"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/7 Esas, 2023/131 Karar
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/126 Esas, 2022/84 Karar
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların davalı Hazine yönünden kısmen, davacı yönünden tam kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın talep doğrultusunda kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu İzmir ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 203 parsel (... ile ... ada 2 parsel) sayılı taşınmazın tamamının tapu kaydının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; yasal süreler geçtikten sonra dava açıldığından süre nedeniyle davanın reddi gerektiğini, taşınmazın evveliyatından beri orman vasfında olduğunu ve bu durumun davacı tarafından bilindiğini, yapılan kadastro çalışmalarıyla idarece hukuka aykırı yapılan bir işlem bulunmadığını, ayrıca yapılan işlem ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunmadığını, talep edilen tazminat miktarının yüksek olduğunu ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulü ile taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin düşük olduğunu, kuru tarım arazisi olan taşınmaz için kapitalizasyon faiz oranının %5 olarak uygulanması gerekirken %7 olarak uygulanmasının bilimsel olmadığını, Yargıtayın yerleşik uygulamaları gereği ortalama verim miktarının esas alınması gerektiğini, taşınmazın nitelikleri itibarıyla objektif değer artış oranının en az %200 oranında uygulanması gerektiğini, üretim masraflarının brüt gelirin 1/3'ünden fazla olamayacağı kuralının gözetilmediğini, zeytinin net gelir hesabında endüstriyel ürün olan zeytinyağı fiyatının esas alınmasının hatalı olduğunu, davanın kısmen kabulü sebebiyle davalı Hazine lehine hükmedilen vekâlet ücretinin davacı vekili lehine hükmedilen vekâlet ücretini geçemeyeceğini ileri sürmüştür.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; yasal süreler geçtikten sonra dava açıldığından davanın reddine karar verilmesini, taşınmazın evveliyatı itibarıyla orman olduğu bilindiği halde davacı tarafından satın alındığını, bu nedenle 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi koşullarının oluşmadığını, dava konusu taşınmazın için belirlenen bedelin yüksek olduğunu, değerlendirme tarihi olarak tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği tarihin esas alınması gerektiğini, davacının talebi aşılmak suretiyle dava tarihi itibarıyla tazminat hesaplandığını, ıslah edilen kısım için on yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, bilirkişi heyetinde orman bilirkişisinin yer almamasının yeterli araştırma yapılmadığını gösterdiğini, müvekkili Hazine harçtan muaf olduğu halde, yargılama giderleri arasında aleyhine keşif harcına hükmedildiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın kuru kapama zeytin bahçesi niteliğinde olduğu, gelir metoduna göre değer biçilmesinin yöntem olarak doğru bulunduğu, ancak değerlendirme tarihi olarak Yargıtay (kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin içtihatları uyarınca taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihin esas alındığı, iş bölümü gereği halen görevli Yargıtay 5. Hukuk Dairesi içtihatlarına göre dava tarihinin değerlendirme tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği, Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre kuru tarım arazilerinde kapitalizasyon faiz oranı %5 olarak kabul edilmesine karşın, karara esas alınan raporda bu oranın %7 alınmasının hatalı olduğu, münavebeye esas alınan zeytin ürününün dane verimi ve fiyatı yerine zeytinyağı verimi ve fiyatının esas alınmasının doğru olmadığı, dosya içinde mevcut 2019 yılı ... İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün maliyet cetveline göre net gelirin hesaplanması mümkün olduğundan usul ekonomisi de dikkate alınarak, bu hususta ek rapor alınmadan Dairece resen yapılan hesaplamayla tazminat bedelinin 309.911,67 TL olarak tespit edildiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun ise kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın talep doğrultusunda kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; faiz başlangıç tarihinin tapu iptal kararının kesinleştiği tarih olarak düzeltilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde davanın belirsiz alacak davası olduğu dikkate alınarak Bölge Adliye Mahkemesi tarafından tespit edilen bedel üzerinden harç ikmali yaparak bedel artırım dilekçesi verme imkânının taraflarına tanınması gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu İzmir ili, ... ilçesi, ... Mahallesi ... parsel (... ile ... ada 2 parsel) sayılı taşınmazın tamamının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/337 Esas, 2009/190 Karar sayılı ilamı ile orman tahdit sınırı içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın 12.10.2009 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 29.03.2019 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Dava konusu taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçilmesi ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.