Logo

5. Hukuk Dairesi2023/2643 E. 2023/10108 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptalinden kaynaklanan zararın tazmini davasında, tazminat miktarının tespiti ve davalı idarenin sorumluluğu.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi uyarınca tapu kaydının iptalinden doğan zararın, gelir yöntemi kullanılarak hesaplanması gerektiği ve mahkemenin bu hususta hukuka uygun karar verdiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/113 Esas, 2022/548 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu ... ili, ... ilçesi, ... (...) Mahallesi 5342 parsel sayılı taşınmazın 2.370,30 m²lik kısmının tapu kaydının ... tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili idare yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, yasal süreler geçtikten sonra dava açıldığından zamanaşımı nedeniyle davanın reddedilmesini, orman olan bir yer için tapu kaydı oluşturulmasına ve gerçek kişilere verilmesinde müvekkili idarenin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürmüştür.

2. Davalı Hazine vekilinin cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin 19.01.2016 tarihli ve 2014/204 Esas, 2016/14 Karar sayılı kararı ile davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 19.01.2016 tarihli ve 2014/204 Esas, 2016/14 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı ... ve Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 10.05.2018 tarihli ve 2016/7716 Esas, 2018/3632 Karar sayılı kararı ile tazminat istemine konu taşınmazın beyanlar hanesine 29.12.2006 tarihinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 7 nci maddesi uyarınca kamulaştırma şerhi konulduğu ve taşınmazın bir bölümünün halen Yalova-Armutlu Karayolu üzerinde kaldığı halde mahkemece taşınmazın kamulaştırılıp kamulaştırılmadığı, davacıya kamulaştırma bedeli ödenip ödenmediği yönünde araştırma yapılmadan bilirkişilerce belirlenen tazminatın tamamına hükmedildiği, hükmen orman olarak tescil edilen taşınmazın tamamı kamulaştırılmış ve kamulaştırma bedeli ödenmiş ise davacının zararından söz edilemeyeceği, arazi niteliğinde olan taşınmaz hakkında ziraat bilirkişisi yerine inşaat ve mülk bilirkişisinden rapor alınarak sonuca gidildiği, hükme esas alınan bu raporda 2014 yılı Çınarcık İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğüne ait resmi veriler kullanılarak 2014 yılına ilişkin tazminat bedelinin hesaplanmasının ardından bu miktara geriye doğru Yİ-ÜFE uygulaması yapılarak 12.09.2008 tarihindeki değerinin hesaplandığı, böylece taşınmazın değerinin yöntemine uygun şekilde tespit edilmediği, taşınmazın net gelir yöntemiyle değerlendirme tarihi olan 12.09.2008 tarihindeki gerçek değerinin hesaplanması gerektiği ve davalı ... Yönetimi duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiği ve hakkında açılan davanın husumet yönünden reddine karar verildiği halde lehine vekâlet ücreti takdir edilmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 16.04.2019 tarihli ve 2018/243 Esas, 2019/255 Karar sayılı kararı ile davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 16.04.2019 tarihli ve 2018/243 Esas, 2019/255 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 24.06.2021 tarihli ve 2020/8735 Esas, 2021/9404 Karar sayılı kararı ile bozma öncesi hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda münavebeye esas alınan ürünler arasında bezelye ürününün de bulunduğu ve Dairemize aynı bölgeden intikal eden aynı değerlendirme tarihine ilişkin dosyalarda bezelye, bamya, karpuz münavebesinin uygulandığı hususları dikkate alındığında, bozma sonrasında bezelye ürününü münavebeden çıkartmak suretiyle hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınması, değerlendirme tarihi olan 2008 yılı İl ve İlçe Tarım Müdürlüğü resmi verilerinin getirtilip, bilirkişi raporunun denetlenmesi gerektiğinin düşünülmemesi, bozma öncesi kapitalizasyon faiz oranı %4 olarak kabul edildiği ve bu hususta bozma yapılmadığı hâlde, davacı lehine oluşan usulî kazanılmış hak gözetilmeksizin kapitalizasyon faiz oranının %5 olarak uygulanması sonucu eksik bedele hükmedilmesi, kabule göre de mahkemece reddedilen kısım üzerinden davalı Hazine lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderinin de kabul ve ret oranı üzerinden belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporları doğrultusunda davayı ıslah ettiklerini, ancak kararların Yargıtay tarafından bozulması üzerine ıslah edilen miktarın altında bir bedelin tespit edildiğini, bu nedenle her iki davalı lehine de vekâlet ücreti takdir edildiğini, davanın açıldığı tarihten itibaren yaklaşık dokuz yıl geçtiğini ve hükmedilen bedelin ciddi bir kısmının vekâlet ücretlerini karşılayacağı, bu durumun müvekkili açısından hak kaybına sebebiyet verdiğini ve bozma kararları sonrasında alınan bilirkişi raporları doğrultusunda bedelin azalmasının müvekkili aleyhine yorumlanmaması gerektiğini, kendilerine bu hususta kusur atfedilemeyeceğini, hükmün sadece davalı Hazine lehine kısmi vekâlet ücretine hükmedilmesi şeklinde düzeltilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın orman ağaçlarıyla kaplı, %35 eğimli, su ve toprak erozyonuna açık yamaç arazi niteliğinde olduğunu, raporda 6.sınıf tarım arazisi olarak değerlendirilen böyle bir taşınmazın verimli bir tarım arazisi gibi kabul edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, eğimli ve üzeri orman bitki örtüsü ile kaplı olan ulaşımı zor taşınmazda üretim masraflarının daha fazla olması gerektiğini, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre taşınmazın bulunduğu Yalova ilinde bu nitelikteki bir taşınmaz için kapitalizasyon faiz oranının %5-6 olarak kabul edilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmaz için objektif değer artışı uygulanmasını gerektiren hiçbir özelliğin mevcut olmadığını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları doğrultusunda tapusu iptal edilen taşınmaz için hiçbir bedel ödenmemesinin hak ihlali olduğunu, makul bir tazminat ödenmesi gerektiğini, ancak makul tazminat miktarının taşınmazın rayiç değeri olmadığını, karpuz ürününün münavebeye alınmasının doğru olmadığı gibi, münavebe sisteminin iki yıllık belirlenmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyanın incelenmesinden; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 5342 parsel sayılı 2.373,92 m² yüzölçümlü taşınmazın ... tarafından açılan dava sonucunda Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/190 Esas, 2008/66 Karar sayılı ilamı ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 12.09.2008 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 24.03.2014 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arazi niteliğindeki ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 5342 parsel sayılı taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı ve davalı Hazine vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.