"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1340 Esas, 2023/275 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Akyurt Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/198 Esas, 2021/148 Karar
Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu Ankara ili, Akyurt ilçesi, ... Mahallesi 1032 ve 1033 parsel (yenileme ile 40204 ada 22 ve 24 parsel) sayılı taşınmazların maliki olduğunu, taşınmazları 1995 yılında tapu kaydına güvenerek satın aldığını, taşınmazların dava dışı Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğünce kamulaştırıldığını, Akyurt Asliye Hukuk Mahkemesinde devam eden kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil talepli davanın yargılaması sırasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 22 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uygulama çalışması yapıldığını, taşınmazların yüzölçümünde azalma olduğunu, bu gerekçeyle kararın Yargıtay tarafından bozulduğunu, bozma sonrası Akyurt Asliye Hukuk Mahkemesince yeni yüzölçümleri üzerinden kamulaştırma bedeline hükmedilmesi sebebiyle önceki kararla ödenen fazla bedelin 28.870,00 TL faiziyle birlikte iadesine hükmedildiğini belirterek, müvekkilinin tapu kütüğünün hatalı tutulması nedeniyle uğradığı zararının 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazine tarafından tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; kamulaştırma davası sırasında kamulaştırılan alanın doğru şekilde davaya konu edilmesinin ilgili kurum ve davada görevli bilirkişi heyetinin sorumluluğunda olduğunu, bu davanın tarafı dahi olmayan müvekkili Hazinenin söz konusu davada hatalı yapılan işlemlerden sorumlu tutulamayacağını, davacı tarafından DHMİ Genel Müdürlüğüne iade edilen kamulaştırma bedeli bu davaya konu edilebilse bile, söz konusu bedele ilişkin ödenmiş olan işlemiş 28.870,00 TL faizin müvekkili Hazineden istenemeyeceğini, zira davacının kamulaştırma bedelini aldığı tarihten itibaren faiz geliri elde ettiğini ve bu geliri iade ettiğini, yasal süre geçtikten sonra dava açıldığından zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, yanlış dava açılarak husumetin yanlış muhataba yöneltildiğini, davanın önceki malikler aleyhine sebepsiz zenginleşme davası olarak açılması gerektiğini, zararın bu yolla telafisi imkanı bulunduğu halde Hazineden talep edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili idarenin dava sebebi sayılabilecek kusurlu bir işleminin bulunmadığını, tapulama kadastrosu sırasında taşınmazın geometrik durumunun tespitinin hukuka uygun olarak yapıldığını, ancak zamanın teknolojik yetersizlikleri nedeniyle hesaplamanın gerçeği yansıtmadığını, bu durumun mücbir sebep niteliğinde olduğunu ve kadastro memurlarının eylemine ait illiyet bağını kestiğini, dava konusu taşınmazda ciddi bir yüzölçümü farkı bulunduğunu, hayatın olağan akışı içerisinde davacının bu farkı bildiği veya bilmesi gerektiğini, bu nedenle kusurlu olduğu için tazminat talebinde hakkına sahip olmadığını, taşınmazın değerinin kamulaştırma davasında hesaplanan bedele göre değil tapuda belirlenen satış değerine göre belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; yasal süre geçtikten sonra dava açıldığından zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, yanlış dava açılarak husumetin yanlış muhataba yöneltildiğini, davanın önceki malikler aleyhine sebepsiz zenginleşme davası olarak açılması gerektiğini, zararın bu yolla telafisi imkanı bulunduğu halde Hazineden talep edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili idarenin dava sebebi sayılabilecek kusurlu bir işleminin bulunmadığını,tapulama kadastrosu sırasında taşınmazın geometrik durumunun tespitinin hukuka uygun olarak yapıldığını, ancak zamanın teknolojik yetersizlikleri nedeniyle hesaplamanın gerçeği yansıtmadığını, bu durumun mücbir sebep niteliğinde olduğunu ve kadastro memurlarının eylemine ait illiyet bağını kestiğini, dava konusu taşınmazda ciddi bir yüzölçümü farkı bulunduğunu, hayatın olağan akışı içerisinde davacının bu farkı bildiği veya bilmesi gerektiğini, bu nedenle kusurlu olduğu için tazminat talebinde hakkına sahip olmadığını, diğer taraftan taşınmazın fiili yüzölçümünde değişme olmadığı için zararın oluşmadığını, tazminat miktarının hatalı hesaplandığını, davacının satın alma tarihinde fazla ödediği tutarın tespiti yoluna gidilmesi yerine taşınmazın güncel değerinin hükme esas alındığını, ıslah yoluyla arttırılan kısım için ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini, davacı tarafından kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında davacı Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğüne iade ettiği bedele ilişkin ödemiş olduğu faizin müvekkili idareden istenmeyeceğini, kamulaştırma bedelini alan davacı tarafın bu tarihten itibaren faiz geliri elde ettiğini ve onu iade ettiğini, taşınmazın değerinin kamulaştırma davasında hesaplanan bedele göre değil tapuda belirlenen satış değerine göre belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile fen bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporla tazminat istemine konu 1032 (yeni 4204 ada 22) parsel sayılı taşınmazdaki eksikliğin komşu parselde kalmadığı, 3402 sayılı Kanun'un 22 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uygulamasının doğru yapıldığı, bu durumda 1951 yılında yapılan kadastro çalışmalarında tespit ve tescile tabi tutulan taşınmazın sonradan yüzölçümünün 3402 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yapılan uygulama ile azalması nedeniyle oluşan zararın da kadastro işlemlerinden kaynaklandığı, taşınmazın yüzölçümündeki eksilme sebebiyle oluşan zararın 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi anlamında tazmininin gerektiği, İlk Derece Mahkemesince eldeki davada tazminat istemine konu 1032 parsel (yeni 4204 ada 22 parsel) sayılı taşınmazın 3402 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uygulamasıyla eksilen 1.883,61 m² yüzölçümlü kesiminin dava tarihi itibarıyla değeri tespit ettirilmeyip, Yargıtay 5. Hukuk Dairesince onanarak kesinleşen Akyurt Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/23 Esas, 2018/226 Karar sayılı ilamıyla 30.12.2013 tarihi itibarıyla tespit edilen metrekare birim fiyatı olan 340,00 TL/m² üzerinden hesaplanan toplam 640.427,40 TL tazminat ve davacı tarafından DHMİ Genel Müdürlüğüne ödenen 28.870 TL faizi ile birlikte toplam 669.297,40 TL tazminatın davalı Hazineden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesinde istinaf edenin sıfatı gözetilerek yapılan incelemede isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu Ankara ili, Akyurt ilçesi, ... Mahallesi 1032 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından 6.960 m² yüzölçümü ile 17.11.1995 tarihinde satın alındığı, 3402 sayılı Kanun'un 22 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sonucunda taşınmazın 5.076,39 m² yüzölçümüyle tespit edildiği, tespit işleminin 08.04.2016 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 08.08.2017 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Dava konusu taşınmazda eksilen yüzölçümü için kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davasında 30.12.2013 tarihi itibarıyla tespit edilen metrekare birim fiyatı üzerinden tazminata hükmedilmesi doğru olduğu gibi, kamulaştırma davası sırasında yüzölçümünün azalması sebebiyle iade edilen bedele ait faizin davalı Hazineden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesi yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.