"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/446 Esas, 2022/356 Karar
KARAR : Usulden ret
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; yargı yolu dava şartının bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi ...ın 19.10.1957 tarihinde dava konusu İzmir ili, Bayraklı ilçesi, Turan Mahallesi 2037 ada 37 parsel sayılı taşınmazdan 600/133920 hisse satın aldığını, murisin satın aldığı hissenin arz üzerindeki toplam miktarının 2.172 m²ye tekabül ettiğini, davalı idare tarafından 1987 yılında 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanunu'nun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun’un (2981 sayılı Kanun) 3290 sayılı Kanun ile değişik 10 uncu maddesinin (c) bendine göre ıslah-imar planı uygulaması yapıldığını, murisin 2.172 m²lik hissesine karşılık Bayraklı ilçesi, ... Mahallesi 36901 ada 23 parsel sayılı taşınmazda 235 m²lik hisse verildiğini, müvekkillerinin murisine %35 oranında düzenleme ortaklık payı kesintisinden sonra 1.412 m²lik yer verilmesi gerekirken 235 m² yer verildiğini, 1.177 m²lik eksik yer bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat niteliğinde olmadığını, Uyuşmazlık Mahkemesinin 2010/226 Esas, 2011/25 Karar sayılı kararı ile açıkça imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik davaların idari yargı yerinde çözülmesi gerektiğini, somut olayda ıslah-imar uygulaması sonucu oluşan bir zararın söz konusu olduğunu, bu nedenle davanın görevsiz yargı yolunda açıldığını, ıslah-imar planına süresinde itiraz edilmediğini, hak düşürücü sürenin geçirildiği imar uygulaması sonucu verilen hissenin doğru olduğunu ileri sürerek davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.01.2016 tarihli ve 2015/135 Esas, 2016/9 Karar sayılı kararı ile yargı yolu dava şartının bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 20.04.2017 tarihli ve 2017/300 Esas, 2017/251 Karar sayılı kararı ile davanın ıslah-imar uygulaması neticesinde davacılara tapulu hisselerine karşılık başka bir parselden yer verildiği, ancak bu yerin düzenleme ortaklık payı kesintisinden sonra toplam 1.412 m² olması gerekirken yalnızca toplam 235 m² olduğu iddiası ile eksik kalan kısmın bedelinin tahsili istemine ilişkin olarak açıldığı, dava dilekçesi incelendiğinde davanın davalı idarenin uygulamasından doğan zararların giderilmesi istemiyle açıldığının anlaşıldığı, Uyuşmazlık Mahkemesinin 2010/226 Esas, 2011/25 Karar sayılı 07.02.2011 tarihli kararı da dikkate alındığında imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; davacılar murisi Adalet Odyak’ın dava konusu 2037 ada 37 parsel sayılı taşınmazda 600/133920 hissesi bulunmakta iken davalı idare tarafından yapılan imar uygulamasında davacı murisinin hissesi 600/803520 olarak kabul edilmek suretiyle dağıtım cetveli düzenlendiği ve bu hisseler üzerinden düzenleme ortaklık payı kesilip, yer tahsis edildiğinin belirtildiği, bu itibarla öncelikle Karşıyaka 2. Bölge Tapu Sicil Muhafızlığının yazısı karşısında, Mahkemece imar uygulamasına esas alınan payın mı yoksa tapu kaydında belirtilen payın mı doğru olduğunun anlaşılması için gerçek payın tespiti bakımından dava açılması için süre verilmesi, gerçek payın tapu kaydındaki pay olduğunun anlaşılması halinde; tapudaki hissesi ile imar uygulamasında dağıtım cetvelinde gösterilen hissesi arasındaki fark tespit edilip, bu kısma kamulaştırmasız el atıldığı kabul edilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden bahisle görev nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararı ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Uyuşmazlık Mahkemesi kararını gözeterek idari yargının görevli olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi ...ın 19.10.1957 tarihinde dava konusu 2037 ada 37 parsel sayılı taşınmazdan 600/133920 hisse satın aldığını, murisin satın aldığı hissenin arz üzerindeki toplam miktarının 2.172 m²ye tekabül ettiğini, davalı idare tarafından 1987 yılında 2981 sayılı Kanun'un 3290 sayılı Kanun'la değişik 10 uncu maddesinin (c) bendine göre ıslah-imar planı uygulaması yapıldığını ve müvekkilleri murisinin resmi tapu kaydındaki hissesini hiçbir yetkisi yokken hukuka aykırı olarak değiştererek küçülttüğünü, murisin 2.172 m²lik hissesine karşılık Bayraklı ilçesi, ... Mahallesi 36901 ada 23 parsel sayılı taşınmazda 235 m²lik hisse verildiğini, müvekkillerinin murisine %35 oranında düzenleme ortaklık payı kesintisinden sonra 1.412 m²lik yer verilmesi gerekirken 235 m² yer verildiğini, açıkça mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, bu davanın Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin yerleşmiş kararlarında "eksik verilen yer" bedelinin tahsili davası olarak nitelendirildiğini, Uyuşmazlık Mahkemesi kararında yer alan davanın 2981 sayılı Kanun'da öngörülen hak sahipliği esasına dayandığı, hak sahipliğinin tespitinin ise idari usul ve esaslar çerçevesinde belirlendiğinin açık olduğu yönündeki değerlendirmesinin hatalı olduğunu, davanın adli yargının görev alanı içinde olduğunu, davanın 30.12.2015 tarihinde açıldığını, delillerin toplanıp hükmün verileceği aşamada dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin usul ekonomisine de aykırı olduğunu, ayrıca davalı ... tarafından ıslah-imar uygulamasının 1987 yılında yapılması nedeniyle açılacak idari davanın süre yönünden reddolunacağını, davanın idari yargıda görülme olanağının da bulunmadığını belirterek kararın bozulması gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki 2981 sayılı Kanun’un 3290 sayılı Kanun ile değişik 10 uncu maddesi uyarınca yapılan imar uygulaması sırasında eksik verilen yer karşılığının tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 28 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Davacı tarafın dava konusu İzmir ili, Bayraklı ilçesi, Turan Mahallesi 2037 ada 37 parsel sayılı taşınmazda davalı idare tarafından 1987 yılında 2981 sayılı Kanun'un 3290 sayılı Kanun'la değişik 10 uncu maddesinin (c) bendine göre ıslah-imar planı uygulaması yapıldığını ve müvekkillerinin murisine %35 oranında düzenleme ortaklık payı kesintisinden sonra 1.412 m²lik yer verilmesi gerekirken 235 m² yer verildiği iddiasıyla eksik verilen yer kesinti bedelinin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi isteminde bulunduğu, davalı idarece davanın idari yargının görevine girdiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulduğu ve İlk Derece Mahkemesince itirazın reddi üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istenildiği, bunun üzerine dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği, Uyuşmazlık Mahkemesinin 18.04.2022 tarihli ve 2021/816 Esas, 2022/227 Karar sayılı kararı ile eldeki davanın çözümünde idari yargının görevli olduğuna ilişkin kesin olarak karar verildiğinden İlk Derece Mahkemesinin yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği sebebi ile davanın usulden reddine dair karar vermesi uygundur.
3. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
04.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.