Logo

5. Hukuk Dairesi2023/11604 E. 2024/4961 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptalinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkin davada, davacının kusurlu davranışlarının illiyet bağını kesip kesmediği ve tazminat miktarının doğru hesaplanıp hesaplanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının taşınmazı satın alırken gösterdiği kusurlu davranışları ve bu kusurun illiyet bağını kesip kesmediği hususunda yeterli inceleme yapılmadan tazminata hükmedilmesi ve tazminatın hesaplanmasında değerlendirme ve faiz başlangıç tarihinin hatalı belirlenmesi gözetilerek, yerel mahkeme kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/964 Esas, 2023/2008 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ:...Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/3 Esas, 2023/11 Karar

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 07.05.2013 tarihinde... ili,... Mahallesi 185 ada 72 parsel sayılı taşınmazı 1979 yevmiye numaralı işlem ile 07.05.2013 tarihinde tapu müdürünün işlemi ile...dan satın aldığını, dava dışı Müteahhit ...ile Başmakçı Noterliğinde 02.05.2014 tarihli ve 583 yevmiye nosuyla Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi Sözleşmesi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat sözleşmesi düzenlenerek,...Belediyesinin tevhit ve ifraz işlemleri sonrası oluşan arsa vasıflı 185 ada 416 ve 824 ada 1 parsel sayılı taşınmazlara 80 daire ve 5 bloktan oluşan ... projesine başladığını, ancak inşaata başladıktan sonra dava dışı 3. kişilerin 185 ada 72 parsele yönelik...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/224 Esas, 2015/410 Karar sayılı kararıyla yolsuz tescile dayalı açmış oldukları tapu iptal ve tescil davası sonucunda, müvekkilinin satın aldığı taşınmazın tapusunun iptali ile 3. kişiler adına tesciline karar verildiğini ve bu kararın Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 18.01.2018 tarihli ve 2016/2015 Esas, 2018/422 Karar sayılı kararıyla onandığını, bunun akabinde müvekkilinin yaptığı yapı denetim sözleşmesinin feshedildiğini ve...Belediyesi tarafından da yapı ruhsatının iptal edildiğini, bu durumun müvekkilini zarara uğrattığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile mahkemece iptal edilen tapu kaydı sonrasında sözleşmenin kısmi olarak aynı şartlarda devam etmesinin mümkün olup olmayacağını, projenin aynı şartlarda devam etme olanağı bulunmaz ise toplam 16 dairenin dava tarihindeki anahtar teslimi ile bitmiş hali ile rayiç miktarını, projenin aynı şartlarda devam etme olanağı var ise 4’ü dubleks olmak üzere toplam 16 daireden dava dışı 185 ada 71 parsel dışında kalan kısmına yapılacak oranlama ile ortaya çıkacak daire sayısının dava tarihindeki rayiç miktarını, yine müvekkiline ait iken tevhit ve ifraz işleminden sonra ayrılarak 185 ada 416 parsel numarasını alan 1.570,05 m²lik arsa vasıflı taşınmazın...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/224 Esas, 2015/410 Karar sayılı dosyasının kesinleşme tarihindeki rayiç değerinin müvekkilinin aynı dosyadan vermiş olduğu 31.07.2014 tarihli dilekçe ile yapılan ihbar tarihi olan 31.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle: davanın kusursuz sorumluluk nedeniyle açıldığını, dava konusu olayda kusursuz sorumlulukla ilgili kanunumuzun aradığı koşulların gerçekleşmediğini, davanın süresi içinde açılmadığından zaman aşımı itirazında bulunduklarını, yapılan Akitli ve Akitsiz işlemler Kanun Tüzük ve Yönetmeliklerine göre yapıldığından yapılan satış işleminde müvekkil idaremizin herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını,...Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 13.06.2014 tarihli ve 2014/963 Soruşturma Esas, 2014/554 Karar Nolu Takipsizlik kararında müvekkil idarenin konuyla ilgili olarak herhangi bir kusur ya da ihmali bulunduğuna ilişkin bir hüküm bulunmadığını, açılan davanın aleyhlerine çıkması durumunda kendilerine rücu edilecek kişilerin de davaya dahil edilmelerini, bu nedenlerle açılan davanın reddine, yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, 2.561.784,14 TL tazminat bedelinin 31.07.1014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın eksik inceleme ve delillerin yanlış değerlendirilmesi sonucu verilmiş olup, usul ve kanuna aykırı olduğunu, mahkemece yapılan yargılamada kaldırma ilamında belirtilen hususlardaki eksiklikler giderilmeden karar verildiğini, davanın kusursuz sorumluluk nedeniyle açılmış olup dava konusu olayda kusursuz sorumlulukla ilgili kanunumuzun aradığı koşulların gerçekleşmediğini, yapılan Akitli ve Akitsiz işlemlerin Kanun, Tüzük ve Yönetmeliklerine göre yapıldığından yapılan satış işleminde müvekkil idarenin herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını,...Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 13.06.2014 tarihli ve 2014/963 Soruşturma Esas, 2014/554 Karar No.lu Takipsizlik kararında idarenin konuyla ilgili olarak herhangi bir kusur ya da ihmali bulunduğuna ilişkin hüküm bulunmadığını, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağının izahtan vareste olduğunu, Mahkemece hükme esas alınan kaldırma kararından sonra alınan bilirkişi ikinci ek raporunun istinaf eden davalı taraf vekiline usule uygun biçimde 11.05.2022 tarihinde ihtaratlı olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen bilirkişi raporuna karşı ne dilekçe ile ne de iki haftalık süresi içinde duruşmada herhangi bir itirazda bulunulmamış; iki haftalık süreden sonra 30.05.2022 tarihinde itiraz dilekçesi sunulmuştur. Dolayısıyla, yukarıda yazılı hususlar göz önünde bulundurulduğunda hesap raporuna süresinde itiraz edilmemesi ile davacı taraf lehine usulü kazanılmış hak oluştuğu açıktır. Bu nedenle davalının, hesap raporuna yönelik istinaf itirazının nazara alınması mümkün bulunmadığını, bu halde istinaf sebepleri ve kamu düzeni çerçevesinde, kararın usul ve kanuna uygun bulunarak davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; tapuda gerçekleştirilen 07.05.2013 tarihli satış işleminde satıcısı Mürüvet Sarıhan (vekili sıfatıyla kızı Müşerref Güneral), alıcı davacı ... olup, tapu kayıtlarının evveliyatına gidildiğinde, ... Mahallesi 185 ada 72 parsel sayılı taşınmazın malikinin ... olduğunu, Mürüvet Sarıhan’ın soyadının da evveliyatında Horzum olduğunun nüfus kayıtlarından anlaşılabildiğini, satış işlemi sırasında da...Nüfus Müdürlüğüne yazı yazıldığında, ... ve Mürüvet Sarıhan adında tek bir kayda ulaşıldığı bilgisi satış öncesinde dosyasına eklendiğini, tüm bunlar olurken...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/224 Esas sayılı dosyası ile ... mirasçıları (ki ...'un 2007 yılında ölmüş olduğu bildirilerek) olduğunu iddia eden Cengiz Horzum ve kardeşleri tarafından, ... Mahallesi 185 ada 72 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile kendileri adına tescili amacıyla dava açıldığını, mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini, taşınmazın ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilerek bu kararın Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin onama kararıyla kesinleştiğini Mahkemece kabul kararı verildiğini; ancak bu kararın kabulünün mümkün olmadığını, zira Mahkemece sadece zararın ne kadar olduğu yönüyle araştırma ve inceleme yapılmış olup, zarar olarak bildirilen alacak kalemleri ile tapu işlemi arasında bir illiyet bağı olup olmadığına dair hiçbir araştırma yapılmadığını, buradan hareketle...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/224 Esas sayılı dosyasında görülen tapu iptali ve tescil konulu davada, davacı ...’in,... Mahallesi 185 ada 72 parsel sayılı taşınmazı her halükarda satın almak için ilk harekete geçen kişi olduğunu, satıcı...ın Dinar'da bile yaşamadığını; ancak ... tarafından bir şekilde satış işleminin yapılmasının sağlandığını, Keza...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/224 Esas, 2015/410 Karar sayılı dosyasında da bu husus '' Bununla birlikte...Tapu ve...Nüfus Müdürlükleri arasında...ile ... isimli kişilerin aslında aynı kişiler olduğuna dair yapılan yazışma tarihi 07.05.2013 tarihi iken davalı Mürüvet Sarıhan tarafından...24. Noterliği 13610 yevmiye sayılı çekişmeli taşınmazın satışı için verilen vekâletnamenin tarihi ise 06.05.2013'tür. Satış için düzenlenen vekâletname tarihi yazışma tarihinden bir gün öncesine ilişkin olmakla davalının her iki müdürlük arasındaki yazışmaya itimat ile işlem yaptığı savına itibar edilmesi olanağı kalmamaktadır.'' şeklinde sabit hale geldiğini, diğer taraftan satıcı Mürüvet Sarıhan’ın talimat duruşmasındaki beyanlarında, kendisinin bir taşınmazı olduğu konusunda ...’in onu ikna ettiği, eşiyle birlikte bu aileyi İzmir'deki evlerinde ziyaret ettiği, kişi taşınmazı olmadığı bilincindeyse de tabiri caizse danışıklı dövüşle satış işlemini gerçekleştiğinin ortada olduğunu, açıklanmaya çalışıldığı üzere, Yargıtay kararında da vurgulanan, işlemle zarar arasındaki illiyet bağı, gerek davacı tarafın gerek 3. Kişilerin kasti ve kusurlu eylemleri nedeniyle kesildiğini, burada artık tapu sicilinin hatalı veya eksik tutulmasından bahsedilemeyeceği açık olup aleyhe fahiş miktarda bir tazminata hükmedilmesinin de kabulü mümkün olmadığından kararın bozulması talebi ile kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Davacı ...’in kendi araştırmaları sonucu...adına kayıtlı olduğunu düşündüğü... ili,... Mahallesi 185 ada 72 parsel sayılı taşınmazı satın almak için...mirasçılarına mektup gönderdiği, bu taşınmaz ve 1 sene öncesinde yan parselini aldığı yerleri birleştirerek devlet desteği ile ceviz ekimi yapacağına dair beyanda bulunarak,...ın...ilçesinde kendisine ait bir taşınmazı olmadığına dair beyanına rağmen, kendisini İzmir’de ziyaret ederek taşınmazın satışına yönelik ikna ettiği,...ın satış tarihinde yaşının 86 olduğu ve ikna edilmesi neticesinde kızına verdiği vekaletname üzerine 07.05.2013 tarihli ve 1979 yevmiye numarasıyla taşınmazı satın aldığı, davacı ...’in ceviz ekimi için almış olduğu taşınmazların...Belediyesinde tevhid ve ifraz işlemleri sonucu arsa vasfına dönüştürülerek dava dışı müteahhit ...ile aralarında Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi Sözleşmesi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat sözleşmesi düzenlenerek 5 blok ve 80 daireli ... projesine başlanıldığı; ancak dava konusu taşınmaz olan 185 ada 72 parselin gerçek sahibi ...’un 06.05.2007 tarihinde vefat ettiği, dava konusu taşınmazın ise mirasçılarına 2009 yılında intikalen geçtiği, taşınmaza yapılan keşif sonucu inşaat projesi yapıldığını gördükleri, bunun üzerine...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/224 Esas, 2015/410 Karar sayılı kararıyla yolsuz tescile dayalı oldukları tapu iptal ve tescil davası açtıkları, davacının satın aldığı taşınmazın o mirasçılar adına tesciline karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 18.01.2018 tarihli ve 2016/2015 Esas, 2018/422 Karar sayılı kararıyla onandığı anlaşılmıştır.

3. Davacının araştırmaları sonucu isim benzerliği olan ve...a ait olduğunu düşündüğü, kendisini ve mirasçılarını ikna ederek taşınmazda devlet desteği ile ceviz ekimi yapacağına dair beyanda bulunarak taşınmazı satmaya ikna ettiği, davalı idarenin temyiz itirazında dile getirdiği üzere...Tapu Müdürlüğü ve...Nüfus Müdürlüğü arasında...ile ... isimli kişilerin aslında aynı kişiler olduğuna dair yapılan yazışma tarihi 07.05.2013 tarihi iken davalı...tarafından...24. Noterliği 13610 yevmiye sayılı çekişmeli taşınmazın satışı için verilen vekâletnamenin tarihinin ise 06.05.2013 olduğunu, dava konusu 185 ada 72 parsel sayılı taşınmazın satışı için düzenlenen vekâletname tarihi Tapu ve Nüfus Müdürlüklerinde yapılan yazışma tarihinden bir gün öncesine ait olduğu...ın talimat duruşmasındaki beyanlarında, kendisinin bir taşınmazı olduğu konusunda ...’in onu ikna ettiğini ifade ettiği gözetildiğinde davacı ...’in kusurlu davranışları nedeniyle zararın oluşup oluşmadığı, bu kusurun illiyet bağının kesilmesi sonucunu doğurup doğurmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmaksızın işin esasına girilerek tazminat kararı verilmesi bozmayı gerektirir.

4. Kabule göre de; Değerlendirme tarihi ve faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olan 13.06.2018 tarihi olması gerekirken davalıya ihbar tarihi olan 31.07.2014 tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru görülmemiştir.

VI. KARAR

1. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.