müvekkil şirketin defterlerinin incelenmediğini, bilirkişi raporu alınmadığını, ispat yükünün davacıda olduğunu, davacının müvekkil şirkete borç vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Mahkemece davanın satış sözleşmesinden kaynaklı menfi tespit davası olduğu yönündeki hukuki nitelendirmenin hatalı olduğunu, gerekçeli kararda istirdata ilişkin açıklama yapılmadığını, icra dosyasının eksik incelendiğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalının entegre et tesisi işi yaptığı, kesimhanelerden sakatat vb. ürünler almakta olduğu, davacıdan da sakatat vb. hayvansal ürünleri düzenli olarak aldığı, buna göre taraflar arasındaki ilişkinin sakatat vb. hayvansal ürünleri konu alan satış ilişkisi olduğu ve gönderilen paralarında bu satım ilişkisi kapsamında gönderildiği, bu hususun uyuşmazlık dışı kaldığı, havalelerde avans ödemesi olduğuna ilişkin bir açıklama bulunmadığı, davacı (davalı) taraf bu hususta yazılı belgeye dayanmamakla birlikte ticari defterlerine delil olarak dayanmış ise de, davalı (davacı) taraf tacir olmadığından davacının (davalının) kendi ticari defterlerine dayanarak iddiasını ispat etmesinin mümkün olmadığı, 19.04.2021 tarihinde davacı hesabından tahsil edilen 42.695,91 TL yönünden davanın 2004 sayılı Kanun'un 72 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca istirdat davasına dönüştüğünün kabul edildiği, bu miktarın davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de; bu para üzerindeki haciz alacaklarının sırasına göre paranın paylaşımı için 07.06.2021 tarihinde düzenlenen sıra cetveli uyarınca, davaya konu icra dosyasına 41.313,62 TL ödeme yapıldığı, bu miktar yönünden istirdat hükmü kurulması gerekirken fazlaya karar verilmesinin hatalı olduğu, icra dosyasında yapılan kesintilerden takibin haksız yapılmış olmasından dolayı davalı sorumlu olduğundan davalıya kesintilerden sonra yapılan ödeme miktarının dikkate alınamayacağı gerekçesiyle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden davanın kabulüne, davacının davalı tarafından başlatılan takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, 41.313,62 TL'nin davalıdan tahsiline ve ispat edilememiş olması nedeniyle kötü niyet tazminatının reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "İspat yükü
" başlıklı 6 ncı maddesi,
3. Değerlendirme
1. Derece Mahkemelerinin kabulünde de olduğu üzere, taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu, söz konusu ticari ilişki nedeniyle davalı şirket tarafından davacıya banka havalesi yoluyla değişik tarihlerde ve miktarlarda para gönderildiği, davaya konu icra takibinde borcun sebebinin cari hesap alacağı olarak belirtildiği ve davalı tarafından davacıya gönderilen havalelere ilişkin banka dekontlarının delil olarak dosyaya sunulduğu görülmüştür. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince; taraflar arasındaki ilişkinin ticari olup davalının tacir ve defter tutmakla yükümlü olduğu, delil listesinde şirket defterlerine dayandığı gözetildiğinde ispat yükü üzerinde olan davalının ticari defterleri incelenmeksizin karar verilmesi yerinde görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2. Bozma nedenine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca davalı yararına BOZULMASINA,
2. Bozma sebebine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.11.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
Uyuşmazlık, icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Sayın çoğunluk tarafından, "... taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu, söz konusu ticari ilişki nedeniyle davalı şirket tarafından davacıya banka havalesi yoluyla değişik tarihlerde ve miktarlarda para gönderildiği, davaya konu icra takibinde borcun sebebinin cari hesap alacağı olarak belirtildiği ve davalı tarafından davacıya gönderilen havalelere ilişkin banka dekontlarının delil olarak dosyaya sunulduğu görülmüştür. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince; taraflar arasındaki ilişkinin ticari olup davalının tacir ve defter tutmakla yükümlü olduğu, delil listesinde şirket defterlerine dayandığı gözetildiğinde ispat yükü üzerinde olan davalının ticari defterleri incelenmeksizin karar verilmesi yerinde görülmemiş" denilerek, kararın bozulmasına karar verilmiş ise de; bu sonuca iştirak edilmemiştir.
Zira, davacı tacir değildir. Davalının kendi ticari defterlerine dayanmasının sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Davalı, avans olarak paranın gönderildiğini de ispat edememiş olmakla; Bölge Adliye Mahkemesinin kararında belirtilen gerekçelerde dikkate alındığında kararın ONANMASI düşüncesinde olduğuma dair karşı oyumdur