"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/235 Esas, 2023/131 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın davacılar ... vd. yönünden kabulüne, diğer davacılar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı Hazine vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 23.01.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı Hazine vekili Avukat ... ve aleyhine temyiz olunan davacı vekili Avukat ... gelmişlerdir.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, Çankaya ilçesi, ... Mahallesi 45 parsel sayılı dava konusu taşınmazın kadastro ile 20.480 m² yüzölçümü ile davacıların murisi Kadir ... adına tespit ve tescil edildiğini, murisin taşınmazını 04.11.1957 tarihinde sattığını, Çankaya Kadastro Müdürlüğünce dava konusu parselin yüzöçlümünde hata bulunduğu tespit edilerek 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41 nci maddesi gereğince 2006 yılında parselin 20.480 m² olan yüzölçümünü 24.530 m² olarak tapu kütüğünde düzelttiğini, müvekkillerinin murislerinin bu yüzden taşınmazı 4.050,00 m² eksik yüzölçümü ile sattığını, davacıların murisinin satmış olduğu bu parselin yüzölçümündeki düzeltme nedeniyle meydana gelen 4.050 m² fazlalık nedeni ile herhangi bir bedel alınmadığından uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın 1957 yılında el değiştirdiği dikkate aldığında davacıların bu konudaki bütün hak ve taleplerinin zamanaşımına uğradığını, maddi vakaların tek başına tespit davasının konusunu oluşturamayacağını, davanın usul hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı bir zararın oluştuğu iddiasına istinaden Hazinenin sorumlu olabileceği miktarın tespiti için dava açılmış ise de davanın yerinde olmadığını, şayet davacılar aleyhine sebepsiz yere bir zenginleşme söz konusuysa zenginleşen taraf kimse, tazmin yükümlülüğünün de o tarafa ait olduğunu, somut olayda niza konusu taşınmazın mevcut malikleri miktar tashihi nedeniyle zenginleşmişseler burada tazmin yükümlüğünün idareye değil, olsa olsa taşınmazın mevcut maliklerine ait olacağını, bir zarar varsa dahi bu zararın talep hakkının zamanaşımına da uğradığının aşikar olduğunu, niza konusu düzeltme işleminde Hazinenin tazmin sorumluluğunu gerektirecek bir durumun olmadığını, mevzuat ve yargı kararları gereği kadastro çalışmaları sırasında doğan hataların tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı hatalar olarak görülemeyeceğinin açık olduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 25.12.2014 tarihli ve 2014/351 Esas, 2014/736 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin 25.12.2014 tarihli ve 2014/351 Esas, 2014/736 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde bir kısım davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; kararın onanmasına karar verilmiştir.
3. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin onama ilamına karşı süresi içinde bir kısım davacılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
4. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmazın gerçek miktarından daha az yüzölçümü ile tapuya kaydedilmiş olması nedeni ile tapu sicilinin tutulmasında bir hata olduğu, davacıların taşınmazı tapuda yazan yüzölçümünden küçük yüzölçümü ile satmış olmaları nedeni ile davacıların zarara uğradığı sabit olup davacıların, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı olarak eldeki davayı açtığı, davacıların zararın tapuda yapılan düzeltme işlemi ile ortaya çıktığı gözönüne alınarak düzeltmenin yapıldığı tarih itibari ile davacıların zararının belirlenmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 10.04.2018 tarihli ve 2017/334 Esas, 2018/149 Karar sayılı kararı ile bozma ilamı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davacılardan ..., ... ve ... yönünden Mahkemenin 25.12.2014 tarihli ve 2014/351 Esas, 2014/736 Karar sayılı kararı kesinleştiğinden haklarında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davacılar yönünden ise davanın kabulü ile belirlenen bedelin davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin 10.04.2018 tarihli ve 2017/334 Esas, 2018/149 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli olmadığından yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davacılardan ..., ... ve ... yönünden Mahkemenin 25.12.2014 tarihli ve 2014/351 Esas, 2014/736 Karar sayılı kararı kesinleştiğinden haklarında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davacılar yönünden ise davacıların ıslah dilekçesinden sonra sunmuş oldukları 19.09.2022 tarihli talep artırım dilekçesine göre davanın kabulü ile belirlenen bedelin davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazı 1957 yılından beri kullanan davacıların tapu ile malik oldukları taşınmazdaki 4 dönüm üzerindeki yüzölçümü farkını bilebilecek durumda olduklarından, ağır kusurları nedeniyle tapu sicilinin tutulması ile zarar arasındaki illiyet bağı kesildiğinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, bozma öncesi davacılar kararı temyiz etmedikleri halde lehlerine oluşan usuli kazanılmış hak ihlal edilmek suretiyle fazlaya karar verildiği gibi hükme esas alınan bilirkişi raporunda hatalı ve eksik inceleme yaparak fahiş bedel belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ile 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi doğrudur.
3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
4. Ne var ki Dairemizce bozulmasına karar verilen Mahkemenin 10.04.2018 tarihli ve 2017/334 Esas, 2018/149 Karar sayılı kararı sadece davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş olup kararda tespit edilen bedel kararı temyiz etmeyen davacılar yönünden kesinleşmiştir. Bu durumda kararı temyiz etmeyen davacılar yönünden belirlenen bedel davalı Hazine lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu gözetilmeden fazlaya karar verilmesi bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA,
Davalı Hazine kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye ödenmesine,
23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.