"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/155 Esas, 2023/132 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı idare vekili asıl dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, Sincan ilçesi, .../... Mahallesi 110 ada 23 parsel(eski 494 parsel) sayılı taşınmazın 346,10 m²lik kısmının kamulaştırma bedelinin tespitine ve taşınmazın kamulaştırılan kısmının idare adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı idare vekili birleştirilen dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, Sincan ilçesi, .../... Mahallesi 110 ada 23 parsel (eski 494 parsel) sayılı taşınmazın 2.788,45 m²lik kısmının kamulaştırma bedelinin tespitine ve taşınmazın kamulaştırılan kısmının idare adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 30.01.2009 tarihli ve 2007/1209 Esas, 2009/42 Karar sayılı kararı ile davaların kabulü ile tespit edilen kamulaştırma bedelinin davalılara ödenmesine, dava konusu taşınmazın kamulaştırılan kısımlarının davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; davacı Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünün 8 Mart 2006 tarihli ve 792 sayılı yazılarında "Ankara – İstanbul ve Ankara – Konya Rehabilitasyon Projesi kapsamındaki yeni demiryolu güzergahında demiryolu hat ekseninden itibaren 50 metrelik kesimin demiryolu güvenlik koridoru kabul edilerek bu koridorun dahilinde sabit yapılaşmaya müsaade edilmemesi" yönündeki yazısı dikkate alınarak, demiryolu güvenlik koridorunun 50 metre olarak kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilerek kamulaştırma bedelinin eksik tespiti doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 17.05.2012 tarihli ve 2011/772 Esas, 2012/379 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; dosya kapsamı ve ... Belediye Başkanlığı İmar ve Şehir Planlama Müdürlüğünün 9 Şubat 2007 tarihli yazısında, dava konusu taşınmazı da kapsayan parsellerin 35 metrelik kısmında (hat ekseninin sağı ve solunda 35'er metre kamulaştırma sınırı olduğundan 50-15= 35 metre olarak kabul edileceğinden) yapı izni verilmesinin mümkün olmadığına ilişkin yazısı da dikkate alınarak, dava konusu taşınmazın kamulaştırma sınırından itibaren sağı ve solundan 35'er metrenin yüzölçümü hesaplanıp, bu bölümün bedelinin tespiti gerektiğinden ve fen bilirkişisi tarafından düzenlenen ölçekli krokideki yüzölçümlerinin miktarı mevcut duruma uygun düşmediğinden fen elemanı eşliğinde yeniden keşif yapılarak yukarıda sözü edilen bölümlerin yüzölçümleri ayrı ayrı belirlendikten sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi ve 6459 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin “Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitimi tarihinden itibaren kanuni faiz işletilir.” hükmü eklenmiş olduğundan, bu hususta karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece 18.07.2014 tarihli ve 2014/18 Esas, 2014/208 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
E. Üçüncü Bozma kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Mahkemece, dava konusu taşınmazın henüz imar uygulanmasına alınamadığı da gözetilerek ilk kamulaştırma koridoru olan 2.788,45 metrekarelik kısmının zaten 15'er metrelik güvenlik koridorunu kapsadığı, kamulaştırma sınırından sonra hattın sağ ve solunda yer alan 35’er metrelik güvenlik koridoru ile ilgili olarak ise hattın kuzey(sol) kısmının ek kamulaştırma konusu edildiği dikkate alınıp, demiryolu nedeniyle ilk kamulaştırma sınırının güney(sağ) kısmından itibaren 09.02.2007 tarihli Belediye İmar Müdürlüğü yazısında belirtilen 50-15=35 metrelik güvenlik koridoru alanının fen bilirkişi refakatinde yapılacak keşifte, kamulaştırma paftaları da zemine aplike edilmek suretiyle tespit edilerek, alınacak krokili rapor ile kamulaştırma sahası ve güvenlik koridoru alanı denetime olanak verecek şekilde belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu koridoru ilk kamulaştırma sınırından sonra 70 metre olarak gösteren rapora dayanılarak ve yasal olmayan gerekçelerle fazlaya hükmedilmesi doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
F. Mahkemece Üçüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 21.05.2019 tarihli ve 2015/313 Esas, 2019/215 Karar sayılı kararı ile davanın kabulü ile kamulaştırma bedelinin kamulaştırma bedelinin 230.657,73 TL olduğunun tespiti ile davalılara ödenmesine, dava konusu taşınmazın toplam 9.782,19 m²lik bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
G. Dördüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz başvurusunda bulunmuş, Dairece karar bozulmuş, bozma kararına karşı davalılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; davacı ...'ın yargılama sırasında öldüğü anlaşıldığından mirasçılarının isimlerinin karar başlığında gösterilmemiş olması, davacı idarece fazla yatırılan 118.153,10 TL’nin davalı tarafça çekilmişse varsa çekilme tarihine kadar işlemiş nemaları ile davalılardan tahsiline, davalı tarafa ödenmemişse varsa nemaları ile yatırılan bankalarca davacı idareye iadesine karar verilmemesi, dava konusu taşınmaza ilişkin acele el koyma dosyası ya da karar ilamının dosya arasına alınması gerektiğinin düşünülmemesi ve davacı idarece toplam 193.676,50TL faiz bedeli bankaya bloke edilmiş olup Mahkemenin 2005/285 Esas sayılı dosyasında tespit edilen 41.826,75 TL'den acele el koyma dosyasında ödenen bedelin mahsubundan sonra kalan 9.896,21 TL'ye 09.07.2005 tarihinden ilk karar tarihi olan 04.04.2006 tarihine kadar, 2007/1209 Esas sayılı dosyasında tespit edilen 114.717,03 TL'den ilk kararda yazılı bedel ile tespit sırasında ödenen 5.537,60 TL’nin mahsubundan sonra kalan 67.352,68 TL'ye 09.07.2005 tarihinden 30.01.2009 tarihine kadar, 2011/772 Esas sayılı dosyasında tespit edilen bedel ile hükmedilen bedel aynı olup 237.657,73 TL’den 2007/1209 Esas sayılı dosyadaki bedelin mahsubundan sonra kalan 115.940,70 TL’ye 09.07.2005 tarihinden 17.05.2012 tarihine kadar kadar yasal faiz işletilmesine ve davacı idarece bankaya fazla bloke edilen faiz miktarlarının davalılardan alınarak davacı idareye iadesine karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt oluşturur şekilde faize ilişkin açıkça hüküm kurulmaması doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
H. Mahkemece Dördüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın toplam 9.782,19 m²lik bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tapuya tesciline ve davacı idarece bankaya fazla bloke edilen faiz miktarlarının davalılardan alınarak davacı idareye iadesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda güvenlik koridorunun hatalı hesaplandığını, kabul edilemeyecek ölçüde fazla alanın kamulaştırılmasına neden olunduğunu ve belirlenen bedelin yüksek olduğunu ileri sürerek temyiz itirazında bulunmuştur.
2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; iki tren yolu arasında kalıp yapı izni verilmesi mümkün olmayan alanın da bedeline hükmedilmesi gerektiğini, fazla kamulaştırılan alan için iade edilmesi gereken bedel hesabı yapılırken 2.788,45 m²lik alan için m² birim fiyatının 15,00 TL olarak fazlası var ise m² birim fiyatının 27,00 TL'den hesaplanması gerektiğini ileri sürerek temyiz itirazında bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu ve 11 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin ileri sürdüğü temyiz nedenlerinden davalılar vekilinin tüm, davacı idare vekilinin diğer temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
4. Davacı idarece faiz bedeli olarak depo edilen ve iadesine karar verilen bedelin infazda tereddüt uyandıracak şekilde hükümde açıkça gösterilmemesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalılar vekilinin tüm, davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (4) numaralı bendinin sonundaki “davacı idarece bankaya fazla bloke edilen faiz miktarlarının davalılardan alınarak davacı idareye iadesine” ibaresi hükümden tümüyle çıkartılarak (6) numaralı bendinde yer alan “118.153,107 TL’nin” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve davacı idarece yasal faiz olarak depo edilen toplam 193.676,50 TL’nin” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacı idareden peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine, davalılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
25.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.