Logo

3. Hukuk Dairesi2023/664 E. 2023/2984 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sözleşmeden kaynaklanan alacak davasında, mahkemenin davacı yararına bozma kararından sonra verdiği kararın, usuli kazanılmış hak ilkesine uygun olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı yararına bozulan önceki kararda hüküm altına alınan miktarın, davacı için usuli kazanılmış hak teşkil ettiği ve mahkemenin bu miktarın altında hüküm kuramayacağı gözetilerek, Yargıtay hükmü düzelterek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/397 E., 2022/331 K.

DAVA TARİHİ : 04.07.2012

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Davada kabul edilen ve davalı vekilince temyize konu edilen miktar 1.738,15 TL olup Mahkemenin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 5.810,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili şirketin, davalı ... Belediyesinin "kent içi çöp toplanması ve taşınması hizmet alımı" ihalesine girdiğini ve ... Belediyesinin 02.06.2009- 31.12.2009 tarihleri arasındaki çöp toplama işini ihaleyle kazandığını ve belirlenen tarihlerde belediyeye hizmet verdiğini, müvekkili şirketin verdiği hizmet nedeniyle alacaklarının doğduğunu ve davalının tüm uyarılara rağmen müvekkili şirkete olan borcunu ödemediğini, bu durum üzerine davalı ... aleyhine 25.12.2009 tarihinde 1.321.687,50 TL asıl alacak talebi ile ... 2.İcra Müdürlüğünün 2009/13443 esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalının kısmi itirazı ile takibin kısmen durduğunu, davalının belirli dönemler dosya borcuna mahsuben müvekkili şirket hesaplarına ödemelerde bulunduğunu ancak davalının haksız şekilde icra takibindeki faiz oranına tümden itiraz etmesi sebebiyle müvekkilini zarara uğrattığını, ... 2.İcra Müdürlüğünün 2009/13443 E. sayılı dosyasında faiz oranına yapılan itiraz nedeniyle tahsil edilemeyen faiz bedeli için bu davanın açıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL’nin 25.01.2010 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; öncelikle 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, ayrıca davanın zaman aşımına uğradını, asıl alacağın tümüyle ödendiğini, müvekkilinin yaptığı kısmi ödemelere davacının itirazı bulunmadığını, faize faiz işletilmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece 01.04.2014 tarihli ve 2013/79 E., 2014/261 K. sayılı kararla; davanın kısmen kabulü ile 2.019,70 TL'nin 25.01.2010 tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 13.06.2016 tarihli ve 2016/8769 E., 2016/14906 K. sayılı kararıyla; öncelikle bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerekmekte olup, konusunda uzman bilirkişilerden oluşan denetimine elverişli bir heyet raporu alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan mahkemece, 10.10.2017 tarihli, 2016/447 E., 2017/564 K. sayılı kararla; davanın kısmen kabulüne, 2.019,70 TL'nin 25.01.2010 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 04.06.2020 tarihli, 2018/1308 E., 2020/4227 K. sayılı kararıyla; temyiz edilen miktara ilişkin olarak davalının temyiz dilekçesinin reddine, davacının temyizi yönünden ise davacı şirket tarafından davalı belediyenin 02.06.2009-31.12.2009 tarihleri arasında kent içi çöp toplanması ve taşınması hizmet alımı ihalesinin alındığı, taraflar arasındaki sözleşme gereği yapılan işlerin 30 günde bir hak edişe bağlanıp tahakkuk edeceği ve 15 gün içerisinde yükleniciye ödeneceği, sözleşmede geç ödeme halinde cezai müeyyidenin düzenlenmediği, davacı tarafından geç ödemeler nedeniyle davalıya gönderilmiş bir ihtarname de bulunmadığı, davacı tarafından 2 adet fatura konusunu oluşturan toplam 1.321.687,50 TL asıl alacak için takip başlatıldığı ve davalı tarafından takibe kısmi itiraz edilmiş olmasına rağmen davacının şirket hesabına kısım kısım ödeme yapılmış olup yapılan ödemelerde ihtirazi kayıt da bulunmadığı, davacı eldeki bu dava ile yapılan geç ödemeler nedeniyle faiz alacağı talebinde bulunduğu, icra dosyasının ödeme emrinin davalıya 25.12.2009’da tebliğ edilmiş olup davalı bu tarihte 1.312.687,50 TL asıl alacak yönünden temerrüde düşmüş olduğundan takip tarihinden sonra yapılan ödemelerin öncelikle 1.312.687,50 TL asıl alacağın ödeme tarihine kadar işleyecek faizinden mahsup edilmesi gerekirken, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporu ile takip dosyasının konusunu oluşturan faturalar için takip tarihinden önce yapılan ödemeler de dikkate alınarak bakiye 548.330,66 TL üzerinden son ödeme tarihine kadar 2.019,71 TL faiz hesabı yapıldığı, yapılan ödemelerde açıklama bulunmadığından takip tarihinden önce yapılan ödemelerin taraflar arasındaki diğer hak edişlere ilişkin olabileceğinin gözetilmediği, raporun bu hali ile hatalı olup hüküm kurmaya elverişsiz olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararı davacı yararına bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan mahkemece, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; uyuşmazlığa ilişkin bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi heyetinden rapor alındığı, bilirkişi heyetinin son ek raporunun, davacı şirketin ticari defterlerindeki kayıtlar ile davalı belediyenin muhasebe kayıtları da incelenerek tanzim edildiği ve Yargıtay Bozma ilamı gereklerini de içerdiğinden bilirkişi heyetinin son ek raporuna itibar edildiği, davacının tacir olması ve dava konusu işin ticari nitelikte olması nedeniyle davacının ticari faiz talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 1.738,15 TL'nin 25.01.2010 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; Yerel Mahkemece bozma ilamına uyulduğu belirtilmişse de hem dosyada aldırılan kök rapor ve son ek raporun hüküm kurmaya elverişli olmaması hem de bozma ilamındaki eksikliklerin giderilmediğinin sabit olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; sözleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 100, 101 ve 102 inci maddesi, 04.02.1959 tarihli ve 1315 sayılı YİBK, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427 nci maddesi

3.Değerlendirme

1. Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 5219 ve 5236 sayılı Kanunlar ile değişik 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. 1086 sayılı Kanun'un anılan hükmü uyarınca, temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Hüküm altına alınan ve davalı tarafından temyize konu edilen toplam miktar 1.738,15 TL olup Mahkemenin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 5.810,00 TL'nin altında kalmaktadır.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak karar verilmesi ve bozma kararı kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesi artık mümkün olmadığına göre; davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Mahkemece verilen 10.10.2017 tarihli, 2016/447 E., 2017/564 K. sayılı kararla; 2.019,70 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş olup karar davacı yararına bozulmuştur. Buna göre, Mahkemece 10.10.2017 tarihli karar ile hüküm altına alınan alacak tutarı, davacı yararına usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Mahkemece; 10.10.2017 tarihli kararın davacı yararına bozulduğu ve davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu göz önünde bulundurularak, bilirkişi raporu alınmasının ardından oluşacak sonuca göre 2.019,70 TL'nin altında olmamak üzere bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde, aleyhe hüküm verme yasağı ihlal edilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) eklenen Geçici Madde 3 atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1.Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

2. Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

3.Temyiz olunan Mahkeme kararının hüküm fıkrasının 1 nci bendinde yer alan '' 1.738,15 TL '' ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine “ 2.019,70 TL” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

31.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.