"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ KARARLARI ARASINDAKİ
UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE DAİR
YARGITAY İLAMI
I. BAŞVURU
Malatya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.02.2024 tarihli talep dilekçesinde özetle; yükleniciye düşen bağımsız bölümleri devralan üçüncü kişilerin, yüklenici ile birlikte yapı denetim şirketine dava açması durumunda görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda Bölge Adliye Mahkemeleri arasında içtihat farklılığı olduğu belirtilerek Yargıtay'dan bu uyuşmazlığın giderilmesi talep edilmiştir.
II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 03.04.2024 tarihli ve 2024/ 3 sayılı kararı ile;
“ .... başvuruya konu kararlarda görevli mahkemenin belirlenmesindeki bazı farklılıkların istinaf kararlarında satıcı-yüklenici ilişkisi bulunan taraflar bakımından tefrik kararı aranıp aranmamasından kaynaklandığı, yapı denetim şirketinin de taraf olduğu davalarda göreve ilişkin Gaziantep BAM 4. H.D., Ankara BAM 3. H.D. ve 23. BAM H.D., İzmir BAM 13. H.D. ve 21.BAM H.D., Adana BAM 6. H.D. ve Sakarya BAM 5. H.D. kararları arasında giderilmesi gereken bir uyuşmazlık bulunmadığı şeklinde oy çokluğuyla alınan karar neticesinde dosyanın gereğinin takdir ve ifası için Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR
A. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 05.01.2024 tarihli ve 2023/1646 E., 2023/2000 K. sayılı Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"... Davacı, yükleniciden satın aldığı dairenin 06.02.2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremde ağır hasar aldığını ve zararının oluştuğunu ileri sürmüş ve zarar talebini daireyi satın aldığı yüklenici ile yapı denetim firmasına yöneltilmiş ve dava Tüketici Mahkemesi tarafından görülmüştür. Tüketici mahkemesi tarafından davalı yapı denetim firması hakkındaki dava tefrik edilerek arabuluculuk dava şartı yerin getirilmediğinden usulden reddine karar verilmiştir. İstinaf incelemesinde; tefrik edilen dosya yönünden davacının yükleniciden daire satın alan kişi olduğu, davalı yapı denetim şirketi ile aralarında sözleşme ilişkisi bulunmadığı bu nedenle davacı ve davalının satıcı-sağlayıcı ve tüketici kabul edilemeyeceği, davayı bakma görevinin asliye hukuk mahkemesinde olduğu, ilk derece mahkemesince öncelikle görev hususunun değerlendirilmesi ile mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olduğu gerekçesi ile kararın kaldırılmasına ..." dair kesin olmak üzere karar verilmiştir.
B. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 16.06.2021 tarihli ve 2021/1113 E., 2021/936 K. sayılı Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...asıl ve birleşen davada sitede meydana gelen kayma nedeniyle bağımsız bölüm ve ortak alanlarda oluşan zararı sigortalılarına ödeyen davacı sigorta şirketi tarafından halefiyet ilkesince yüklenici şirket ve yapı denetim şirketlerine yöneltilmiştir.
Davaya bakan Asliye Hukuk Mahkemesi asıl ve birleşen davanın kabulüne karar vermiştir. İncelenen karar kapsamından sigortalı Serhat Umurgan'nın taşınmazı dava dışı üçüncü kişilerden satın aldığı, sigortalı ...'ın ise davalı yükleniciden satın aldığı anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesinde; birleşen davada davacı sigorta şirketinin haklarına halef olduğu sigortalı ... ile davalı yüklenici arasında satım sözleşmesi bulunmakta olduğunu, davalı yükleniciden konut satın alan sigortalı tüketici, davalı yüklenicinin ise satıcı sıfatıyla bu işlemi yaptığından, uyuşmazlığın 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği ve Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu, aynı davada diğer davalılar yönünden genel mahkemelerin görevli olduğu, yapı denetim şirketleri bakımından sorumluluğunun asıl davada da belirleneceği gözetilerek, birleşen davada davalı yüklenici ile ilgili davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydı, HMK'nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi; asıl dava ile birleşen davada davalılar yapı denetim şirketleri bakımından ise şimdiki gibi görevli olduğunun kabulüyle uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken usule aykırı olarak birleştirme kararı verilip yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığına . ..." dair kesin olmak üzere karar verilmiştir.
C. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 06.12.2023 tarihli ve 2022/273 E, 2023/2232 K. sayılı Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...Dava ayıp ve eksik işler nedeniyle tazminat, değer kaybı ve manevi tazminat istemiyle yükleniciden bağımsız bölüm satın alan davacılar, davayı yükleniciye yöneltmişlerdir. Dava Tüketici Mahkemesi tarafından görülmüş olup, yapı denetim firması dosyada taraf olarak değil ihbar olunan olarak yer almıştır.
İlk Derece Mahkemesince bir kısım davacılar bakımından dava tefrik edilmiş, bir davacı bakımından davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle, bir kısım davacılar bakımından ise zamanaşımı nedeniyle davanın reddine, zamanaşımı bakımından davanın reddine karar verilen davacılar bakımından manevi tazminat isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Davacıların istinaf başvurusu üzerine bir davacı bakımından hüküm tesis edilmemiş olması nedeniyle kamu düzenine göre yapılan incelemeye HMK'nın m.297/2 hükmüne aykırılık nedeniyle diğer hususlar incelenmeksizin kararın kaldırılmasına ..” dair kesin olmak üzere karar verilmiştir.
D. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 27.09.2023 tarihli ve 2023/1658 E., 2023/2250 K. sayılı Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...Davacılar, dava konusu taşınmazda eksik, ayıplı işlerden doğan zarar taleplerini; arsa maliki (mirasçılarına), yüklenici ve yapı denetim firmasına yöneltilmiş ve dava Tüketici Mahkemesinde görülmüştür.
İlk Derece Mahkemesince, sözleşmenin yüklenici ile davacılar arasında yapıldığı, arsa malikinin bu sözleşmenin tarafı olmadığı gerekçesi ile arsa maliki (mirasçıları) bakımından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalılar bakımından ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacıların istinafı üzerine yapılan istinaf incelemesinde "Kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davalı yüklenicinin payına düşen bağımsız bölümleri davalı yükleniciden satın alan (tapuda devir işleminin davalı yüklenici veya arsa sahibi tarafından yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın) davacılar ile davalı yüklenici arasında tüketici işlemi bulunmakta olup, söz konusu davacılar ve imalatçının sorumluluğuna dayalı olarak bağımsız bölümünü, davalı yükleniciden satın alan 3. kişiden devralan davacılar yönünden davaya bakma asliye hukuk mahkemesine ait olmayıp, tüketici mahkemesine aitir.
Ancak kat karşılığı inşaat sözleşmesinin niteliği itibariyle sözleşmenin tarafı olan arsa maliki ise tüketici sıfatını taşımamakta olup, bu kişiler yönünden ise davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine aittir.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olduğu gibi, HMK'nın 114. maddesine göre aynı zamanda da dava şartıdır ve taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir.
Bu durumda, mahkemece eksik olan bağımsız bölüm tapu kayıtları ve akit örnekleri de dosyaya celp edilmek suretiyle yukarıda izah edildiği üzere asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu tespit edilecek davacılar yönünden açılan davaların görevli mahkeme yönünden tefrik edilmesi ve sözü edilen taşınmazlara yönelik açılan davanın yeni bir esasa kaydedilmesi ile görevsizlik kararı verilmesi, yukarıda izah edildiği üzere tüketici mahkemesinin görevli olduğu tespit edilecek davacılar yönünden ise yargılamaya devam edilerek hasıl olacak sonucuna uygun karar verilmesine.." dair kesin olmak üzere karar verilmiştir.
E. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 28.03.2022 tarihli ve 2022/518 E., 2022/361 K. sayılı Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"... "Dosyaya getirilen tapu kayıtlarının incelenmesi sonucu; davacılardan ...'nun, arsa sahibi ...'a düşen taşınmazı ...'dan satın aldığı, diğer davacılardan ... (arsa sahibi) dışındakilerin yükleniciye düşen bağımsız bölümleri satın almak suretiyle bağımsız bölümlere malik oldukları, bu bağımsız bölümlerden, davacılardan ...'na ait olan zemin kat 23 numaralı bağımsız bölümün iş yeri olup, diğer davacılara ait olanların mesken niteliğinde bulunduğu, bu haliyle davacılardan ..., ... ve ... dışındaki davacıların yükleniciden ticari ve mesleki amaçları dışında konut niteliğinde bağımsız bölüm satın alan kişiler olmaları nedeniyle tüketici vasfında bulundukları anlaşılmıştır. Tüketici vasfında bulunan bu kişiler yönünden davaya bakma görevi Tüketici Mahkemelerindedir. Bu sebeple, bu kişiler yönünden davanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydının yapılması ve görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken esastan inceleme yapılarak karar verilmiş olması yerinde değildir.
Davacıların iskan alınmasına yönelik talebinin yargı yolu nedeniyle reddine ilişkin kararın incelenmesi sonucu ise; talebin idari bir işleme yönelik olmaması, yüklenicinin kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluğu iddiası ile iş bu davanın açılmış olması dikkate alınarak, talebin esastan incelenerek esasa yönelik karar verilmesi gerekirken yargı yolu nedeniyle usulden red kararı verilmiş olması yerinde değildir." gerekçesi ile kesin olmak üzere karar verilmiştir.
F. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 17.01.2022 tarihli ve 2020/2004 E., 2022/118 K. sayılı Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"... Davacılar bağımsız bölüm maliki olduklarını, taşınmazın giriş katı ve zemin katında yer alan dairelerde, kanalizasyondan gelen pis su atıkları nedeniyle su baskınları yaşandığını zemin katların zarar gördüğü, üst katlara çıkılamadığını bu nedenle taşınmazların ayıpsız misli ile değiştirilmesi, bunun kabul görmemesi halinde sözleşmeden dönme ve keşif tarihi itibariyle rayiç bedellerinin ödenmesi talebiyle Tüketici Mahkemesinde dava açılmıştır. Dava yüklenici, ilgili belediyle, şantiye şefi (aynı zamanda mimarı) ve yapı denetim firmasına karşı yöneltilmiştir....Davalı belediye bakımından hizmet kusuruna dayanılmış olması ve idari yargının görevli olması nedeniyle davanın davalı belediyle bakımından tefrik edilerek dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği; davalı mimar/şantiye şefi bakımından taraflar arasındaki sözleşmenin tarafı olmadığı gözetilerek davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Davalı yapı denetim firması bakımından bir istinaf bulunmaması nedeniyle bir değerlendirme yapılmadığı'na dair kesin olarak karar verilmiştir.
G. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 03.12.2021 tarihli ve 2021/956 E., 2021/1148 K. sayılı Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"... Davacı yükleniciden satın aldığını bağımsız bölümün kirişlerinden bir tanesinin diğerlerine oranla 10 cm uzun kaldığını, şapının da bu şekilde atıldığını ve buna çözüm üretilmediğini, deprem bölgesinde yaşamaları nedeniyle korktuklarını maddi ve manevi zarara uğradıklarını ileri sürmüştür. Dava ilgili belediyle, yüklenici ve yapı denetim firmasına karşı yöneltilmiş ve dava Tüketici Mahkemesi sıfatıyla görülmüştür...."Davada mahkemenin görevi hususu kamu düzenine ilişkin olup, resen gözönüne alınır. Davalılardan Düzce Belediyesi Başkanlığı’nın sorumluluğuna dayanak yapılan olgular, kamu hizmetiyle ilgili ve hizmet kusuruna ilişkindir. Hal böyle olunca, idarenin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. 6100 sayılı HMK'nın 114. maddesinde de yargı yolu dava şartları arasında sayılmış olup dava şartlarının mevcudiyeti mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetilmelidir. O halde, davalı Düzce Belediyesi Başkanlığı aleyhine açılan davada idari yargı görevlidir. Mahkemece yapılması gereken iş; davalı belediye hakkındaki davanın tefrik edilerek ayrı bir esas numarasına kaydedilmesi ve akabinde davalı belediye hakkındaki davada idari yargının görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi, diğer davalılar hakkındaki davaya devam olunarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek davalı Düzce Belediyesi hakkında davanın reddine kararı vermiş olması usul ve yasaya aykırıdır. (Aynı yönde: Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 16.04.2007 tarih, 2007/81 Esas, 2007/5359 Karar sayılı ilamı ) “ gerekçesi ile kesin olarak karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Uyuşmazlık
Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairelerinin yukarıda açıklanan kesin nitelikteki başvuruya konu kararlarda, Yapı Denetim şirketlerine ve yüklenici aleyhine, yükleniciden mesken devralan kişilerce dava açılması durumunda, görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğuna, tefrik kararı verilip verilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık bulunup bulunmadığına ilişkindir.
B. İlgili Hukuk
1. 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35 inci maddesi.
2. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un (6502 sayılı Kanun) 2, 3 ve 73 üncü maddeleri.
3. Dairemizin 22.05.2023 tarihli ve 2023/314 E., 2023/1540 K. sayılı, 11.04.2022 tarihli ve 2022/1024 E., 2022/3372 K. sayılı kararları.
C. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35 inci maddesinde yer alan düzenlemedir.
2. 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde , bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulunun görevleri; “Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek” şeklinde ifade edilmiştir.
5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan düzenlemeye göre; “ (3) numaralı bende göre yapılacak istemler, ceza davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyuşmazlık bulunduğuna kanaat getirmesi durumunda ilgili ceza dairesinden bir karar verilmesini talep eder. Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak dairece bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir.” hükmü yer almaktadır.
5235 sayılı Kanun ile bu Kanun'da sayılan kişi ve kurumlara tanınan uyuşmazlığın giderilmesini talep etme hakkı, mutlak biçimde her uyuşmazlığın esasına yönelik çözüm geliştirilmesine imkân vermez. Uyuşmazlığın giderilmesi talebi bir kanun yolu olmayıp böyle bir talebin varlığı hâlinde Yargıtayca temyiz incelemesine benzer bir inceleme yapılması da mümkün değildir.
3. Başvurucunun dilekçesinde belirtmiş olduğu ve yukarıda ayrıntılı olarak incelenen Bölge Adliye Mahkemesi Dairelerinin kararlarında görevli mahkemenin belirlenmesindeki bazı farklılıkların, istinaf kararlarında satıcı-yüklenici ilişkisi bulunan taraflar bakımından yapı denetim şirketinin de taraf olması durumunda tefrik kararı aranıp aranmamasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
4. Davacı tüketiciler tarafından taşınmaz satın alınan yüklenicinin yanında yapı denetim firmasının da davalı olarak gösterildiği durumlarda ihtisas mahkemesi niteliğindeki tüketici mahkemesinde görülen davada, davacı ile davalı yapı denetim firması arasındaki ihtilafın da aradaki hukuki ve fiili bağlantı nedeni ile davalı yüklenici şirkete tabaen tüketici mahkemesince karara bağlanması gerektiği dairemizin istikrarlı kararlarında vurgulanmıştır.
5. Başvurucunun dilekçesinde belirtmiş olduğu Bölge Adliye Mahkemesi Dairelerinin kararları arasında yapı denetim firması hakındaki davanın tefrik edilerek ayrı mahkemelerde görülmesine ilişkin değerlendirmenin usul ekonomisi açısından da yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
6. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Uyuşmazlığın yukarıda ayrıntılı şekilde açıklanan doğrultuda Dairemiz emsal kararlarına uygun şekilde giderilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
V. KARAR
1. Uyuşmazlığın, Dairemiz emsal kararlarına uygun şekilde giderilerek tefrik kararı verilmesine gerek bulunmadığına
2. Dosyanın Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,
3. Karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemelerinin hukuk dairelerine bildirilmesi için Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine,
08.11.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.