Logo

5. Hukuk Dairesi2023/5676 E. 2023/10497 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptali sonucu oluşan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazmini isteminin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının tapu kaydına dayalı açtığı orman tahdidi iptal davasının reddiyle oluşan zararın, 4721 sayılı Kanun’un 1007. maddesinde düzenlenen Devletin kusursuz sorumluluğu kapsamında olduğu, taşınmazın değerinin net gelir yöntemiyle hesaplanarak tazminata hükmedilmesinin ve 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmemiş olmasının doğru olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/587 Esas, 2019/759 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/671 Esas, 2019/118 Karar

Taraflar arasında mülkiyeti davacıya ait taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle tescil olmadığı takdirde uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine ve ihbar olunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince ihbar olunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü vekilinin dilekçesinin reddine; davalı Hazine vekili istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların murisleri adına tapuya tescilli bulunan Antalya ili, ... ilçesi, Yazır Köyünde bulunan 09.08.1983 tarihli 3 sıra sayılı tapu kaydına dayalı davacı tarafın açtığı orman tahdidinin iptali davasında ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/265 Esas, 2007/2 Karar sayılı kararı ile hükme esas bilirkişi raporu ekindeki krokide (D) ve (E) harfi ile gösterilen kısımlarının orman sayılan yerlerden olduğu belirtilerek davanın reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin denetiminden geçerek 23.02.2009 tarihinde kesinleştiğini, taşınmazın tapusunun iptali ile vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini bu talepleri kabul edilmez ise uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; tapu iptali ve tescil davasının kesin hüküm oluşturması sebebiyle ve taşınmazın orman olması nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, tazminat davasına ilişkin talep yönünden davacıların hiçbir zaman malik olmadıklarını, davacıların külli halef durumunda olup tapuya güvenerek iktisap yapmadıklarını, Devletin sorumluğuna ilişkin zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu ve bu sürenin başlangıcının orman kadastro tahdidinin kesinleştiği 08.01.1989 olduğunu, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini ileri sürmüştür.

III. MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A.İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine ve ihbar olunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

1. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava konusu taşınmazda hiçbir zaman gerçek malik olmadığını, tapu kaydında bulunan kaydın yolsuz tescil olduğunu, bu dava açısından zamanaşımı süresinin başlangıcının 08.01.1989 tarihinde kesinleşen orman kadastro komisyon kararının olduğunu ve 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, davanın süresi içinde açılmadığını, davacıların davasının terditli bir dava olup, öncelikli talebinin tapu iptali ve tescil olduğu, davada davanın açıldığı tarihten itibaren harç tamamlattırılması gerekirken tazminat miktarı üzerinden harç tamamlattırılmasının doğru olmadığını, tazminat miktarının çok yüksek belirlendiği ileri sürerek kararı istinaf etmiştir.

2. İhbar olunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü özetle; tesis edilen kadastro işlemi ile ilgili doğrudan veya dolaylı olarak kendileri ile ilgili herhangi bir işlem ve iş bulunmadığını ileri sürerek kararı istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraf olmayan ihbar olunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü vekilinin dilekçesinin reddine; davacılar açısından zararın oluştuğu 23.02.2009 tarihi değerlendirme tarihi kabul edilerek ve tapunun orman kadastrosu içinde kalan miktarı aşılmadan, bu kısmın tarla niteliğinde olduğu belirlenmek suretiyle net gelir yöntemine göre değer belirlenerek ve 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin dolmadığı gözetilerek terditli davada tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi doğru olduğu anlaşıldığından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Davacıların murisleri adına tescilli bulunan Antalya ili, ... ilçesi, Yazır Köyünde bulunan 09.08.1983 tarihli 3 sıra sayılı zeytinlik vasıflı tapu kaydına dayandıkları, dayandıkları tapu kaydının genel kadastro sırasında 6087,88 m²lik kısmının 101 ada 1 parsele, 2916,25 m²lik kısmının 102 ada 1 parsele revizyon gördüğü, ayrıca 28.11.1989 tarihli ve 2498 yevmiye nolu kayda göre 11.920 m²lik bölümünün ...-Antalya Karayolu yapımı sırasında kamulaştırıldığı, bu kamulaştırma nedeniyle taşınmazın iki parçaya bölünerek 122.877,00 m²lik kısmının yolun sağında, 3098,00 m²lik kısmının ise yolun solunda kaldığı, davacıların dayandığı tapu kaydının 137.895,00 m² miktarında olduğu, davacıların tapu kaydının K. Sani 295 ve 62 nolu tapu kayıtlarından intikalen geldiği, davacı tarafın yukarıda zikredilen tapu kaydına dayalı açtığı orman tahdidinin iptali davasında ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/265 Esas, 2007/2 Karar sayılı kararında orman tahdidi içinde kalan kısmın 116789,12 m² olduğunun belirtildiği, 116789,12 m²lik kısmının yörede 1988 tarihinde yapılan orman kadastrosunda orman sınırları içerisine alındığı, orman tahdidi aleyhine açtıkları davanın ret ile sonuçlandığı ve kararın 23.02.2009 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın zamanaşımı süresi geçmeden 22.12.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. Tazminata konu taşınmaza hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre kısmen arazi, kısmen zeytinlik vasfıyla net gelir yöntemine göre değer biçilmesi ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.