Logo

3. Hukuk Dairesi2024/603 E. 2024/4287 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sağlık hizmeti satın alım sözleşmesi kapsamında davalı Kurum tarafından davacı sağlık hizmeti sunucusuna yapılan kesintinin yerinde olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bilirkişi raporunu düzenleyen heyetin uyuşmazlık konusu özel ve teknik bilgi gerektiren alanda uzman hekim içermemesi, dolayısıyla raporun hüküm kurmaya yeterli olmaması ve Yargıtay denetimine elverişli bulunmaması gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1028 E., 2023/1846 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/958 E., 2021/281 K.

Taraflar arasında birleştirilerek görülen menfi tespit ve istirdat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili asıl davada; taraflar arasında her yıl yenilenen sağlık hizmeti satın alım sözleşmesi bulunduğunu, davalı Kurum tarafından gönderilen yazı ile manuel fatura düzenleme şartlarını taşımamasına rağmen bu şekilde düzenlenen faturaların sehven ödendiği gerekçesiyle Aralık 2017 dönemi için sunulan yoğun bakım hizmetleri için müvekkilinin hak edişlerinden 50.472,13 TL tutarında kesinti yapılacağının bildirildiğini ancak müvekkilinin acil olarak gelen hastaları kabul etmek zorunda olduğunu, mevzuat gereği bu hastaları geri çevirme hakkı olmadığından gerekli tedavinin yapılması gerektiğini, her hastaya şikayeti doğrultusunda ve sözleşmeye uygun şekilde işlem yapıldığını ileri sürerek; kesinti işleminin hukuka aykırı olduğunun ve müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile 50.472,13 TL’nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

2. Davacı vekili birleşen davada; davalı Kurum tarafından aynı gerekçeyle müvekkilinin 2018 yılı Ocak ilâ Haziran ayı fatura dönemine ilişkin hak edişlerinden 1.271.055,47 TL tutarında kesinti yapılacağının bildirildiğini, ancak müvekkilince sigortalı hastalara sunulan sağlık hizmetlerinin taraflar arasındaki sözleşmeye ve mevzuat hükümlerine uygun şekilde Kuruma fatura edildiğini ileri sürerek; kesinti işleminin hukuka aykırı olduğunun ve müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile 1.271.055,47 TL'nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; müvekkili Kurumca dava konusu faturaların, manuel faturalandırma yapabilmek için aranan istisnai şartlardan herhangi birini taşımadığının tespit edildiğini, davacı tarafça manuel düzenlenen faturaların hangi yataklarda verilen hizmetlere ilişkin olduğunun bildirilmediğini, bu hususun açıklanması gerektiğini, ayrıca tescilsiz yataklarda verilmiş hizmetlere ilişkin fatura bedellerinin Sağlık Uygulama Tebliği'nin (SUT) (2.4.4.H) maddesi uyarınca ödenmesine imkân bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; uyuşmazlık konusu döneme ilişkin taraflar arasındaki sağlık hizmeti satın alma sözleşmesi kapsamında tedavileri yapılan Kurum sigortalısı hastalar yönünden yapılan işlemler ile düzenlenen faturaların, işlemin yapıldığı tarihte yürürlükte olan SUT hükümlerine göre her bir hasta yönünden ayrı ayrı değerlendirilerek ve kesinti yapılan işlemler yönünden gerekçesi açıklanmak suretiyle düzenlenen bilirkişi heyeti raporunda; asıl davaya konu kesinti işleminden 50.472,13 TL'lik kısmın, birleşen davada ise 1.259.389,89 TL'lik kısmın yerinde olmadığı, bakiye kesintinin ise yerinde olduğu yönünde görüş bildirildiği, söz konusu raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu; öte yandan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117 nci maddesinde belirtildiği üzere, muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olacağından ve davacının dava açmadan önce ihtar çekerek davalıyı mütemerrit duruma düşürdüğü ispat edilemediğinden ve tarafların sıfatları da gözetilerek belirlenen tutarın dava tarihi itibariyle yasal faiziyle birlikte hüküm altına alınması gerektiğinden bahisle; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise kısmen kabulüne, davalı Kurumca tesis edilen kesinti işleminden dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti ile davacının hak edişlerinden kesilen 50.472,13 TL ve 1.259.389,89 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, heyette yer alan hekim bilirkişinin uzmanlık alanının ne olduğunun anlaşılamadığını, kadın doğum ve tüp bebek konularında uzman olduğu varsayılsa dahi davaya konu yoğun bakım hizmetleri arasında başka uzmanlık alanlarına giren hastaların da bulunduğunu; dava konusu faturaların SUT hükümlerinde belirtilen istisnai manuel fatura edilebilme şartlarından herhangi birini taşımadığını, Medula sisteminin aynı gün aynı numaralı yoğun bakım yatağına birden fazla hasta girişine izin vermediğini ve hasta taburcu olmadan aynı yatağa başka bir hasta yatırılamayacağını, özel sağlık tesisleri bünyesindeki yoğun bakım servislerine ait yatak sayılarının Bakanlıkça düzenlenen faaliyet izin belgesinde yazılı yoğun bakım yatak sayısını aşamayacağını ve bu sayının üzerinde hasta kabulü yapılamayacağını, davacı sağlık hizmeti sunucusunun ise bu yükümlülüklerine aykırı hareket ederek sözleşme ve SUT hükümlerini ihlal ettiğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince verilen kararda usul ve esas yönünden herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; sağlık hizmeti satın alım sözleşmesine dayalı olarak davacı hakkında uygulanan kesinti işleminden dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile kesintinin iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 266 ncı maddesi,

2. 2011/62 sayılı "Fatura Bedellerinin Ödenmesi" Konulu Genelge'nin 1.7.1 inci maddesi,

3. Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği'nin (2.4.4.H) ve (5.2.1.) maddeleri,

3. Değerlendirme

1. 6100 sayılı Kanun'un 266 ncı maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hâkimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hâkimlik mesleğinin gereği olarak hâkimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. Kanun'un 281 inci maddesinde de tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemenin bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır. Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup hüküm kurmaya dayanak yapılabilir. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu serbestçe takdir eder. Hâkim raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi, gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.

2. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Mahkemece davacı hakkında uygulanan kesinti işleminin yerinde olup olmadığının denetlenmesi amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de, raporu düzenleyen bilirkişi heyetinin emekli SGK müfettişi, mali müşavir ile kadın doğum, tüp bebek ve tıp etiği konusunda uzman hastane yöneticisi hekimden oluşturulduğu anlaşılmıştır. Ne var ki, raporu karara esas alınan bilirkişi heyetinde, kesinti yapılan işlemlerin ait olduğu her branştan doktorun bulunmaması nedeniyle söz konusu bilirkişi raporu hüküm vermeye yeterli değildir. Bu durumda, İlk Derece Mahkemesince; davalı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinde özellikle bildirdiği hususlardaki itirazlarını da karşılar nitelikte ve genel cerrahi, yenidoğan ve erişkin yoğun bakımı konularında uzman hekim bilirkişiler ile bir SGK uzmanı ve bir hesap uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden; taraflar arasındaki sözleşme maddeleri, SUT hükümleri ve ilgili diğer mevzuata göre hazırlanacak, her hasta bazında gerekçeleriyle birlikte değerlendirme yapılarak kesinti işlemlerinin yerinde olup olmadığına dair tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, uyuşmazlık konusunda yeterli uzmanlığı bulunmayan hekim bilirkişinin yer aldığı heyet tarafından düzenlenen raporun benimsenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.

3. Bozma nedenine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA,

3. Bozma nedenine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.