Logo

5. Hukuk Dairesi2023/5044 E. 2024/489 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı mirasçıları ile davalı idare arasında, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve ödenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Ek 3. maddesinin 1. fıkrasının 3. cümlesi ve Geçici 17. maddesi gereğince, usulsüz kamulaştırma hallerinde de bedel tespitinde taşınmazın idare adına tescil edildiği tarihteki değeri üzerinden hesaplama yapılması gerektiği, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının bu durumu kapsamadığı gözetilerek, yerel mahkemenin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/85 Esas, 2022/643 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16.01.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı vekili Avukat ... gelmiş, davalı idare vekili duruşmaya katılmamıştır.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 71 parselde tapuya kayıtlı taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atılması nedeniyle belirlenecek tazminatın davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazda kamulaştırma işlemlerinin tamamlandığını, taşınmazın idare adına tescil edildiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 17.12.2013 tarihli ve 2012/326 Esas, 2013/608 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; her ne kadar, 6487 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen Geçici 7 nci maddeye dayanılarak dava reddedilmiş ise de 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak 14.09.2015 tarihinde yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2014/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararı ile Geçici 7 nci maddenin iptaline karar verildiğinden ve dosya içindeki bilgi ve belgelere göre 1988 yılında yapılan kamulaştırma işleminin o tarihte ölü bulunan davacının murisi ve tapu maliki olan ...'e ilanen tebliğ edildiği ve 17 nci maddeye göre açılan tescil davasının da ölü muris adına açıldığı, ilanen tebligat yapılarak hükmün kesinleştirildiği, murisin mirasçılarının davaya dahil edilmediği mirasçılara kamulaştırma evrakının tebliğ edilmediği ve kamulaştırma bedelinin ödendiğine dair herhangi bir belge ibraz edilemediği, 17 nci maddeye göre tescil davasının o tarihte ölü olan muris aleyhine açılıp neticelendirildiği, bu nedenle, kamulaştırma işlemlerinin tamamlanmadığı anlaşıldığından işin esasına girilerek kamulaştırmasız el atmanın gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda gerekli inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğundan kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.06.2019 tarihli ve 2018/259 Esas, 2019/245 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda yasadaki yönteme uyulmadan, değer biçmeye esas alınarak emsal olarak incelenen Merkez Mahallesi 686 ada 2 parsel sayılı taşınmazın değerlendirme tarihi olarak dava tarihinin esas alınması gerekirken 14.09.2011 tarihindeki metrekare birim bedeline göre dava konusu taşınmazın değerinin tespit edilmesi doğru görülmemiş olup taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi hatalı olduğundan kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3. Dairemiz bozma kararına karşı taraf vekilleri karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

4. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun’un 6 ve 7 nci maddeleri ve 09.06.2021 tarihinde kabul edilerek 19.06.2021 tarihli ve 31516 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7327 sayılı Kanun’un 20 ve 22 nci maddeleri ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek 3, geçici 15 ve 17 nci maddeleri ile "Mülga 31.8.1956 tarihli ve 6830 sayılı Kanun’un 16 ve 17 nci maddeleri ile bu Kanun'un mülga 16 ncı ve 17 nci maddeleri uyarınca kesinleşmiş mahkeme kararlarına istinaden idareler adına tescil edilen taşınmazların eski malikleri adına kamu bankalarına yatırılan ancak hak sahiplerine ödenmediği tespit edilen kamulaştırma bedelleri nedeniyle idareler aleyhine açılacak her türlü davada değer; taşınmazın idare adına tescil edildiği tarih, değerleme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilir. Tespit edilen bu bedel, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) tablosundaki aylık değişim oranları esas alınmak suretiyle dava tarihi itibarıyla güncellenir ve ortaya çıkan bedel hak sahibine ödenir. (Ek cümle:9/6/2021- 7327/20 md.)" Bu hüküm, tebliği dâhil eksik veya hatalı kamulaştırma işlemleri bulunmasına rağmen idare adına tescil edilmiş olan taşınmazlar hakkında da uygulanır. Geçici 15 nci maddesi ile “Mülga 6830 sayılı Kanunu'nun 16 ncı ve 17 nci maddeleri ile bu Kanunun mülga 16 ncı ve 17 nci maddeleri uyarınca kesinleşmiş mahkeme kararlarına istinaden idareler adına tescil edilen taşınmazların eski malikleri adına kamu bankalarına yatırılan ancak hak sahiplerine ödenmediği tespit edilen kamulaştırma bedelleri nedeniyle idareler aleyhine açılmış ve devam eden davalar, ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak sonuçlandırılır.” Geçici 17 nci maddesi ile “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla bu Kanunun ek 3 üncü maddesine eklenen cümle, bu cümleyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kanun yolu incelemesindekiler dâhil görülmekte olan davalarda da uygulanır.” hükmü getirilmiş olduğundan bu hususta rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.12.2022 tarihli ve 2022/85 Esas, 2022/643 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin düşük olduğunu, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; kamulaştırma işleminin kesinleştiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11, Ek Madde 3, geçici madde 17 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Dava konusu taşınmazın ... Belediye Encümeninin 17.03.1988 tarihli ve 266 sayılı kararı ile davalı idare tarafından kamulaştırılmasına karar verildiği, taşınmazın kamulaştırma tarihindeki malikine çıkartılan herhangi bir noter tebligatının bulunmadığı, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.12.1990 tarihli ve 1990/411 Esas, 1990/411 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un 17 nci maddesi gereğince taşınmazın davalı idare adına tescil edildiği anlaşılmıştır.

4. Dava kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin olup 24.12.2019 tarihinden önce açılmıştır. 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen ek madde 3’ün birinci fıkrasının ikinci cümlesindeki; “…dava tarihi itibarıyla…” ibaresi ve 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile eklenen Geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Bu durumda; eldeki davada dava konusu taşınmaza 1994 yılında el atıldığı gözetilerek dava tarihi itibarıyla değerlendirme yapılması gerekir.

5. Davacı tarafından 23.12.2009 tarihinde ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/705 Esas sayılı dosyası ile dava açılmış, iş bu esas sayılı dosya Sulh Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararı sonrası davacı tarafın talebi üzerine ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş ve yargılamaya görevli mahkemede devam edilmiş olup eldeki dava yeni bir dava olmayıp görevsiz mahkemede açılmış davanın devamı niteliğinde olduğundan eldeki davanın tarihi de 23.12.2009 olduğu halde karar başlığında hatalı yazılması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan mahkeme kararının BOZULMASINA,

Duruşmaya gelen davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine,

Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,

16.01.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

2019 yılında 7201 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3‘ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 6830 sayılı Kanun ve 2942 sayılı Kanun'un mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerine göre usulüne uygun kamulaştırılıp, idareler adına tescil edilen; ancak bedelleri eski malikleri adına bankaya yatırıldığı halde hak sahiplerine ödenmeyen taşınmazların kamulaştırma bedellerinin belirlenmesi yöntemini düzenlemektedir. 7201 sayılı Kanun'un 7 nci maddesi ile getirilen 2942 sayılı Kanun'un Geçici 15 inci maddesinin 2 nci fıkrası ise Ek Madde 3'ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda da uygulanmasını öngörmektedir. Bu düzenleme Dairemizin de kabulünde olduğu üzere; hukuka uygun geçerli bir kamulaştırma bulunmadan ve mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerde belirtilen şartlar yerine getirilmeden tescil kararı verilmiş taşınmazlara ilişkin olarak açılan kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davaları kapsamamaktadır (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 16/01/2020 tarihli ve 2019/7050 Esas, 2020/577 Karar sayılı kararı).

Yukarıda anılan Dairemiz kararından sonra bu tür kamulaştırmasız el atma sayılabilecek halleri de kapsamak üzere TBMM tarafından 2942 sayılı Kanun'un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına 2021 yılında 7327 sayılı Kanun'un 20 nci maddesi ile eklenen 3 üncü cümle ile usulsüz kamulaştırma işlemlerine rağmen idare adına tescil edilen taşınmazların değerinin tespitinde de 1 inci ve 2 nci cümlelerde belirtilen usulün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte 2942 sayılı Kanun'un Geçici Madde 17 hükmü de 7327 sayılı Kanun'un 22 nci maddesiyle ihdas edilmiş olup 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 3 hükmünün usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespiti yöntemini düzenleyen birinci fıkrasının 3 üncü cümlesinin derdest davalarda da uygulanmasını hüküm altına almaktadır.

Bir şeyin bütünü ifade edildiğinde, bütünü ile birlikte onun parçalarının da tek tek sayılması gerekmez. Eğer 2942 sayılı Kanun'un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 16 ncı ve 17 nci maddelere göre yapılan bütün tescil hallerini kapsıyor olsaydı, aynı maddeye 3 üncü cümle eklenmez ve 2942 sayılı Kanun'un geçici 17 nci maddesi ihdas edilmezdi.

2942 sayılı Kanun'un geçici 15 inci ve geçici 17 nci maddelerinin her ikisinin de özel hüküm olduğu; Geçici Madde 17 nin sonraki hüküm olduğu da nazardan uzak tutulmamalıdır.

Somut olayımızda nazara alınacak hükümlerden;

2942 sayılı Kanun'un geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ‘‘...ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak...” ibaresi Anayasa Mahkemesi'nin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararıyla iptal edilmek suretiyle, 2942 sayılı Kanun'un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda uygulanamayacağı öngörülmüş ise de; bahse konu iptal kararından etkilenebilecek derdest davalar, mülga 16 ve 17 nci maddelere göre usulünce kamulaştırılıp da bedeli malikleri adına bankaya yatırılmış olduğu halde hak sahiplerine ödenmeyen bedellere ilişkin olanlardır.

Bu yöntemin usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin derdest davalarda uygulanmasını engelleyecek bir iptal kararı ise söz konusu değildir. Zira “... dava tarihi itibariyle...” ibaresi hariç 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 3 hükmünün kalan kısmı yönünden bir iptal durumu söz konusu olmayıp Ek 3 üncü madde hükmü değer tespiti yöntemi yönünden halen yürürlüktedir. 2942 sayılı Kanun'un Geçici Madde 17 hükmü yönünden de herhangi bir iptal durumu söz konusu olmayıp bu madde hükmü de halen yürürlüktedir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya baktığımızda davanın konusunun usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin olduğu ve bu davada da 2942 sayılı Kanun'un geçici 17 nci maddesi, aynı Kanun'un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü cümlesi ile bu cümlenin atfıyla aynı fıkranın 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin uygulanması gerektiği düşünülmektedir.

Hâl böyle iken eldeki davada uygulanmasına yer olmayan, 2942 sayılı Kanunun geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “...ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak..." ibaresinin. Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi gerekçe gösterilerek bozma cihetine gidilmesi hukuka uygun görülmediğinden sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz. 16/01/2024