"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: ...Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2418 Esas, 2023/1508 Karar
ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN
ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN
KARAR : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçelerinde özetle, ...Mevkii 289 (yenileme ile 122 ada 12) parsele davalı idare tarafından usulüne uygun kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkn hakları saklı kalmak kaydıyla ve keşif ile ortaya çıkacak bedel ile ilgili artırım talebinde bulunma hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın, davalı idare tarafından ...İl İdare Kurulunun 18.07.1955 tarihli ve 889 sayılı Menafii Umumiye Kararı (Kamu yararı kararı) ile ... arası yol güzergahına katılmak üzere o dönem yürürlükte olan 1295 sayılı İstimlak Kararnamesi hükümlerine göre kamulaştırıldığını, dava konusu taşınmazın kamulaştırma tarihi olan 1955'li yıllarda tarla konumunda olduğunu, kamulaştırma tarihinde dava konusu taşınmaz etrafında yapılaşma durumunun mevcut olmadığını, halihazırda dahi dava konusu taşınmazın vasfının tarla olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 18.06.2019 tarihli ve 2017/220 Esas, 2019/443 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 08.12.2020 tarihli ve 2019/1147 Esas, 2020/940 Karar sayılı kararı ile dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmazın, davalı idare tarafından ...İl İdare Kurulunun 18.07.1955 tarihli ve 889 sayılı Menafii Umumiye Kararı (Kamu yararı kararı) ile ... arası yol güzergahına katılmak üzere kamulaştırma döneminde yürürlükte olan 1295 sayılı İstimlak Kararnamesi hükümlerine göre kamulaştırıldığı, ancak Kadastro tespit tutanağında istimlak bedellerinin ödenmediği belirtildiğinden, İlk Derece Mahkemesince kamulaştırma işlemlerinin geçersizliği ile davacılar vekilinin beyanlarına istinaden, davaya kamulaştırmasız el atma hükümlerine uygun olarak bakılıp sonuçlandırılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, yine bilirkişilerce dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen geçici 6 ncı maddesi gereğince kamulaştırmasız el konulan taşınmazın 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihleri arasında el konulması halinde el koyma tarihindeki nitelikleri dikkate alınarak değerlendirme yapılmasında da isabetsizlik bulunmadığı, dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmazın 1955-1960 yılları arasında karayolu yapılması ve sonradan da genişletme suretiyle el konulduğu tespit edildiğinden taşınmazın el koyma tarihinde tarım arazisi niteliğinde olduğunun kabulü ile, taşınmazın sulu tarım arazisi vasfında kabul edilip zirai gelir metoduna göre Alanya İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün 2017 yılı verilerinin kullanılarak hesaplama yapılmasının yerinde olduğu ancak davacılar vekili 12.03.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını ... için 350.857,79 TL olarak, ... için ise 320.783.75 TL olarak ıslah ettiğinden, bu miktarlar üzerinden hüküm tesisi gerekirken, davacı tarafın harç ikmali olarak sunduğu 18.06.2019 tarihli dilekçeye istinaden hüküm tesisinin yerinde olmadığı, bu dilekçenin mahiyeti itibarı ile 2. ıslah dilekçesi olduğu anlaşılmakla, davacının talebini arttırmaya yönelik iki kez bedel arttırım dilekçesi sunduğundan 18.06.2019 tarihli talep artırım dilekçesi dikkate alınmadan hüküm tesisi gerektiğinden ve dava konusu taşınmaz tek olup asıl dava ile birleştirilen davalar tek bir hukuki nedene dayalı olarak açıldığından, toplam bedel üzerinden tek vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, asıl ve birleştirilen davalar yönünden ayrı ayrı vekâlet ücreti takdir edilmesinin doğru olmadığından İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 08.12.2020 tarihli ve 2019/1147 Esas, 2020/940 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; taşınmazın dava tarihindeki değerinin dava dilekçesinin verildiği tarih itibarıyla davacı tarafça somut olarak bilinmesi mümkün olmadığından davaya konu edilen taşınmaz bedeline ilişkin dava 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 107 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu, belirsiz alacak davalarında yargılama sırasında toplanan deliller sonunda tazminat miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olduğunda, davacı iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın dava dilekçesinde belirttiği miktarı arttırabileceği, bu nedenle davacılar vekilinin 12.03.2019 tarihli dilekçesi bedel arttırım niteliğinde bir talep olmayıp alacağın belirlendiği dilekçe olduğu, 18.06.2019 tarihli dilekçesi ise bedel arttırım talebi niteliğindedir. 18.06.2019 tarihli dilekçede belirtilen tutar üzerinden bir karar verilmesi gerekirken, davacılar vekilinin 18.06.2019 tarihli dilekçesindeki talebini ikinci bedel arttırım talebi olarak kabul edilip yargılama sırasında ikinci kez bedel arttırımı yapılamayacağı gerekçesiyle 12.03.2019 tarihli dilekçede belirtilen miktar üzerinden hüküm kurulması doğru olmadığı gibi Dairemiz geri çevirme kararından sonra aldırılan 24.02.2022 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaza 1958 yılından sonra el atıldığı ancak 1963-2009 yılları arasında hava fotoğrafları bulunmadığından hangi yıl el atıldığının tespit edilemediği belirtildiğinden, dava konusu taşınmaza fiilen hangi tarihte (ay, gün ve yıl olarak) el atıldığı taraflardan sorularak, el atma tarihine ilişkin tüm belgeler (yer teslim tutanağı, geçici ve kesin kabul tutanakları vs) ile dava konusu taşınmaz ve çevresine ait 04.11.1983 tarihinden öncesini ve bu tarihten sonrasını gösterir şekilde hava fotoğrafları getirtilip, hava fotoğrafları ile ölçekli kroki çakıştırılmak suretiyle el atma tarihinin kesin olarak tespit edilerek, el atma tarihinin 04.11.1983 tarihinden önce olduğunun tespiti halinde maktu vekâlet ücretine, sonra olduğunun belirlenmesi halinde ise nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği düşünülmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmeyerek Bölge Adliye Mahkemesi Kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen ilamı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; Alanya postası isimli gazetede yapılan ilanda taşınmaza 14.01.1956 tarihinde el konulacağının bildirildiğini, taşınmaza el atma tarihinin 1956 yılı olduğunu ve 221 sayılı Kanun gözetilerek hüküm verilmesi gerektiğini, objektif değer artış oranının ve kapitalizasyon faizinin hatalı belirlendiğini, masrafın brüt gelirinin 1/3'ü oranında alınmasının hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un geçici 6 ncı maddesinin birinci, ikinci ve altıncı fıkraları.
3. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre özellikle hava fotoğrafı incelemesi yapan fen bilirkişi raporunda 1963 yılında fiili kullanımı tespit edilemeyen yolun, 1977 yılında fiilen şevle birlikte 20 metrelik kısmının yol olarak kullanıldığının, 1986 yılında aynı kullanımın devam ettiğinin anlaşıldığı belirtildiğinden dava konusu taşınmaza el atma tarihindeki niteliğine göre gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.
3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kararının ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.