Logo

3. Hukuk Dairesi2023/840 E. 2024/3051 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı meslek odasının üye işyeri kaydını düzenli tutmaması nedeniyle davacının geç emekli olduğunu ileri sürerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunması.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının oda kaydının mahkeme kararıyla düzeltilmesinin tek başına emeklilik tarihini değiştirmeye yetmeyeceği, ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu nezdinde sigortalılık başlangıç tarihinin de düzeltilmesi gerektiği ve davalı odanın sorumluluğunun ancak bu durumda söz konusu olabileceği gözetilerek yerel mahkemenin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/11 E., 2021/163 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin Yozgat İli, Şefaatli ilçesinde önce kasaplık, ardından da ayakkabıcılık yaptığını, 29.07.2008 tarihinde emekli olmak için yaş, prim sayısı ve yıl şartlarını doldurduğunu beyan ederek SGK Yozgat İl Müdürlüğüne yazılı başvuruda bulunduğunu, SGK'dan gelen cevap yazısında 25 yıllık hizmet süresinin dolmadığı gerekçesiyle müvekkilinin emekli olamadığını, bu durumun davalı odanın kayıtlarında yapılan yanlışlıktan ileri geldiğini, odanın kayıtları başka bir deftere aktarılırken müvekkilinin 01.01.1976 tarihinde kasap olarak kaydı bulunmasına rağmen isminin kaydedilmediğini, müvekkili tarafından davalı oda aleyhine dava açıldığını ve Şefaatli Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 01.01.1976 tarihli ve 2012/100 E., 2013/6 K. sayılı davanın kabulüne dair verilen karar ile, işe başlangıç tarihinin 01.01.1976 olarak düzeltilmesine ve tespitine karar verildiğini, yapılan bu hata yüzünden müvekkilinin on bir ay geç emekli olduğunu, fazladan Bağ-Kur primi ödemek zorunda kaldığını ve emekli aylığına geç kavuştuğunu, bu sebeple derin üzüntü yaşadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müvekkilinin emekli olması gereken 29.07.2008 tarihi ile emekli olduğu 01.06.2009 tarihi arasındaki 11 aylık süre boyunca alması gereken ama alamadığı emekli maaşlarının toplamı olan 10.560,00 TL'nin o tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte, aynı süre boyunca ödememesi gerektiği halde fazladan ödemiş olduğu Bağ-Kur primlerinin toplamı olan 3.452,42 TL'nin ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte, ayrıca 30.000,00 TL manevi tazminatın davalı odadan tahsilini istemiş, 10.12.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile fazladan ödenen primler dava tarihi itibariyle 6.710,76 TL hesap edildiğinden bu kalem yönünden taleplerini 3.258,34 TL artırarak, ıslah edilen tutara dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğinden, zira davacının iddia ettiği primlerin müvekkili odaya ödenmediğini, muhatap kurumun Sosyal Güvenlik Kurumu olduğunu, fazla prim ödemesi söz konusu ise bu durumda davanın fazla ödediğini iddia ettiği yerden primlerini talep etmesi gerektiğini, talep edilen manevi tazminatın gerçekle bağdaşmadığı gibi davacı açısından sebepsiz zenginleşme unsurları ihtiva eden bir talep olduğunu ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Davaya İş Mahkemesi sıfatıyla bakan Şefaatli Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.02.2016 tarihli ve 2015/37 E., 2016/15 K. sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 13.11.2019 tarihli ve 2016/23534 E., 2019/21007 K. sayılı ilamıyla; davanın, meslek odası-üye ilişkisinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası olduğu, taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığı, taraflar hakkında İş Kanunu hükümlerinin uygulanması mümkün olmadığından davaya bakma görevinin genel mahkemeye ait olduğu gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, Mahkemenin 2012/100 E. sayılı dosyasının davacısının ..., davanın üye kaydının tespiti davası olduğu, dava sonucunda davacının davalı ... Odasında üye kaydının mevcut olduğunun tespitine karar verildiği, bu kararın 30.01.2015 tarihinde kesinleştiğinin görüldüğü, davacının SGK'ya başvurduğu 29.07.2008 tarihinden 11 ay sonra 01.06.2009 tarihinde emekli olduğu, davacının açmış olduğu davada üye işyeri kaydının tespit olunduğu, davalı tarafından işyeri kayıtlarının hatalı tutulması sebebiyle davacının 29.07.2008-01.06.2009 tarihleri arasında prim ödemesi gerçekleştirdiği, belirtilen tarih aralığında emekli alacağından mahrum kaldığı, davalının kusuru nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olduğu, kişilik hakları, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgili olduğundan davaya konu olayın bu çerçeve dışında kaldığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davacının yoksun kaldığı emekli maaş alacağına yönelik talebinin kısmen kabulü ile 9.231,47 TL'nin ve ana tutar 5.858,22 TL'ye dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının yatırmak zorunda kaldığı prim alacağına yönelik talebinin kısmen kabulü ile 5.147,28 TL'nin ve ana tutar 3.337,51 TL'ye dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; müvekkilinin emekliliğine dair planlarını, hayallerini ertelemek zorunda kaldığını, umutlarının yıkıldığını, evinde oturup yılların çalışma birikimi üzerine dinlenip, torunlarını sevecek olmasından mahrum olmasının manevi üzüntüye sebep olduğunu, davacının geç emekli olmasına sebep eylemlerin aynı zamanda suç teşkil ettiğini, manevi tazminata hükmedilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; davacının talebinin kanuni dayanağının bulunmadığını, davacının oda kaydı silinmese dahi kuruma yaşlılık aylığı tahsisi için hangi tarihte başvuracağının bilinmediğini, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin bozma ilamının da bunu destekler mahiyette olduğunu, davacının maddi tazminat talebinin bir kısmı reddedildiği için lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, davalı meslek odası tarafından üye işyeri kaydının düzenli tutulmadığı ve bu nedenle geç emekli olunduğu iddiasıyla ödenmeyen maaş alacağı, fazladan ödenen Bağ-Kur priminin ve bu nedenle uğranılan zarar nedeniyle manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49 ve devamı maddeleri,

2. 1479 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Davacının manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; davacının şahsiyet haklarına bir saldırı bulunmadığının anlaşılmasına göre, temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacı, 01.01.1976 tarihinden itibaren esnaflık yapmaya başlamasına rağmen davalı Oda tarafından oda kaydının yapılmadığını, açtığı davada Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından oda kaydının başlangıç tarihinin 01.01.1976 tarihi olduğuna karar verildiğini, Ticaret ve Sanayi Odası işlemi sonucu sigortalılık süresinin emekliliğe yetmediğinden geç emekli olduğunu, ileri sürerek, uğradığı maddi ve manevi zararının tazminini talep etmiştir.

3. Davacının Ticaret ve Sanayi Oda kaydının mahkeme kararı ile 01.01.1976 tarihi olduğuna karar verilmiş ise de, davacının yaşlılık aylığı kazanma şartları sigortalılığı ile ilgilidir. Başka bir deyişle oda kaydının geriye götürülmesi aynı zamanda sigortalılık hakkı kazandırması ve Sosyal Güvenlik Kurumunca da kabul edilen sigortalılığı bulunmalıdır.

4. SGK kayıtlarına göre, davacının 1479 sayılı Kanun'a göre sigortalılığı 02.12.2008 tarihinde başlamıştır. 1479 sayılı Kanun'da sigortalılık niteliğini taşıdıkları halde Bağ-Kura kayıt ve tescil yaptırmamış olanlar hakkında Bağ-Kur Kanunu'nda çeşitli düzenlemeler öngörülmüştür.

5. 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken, 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulu kaldırılmış, sadece kanunun temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulu getirilmiş, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesi değiştirilecek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile 24 üncü madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile 24 üncü madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş, ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.

6. 1479 sayılı Kanun'da sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin belirli tarihlerden başlatılmasını zorunlu kılan düzenlemelerden ilki, "Tescilini yaptırmayanlar hakkında yapılacak işlemler" başlıklı Ek-Geçici 13 üncü maddedir. Buna göre, tescilleri yapılmamış ancak sigortalılık niteliğini taşıyanlar yönünden Kanun'un tanıdığı hak ve mükellefiyetlerin 2654 sayılı Kanun'un yürürlük tarihi olan 20.04.1982 tarihinden başlatılacağı öngörülmüştür (Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 20.01.2015 tarihli ve 2014/2564 E., 2015/670 K. sayılı dosyası).

7. Davacının oda kaydının mahkeme kararı ile 01.01.1976 tarihi olduğunun kabulü yaşlılık aylığını erken almaya tek başına yeterli değildir. Oda kaydının düzeltilmesinin, sigortalılık hakkı vermemesi halinde davalı odanın sorumluluğundan bahsetmek mümkün olmayacaktır.

8. Hal böyle olunca, Mahkemece; davacının, tespit edilen oda kaydı nedeniyle sigortalılığının da geriye götürülmesi yönünde Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaatının olup olmadığı, Kurumca kabul edilmiş bir sigortalılığın olup olmadığı ya da davacı tarafından bu yönde açılmış bir tespit davası olup olmadığı araştırılmalı ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

9. Bozma nedenine göre, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

1. Davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA,

3. Bozma nedenine göre, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesin,

Fazla alınan temyiz harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.