"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/394 Esas, 2022/772 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/15 Esas, 2020/143 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekilinin istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1691 ada 9 parsel sayılı taşınmazı 11.07.1980 tarihinde satın aldıklarını, tapuda belirtme bulunmadığını, 33 yıl sonra ... Tapu Müdürlüğünün 19.07.2013 tarihli yazısı ile davacılara ait taşınmazın, komşu 4 parsel ile mükerrer olduğu ve mükerrer olan 29.702,00 m²lik kısmın iptal edildiği ve tapunun iptal sonrası 8.518,00 m² olarak davacılar adına tescil edileceğinin bildirildiğini, bildirim üzerine 30 günlük yasal süre geçtikten sonra İstanbul Anadolu 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/155 esasına kayıtlı davanın açıldığını, yapılan yargılama sonunda mükerrer kadastro sebebi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22 nci maddesi gereğince terkin yapılması gerektiği şeklinde karar verildiğini, müvekkillerinin tapuda güven ilkesine dayanarak taşınmazı edindikleri ve tazminat davası açabileceklerinin belirtildiğini, mükerrer kadastro sonrası taşınmazın 27.902,00 m² yüzölçümündeki kısmının iptal edildiğini, bundan dolayı müvekkillerine hiçbir ödeme yapılmadığını, maddi zarara uğradıklarını beyanla, maddi zararın belirlenmesi ve dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Hazine vekili, yargılamaya katılmış, cevap dilekçesi de sunarak, davanın zaman aşımına uğradığını, usulden reddi gerektiğini, davacı tarafın tedavül görmeyen harici satışa dayanarak dava açtığını, kesinleşen kadastro tespitine karşı kadastro öncesi nedenlerle dava açılamayacağını, zaman aşımının dolduğunu, 6292 sayılı Kanun'un 2/A maddesinin olayda uygulanma ihtimalinin bulunmadığını, Hazinenin tazminatla sorumluluğu bulunmadığını, 4721 sayılı Kanunu'nun 1007 nci maddesinin koşullarının da oluşmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. İhbar olunan ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili idareye husumet yöneltilemeyeceğini, taşınmazın kesinleşmiş orman sınırları dışında kaldığını, müvekkili idarenin tasarrufu bulunmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece eksik inceleme ve araştırma ile hüküm tesis edildiğini ve zamanaşımına itirazın dikkate alınmadığını, tapu kütüğü aleni olup burada yapılan işlemler, ilgili tarafından her zaman öğrenilebildiğine göre yapılan bir işlemi ilgilisinin öğrenmediğini, haberdar olmadığına yönelik iddasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre Hazinenin sorumlu olabilmesi için tapu sicilinin tutulmasından zarar doğmuş bulunması, memurun hukuka aykırı eylemi olması zarar ile eylem arasında illiyet bağı bulunması ve zararın tapu sicilinin hukuka aykırı biçimde tutulmasından doğması hususlarının birlikte gerçekleşmesinin gerektiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereği tazminat şartları oluşmadığı dikkate alınmaksızın karar verildiğini, dava konusu olayda herhangi bir memurun işlem hatası, sicilin hukuka aykırı şekilde tutulduğuna dair bir ifadenin olmadığını, zararın tespitinin tam olarak yapılamadığını ve bu zararın meydana geldiği tarihe göre tazminat miktarı tespiti yapılmasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, kadastro müdürlüğü açısından ise dava konusu olan zarara neden olan işlemin kadastro çalışmaları sırasında gerçekleşmiş idari bir işlem olduğunu, davada dava konusu taşınmazın hangi alana isabet ettiğini, niteliği ve değeri keşif ve bilirkişi raporu ile de net olarak tespit edilemediğini, bu parsel alanındaki malikler ve davaya dahil edilmediğini, dava konusu taşınmazın orman vasfına yönelik yeterli araştırma yapılmadığını, nitekim en az iki mahalli bilirkişi keşifte taşınmaz başında dinlenilmeksizin keşif yapıldığını, hava fotoğrafı orman bilirkişi raporu olmaksızın karar verildiğini, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsal karşılaştırılması yoluyla değerinin tespit edilmesinin ve tespit edilen bedelin değerlendirme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunu, bu hususta davalı Hazine vekilinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususlar yerinde görülmediğini, böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili, temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek ve resen belirlenecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1691 ada 9 parsel sayılı 38.220,00m² yüzölçümündeki taşınmazı 11.07.1980 tarihinde satın alma yoluyla davacılar adına tescil edildiği, taşınmazın tapu kütüğünde mükerrer kadastro tespitine ilişkin herhangi bir şerh veya belirtme bulunmadığı, ... Tapu Müdürlüğünün 19.07.2013 tarihli yazıları ile davacılara ait taşınmazın komşu 4 parsel ile mükerrer olduğu ve mükerrer olan 29.702,00 m²lik kısmın iptal edileceği ve iptal sonrası davacıların tapusunun 8.518,00 m² olarak tescil edileceğinin bildirilmesi üzerine davacılar tarafından 30 günlük yasal süre içinde kadastro işleminin iptali istemiyle İstanbul Anadolu 1.Kadastro Mahkemesinde dava açtıkları, açılan davanın görevsizlikle genel mahkemeye gönderildiği, İstanbul Anadolu 15. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 19.01.2017 tarihli ve 2014/155 Esas, 2017/15 Karar sayılı kararı ile dava konusu 9 parsel sayılı taşınmazın mükerrer kadastro nedeni ile 29.701,92 m² yüzölçümündeki kısmının tapudan terkini gerektiği gerekçesiyle davacıların açtıkları davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmeyerek 03.04.2017 tarihinde kesinleştiği, bunun üzerine eldeki tazminat davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
5. Bu durumda; dava konusu ... Mahallesi 1691 ada 9 parsel sayılı taşınmazın geldisinin, ... Mahallesi 1691 ada 1 parsel olduğu, 1959 tarihinde yapılan arazi kadastrosu sonucu düzenlenen kadastro paftası ile ... Köyü 750 ada 4 parselin mükerrer olduğu gerekçesi ile iptal edildiği anlaşıldığından, öncelikle ... Köyü 750 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 1947 tarihine ait arazi kadastro paftasının getirtilmesi, ... Mahallesi 1691 ada 1 parselin 1972 yılında ifrazı ile oluşan dava konusu1691 ada 9 parselinde aralarında bulunduğu ifraz krokisi ve ifraz sebeplerini gösterir tüm kayıtların dosya arasına alınarak, 1691 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile 750 ada 4 parsel sayılı taşınmazların kadastro paftaları ile 1972 tarihli ifraz krokisi ile çakıştırılmak suretiyle dava konusu 1691 ada 9 parselin bu harita üzerinde gösterilerek, dava konusu taşınmazın mükerrer olduğu anlaşılan bölümün tam olarak tespit edildikten sonra, mükerrer olduğu tespit edilen kısım üzerinden hesaplama yapılması gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.