Logo

5. Hukuk Dairesi2023/5217 E. 2023/11706 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Uygulama kadastrosu sonucu taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle, tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan zararın tazmini istenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, uygulama kadastrosu ilanından sonra ve taşınmazın satışına ilişkin resmi senetteki şerh karşısında, yüzölçümündeki eksikliği bilerek ve sonuçlarını kabul ederek taşınmazı satın aldığı, bu nedenle Türk Medeni Kanunu'nun 1023 ve 1007. maddelerindeki koşulların oluşmadığı değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/205 Esas, 2023/272 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/252 Esas, 2022/647 Karar

Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Ankara ili, Sincan ilçesi, ... köyü 122 ada 149 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 Sayılı Kanun) 2 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yapılan uygulama sonucunda taşınmazın yüzölçümünde azalma ve zararın oluştuğunu, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 120.000,00 TL tazminatın 08.09.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili özetle; Ankara Kadastro Müdürlüğünün 5266463 sayılı yazısında da belirtildiği üzere davacının bilerek ve dava sonucunu kabul ederek taşınmazı satın aldığını, tazminata konu olamayacağını, taşınmazların sınırlandırılmasına ilk tesis kadastrosunun tahdit ve tespit ettiği parsel sınırlarına itibar olunmasının esas alındığını, davacının Kadastro Mahkemesinin 2014/125 Esas sayılı dava dosyası ile yüzölçümüne yönelik davanın doğmuş ve doğacak bütün yüz ölçümü değişikliklerinin tüm hukuki vecibeleri ile birlikte edindiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; tapu sicilinin hatalı tutulduğunu, tapuya güvenip taşınmaz edinen kişinin iyiniyetinin korunması gerektiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca Hazinenin kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu, Yargıtay 1. ve 20. Hukuk Dairelerinin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Anayasa Mahkemesinin ve Hukuk Genel Kurulunun içtihatlarının da bu yönde olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılıp davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile çekişmeli taşınmazın davacı şirkete satışına ilişkin 14.05.2015 tarihli ve 17321 yevmiye nolu resmi senette “...122 ada 149 parsel sayılı taşınmaza ilişkin Ankara Batı Kadastro Mahkemesinin 2014/125 Esas sayılı dosyası ile yüzölçümüne yönelik davanın bulunduğu, alıcı şirketin Ankara Batı Kadastro Mahkemesinin 2014/125 Esas sayılı dosyası ile doğmuş ve doğacak bütün yüzölçümü değişikliklerinin (hisseye düşen miktarda artış ve azalış) tüm hukuki vecibelerini kabul ederek yukarıda belirtilen şerhler ve beyanlar sütununda yer alan tüm takyidat /belirtmeleri bilerek ve kabul ederek bu satışı aynı bedelle kabul ettiği…” şerhi bulunmakta olup resmi senet davacı tarafından okudum yazılıp imzalanmış olduğu, bu durumda uygulama kadastrosunun ilanından sonra ve taşınmazın davacıya satışa ilişkin resmi senetteki şerh karşısında davacının tazminat istemine konu taşınmazın yüzölçümdeki eksilmeyi bilerek ve sonuçlarını kabul ederek satın aldığı, 4721 sayılı Kanun'un 1024 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca yolsuz tescili bilen veya bilmesi gereken kişinin kazanımının korunamayacağı, 4721 sayılı Kanun'un 1023 ve 1007 nci maddelerindeki koşulların oluşmadığı anlaşılmakla tazminat davasının reddine dair verilen mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş ayrıca Anayasa Mahkemesinin 2019/38336 başvuru numaralı 01.02.2023 tarihli kararı da dikkate alınarak kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ( 6100 sayılı Kanun)369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya kapsamından; 1951 yılında yapılan tesis kadastrosu sırasında Ankara ili, Sincan ilçesi, .../... Mahallesi 1969 parsel sayılı 29.920,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın tapu kaydı uygulanarak tarla niteliği ile Ahmet Taşkın ve ortakları adlarına tespit ve tescil edildiği, satışlarla el değiştirdiği, daha sonra 2014 yılında 3402 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sonucu 28.618,78 m² yüzölçümüyle 122 ada 149 parsel numarasını aldığı, taşınmazın yüzölçümünde azalma olduğu, uygulama kadastrosunun 01.09.2014-08.10.2014 tarihleri arasında askı ilanının yapıldığı, 1969 parselin maliklerinden Arif Türkoğlu tarafından 26.09.2014 tarihinde Ankara Batı Kadastro Mahkemesinde 2014/125 Esas sayılı uygulama kadastrosuna itiraz davasının açıldığı, davanın devamı sırasında çekişmeli taşınmazı 14.05.2015 tarihli ve 17321 yevmiye nolu resmi senetle davacının satın aldığı, anılan resmi senette “ ...122 ada 149 parsel sayılı taşınmaza ilişkin Ankara Batı Kadastro Mahkemesinin 2014/125 sayılı dosyası ile yüzölçümüne yönelik davanın bulunduğu, alıcı şirketin Ankara Batı Kadastro Mahkemesinin 2014/125 sayılı dosyası ile doğmuş ve doğacak bütün yüzölçümü değişikliklerinin (hisseye düşen miktarda artış ve azalış) tüm hukuki vecibelerini kabul ederek yukarıda belirtilen şerhler ve beyanlar sütununda yer alan tüm takyidat /belirtmeleri bilerek ve kabul ederek bu satışı aynı bedelle kabul ettiği…” şerhinin bulunduğu, resmi senedin davacı şirket temsilcisi tarafından okudum yazılıp imzalandığı, davacı şirketin uygulama kadastrosuna itiraz davasını 6100 sayılı Kanun'un 125 inci maddesi uyarınca takip ettiği, davacı şirketin davacı sıfatıyla yer aldığı Ankara Batı Kadastro Mahkemesinin 2014/125 Esas, 2017/28 Karar sayılı ilamıyla uygulama kadastrosuna itiraz davasının reddine karar verildiği, istinaf ve temyiz incelemesinden geçerek 21.10.2021 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 23.05.2022 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Davacının taşınmazı uygulama kadastrosunun ilanından sonra ve dava konusu taşınmazın satışına ilişkin resmi senetteki şerh karşısında davacının tazminat istemine konu taşınmazın yüzölçümdeki eksilmeyi bilerek ve sonuçlarını kabul ederek satın aldığı, bu nedenle 4721 sayılı Kanun'un 1023 ve 1007 nci maddelerindeki koşulların oluşmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.