"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/9 E., 2022/2826 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/573 E., 2020/504 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 06.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..
Belli edilen günde gelen davacı vekilleri Av. ... ve Av.... ile davalı vekili Av...'nın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin dava dışı Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ile 08.09.1989 tarihli ‘Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi’’ imzaladığını, sözleşme ile 10.08.1989 tarihli encümen kararı gereği 'küçük sanayi sitesi’ olarak kamulaştırılmasına karar verilen taşınmazların, kamulaştırma bedellerinin taraflarınca karşılanması ve imar planındaki tahsis gayesine uygun şekilde kullanılması koşulu ile kamulaştırma davalarının kesinleşmesi neticesinde, taşınmazların kooperatife devredileceğinin, kamulaştırma davaları kesinleşmedikçe kamulaştırılan taşınmazların kooperatifçe üçüncü kişilere devredilemeyeceğinin kararlaştırdığını, kamulaştırma bedellerinin müvekkili tarafından muhtelif zamanlarda hak sahiplerine ödendiğini, söz konusu hususun ibralaşma protokolleri ile sabit olduğunu, 31.10.1997 tarihinde henüz kamulaştırmaya konu taşınmazların tapuda devir işlemleri devam ederken, davalı tarafça küçük sanayi sitesinde yer alan ve kooperatif adına kamulaştırma kararı verilen arazinin 14 dönümlük kısmının bağışlama yolu ile devrinin talep edildiğini, akabinde davalı ile imzalanan 10.02.1998 tarihli protokol ile davalı birliğin talep etmiş olduğu 14 dönümlük taşınmazın “işletmeler üstü eğitim merkezi yapmak” koşulu ile bedelsiz şekilde hibe yoluyla davalıya devrinin kararlaştırıldığını, davalının bu protokole dayanarak 09.07.1998 tarihinde Büyükşehir Belediyesine başvurduğunu ve kooperatif adına tahsis kararı verilen arazi üzerinde işletmeler üstü eğitim merkezi kazandırılması için 14 dönümlük arazinin m2’si 1,00 TL üzerinden 14.000,00 TL bedelle kendilerine devrini talep ettiğini, Büyükşehir Belediyesinin 14.07.1998 tarihli kararına istinaden 11.09.1998 tarihinde davalıya Eskişehir Odunpazarı Tapu Sicil Müdürlüğünün 5141 yevmiye sayılı işlemi ile 2711 nolu parsel 14.000,00 TL gibi sembolik bedelle satış yapılmak suretiyle devredildiğini, satış işleminden neredeyse 4 yıl sonra 14.06.2002 tarihinde davalının talebi üzerine Odunpazarı Belediyesinin 02.07.2002 tarihinde vermiş olduğu 10/100 karar sayılı Meclis Kararı ile gerekli imar planı değişikliği yapılmasına ve alanın bir kısmının ticaret alanı olmasına karar verildiğini, söz konusu imar değişikliği uyarınca 2711 parselde yer alan taşınmazın ikiye ayrıldığını ve ifraz işlemi ile 603 ada 1 parselin 3.306,87 m2 eğitim alanı olarak, 604 ada 1 parselin ise 8.748,90 m2 ticari alan olarak belirlendiğini, davalının 10.02.1998 tarihli yüklemeli bağış protokolüne aykırı davranarak “işletmeler üstü eğitim merkezi yapmak” koşulu ile devraldığı taşınmazın bir kısmını ticari alana dönüştürmesi ve bundan gelir elde ediyor olması nedeniyle maddi zarara uğradığını ileri sürerek, eğitim alanı olarak belirlenen 3.306,87 m2 lik kısım için öncelikle tapunun iptal edilerek adına tescil edilmesini, kabul edilmezse şimdilik 100,00 TL maddi zarar tazminini, ayrıca haksız kullanım sebebiyle şimdilik 200,00 TL zararının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacı tarafça aynı konuda tapu iptal ve tescil talebiyle açılan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, işbu davanın da hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazı Belediyeden satın aldığını, bahsi geçen bağış sözleşmesinin resmi şekilde yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın dava dışı Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından davacı adına kamulaştırma yapılarak Büyükşehir Belediyesi adına tescil edildiği, taşınmazın bulunduğu yeri de kapsayan planda bu alanın davacı kooperatifin kullanımı için tahsis edildiği, 2711 sayılı parselin taraflar arasındaki protokolden sonra tapuda Büyükşehir Belediyesi tarafından satış yoluyla davalıya devrinin sağlandığı, davalının başvurusu üzerine taşınmazın ikiye ifraz olduğu ve bunlardan birisinin eğitim alanı, diğerinin ise ticaret alanı olarak belirlendiği, her ne kadar taraflar arasında düzenlenen 10.02.1998 tarihli protokolde dava konusu alanın işletmeler üstü eğitim kompleksi yapılması şartı ile bedelsiz olarak bağışlanması yönünde hükümler bulunmakta ise de öncelikli olarak davanın bir yıllık hak düşürücü sürede açılmadığı gibi, tapu kaydında bağışa ilişkin herhangi bir kaydın yer almadığı, yine taraflar arasında ususlünce düzenlenmiş bağış sözleşmesi bulunmadığından sözleşmeye aykırılığın da iddia edilemeyeceği ve tazminat istenemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili; Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ile düzenlenen 08.09.1989 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğince dava konusu edilen taşınmazlar üzerinde hak sahibi olduğunu, bu sözleşme gereğince üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini, 31.10.1997 tarihinde davalının işletmeler üstü eğitim merkezi projesi kapsamında eğitim kompleksi yapmak koşuluyla adına tahsis kararı verilen arazinin 14 dönümlük kısmının bağışlama yoluyla devrini talep ettiğini, davalının eğitim kompleksi yapmak koşuluyla bağışlama sözleşmesine kooperatifin muvvafakatinin olduğunu belediyeye bildirdiğini, 10.02.1998 tarihinde ise yüklemeli bağış sözleşmesinin imzalandığını, bağışlama talebi ve belediyeye yapılan başvurulara istinaden davalının taşınmazların kooperatifin tasarrufu altında olduğunu bildiğini, davalı ile imzalanan bağış sözleşmesinin geçerli olup halen yürürlükte bulunduğu, davalının daha önce aleyhine açtıkları Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen 2007/409 Esas sayılı dosyasında sunduğu cevap dilekçesinde bağışlanan taşınmaz üzerinde işletmeler üstü eğitim merkezi inşa edileceğini belirttiğini, Yargıtay kararları ile sabit olduğu üzere resmi şekilde yapılmayan taşınmazın bağışına dair sözleşmenin hukuken geçersiz olduğu düşünülse dahi davalının protokoldeki taahhütlerini yerine getireceğine dair güven yarattığını, bu nedenle akdin şekil şartı nedeniyle geçersizliğini ileri sürmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, ortaya çıkan güven ve beklentinin sonucu yüklemeli bağış sözleşmesinin geçerli olduğunu, talebinin sözleşmeye aykırılık nedeniyle doğan müspet zararlar olduğunu, bağışlanan taşınmazları geri alma talebinin bulunmadığını, davalının sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle zararlandırıcı sürecin devam ettiğini, bu nedenle de hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğinden söz edilemeyeceğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
2.Davalı vekili; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/4 üncü maddesi gereğince maddi tazminat davalarının tümden reddi halinde maktu vekalet ücretine hükmedileceğini, mahkemece dava değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürülerek, İlk Derece Mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın dava dışı Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından davacı adına kamulaştırma yapılarak Büyükşehir Belediyesi adına tescil edilmesi, taraflar arasındaki protokolden sonra dava dışı Büyükşehir Belediyesi tarafından, davalı adına satış yoluyla, tapuda taşınmazın devrinin sağlanması, davalının başvurusu üzerine taşınmazın ikiye ifrazı ile plan değişikliği krokisine göre dava konusu 603 ada 1 nolu parsel sayılı taşınmazın imar planında işletmeler üstü eğitim ve sosyal tesis alanına, 604 ada 1 nolu parsel sayılı taşınmazın ise ticaret alanı olarak gösterilen bölüme isabet etmesi, taraflar arasında düzenlenen 10.02.1998 tarihli protokolde, alanın işletmeler üstü eğitim kompleksi yapılması şartı ile bedelsiz olarak bağışlanması yönünde hükümlere yer verilmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 297 nci maddesi gereği bağışlayanın, geri alma sebebini öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alabileceği hükmünün düzenlenmesi, tapu kayıtlarında bağışa ilişkin herhangi bir kaydın yer almaması, taraflar arasında düzenlenmiş resmi şekle tabi bağış akdinin bulunmaması, bu nedenle akde aykırılığın ileri sürülemeyecek olması, taraflar arasında görülen bağış sözleşmesine aykırılık nedeniyle tapu iptal ve tescil talepli davada Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.02.2009 tarihli ve 2007/409 E., 2009/40 K. sayılı ilam ile davanın reddine karar verilmesi, işbu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş bulunması, harçlandırılmış dava değeri nazara alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine istinaden taktir edilen vekalet ücretinin yerinde görülmesi ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, şartlı bağış sözleşmesine aykırı davranıldığı iddiası ile açılmış maddi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Kanun'un 114 üncü, 288 inci, 291 inci ve 297 nci maddeleri
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 204 üncü ve 303 üncü maddeleri
3. Değerlendirme
1.6100 sayılı Kanun ile ilamların sahteliği ispat oluncaya kadar kesin delil sayılacağı belirtilmiş olup, buna göre birinci davada verilmiş olan bir hüküm, aynı taraflar arasında aynı dava sebebine dayanarak aynı konuya ilişkin olarak açılan ikinci davada kesin hükme bağlanmış olan husus yönünden kesin delil teşkil eder.
2.Aynı taraflar arasında aynı dava sebebine dayanarak ve aynı hukuki ilişki hakkında açılan ikinci davanın konusu, birinci davadakinden farklı olsa bile iki davanın da temelini oluşturan aynı hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığı hakkında (birinci davada) verilmiş olan (kesin) hüküm, ikinci davada kesin delil teşkil eder.
3.Bir davada verilen kesin hüküm, bu davanın tarafları dışındaki başka birine (üçüncü kişiye) karşı açılan (veya üçüncü kişi tarafından birinci davanın taraflarından birine karşı açılan) ve konusu ile dava sebebi (vakıalar) aynı olan ikinci davada kesin delil teşkil etmez; çünkü iki davanın tarafları farklıdır. Fakat birinci davada verilen kesin hüküm, ikinci davada kuvvetli (güçlü) bir takdiri delil teşkil eder. Aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.03.2021 tarihli ve 2017/(22)9-3108 E., 2021/380 K.; 09.02.2021 tarihli ve 2016/(7)9-1247 E., 2021/54 K.; 17.11.2020 tarihli ve 2016/(7)9-1867 E., 2020/908 K. ve 15.09.2020 tarihli ve 2017/(22)9-1293 E., 2020/588 K. sayılı kararlarında da yer verilmiştir.
4.Somut uyuşmazlıkta; davacı, davalı ile imzalanan 10.02.1998 tarihli protokol gereği davalıya hibe yolu ile devredilen taşınmazların, sadece işletmeler üstü eğitim merkezi olarak kullanılacağının kararlaştırılmasına rağmen davalının akde aykırı davranarak, taşınmazın bir kısmını ticaret alanı olarak kullanıldığını iddia etmiş ise de; Derece Mahkemelerince de açıkça belirtildiği üzere, taraflar arasında görülerek kesinleşen Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.02.2009 tarihli ve 2007/409 E., 2009/40 K. sayılı ilamı ile aynı bağış sözleşmesine aykırılık nedeniyle davalı tarafça ticaret alanı olarak kullanılan bölümün tapu iptal ve tescilinin talep edildiği, Mahkemece, bağış sözleşmesinin usulünce düzenlenmediği, bu nedenle geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, işbu kararın temyize konu edilen davada kuvvetli delil teşkil ettiği, kaldı ki tapu kayıtlarında bağış sözleşmesine ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığı, davalının dava dışı Belediyeden dava konusu taşınmazları satın almak suretiyle malik olduğu ve harçlandırılmış dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalı aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin yerinde olduğu anlaşılmakla, davacı ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve Kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.