Logo

5. Hukuk Dairesi2022/16705 E. 2023/6570 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İdare tarafından kamulaştırıldığı iddia edilen taşınmazın tapuda idare adına tescil istemine karşı davalılar tarafından 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesindeki hak düşürücü süre itirazında bulunulması.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespitinin kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde davalılar veya murisleri tarafından herhangi bir itirazda bulunulmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi'nin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki 2942 sayılı Kamulaştırma Kanun’un (2942 sayılı Kanun) mülga 17 nci maddesi uyarınca tescil istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi eski 41 (yeni 610 ada 14) parsel sayılı taşınmazın 10.02.1978 tarihli kamu yararı kararına istinaden usulüne uygun olarak kamulaştırıldığını, noter tebligatının yapıldığını ve bedelin bloke edildiğini, kamulaştırmanın kesinleştiğini, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalılar adına kayıtlı dava konusu taşınmazın 2015 yılında yol yapılmak suretiyle el atıldığını, davalılar tarafından kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açıldığını, bu dava görülürken davacı idare tarafından bedel tespit ve tescil davası açıldığını, daha sonradan bu davadan feragat ederek işbu tapu iptal ve tescil davasının açıldığını, kamulaştırma bedelinin ödenmediğini, idare tarafından kadastro tespitine itiraz edilmediğini ve 3402 sayılı Kadastro Kanun’un (3402 sayılı Kanun) 12 nci maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiğini, davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı idareye yükletilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sonucu 1988 yılında muris ... adına tespit gördüğü, kadastro tespitinin kesinleştiğini, 3402 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, usulüne uygun yapılmış bir kamulaştırma işleminin bulunmadığını, bedelin şartlı depo edildiğini ve davalılara herhangi bir ödeme yapılmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya dayanak yapılan kamulaştırma işleminin tespit tarihinden önce yapıldığının bildirilmesi, mahkemenin aynı taşınmaza ilişkin görülen davada alınan bilirkişi raporunda 2015 yılında stabilize yapılarak yol olarak kullanıldığının belirtilmesi, çekişmeli taşınmaza ait kadastro tespitinin kesinleştiği 18.10.1988 günü ile dava tarihi olan 21.03.2017 günü arasında 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğunun belirlenmesine göre mahkemece davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iki numaralı alt bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 1978 yılında kamu yararı kararı ile kamulaştırıldığını, tebligat işlemlerinin tamamlanıp bedelin depo edildiğini, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 705 inci maddesi uyarınca kamulaştırma işlemi nedeniyle mülkiyetin tescilden önce idareye geçtiğini, kadastro tespiti sırasında dava konusu taşınmazın tamamının kamulaştırma alanı içinde kaldığını ve bu durum tapuya şerh edildiğinden davalıların bu durumdan haberdar olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesini belirterek kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 2942 sayılı Kanun’un mülga 17 nci maddesi uyarınca tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un mülga 17 inci maddesi.

3. 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin 3 üncü fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmazın tarla vasfıyla davalıların murisi ... oğlu ... adına tespit gördüğü ve kadastro tespitinin 18.10.1988 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakta olup, 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca kadastro tutanaklarında belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere, tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz hükmü gözetildiğinde, davalılar ve murisleri tarafından 10 yıllık hak düşürücü süre içinde herhangi bir tespite itiraz davasının açılmadığı anlaşılmakta olup, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.