Logo

4. Hukuk Dairesi2024/35 E. 2024/5603 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından balkondan atılarak öldürülen oğlunun desteğini yitiren davacının açtığı tazminat davasında, davalının istinaf başvurusunun süresinde olup olmadığı ve işin esasının incelenip incelenmeyeceği noktasında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, davalının istinaf başvurusunun süresinde olmadığı gerekçesiyle verdiği ret kararının, istinaf süresinin adli tatile denk gelmesi nedeniyle HMK 104. maddesi gereğince uzamış olması gözetilerek bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2677 E., 2023/2393 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabulüne/Davalı Vekilinin İstinaf Dilekçesinin Reddine /Davalının Temyiz Dilekçesinin Reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/915 E., 2023/352 K.

Taraflar arasındaki haksız fiilden kaynaklanan tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf dilekçesinin süreden reddine, bu kararın temyizi üzerine de 21.11.2023 tarihli ek karar ile verilen karar kesin olduğundan davalının temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin 21.11.2023 tarihli ek kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; 18.07.2014 tarihinde davacının oğlunun davalı tarafından balkondan atılması nedeniyle hayatını kaybettiğini, davalının bu eylemi nedeniyle yargılandığını ve cezalandırılmasına karar verildiğini, bu kararın kesinleştiğini, davacının oğlunun ölümü nedeniyle hem maddi hem de manevi olarak desteğini yitirdiğini belirterek, 50.000,00 TL manevi tazminat ile fazlaya ilişkin hakları sakları kalmak kaydı ile 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; destekten yoksun kalma tazminatı talebini 330.810,23 TL olarak ıslah etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; maktul ile sanığın kavga ettiklerine dair en yakın kapı komşuları da dahil hiçbir kimsenin beyanın bulunmadığını, maktul ile sanığın balkonda kavga ettiğini, sanığın maktulü balkondan aşağı attığını veya maktulün düştüğünü gören kimsenin olmadığını, olay yerine gelen polislerin maktul ile ilk temaslarında maktulün "düştüm" şeklinde beyanda bulunduğu ve bu beyanın günün nöbetçi savcısına bildirildiğini, maktulün 9 gün yaşadığını ve bu süreç içerisinde annesi, kız kardeşi ve yakınları ile birkaç kez görüştüğünü, maktulün uyuşturucu bağımlısı ve psikolojik sorunlarının bulunduğu tanık beyanları ve hastanede annesi ile yaptığı görüşmede sabit olduğunu, müvekkilinin eyleminden veya kusurundan yola çıkılarak olayın olmasına nazaran kendi kusuru ile ölümüne sebebiyet vermesi ihtimali söz konusu olduğunu, davalıya ölüm ve cismani zarara sebebiyet verme nedeniyle tazminata hükmedilmesinin hukuken mümkün olmayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Ceza Mahkemesinin mahkumiyet hükmü hukuk hakimi yönünden bağlayıcı olup davalının sübuta ilişkin savunmasına itibar edilmediği somut olayda, davacının, oğlu ...'nin davalı tarafından olası kasıtla öldürülmesi sonucu desteğinden yoksun kaldığı, olası kasıtla bu fiili işlediğinin ceza mahkemesi kararı ile sabit olduğu, ölüm tarihinde bekar olan müteveffanın 1993 doğumlu olup iki kız kardeşinin bulunduğu, aktüer uzmanı bilirkişi tarafından TRH 2010 yaşam tablosuna göre yaşam süresinin belirlendiği ve progresif rant yöntemi kullanılarak hesaplama yapıldığı, pay durumunun tespit edildiği, haksız tahrik ve benzeri bir indirim sebebinin mevcut olmadığı, asgari ücret üzerinden hesaplama yapan bilirkişi raporunun yeterli olduğu ve belirlenen tutar üzerinden destekten yoksun kalma tazminatı talebinin ıslah edildiği, manevi tazminat talebi yönünden ise, olay tarihi, olası kasıt ile öldürme suçundan verilen ve haksız tahrik indirimi uygulanmayan mahkumiyet hükmü, davacının yakınlık derecesi, ceza dosyası, davacının yaşı, olayın oluş şekli, davacının sıfatı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile manevi tazminatın bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği yönündeki ilkeler dikkate alındığında, oğlu ...'nin ölümü sebebiyle davacı babanın, manevi tazminat talebinin somut olayın özelliklerine ve manevi tazminatın amacına uygun miktarda olduğu kanaatine varıldığı ve manevi tazminat talebinin de tümden kabulüne karar verildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 330.810,23 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 50.000,00 TL manevi tazminatın 18.07.2014 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; müteveffa ile davalı arasında husumet bulunmadığını, müteveffa ile sanığın kavga ettiğine, balkondan atıldığına ilişkin hiçbir tanık bulunmadığını, müteveffanın kendisinin düştüm şeklinde ifade verdiğini, müteveffanın anne ve babasının oğullarının davalı tarafından öldürüldüğüne ilişkin ilk başta bir iddialarının olmadığını, başlangıçta şikayetçi de olmadıklarını, ceza mahkemesi kararının hatalı olduğunu, kararın kesinleşmemiş olduğunu, müvekkilinin kusurunun ne olduğu ve hangi eyleminin ölüme sebep olduğunun belirlenemediğini, olay ile müvekkilinin eylemi arasında illiyet bağı kuralamadığını, müteveffanın da kusuru bulunması sebebi ile tazminatın kaldırılması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 26.10.2023 tarihli kararı ile, İlk Derece Mahkemesince gerekçeli karar istinaf kanun yoluna başvuran davacıya usulüne uygun olarak 26.07.2023 tarihinde tebliğ edilmiş olup istinaf başvurusunun yasal süre geçtikten sonra 08.09.2023 tarihinde yapıldığı, istinaf yoluna süresi içinde başvurulmadığı anlaşılmakla, HMK'nın 346 ncı maddesi gereğince davalı tarafın istinaf dilekçesinin süre yönünden reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir.

D. Bölge Adliye Mahkemesinin 21.11.2023 Tarihli Ek Kararı

Davalı vekilinin bu kararı temyiz etmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 21.11.2023 tarihli ek karar ile istinaf dilekçesinin süre yönünden reddine ilişkin kararın kesin olarak verildiği, kesin kararın temyiz edilme olanağı bulunmadığı gerekçesi ile davalı vekilinin ek karara yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararlarına karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili ek kararlara karşı verdiği temyiz dilekçesinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda (6100 sayılı Kanun) istinaf süresinin süresi içinde yapılmadığına ilişkin verilen kararların kesin olduğuna ilişkin bir hüküm bulunmadığını, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusu süresi içinde olmadığından dilekçenin reddine ilişkin kararlarının temyiz edilebileceğini, kaldı ki 6100 sayılı Kanun'da bu konuda hüküm bulunmamakla birlikte 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda bu yönde hüküm bulunduğunu, ancak bu hükmün de mahkemeye erişim hakkına ölçüsüz müdahale olması nedeniyle Anayasa Mahkemesince iptal edildiğini, kaldı ki istinafa başvurunun da yasal süresi içinde yapıldığını, istinaf süresinin son gününün adli tatile rastladığını, bu nedenle 6100 sayılı Kanun'un 104 üncü maddesine göre adli tatil bitiminden itibaren 1 haftalık süre içinde istinaf yoluna başvurulabileceğini, başvurunun da bu süre içinde 08.09.2023 tarihinde yapıldığını, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf dilekçesinin süre geçtikten sonra verilmesi nedeniyle istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararı ile istinaf dilekçesinin süre yönünden reddine ilişkin kararın kesin karar olması sebebiyle temyiz dilekçesinin reddine ilişkin ek kararının yerinde olmadığını, müteveffa ile davalı arasında husumet bulunmadığını, müteveffa ile sanığın kavga ettiğine, balkondan atıldığına ilişkin hiçbir tanık bulunmadığını, müteveffanın kendisinin düştüm şeklinde ifade verdiğini, müteveffanın anne ve babasının oğullarının davalı tarafından öldürüldüğüne ilişkin ilk başta bir iddialarının olmadığını, başlangıçta şikayetçi de olmadıklarını, ceza mahkemesi kararının hatalı olduğunu, kararın kesinleşmemiş olduğunu, müvekkilinin kusurunun ne olduğu ve hangi eyleminin ölüme sebep olduğunun belirlenemediğini, olay ile müvekkilinin eylemi arasında illiyet bağı kuralamadığını, müteveffanın da kusuru bulunması sebebi ile tazminatın kaldırılması gerektiğini belirterek kararların bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; davalının haksız fiili nedeniyle vefat eden oğlunun desteğini yitiren davacının destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 102, 104, 346, 353, 362 ve 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49, 53 ve 56 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin istinaf talebi süresi içinde yapılmadığından, istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin bu kararı temyiz etmesi üzerine ise istinaf dilekçesinin süre yönünden reddine ilişkin kararların kesin olduğundan bahisle temyiz dilekçesinin reddine ilişkin ek karar verilmiştir. Ek karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz edilemeyen kararlar 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinde sayılmış olup sayılan kararlar arasında bölge adliye mahkemesince istinaf talebinin süresi içinde yapılmaması nedeniyle verilecek istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararlar bulunmamaktadır. Esasen istinaf dilekçesinin süresinde olmaması halinde 6100 sayılı Kanun'un 346 ncı maddesi gereğince ret kararı, kararı veren İlk Derece Mahkemesince verilebilir ve bu ret kararına karşı bölge adliye mahkemesine başvurulabilir. Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf dilekçesinin süresinde olmadığına yönelik kararı kesin değildir, temyize getirilebilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesinin 21.11.2023 tarihli, istinaf talebi süresinde yapılmadığından istinaf dilekçesinin reddine ilişkin karar kesin olduğundan temyiz dilekçesinin reddine ilişkin ek kararının kaldırılması gereklidir.

Bölge Adliye Mahkemesinin 21.11.2023 tarihli ek kararı kaldırılarak yapılan incelemede; davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf dilekçesinin süresinde olmadığı yönündeki kararına ilişkin temyizine gelince; davalıya İlk Derece Mahkemesi kararı 26.07.2023 tarihinde adli tatil içinde tebliğ olmuştur. İstinaf dilekçesinin verilme süresi adli tatil içinde son bulmaktadır. Bu durumda 6100 sayılı Kanun'un 102 ve 104 üncü maddeleri uygulama alanı bulacaktır. Bu maddelere göre bu kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi adli tatile rastlarsa bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzamış sayılacaktır. Davalının istinaf dilekçesini verme süresi adli tatil içinde son bulduğundan 104 üncü madde gereğince istinaf dilekçesini adli tatilin bittiği günden itibaren 1 hafta içinde verebilecektir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesi bu sürenin son günü olan 08.09.2023 tarihinde verilmiştir. Bu durumda davalının istinaf talebi süresi içinde yapılmıştır. Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf talebinin süresi içinde yapılmadığına ilişkin 26.10.2023 tarihli kararı yerinde değildir.

Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı gözetilerek işin esasına girilmesi, davalının istinaf sebepleri kapsamında değerlendirme yapılması gerekirken, yazılı gerekçeyle süreden ret kararı verilmesi doğru olmamış, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Bölge Adliye Mahkemesinin 21.11.2023 tarihli ek kararı kaldırılarak, 26.10.2023 tarihli ek kararın davalı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine,

Dosyanın istinaf incelemesi yapılması için Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.06.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi