"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/793 E., 2024/329 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/105 E., 2022/13 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili şirketin müdürü .... ile davalının kardeş olduklarını, şirketin tarafların müşterek mülkiyetlerinde olan taşınmaz üzerine 39 daire 4 işyerinden oluşan bir yapı inşa ettiğini, inşaatın yapım maliyetinin müvekkili şirketin kullandığı ticari krediler ile karşılandığını, inşası tamamlanan yapıya ilişkin olarak müvekkili şirket tarafından davalıya 30.06.2013 tarihli 855.157,80 TL tutarında fatura kesildiğini, kesilen fatura sebebiyle müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarda davalıdan alacaklı gözükmemesi için müvekkilinin davalıya 855.000,00 TL tutarında borç para verdiğini, davalının şirketten aldığı bu borç para ile fatura borcunu ödediğini, ancak bu sefer de müvekkili şirkete borçlandığını, borcun tahsili için davalı aleyhine başlatılan İzmir 8. İcra Müdürlüğünün 2017/14096 E. sayılı dosyasındaki icra takibinin itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek; itirazın iptalini, takibin devamını ve %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacı şirketin tek ortağı ve yöneticisi olan .... ile müvekkilinin şirketin borçlarının tasfiyesi ve ortaklık ilişkisinin sona erdirilmesi için aralarındaki protokol yaparak anlaştıklarını, bu protokolde müvekkilinin arsasına yapılan ve yapılacak olan inşaatlar için müvekkilinin herhangi bir bedel ödemeyeceğinin kararlaştırıldığını, ....'nin davacı şirketin tek imzaya yetkili kişisi olduğu dikkate alındığında bu protokolün davacıyı da bağladığını, davacının talebi yönünden zamanaşımı süresinin takip tarihi itibariyle geçtiğini, alacak miktarına göre iddianın yazılı delille ispatlanması gerektiğini, müvekkilinin davacı şirketin hesabından para çekmediğini, taraflar arasında ödünç özleşmesinin bulunduğu kabul edilse dahi takip tarihi itibariyle borcun henüz muaccel olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu savunarak; davanın reddini, davacının %20’den az olmamak üzere tazminatına mahkûm edilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 23.09.2020 tarihli kararıyla; taraflar arasındaki ihtilafın, davacı şirketin fiili ortakları olan .... ile davalı arasındaki şirket ortaklığının tasfiyesinden kaynaklanması nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin 23.09.2020 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 05.03.2021 tarihli kararıyla; iki tarafı tacir olmayan taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 386. maddesinde düzenlenen ödünç sözleşmesinden kaynaklanan davaya konu uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle; istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
3. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı şirket hesaplarından dava dışı .... tarafından 14.08.2013 tarihinde 400.000,00 TL, 15.08.2013 tarihinde 250.000,00 TL para çekildiği, davalı tarafından davalı şirket hesabına 15.08.2013 tarihinde 400.000,00 TL, 16.08.2013 tarihinde 250.000,00 TL olmak üzere toplam 650.000,00 TL bedelin "947702 nolu fatura ödemesi" açıklaması ile yatırıldığı, yine şirket hesabından 28.01.2014 tarihinde davalı adına 150.000,00 TL ödendiği, aynı gün davalı tarafından şirket hesabına açıklamasız 150.000,00 TL para yatırıldığı, son olarak şirket hesabına 29.01.2014 tarihinde davalı tarafından 55.000,00 TL para yatırıldığının anlaşıldığı, ne varki davalı tarafından yatırılan paraların şirket hesabından ödenen paralar olup olmadığına dair dekontlarda bir açıklama bulunmadığı gibi buna dair taraflar arasında düzenlenen başkaca yazılı belge de bulunmadığı, davacı tarafça yemin deliline de dayanılmadığının tespit edildiği, davacı tarafından iddia edilen ödünç ilişkisinin ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; müvekkili şirket hesabından çekilen paraların davalı ...'in uhdesine geçtiğinin Mahkemece alınan bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, dosyaya gelen banka cevabi yazılarında davalının şahsi banka hesaplarında davaya konu bedelleri ödeyebilecek nakit varlığının olmadığının anlaşıldığını, davalının 855.000,00 TL'nin el değiştirmesine gerekçe olarak borç doğuran herhangi bir hukuki ilişkinin varlığını ileri sürmediğini, taraflar arasındaki borç ilişkisinin taslak sözleşmeler uyarınca çözümlenmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili; icra takibine kötüniyetle girişen davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, ödünç paranın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davacı tarafından ödünç sözleşmesi kapsamında davalıya yapıldığı iddia edilen ödemelerin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 200. maddesi kapsamında kalan yazılı delil ve belgelerle ispat edilemediği anlaşılmakla davacı vekilinin ve davacının takip başlatmakta kötüniyetli olduğunun ispatlanamaması nedeniyle de davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,24.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi