"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/93 Esas, 2022/2069 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 30. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/453 Esas, 2021/30 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Ankara ili, Çankaya ilçesi, ... Mahallesi, eski 222 parsel sayılı taşınmazda müvekkillerinin murisi bidayetinde malik bulunduklarını, ancak 1955 yılında söz konusu taşınmazın mevzuata uygun olarak ifraz işlemine tabi tutularak çok sayıda kadastro parselinin oluşturulduğunu, ancak bu parsellerin yolu olarak kök parsel olan 222 nolu parselden 9.143m²lik kısmın kadastro yolu (Geçit mahalli) olarak ayrıldığını, anılan bölgede muhtelif kurumlarca kamulaştırma yapıldığını veya imar düzenlemesine alındığını, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye alınmayıp davalı kurumlar uhdesinde bırakıldığı belirtilerek dava konusu taşımmazın geçit mahalli adı altında kesilen 9.143 m² miktarlı kısmına fiilen el konulması nedeniyle davalı idarelerden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... Belediyesi vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini ayrıca taşınmaza fiili ve hukuki el atma mevcut olmadığından davanın İdari Yargıda görülmesi gerektiğini, dava konusu parselde müvekkili idarece kamulaştırma zorunlu olmadığından ve el atma söz konusu olmadığından davanın reddini talep etmiştir.
2. Davalı ... Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; kadastro parsellerinin eğitim alanı ile bir ilgisinin bulunmadığını, ilgili parselin geçit mahalli olarak ayrıldığını ve bu nedenle davanın tarafları yönünden husumet yokluğu gerekçesi ile reddini talep etmiştir.
3. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; ... 222 parsel için değerlendirme yapılmış olup dava konusu taşınmazın Yalıncak 222 nolu parsel olduğunu, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
4. Davalı ODTÜ Rektörlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; 23.01.1957 kabul tarihli ve 6887 sayılı “Orta Doğu Teknik Üniversitesinin Kuruluş ve Hazırlıkları Hakkında Kanunu'nun”, 29.01.1957 tarihli ve 9521 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini, iş bu Kanun uyarınca Ankara ili sınırları dahilinde ... Köyü ile Beytepe, İncek, Taşpınar Köyleri arasında yer alan yaklaşık 7600 hektarlık bir alanda mülkiyeti gerçek şahıslara ait bulunan yaklaşık 4500 hektarlık kısmın ... tarafından kamulaştırıldığını, dava dilekçesinde ...-Yalıncak 222 nolu kadastro parseli ifadesine yer verildiğinin görüldüğü, ancak ... ile Yalıncak'ın farklı yerleşim birimleri olduğu, dolayısıyla dava konusu edilen 222 parselin Yalıncak 222 parsel mi yoksa ... 222 parsel mi olduğunun açıklık getirilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın ... 222 parsel taşınmazı işaret ettiği hareketle yapılan incelemede; davacıların murisleri olan taşınmaz malikleri tarafından kamulaştırma işlemlerinin başlatılmasına mesnet teşkil eden 6887 sayılı Kanun'un yürürlüğe konulduğunu 29.01.1957 tarihinden önce özel parselasyon işlemine tabi tutulduğunu,iş bu parselasyona göre eski maliklerin mülkiyete ilişkin herhangi bir hakkının kalmadığı, taşınmazların mülkiyetinin evvela Hazineye sonra da üniversiteye geçtiği belirtilerek davanın reddi talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalılar aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu alanda kamunun kullanımı için ayrılmış bir yol ve tapu kaydında "kamuya ait müşterek yol" şeklinde bir kayıt bulunmadığını, tapu kütüğünde, taşınmazın niteliğinin "MÜŞTEREK YOL" olarak kaydedildiğini, bir taşınmazın kamuya ait yani kamunun kullanıma açık yol olması ile belirli taşınmazların müşterek yolu olmasının farklı hukuki statüler olduğunu, söz konusu taşınmazın, ''iştirak halinde'' yol olarak kullanıldığı anlamına geleceğini, kamunun kullanımına açık bir yolun ise "müşterek" kavramıyla nitelendirilmesi gerektiği, ancak gelinen aşamada gerek imar uygulaması gerekse kamulaştırma işlemleri neticesinde tüm parsellerin malikinin tek bir kurum olması ile dava konusu parselin, geçit amacıyla kullanılma özelliğinin kalmadığını, dava konusu taşınmazın "mülkiyet bedelinin" kök malikin varisi olan davacılara ödenmesi gerektiğini, dava konusu parselin kamulaştırılmadığını, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 35 inci maddesinde, düzenleme ortaklık payı için ayrılar yerler ile özel parselasyona tabi tutulan ve malikinin muvafakati ile kamu hizmet ve tesisleri için ayrılmış bulunan yerler bakımından mülkiyet iddiasında bulunulamayacağının düzenlendiğini, dava konusu kök parselden ifraz olunan diğer parsellerin özel kullanımı için tahsis edilen, geçit mahalli nitelikli taşınmazın kamu kullanımına açık olmadığını, davanın kabulü gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya içindeki bilgi ve belgelerle, fen bilirkişi raporu içeriğine göre; dava konusu taşınmazın öncesinde, 1951 yılında yapılan ilk tesis kadastrosunda, kök 22 parselde 44100,00 m² senet alanlı olarak davacı murisleri adına tescil edildiği, daha sonra malikleri tarafından 1956 tarihine yaptırılan özel parselasyon planı sonucunda 4324 parselden 4427 parsele kadar ayrı parsellere ifraz edildiği ve dava konusu 9143 m²lik bölümün maliklerin rızası ile yola terk edildiği, 4324 parselden 4427 parsele kadar kamulaştırıldığı, bedellerinin ödendiği ve Maliye Hazinesi adına tescil edildiği, daha sonra ODTÜ adına tashih işlemi yapıldığı 23.01.1957 tarihli ve 6887 sayılı ODTÜ'nün Kuruluş ve Hazırlıkları hakkındaki kanun gereğince ...'nın 13.03.1957 tarihli ve 390 sayılı kararı ile kamulaştırılmasından önce kök 222 parsel sayılı taşınmazın özel parselasyona tabi tutulması sonucu geçit mahalli - yol olarak ayrıldığı ve maliklerinin rızası ile yapılan özel parselasyon sonucunda tapudan terkin edildiğinin anlaşıldığı, bu nedenle, 2942 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi uyarınca imar mevzuatı gereğince düzenlemeye tabi tutulan parsellerden düzenleme ortaklık payı karşılığı olarak bir defaya mahsus alınan yol, yeşil saha ve bunun gibi kamu hizmet ve tesislerine ayrılan yerlerle özel parselasyon sonunda malikin muvafakatiyle kamu hizmet ve tesisleri için ayrılmış bulunan yerler için eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamaz ve karşılığı istenemez. Bedeli istenen bölüm de özel parselasyon sırasında davacıların murisinin muvafakatiyle yol olarak ayrılmış olan yerlerden olduğundan davanın reddine dair kararda, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4.2942 sayılı Kanun'nun 35 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; 23.01.1957 tarihli ve 6887 sayılı ODTÜ'nün Kuruluş ve Hazırlıkları Hakkındaki Kanun gereğince Milli Eğitim Bakanlığının 13.03.1957 tarihli ve 390 sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın kamulaştırılmasından önce kök 222 parsel sayılı taşınmazın özel parselasyona tabi tutulması sonucu yol olarak ayrıldığı, davacıların kamulaştırmasız el atma iddiası ile özel parselasyon sonucu yol olarak ayrılan kısmın bedelini istediği anlaşılmakla, 2942 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi uyarınca imar mevzuatı gereğince düzenlemeye tabi tutulan parsellerden düzenleme ortaklık payı karşılığı olarak bir defaya mahsus alınan yol, yeşil saha ve bunun gibi kamu hizmet ve tesislerine ayrılan yerlerle özel parselasyon sonunda malikin muvafakatiyle kamu hizmet ve tesisleri için ayrılmış bulunan yerler için eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamaz ve karşılığı istenemez hükmü uyarınca davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.