"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/4177 Esas, 2023/704 Karar
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 14. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/76 Esas, 2022/326 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince, miktar veya değeri her paydaş için 238.730,00 TL'yi geçmeyen davalara ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararları kesin olup, bu kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz.
İlk Derece Mahkemesince davacı lehine hükmedilen ecrimisil bedeli Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır.
Bu nedenle; davacılar lehine hükmedilen ecrimisil bedeli yönünden davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibarıyla reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı idare vekilinin kamulaştırmasız el atmaya dayanan tazminat davası yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 434 ada 275 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atıldığını, kalan kısmın da kısmen ya da tamamen kamulaştırılması gerekip gerekmediğinin tespiti ile kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin ve ecrimisilin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın hastane alanı olarak planlandığını, sokağa cepheli olduğunu, sokak inşaatına 1996 tarihinde başlandığını, fiilen yol olan kısmından sorumlu olduklarını, fiili el atma olmayan kısma ilişkin görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, yolun yapılmasından sonra belediye hizmetlerinden yararlanır hale geldiğini, arazi olarak değerlendirilmesi ve ecrimisil talebinin kabulünün mümkün olmadığını, davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne ve el atma tazminatının ve ecrimisilin davalı idareden tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, ikinci kez bedel artırım dilekçesi verilebileceğini, parselin tamamının bedelinin hesaplanması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esasa alınan raporun hukuka aykırı olduğunu, emsalin uygun seçilmediğini ve emsal olarak değerlendirilemeyeceğini, ilk karardaki m² birim bedelinden daha fazla m² birim bedeli belirlendiğini, davacının ilk istinaf dilekçesinde bedel hususunda bir itirazının bulunmadığını ve bu nedenle tarafları lehine usuli kazanılmış hak oluştuğunu, düzenleme ortaklık payının % 45 olarak düşülmesi gerektiğini, rayicin çok üstünde m2 birim bedeli belirlendiğini, dava konusu taşınmazı da kapsayan alanda yeni mar planı değişikliği yapıldığını, davacıların imar planına yönelik açtıkları davanın kabulüne karar verildiğini, dosyanın istinaf sürecinde olduğunu, davanın neticesinin, plana göre yol kapsamında kalan alan yönünden önemli olduğunu, imar planında yol olan kısmın miktarının azaldığını, taşınmazın arsa niteliğinde bulunmadığını, ecrimisil bedelinin ve uygulanacak faiz tarihlerinin hatalı belirlendiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmaza imar planında kısmen hastane alanı kısmen ise yol olarak gösterilmek ve bir kısmına yol yapılmak suretiyle 1996 yılından sonra el atıldığının dosya kapsamından anlaşıldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsal karşılaştırması yoluyla taşınmazın değerinin belirlenmesi yoluna gidildiğini, emsal olarak alınan İzmir ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1536 ada 30 parsel sayılı taşınmazın 21.07.2016 tarihli satışı esas alınmış olup dava konusu taşınmazın zemin birim değeri 3.151,42 TL olarak tespit edilmiş, fiilen el atılan imar planı kapsamında yol olarak belirtilen toplam 1.150,14 m²lik kısmın bedeli 3.624.574,20 TL olarak hesaplandığını, davacı tarafın ecrimisil talep etme hakkı bulunduğunu; ancak emsal alınan taşınmazla aynı konumda yer almayan kadastral parsel niteliğindeki dava konusu taşınmazdan, dava tarihi itibarıyla % 40 yerine emsalden kesilen oranda düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılması hatalı olduğunu, bu bakımdan tazminat bedeli hesaplanabilir olduğundan Dairemizce resen hesaplama yapılarak, % 40 düzenleme ortaklık payı kesintisi sonrası m² birim fiyatı: 3.796,89 TL x 0,6 = 2.278,13 TL ve zemin bedeli: 1.150,14 m² x 2.278,13 TL = 2.620.168,44 TL olarak bulunduğunu, dava dilekçesinde açık olarak belirtildiği üzere eldeki dava belirsiz alacak davası olarak açılmış olup davacılar vekilinin 26.02.2019 tarihli bedel artırım dilekçesinin ıslah dilekçesi olarak kabul edilmesi ve 25.10.2022 tarihli celsede davacılar vekilinin ıslah dilekçesi sunmak üzere süre talebinin reddine karar verilmesi hatalı olduğunu, bu açıdan davacı tarafın fazlaya ilişkin hakkının saklı tutulmasına karar vermek gerektiğini, 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen EK Madde 4 uyarınca mahkeme harçlarının maktu olarak belirleneceği öngörüldüğü ve İlk Derece Mahkemesi kararının harç yönünden de düzeltilmesi gerektiğinden, istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde; davacının ıslah dilekçesinin dikkate alınmaması gerektiğini ilave etmek suretiyle istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı idare vekili ek temyiz dilekçesinde özetle; yeni imar planına yönelik olarak idare mahkemesince işlemin iptaline karar verildiğini ancak istinaf incelemesinde kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verildiğini beyan etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak ve Bölge Adliye Mahkemesince düzenleme ortaklık payının % 40 oranında kabulü ile m² birim bedelinin belirlenmesinde bir isabetsizlik görülmediği gibi, yol olarak fiilen el atılan kısımlar haricinde, imar planında davalı idarenin sorumluluğunda olan ve yol olarak belirlenmiş olan kısma ilişkin olarak da proje bütünlüğü gözetilerek bedel tespit edilmesi yerindedir.
3. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Dava konusu taşınmazı kapsayan alanda ... Belediye Meclisinin 22.06.2020 tarihli ve 32 sayılı kararı ile kabul edilen İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin 18.09.2020 tarihli ve 776 sayılı kararı onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı revizyonuna ilişkin olarak davacılar tarafından açılan dava sonucu İzmir 5. İdare Mahkemesince dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesinin 28.03.2023 tarihli ve 2022/1711 Esas, 2023/544 Karar sayılı kararıyla istina başvurusunun kabulü ile dava konusu işlemin iptaline ilişkin kararın kaldırılmasına, davanın Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere reddine karar verildiği, havalesiz ve tarihsiz son ek bilirkişi kurulu raporunda, yeni imar planının fiilen el atılmayan ancak plana göre yol kapsamında kalan kısmın tespiti bakımından önem taşıdığının belirtildiği ve davalı vekilince sunulmuş olan temyiz dilekçesinde de yeni imar planına göre yol olan kısmın miktarının azaldığının belirtilmiş olması karşısında, yukarıda belirtilen dava dosyasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gereklidir.
5.Kabule göre de; eldeki davada taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atılmıştır. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 nci ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki fiili el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiğinden ve taşınmazın imar planında yol olarak belirlenen kısmının, bir bölümüne imar planına uygun olarak fiilen elatılmış olması nedeniyle, somut dosyamızda 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrasının uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, dava konusu taşınmaza 1983 yılından sonra fiilen el atılmış olduğundan nispi harcın hüküm altına alınması gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince hatalı değerlendirme yapılmak suretiyle maktu harca hükmedildiği ve bu hususun kamu düzenine ilişkin olup, resen gözetilmelidir.
6. Taşınmazın tapu kaydında yer alan takyidatların hüküm altına alınan bedele yansıtılmaması doğru görülmemiştir.
7. Vekilin, davacılardan Özdinç Konut yapı Kooperatifinden alınmış vekâletnamesinin denetime esas olacak şekilde dosyaya getirtilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı idare vekilinin Ecrimisil Talebine İlişkin Temyizi Yönünden;
Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
B. Davalı İdare Vekilinin Tazminat Talebine İlişkin Temyizi Yönünden;
Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.