"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/987 E., 2024/767 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sivas 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/554 E., 2023/107 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 17.12.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekilleri Avukat ... ve Avukat ... ile davalı vekili Avukat ...'un sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının 07.10.2019 tarihinde davalıya ait trafonun yanında sarkık halde bulunan tellerin eline temas etmesi sonucunda yaralanarak sakat kaldığını, davacının elektrik akımına kapılmasına neden olan elektrik telleri trafoya bağlı olduğundan davalının olayda tam ve asli kusurlu olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 25,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatı, 25,00 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 25,00 TL geçici işgöremezlik süresindeki bakıcı gideri, 25,00 TL estetik ameliyat bedeli olmak üzere toplam 100,00 TL maddi tazminat ile 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiş; 08.09.2022 tarihli ıslah dilekçesiyle sürekli işgörmezlik tazminatını 1.592.528,04 TL'ye artırmıştır.
II. CEVAP
Davalı vekili; olay tarihinden önce yaralanmanın meydana geldiği enerji nakil hattı ve direğine ilişkin herhangi bir ihbar kaydının bulunmadığını, enerji nakil hattına yakın bir yerde çocuklar tarafından araba lastiklerinin yakıldığını, bunun sonucunda ortaya çıkan tellerin kement şeklinde sallanarak enerji nakil hattına temas ettirildiğini, davacı çocuğun tele tutunması nedeniyle olayın gerçekleştiğini, enerji nakil hattına tellerin atılması ile yaralanmanın gerçekleşmesi arasında kısa bir süre olduğundan ekiplerin müdahale ederek güvenlik tedbirleri alma şansı bulunmadığını, olaydan haberdar olunması üzerine hızlı bir şekilde gerekli güvenlik tedbirlerinin alındığını, davacının 12 yaşında olup elektrik hatlarına temas etmesi halinde tehlike oluşabileceğini bilecek durumda olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalının sorumluluğundaki hava hattının üzerine, ne kadar zaman önce, kimin tarafından atıldığı bilinmeyen ve ihbar edilmediği ifade edilen rulo halinde atılmış telin, davacı tarafından çekilmesi neticesinde dava konusu kazanın meydana geldiği, davacının kendi kusuru ile zarar ile davacının tehlike sorumluluğu arasındaki illiyet bağını kestiği, bu nedenle davalının kazanın meydana gelmesinde sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davacının elektrik akımına kapılmasına sebep olan elektrik tellerinin, davalıya ait trafoya bağlı olduğundan elektrik yüklü olduğunu, davalının vatandaşların, özellikle çocukların can ve mal varlığına herhangi bir zararın gelmemesi için gerekli tüm önlemleri alması, ilgili elektrik tellerini ve teçhizatları kontrol etmesi, denetlemesi ve kimsenin ulaşamayacağı, temas edemeyeceği şekilde korumasının kanuni zorunluluk olduğunu, elektrik tellerinin elektrik işinde kullanılmayan tellerden olması durumunda dahi bu durumun davalının kusurundan kaynaklandığını, olay tarihinde henüz 12 yaşında olan davacıya kusur yüklenmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı gerekli denetimleri yapmadığı için olayın gerçekleştiğini, bu durumda illiyet bağının kesilmesinden de öte davalı tarafın tam ve asli kusuru bulunduğunu, kusursuz sorumluluk hallerinde dahi olayın sonuçlarına katlanması gereken davalının olayda tam ve asli kusurlu olmasına rağmen, ayrıca kusur oranına katılmasalar dahi 05.01.2023 tarihli bilirkişi raporunda %35 kusurlu bulunmuş olmasına rağmen davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, ayrıca maddi tazminat istemli davaların tamamen reddi durumunda davalı lehine hükmedilecek avukatlık ücretinin maktu vekalet ücreti olması gerektiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince pedagog, elektrik mühendisi ve A sınıfı iş güvenliği uzmanlarından oluşan 3 kişilik bilirkişi kurulundan alınan raporda, dava konusu olayın meydana gelmesinde 18 yaşından küçük olan davacının hiçbir kusurunun olmadığının, aile ebeveynlerinin %5'er (toplamda %10) oranında, davalının %35 oranında, davalıya ait hattın üzerine rulo halindeki telleri atan söz konusu kazaya neden olan ve kimliği dosya kapsamında belirsiz olan kişi ya da kişilerin %55 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, davacının eyleminin zarar görenin ağır kusuru olarak değerlendirilemeyeceği ve illiyet bağının kesilmediği, böylece davalı şirketin kusursuz sorumluluğunun mevcut olduğu, İlk Derece Mahkemesince Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan alınan raporda davacının olay nedeniyle %40 oranında sürekli maluliyetinin bulunduğunun tespit edildiği, yine alınan bilirkişi raporu ile de sürekli iş göremezlik zararının 1.592.528,04 TL olduğunun hesaplandığı, davacının maddi tazminata ilişkin talebinin ıslah edilen bu miktar üzerinden kabulüne karar verilmesi gerektiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile davacının yaralanma derecesi ve tedavi süresi dikkate alındığında talep ettiği 25.000,00 TL manevi tazminatın da yerinde olduğu gerekçesiyle; davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.592.528,04 TL sürekli iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin (geçici iş göremezlik, bakıcı gideri ve estetik ameliyat gideri) reddine, davacının manevi tazminat talebinin kabulü ile 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davalı şirketin ihmaline dayanan kusurunun bulunmadığını, olayın meydana gelmesine 3. şahsın akım iletimi ve direk ile ilişkisi olmayan harici kabloyu atması ve davacının fiziksel zorlaması ile harici kablonun akıma temas etmesinin sebep olduğunu, olayın tenha bir alanda gerçekleşmemiş olmasının ve olay öncesinde herhangi bir ihbar kaydının bulunmamasının sarkıtılan harici kablonun uzun süredir sarkıtılı vaziyette olmadığının kanıtı olduğunu, bu nedenle davalıya %35 gibi yüksek bir kusur oranı verilmesinin hatalı olduğunu, davalı şirketin tüm hatlara periyodik bakımlarını yaptırdığını, bilirkişi raporunda davacı ve anne babasına verilen kusur oranlarının kabul edilemez olduğunu, yaşı küçük çocuğun eyleminin ağırlığı tespit edilerek bu kusurun bakmakla yükümlü olan, yanında bulunması gereken kişilere yansıtılması gerektiğini, olayda illiyet bağının davalı şirket yönünden kesilmiş olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının psikolojik incelemeden ibaret ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, ayrıca Adli Tıp Kurumu raporunda görüleceği üzere davacıda herhangi bir fiziki hasar oluşmadığını, söz konusu elektrik çarpılmasının basit bir yaralanma seviyesinde kaldığını, böyle basit bir yaralanma sonucunda ise %40 oranında psikolojik maluliyet oluştuğu belirlemesinin yersiz olduğunu, hiç bir kalıcı iz bırakmayan, uzun bir tedavi sürecine sebebiyet vermeyen, basit bir yanık oluşturan elektrik çarpması nedeniyle, kısa hayatında anne babasının boşanması ile travmatik bir yaşam geçiren davacının psikolojik tüm maluliyetinin, olayda hiç bir kusuru olmayan davalı şirkete yükletilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, elektrik çarpması sonucu meydana gelen yaralanma nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Tehlike sorumluluğu ve denkleştirme" kenar başlıklı 71 inci maddesi,
2. Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) "İkinci’’ bölümünün "Genel Hükümler" başlığı altındaki ‘’Kuvvetli akım tesislerinin güvenliği’’ alt başlığında yer alan 5 ve 27 nci maddeleri.
3.Değerlendirme
1. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması hâlinde, zararın kapsamının tespiti açısından geçici iş göremezlik süresi ile sürekli iş göremezlik oranının doğru bir şekilde belirlenmesi zorunludur. Söz konusu belirlemenin, bağlı oldukları mevzuat uyarınca sağlık kurulu raporu vermeye yetkili hastaneler veya sağlık kuruluşları tarafından çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuata göre yapılması gerekir.
2. 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 ilâ 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 ilâ 01.06.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 ilâ 20.02.2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik ve 20.02.2019 tarihinden sonra ise Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik yürürlükte olduğundan olay tarihinde geçerli mevzuat uyarınca sağlık kurulu raporu düzenlenmelidir.
3.Somut olayda; olay neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 16.02.2022 tarihli raporunda; davacı Ermircan'ın maruz kaldığı kazaya bağlı yaralanması nedeniyle 20.02.2019 tarihli ve 30692 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Özürlülük Ölçütü ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında yönetmelik hükümlerine göre değerlendirildiğinde; Zihinsel, Ruhsal, Davranışsal Bozukluklar, Tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen Travma Sonrası Stres Bozukluğu %40 olduğu, geçici iş göremezlik süresi sonundan itibaren engel durumuna göre tüm vücut fonksiyon kaybı oranının %40 olduğu, küçüğün henüz gelişim çağında olduğu, erişkin döneme ulaştığında klinik durumunda değişiklik meydana gelebileceği, bu durumda engellilik durumunun da değişebileceği belirtilmiştir. Raporda olay tarihinde yürürlükte olan yönetmeliğin adı hatalı belirtildiği gibi travma sonrası stres bozukluğunun davacının bakiye ömrü boyunca aynı oranda devam edip etmeyeceği hususunun da tespit edilmediği anlaşılmıştır. Rapor bu haliyle yetersiz olup eksik inceleme ile karar verilemez.
4.O halde Bölge Adliye Mahkemesince; davacının olaya ilişkin tüm tedavi evrakı eklenip (eksik varsa temini ile) dosyada bulunan sağlık kurulu raporları da irdelenmek ve bizzat muayene edilmek ve travma sonrası stres bozukluğunun ömür boyu sürüp sürmeyeceği konusunda içerisinde psikiyatri uzmanı da bulunan bir heyetten kaza ile travma sonrası stres bozukluğu arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı da değerlendirilmek suretiyle olay tarihinde yürürlükte bulunan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak ve yukarıda açıklandığı şekilde rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
5.Bozma sebebine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2.Bozma sebebine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,
28.000,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.