Logo

5. Hukuk Dairesi2023/4151 E. 2023/11343 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın tazmini ve tapunun iptali istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın bir kısmı hakkında orman kadastro tespitinin iptaline dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmasına rağmen, ilk derece mahkemesince taşınmazın tamamı üzerinden tazminata hükmedilmesi ve tapu iptaline karar verilmesi doğru görülmeyerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1167 Esas, 2022/742 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/679 Esas, 2021/39 Karar ( Birleştirilen 2019/235 Esas sayılı dosya)

Taraflar arasındaki kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl dava ile mülkiyeti davacıya ait taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle tapusunun iptali ve tescili istemine ilişkin birleştirilen Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/235 Esas, sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın asıl dosya davalısı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Kocaeli ili, Kandıra ilçesi, ... Mahallesi 65 ada 316 parsel ve 65 ada 320 parsel sayılı taşınmazların kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Asıl davalı-birleştirilen davacı ... dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kesinleşmiş orman tahdit sınırları içerisinde kaldığından tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, husumetten reddi gerektiğini, ormanlar özel mülkiyete konu olamayacağından 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat şartlarının oluşmadığını, belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını ve zamanaşımı süresinin geçtiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Asıl davalı-birleştirilen davacı ... cevap dilekçesinde özetle; davanın husumetten reddi gerektiğini, zamanaşımı süresinin geçtiğini ve 4721 sayılı Kanun'un 1007 inci maddesi uyarınca tazminat şartlarının oluşmadığını belirtmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulü ile dava konusu taşınmazların tamamının bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine, asıl davada ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddine ve davacı adına olan tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; şerhin ... tarafından konulmuş olması nedeniyle husumetin Orman Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi ve tazminata hükmedilecek ise tazminattan Orman Genel Müdürlüğünün sorumlu tutulması gerektiğini, idari yargının görevli olduğunu ve davanın görev yönünden reddi gerektiğini, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat şartlarının oluşmadığını, davacının bir zararı olmadığını, eksik inceleme ile yüksek bedel tespit edildiğini, ıslah edilen miktara dava tarihinden yasal faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, dava açmakta hukuki yararı da bulunmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazların arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsal karşılaştırması yolu ile değerinin tespit edilmesinin ve tespit edilen bedelin değerlendirme tarihi olan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunu, bu hususta Hazine vekilinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususların yerinde görülmediğini, mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat ile tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Kocaeli ili, Kandıra ilçesi, ... Mahallesi 65 ada 316 (eski 106) parsel sayılı 4.087,22 m² ve 65 ada 320 (eski 108) parsel sayılı 61,29 m² yüzölçümlü tarla vasıflı taşınmazların 1977 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu uyarınca davacının murisi ... adına tespit ve tescil edildiği, davacının satış ve birleştirme ile 2018 yılında tam pay sahibi olduğu, 6831 sayılı Orman Kanunu'na göre orman kadastrosu çalışmalarının 03.05.2005 tarihinde askı ilanı yapılarak kesinleştiği, dava konusu 65 ada 320 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına 28.05.2007 tarihinde 1626 yevmiye numaralı işlem ile "tamamı orman alanı içindedir." şeklinde şerh konulduğu, dava konusu 65 ada 316 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına ise 01.02.2019 tarihinde 1426 yevmiye numaralı işlem ile "tamamı orman alanında kalmaktadır." şeklinde şerh konulduğu, davacıların 17.12.2018 tarihinde eldeki asıl davayı açtığı anlaşılmıştır.

3. Asıl dava yönünden dosyadaki bilgi ve belgelere göre; hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre dava konusu ... Mahallesi 65 ada 320 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde, taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde ve değerlendirme, dava tarihi itibarıyla yapıldığından tespit edilen bedelin tamamına dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

5. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

6. Dava konusu taşınmazlardan ... Mahallesi 65 ada 316 parsel (eski 106 parsel) sayılı 4.087,22 m² yüzölçümlü taşınmazın tamamının orman sınırları içinde kaldığından bahisle tamamının bedeline hükmedilerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de eldeki dosya davacıları ve diğerleri tarafından Orman Yönetimine karşı açılan Kandıra Kadastro Mahkemesinin 2005/1434 Esas ve 2006/630 Karar sayılı orman kadastrosuna itiraz davasında, 29.06.2006 tarihli fen raporunda (B) harfi ile gösterilen ve memleket haritasında açık alanda kalan, eylemli durumunda da orman bulunmayan yere ilişkin yapılan sınırlandırma yerinde olmadığından bu kısmın memleket haritası ile uyumunun sağlanması bakımından orman sınırlandırma haritasının 526 nolu Orman Sınır Noktasından raporda (A) ile gösterilen kısma çekilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 65 ada 106 parsel hakkında yapılan orman kadastro tespitinin iptaline ve bu parsel yönünden orman kadastro sınırının 29.06.2006 tarihli harita bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısma çekilmesine karar verildiği, kararın Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2006/17471 Esas, 2007/1705 Karar sayılı ilamıyla onanarak 16.04.2007 tarihinde kesinleştiği ancak tapuda infaz edilmediği anlaşılmakla, kesinleşen bu karar uyarınca dava konusu taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 1.741,84 m²lik kısmı yönünden asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tamamı üzerinden karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.