Logo

3. Hukuk Dairesi2024/1968 E. 2025/1181 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı avukatın, davalı banka adına takip ettiği ve sonuçlandırdığı icra dosyalarından kaynaklanan akdi vekalet ücreti alacağı isteminin belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı avukat tarafından düzenlenen ve imzalanan taahhütnamedeki oranlar üzerinden vekalet ücretinin hesaplanmasının Avukatlık Kanunu'nun 163. maddesi uyarınca geçerli olduğu ve yerel mahkemelerin bu doğrultuda hüküm kurmasının isabetli olduğu gözetilerek, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/101 E., 2024/482 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/431 E., 2020/269 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,

Davalı yönünden hüküm altına alınan miktar toplam 122.328,39 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin avukatlık ilişkisi kapsamında davalı bankanın kullandığı takip ve hukuk yazılımı YTS programına kullanıcı hesaplarından VPN bağlantısıyla erişim sağladığını ve icra yoluyla tahsilini istediği dosyaları bu program üzerinden elektronik ortamda kendisine teslim edildiğini, müvekkili avukatın kanuni takip için elektronik ortamda davalı tarafından teslim edilen dosyaları YTS den hazınlayarak icra takiplerini başlattığını ve 1040 adedini sonuçlandırdığını, müvekkili avukatın akdi vekalet ücreti ödenmediğinden davalının vekilliğinden 23.07.2018 tarihinde istifa ettiğini ve sonuçlandırdığı 1040 adet icra dosyasındaki akdi vekalet ücreti alacağının yasal alt sınır %10'a (ve asgari ücret tarifelerine) göre "belirli" 648.902,00 TL' sinin tahsili, yasal üst sınır %20' den (veya %20' ye kadar bir orandan) belirlenebilecek "belirsiz" bölümünün tespiti ve tahsilini istediğini ileri sürerek; bütün hakları saklı kalmak ve asgari ücret tarifelerinin altında olmamak üzere, 2013-2018 yılları arasında muhtelif tarihlerde sonuçlandırılan icra dosyalarından dolayı akdi vekalet ücreti alacağının muacceliyet yılı içinde açılan eldeki dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte, kanuni alt sınır %10' a göre hesaplanan belirli kısmı ile kanuni alt sınır %10 ile kanuni üst sınır %20 arasında yer alan belirsiz bölümünün %20 oranından tespitine davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; taraflar arasında imzalanan sözleşmede, avukat tarafından kendisine tevdi edilen icra dosyasına konu alacağın tamamen tahsil ve tasfiyesi halinde avukata karşı taraf yasal vekalet ücretinin ödeneceğinin düzenlendiğini, düzenlemeler çerçevesinde davacının akdi vekalet ücretine hak kazanmadığını, sözleşmenin hiçbir maddesinde avukata dosya bazında her şartta akdi vekalet ücreti ödeneceğine dair hüküm bulunmadığını, tarafların karşılıklı uygun iradeleri ile akdedilmiş sözleşme ile akdi vekalet ücreti ödemesine ilişkin müvekkili bankaya seçimlik hak tanındığını, müvekkili tarafından akdi vekalet ücreti ödenmemesi hususunda kullanılan seçimlik hakkın sözleşmeye uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; somut olayda taraflar arasında 27.05.2013 tarihli avukatlık sözleşmesi imzalandığı, yine davacı tarafça imzalanan ve davalı tarafça da kabul edilen taahhütname ve ibranamenin mevcut olduğu, davacının akdi vekalet ücretlerinin ödenmemesi sebebiyle istifa ettiği, istifanın haklı olduğu, her iki sözleşmede de tarafların ücret alacaklarına ilişkin herhangi bir belirsizlik olmadığı, her ne kadar davacının 27.05.2013 tarihli avukatlık sözleşmesinin (4.7) maddesi gereği akdi vekalet ücretine ilişkin her hangi bir talebi olmayacağı belirtilse de taahhütname ve ibraname başlıklı sözleşmede söz konusu akdi vekalet ücretlerinin prim adı altında ödeneceği ve prim ödemelerine ilişkin ödeme usulünün belirtildiği anlaşılmakla taraflar arasındaki uyuşmazlığın Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre değil, tarafların serbest iradeleri ile imzaladıkları ve geçerli olarak akdedilen sözleşmelere göre çözülmesi gerektiği, bu sebeple davacının akdi vekalet ücreti alacağının bilirkişi raporunda dosyada mevcut ibranamede yer alan usule göre hesaplanan bedel yönünden kısmen kabulü gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne 25.224,01 TL nin 31.122013 tarihinden, 44.496,38 TL' nin 31.12.2014 tarihinden, 15.514,49 TL nin 31.12.2015 tarihinden, 15.889,61 TL' nin 31.12.2016 tarihinden, 19.270,25 TL nin 31.12.2017 tarihinden, 1.933,65 TL' nin 31.12.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; karara karşı, taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; somut olayda uyuşmazlığın avukatlık ücret sözleşmesinden kaynaklı akdi vekalet ücret alacağına ilişkin olduğu, taraflar arasında akdedilen, 27.05.2013 tarihli "Avukatlık Sözleşmesi" başlıklı sözleşme ile davacı avukat tarafından tanzim edilip imzalanan bila tarihli "Taahhütname ve İbranamedir" başlıklı sözleşme hükümleri incelendiğinde, sözleşmenin konusu ve ücrete ilişkin olarak ayrıntıları yazılı hususların düzenlendiği, dava konusu alacak ile davacı avukat ve davalının iddia ve savunmalarının dayanağının da iş bu sözleşme ve belgeye dayandırıldığı, "Taahhütname ve İbranamedir" başlıklı belgede yer alan "İbranamedir" şeklindeki ibarenin, doğmamış bir haktan önceden yazılı ibraname ile feragat edilmiş olması mümkün olmadığından geçerli sayılamayacağı, ayrıca somut olayda dosya kapsamında birer sureti mübrez olan ve taraflarca da inkar edilmeyen, "Avukatlık Sözleşmesi"nin (4.6.) maddesi içeriğinde yer alan; "Avukat, bankanın, akdi vekalet ücreti meblağ, oran ve şartlarını ... ya da tamamen ödemeden vazgeçebileceğini..." şeklindeki düzenleme ile "Taahhütname ve İbranamedir" başlıklı belgenin 5. maddesi içeriğinde yer alan; "Bankanın prim oran ve ödeme şartlarını ... ya da tamamen ödemeden vazgeçebileceğini" şeklindeki ibarelerin, Avukatlık Kanunu'nun 164/4. maddesi kapsamında ücret sözleşmesini belirsiz ve tartışmalı hale getirdiği ve avukatların ücretsiz iş alamayacağına ilişkin düzenlemeye de aykırı olduğu ve geçersiz sayılması gerektiği, ancak bu ibarelerin geçersiz sayılmasının Avukatlık Kanunu 163. maddesinde düzenlenen; "...avukatlık sözleşmesinin bir hükmünün geçersizliği, bu sözleşmenin tümünü geçersiz kılmaz." hükmü kapsamında sözleşmenin tamamını geçersiz hale getirmeyeceği, bu haliyle de davacı avukatın vekalet ücreti alacağının, davacı avukat tarafından düzenlenerek imzalanan ve inkar da edilmeyen taahhütnamedeki oranlar üzerinden hesaplama yapılarak tespitinin sözleşme serbestisi ve somut olay adaleti doğrultusunda gerektiği ve Mahkemece de bilirkişi tarafından yapılan alternatifli hesaplamadan taahhütnamedeki oranlar üzerinden yapılan hesaplamaya göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; sözleşme ve belge delillerinin incelenmesinde hataya düşüldüğünü, "karşı" ibaresinin kaldırılmasını talep ettiklerini, akdi vekalet ücretinin sözleşmenin (4.5) maddesinde "davalının borcu" olarak taraflarca belirlendiğini ancak borcun tutarını ve oranını belirleme yetkisinin davalıya verildiğini, cevap dilekçelerinde açıkça belirtilen seçimlik hakkın ise, davacının sözleşme ile aynı anda tek taraflı imzaladığı "Taahhütname ve İbraname" başlıklı yazı ile davalıya verildiğini, sözleşme süresince seçimlik hak davalı tarafından kullanılmadığından (belge kapsamında ödeme yapılmadığından) yedek borç primin asıl borcun yerine geçmediğini, belgenin hüküm ve sonuç doğurmadığını, seçimlik hakkını kullanmayarak asıl borcunu sonlandırmayan davalının sözleşmenin (4.5) maddesine dayalı yetkisini de sözleşme süresince kullanmayarak asıl borcu olan akdi vekalet ücretinin oranını belirlemeyerek belirsiz bıraktığını, akdi vekalet ücreti ödemesi yapılacağı ve ödemeden vazgeçilebileceği hususlarının sözleşmede düzenlendiğini ancak ödeme veya savunulan vazgeçme yahut bildirim işlemlerinden hiçbirinin yapılmadığını, hiç doğmadığı veya ödeme zorunluluğu bulunmadığı savunulan bir borcun ödenmesinden vazgeçilmesinin hukuk mantığıyla da bağdaşmadığını, müvekkili avukatın akdi vekalet ücreti alacağını sözleşmenin maddeleri çerçevesinde yahut seçimlik hakkın kullanılmaması nedeniyle belge kapsamında engelleyen hiçbir hükmün bulunmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, davacı avukatın davalı banka adına takip ettiği ve sonuçlandırdığı takip dosyalarından hak ettiğini iddia ettiği akdi vekalet ücreti alacağı istemine ilişkindir.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davacı avukatın vekalet ücreti alacağının, davacı avukat tarafından düzenlenerek imzalanan ve inkar da edilmeyen taahhütnamedeki oranlar üzerinden hesaplanmasının 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 163. maddesinde düzenlenen "...avukatlık sözleşmesinin bir hükmünün geçersizliği, bu sözleşmenin tümünü geçersiz kılmaz." hükmü kapsamında yerinde bulunmasına, bu itibarla Derece Mahkemelerince de bilirkişi raporunda yapılan alternatifli hesaplamadan taahhütnamedeki oranlar üzerinden yapılan hesaplamaya göre davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibariyle REDDİNE,

2. Davacı vekili tarafından temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 26.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.