Logo

3. Hukuk Dairesi2023/820 E. 2023/2783 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kira sözleşmesinin feshi nedeniyle ödenen kira ve depozito bedelinin iadesi talebiyle başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasında, davacının dava konusu alacağı temlik etmesinin davaya etkisine ilişkin husumet sorunu.

Gerekçe ve Sonuç: Alacağın temliki ile davacının dava konusu hak üzerindeki sıfatının temlik alana geçtiği ve 6100 sayılı HMK’nın 125. maddesi uyarınca temlik alanın davaya kaldığı yerden devam etme hakkı bulunduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/169 E., 2022/2359 K.

DAVA TARİHİ : 20.08.2020

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 4. Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/861 E., 2021/1689 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı temlik eden davacı şirket, temlik alan davacı ve davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Dosya içeriğine göre; hükmü temyiz eden davacı şirketin dava konusu alacağı temlik etmiş olması nedeniyle davada taraf sıfatı ve dolayısıyla hükmü temyiz hakkı bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Temlik alan davacı ve davalının gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı; davalıya ait olan taşınmazı 01.02.2020 tarihli ve bir yıl süreli sözleşme ile dokuma atölyesi olarak kullanmak için kiraladığını, yıllık KDV dahil 212.400,00 TL olan kira bedelinin 25.000,00 USD çek ve 65.400,00 TL nakit ile ödendiğini, 15.000,00 TL de depozito bedeli verildiğini, davalı tarafça taşınmaza işe uygun olarak ... yeri açma ve çalıştırma ruhsatı alınabileceğinin belirtildiği halde Belediye tarafından 23.03.2020 tarihli yazı ile taşınmazın tarım arazisi alanında kaldığından sinai faaliyet gösterilmesinin uygun olmadığından talebin reddedildiğini, kira sözleşmesini haklı nedenle 01.06.2020 tarihli ihtar ile feshederek kiralananı tahliye ettiğini, kiralanan dört ay kullanıldığından bakiye sekiz aylık kira bedeli karşılığı KDV dahil 141.600,00 TL ve depozito bedeli 15.000,00 TL toplamı 156.600,00 TL'nin ödenmesinin talep edildiğini, ödeme yapılmaması üzerine başlatılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin asıl alacak ve ferileri yönünden devamını ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, 15.08.2022 tarihli temlikname ile davaya dayanak icra takip dosyasını tüm ferileri ile birlikte temlik etmiştir.

2. Temlik alan; 12.01.2023 tarihli dilekçesi ile davacının yanında davaya katılmayı ve haklı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı; davaya dayanak kira sözleşmesindeki kiracı ile icra takibini başlatarak itiraz üzerine dava açan şirketin iki ayrı şirket olduklarını, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, ticari davada arabulucuya başvurulması gerektiğini, aboneliklerin dava dışı şirket adına olduğunu, davalı tarafça yapılan başvuru üzerine 27.12.2019 tarihinde ... kayıt belgesi düzenlendiğinden açılan davanın yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının taraf ehliyetinin mevcut olduğu, davalının tacir olduğuna yönelik bir iddianın olmadığı, davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda (6102 sayılı Kanun) düzenlenen ticari işlerden olmaması nedeniyle zorunlu arabuluculuğa tabi bulunmadığı, kiralananın işyeri olarak kullanılmak amacıyla kiralandığı ve belediye cevabi yazısına göre işyeri açma ve çalışma ruhsatı düzenlenmediği bildirildiğinden taşınmazın baştan itibaren ayıplı olarak kiraya verildiği, bu nedenle peşin ödenen kira parası ile depozito bedelinin davacıya iadesinin gerektiği gerekçesiyle; davanın kabulüne, takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacak tutarı olan 156.600,00 TL üzerinden hesaplanan 31.320,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı; davacı tarafından sonradan sunulan kira sözleşmesinin kabul edilemeyeceğini, buna muvafakatinin bulunmadığını, dava dilekçesi ekinde sunulan akit uyarınca davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, dosya arasında bulunan iki ayrı sözleşmede kiracının iki ayrı tüzel kişiliğe sahip iki ayrı şirket olduğunu, davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunu, davanın taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, husumet itirazında bulunulması üzerine davacı tarafça süresinden sonra muvafakati olmadıklarını bildirdikleri yeni bir sözleşme sunulduğunu ve gerekçede söz konusu akde yer verildiğini, taraflarca süresinden sonra delil sunulamayacağını ve sunulan delilin hükme esas alınamayacağını, iki ayrı sözleşmede iki ayrı kiracı bulunduğunu, davada dayanak kira sözleşmesinin tarafları ... Teks. Konf. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile ... olup huzurdaki davanın davacısı, kira sözleşmesindeki taraftan tamamen farklı bir şirket olan ...Teks. San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğunu, kaldı ki sözleşmede kararlaştırıldığı üzere aboneliklerin de belirtilen dava dışı şirket adına yapıldığını, kira ödemelerine istinaden tanzim edilen e-faturaların da dava dışı şirket adına olduğunu ve fatura içeriklerine itiraz edilmediğini, davacı tarafça yapılan çek ödemesi bakımından ise kira borcunun, sözleşmenin tarafı olmayan 3. kişi tarafından ifa edilmesinde hukuken hiçbir sakınca bulunmadığını, sözleşmede muhatabın ... şirketi olduğunu, yargılamada toplanan delillerin de dava dışı şirkete ilişkin olduğunu, dosyada taraf değişikliği de yapılmadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava dilekçesi ile kira sözleşmesine dayanıldığı, yargılama sırasında doğru kira sözleşmesinin sunulmasının yeni delil olarak kabul edilemeyeceği, sunulan sözleşmede de davacının kiracı olarak belirtildiği, davacı tarafça ödenen kira bedelinin iadesine ilişkin ihtarnamede ve icra takibinde alacaklı olarak davacı şirketin bulunduğu, bu nedenle davalı tarafın davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığına yönelik istinaf isteminin yerinde olmadığı, ancak kiralama işlemi her iki tarafın ticari işletmesine ilişkin olarak yapıldığından bu kira sözleşmesi kapsamında açılan davanın ticari dava kabul edilmesi ve 6102 sayılı Kanun'un 5/A maddesi uyarınca ticari davalarda zorunlu arabuluculuk dava şartı olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın dava şartı noksanlığından usulden reddine dair yeniden karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davanın tarafları ve temlik alan Gürol temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Temlik alan davacı ...; temlik alanın tacir sıfatı bulunmadığından davada arabuluculuk dava şartının uygulanmasının mümkün olmadığını ileri sürerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrar ederek, Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kiracı tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshinden kaynaklı peşin ödenen kira bedelinin bakiyesinin ve depozitonun iadesi talebi ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 18.12.2018 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 7155 sayılı Kanun'un 20 inci maddesi ile 6102 sayılı Kanun'a eklenen 5/A maddesinde; "(1) Bu kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması davası şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir." düzenlemesi ile;

6102 sayılı Kanun'un geçici 12 nci maddesinde; "(1) Bu kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibari ile ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz." düzenlemesi getirilmiştir.

Ayrıca, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'na (6325 sayılı Kanun) "Dava Şartı Olarak Arabuluculuk" başlığı ile 18/A maddesi eklenmiş olup, 6325 sayılı Kanun'un 18/A maddesinin ikinci fıkrasında; "Davacı arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." düzenlemesi bulunmaktadır.

2. Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti ise dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukukî koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.

3. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Zira bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı ancak davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir ve bu durumda dava ret veya kabul ile sonuçlanır. Başka bir anlatımla dava şartların işin esasının incelenmesine engel teşkil eder mahiyetteyken, bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümüne girilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Sıfat, ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’î de teşkil etmediğinden davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur (KURU, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.I., ... 2001, s. 1157 vd.).

4. Alacağın devri (temliki) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 183 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan 183 üncü maddenin birinci fıkrasında; kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklının borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebileceği kabul edilmiş, devam eden maddelerde devir sözleşmesinin geçerlilik şekli, yasal veya yargısal devir ve etkisi ile devrin hükümleri düzenlenmiştir.

5. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 125 inci maddesinin ikinci fıkrasında; "Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder." hükmü yer almaktadır.

3. Değerlendirme

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa yukarıda yer verilen hukuk kurallarının doğru şekilde uygulandığı, davaya dayanak icra takibinin ferileri ile birlikte temlik edildiği, alacak temlik edilince devreden kişinin alacaklı sıfatı ile birlikte davacı sıfatının da devir alana geçeceği ve davacı yerine geçen üçüncü şahsın usulden doğan yetkilerini kullanabileceği, 6100 sayılı Kanun'un 125 inci maddesi uyarınca dava açıldıktan sonra davacı tarafından dava konusu üçüncü kişiye devredildiğinden, devralan üçüncü kişinin, hukuk gereği (ipso iure) davacı sıfatı ve buna bağlı olarak davayı takip yetkisi kazanacağı ve davanın yeni davacı ile süreceği, bu çerçevede devralan davacının davaya kaldığı yerden devam edeceği, daha önce yapılmış olan işlemlerin tekrarlanmasını isteyemeyeceği ve devredenin sahip bulunmadığı yetkileri kullanamayacağı anlaşılmakla, temlik alan davacı ile davalı tarafın temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temlik eden davacının temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, peşin ve fazla alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.