Logo

5. Hukuk Dairesi2023/7393 E. 2024/1683 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Islah imar uygulaması sonucu davacıların murisinin taşınmazına karşılık olarak daha az yer verilmesi nedeniyle oluşan kamulaştırmasız el atma bedelinin tahsili.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların murisinin payının küçültülerek imar uygulamasına tabi tutulduğu ve bu nedenle kamulaştırmasız el atma tazminatı talep etme hakkının bulunduğu gözetilerek, yerel mahkemenin davayı kabulüne ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/2 Esas, 2023/274 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki imar uygulaması sonucu davacılar murisinin taşınmazına karşılık olarak daha az yer verilmesi nedenine dayalı kamulaştırmasız el atma bedelinin tahsiline ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın taleple bağlı kalınarak kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi ...'ın 03.01.1957 tarihinde, İzmir ili, Bayraklı ilçesi, ... Mahallesi 2051 ada 1 parselde kayıtlı 460.614 m² yüzölçümlü taşınmazdan 300/76320 ve 23.03.1957 tarihinde de 300/400032 hisse satın aldığını, murisin satın aldığı hisselerin toplamının arz üzerinde 2.155,90 m²ye tekabül ettiğini, davalı idarenin 1987 yılında 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanunu'nun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun’un (2981 sayılı Kanun) 3290 sayılı Kanun'la değişik 10 uncu maddesinin (c) bendine göre ıslah-imar plan uygulaması yaptığını, müvekkillerinin murisine ait 2.155,90 m²lik yere karşılık %35 düzenleme ortaklık payı kesintisinden sonra 1.401 m² yer verilmesi gerekirken, Bayraklı ilçesi, ... Mahallesi 36717 ada 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazlardan toplam 392 m²lik yer verildiğini, davalı ... tarafından 1987 yılında yapılan ıslah-imar uygulaması sonucu davacıların murisine ait resmi tapu kaydındaki hisse payının haksız ve hukuka aykırı olarak değiştirilmesi nedeni ile verilmeyen 1.009 m²lik eksik kısmın emsal araştırması yapılarak dava tarihinden itibaren değerinin belirlenmesine, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL eksik yer bedelinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların taleplerinin müvekkili idare tarafından yapılan ıslah imar planı uygulamasına dayandığını, söz konusu ıslah imar uygulamasının idari bir işlem niteliğinde olduğunu, bu nedenle davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğini, dava konusu işlemin Tapu Sicil Müdürlüğünün hatalı kaydına dayanması sebebiyle müvekkili belediyenin hak sahibi olmadığı halde davacılara tazminat ödemesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkili idare yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 21.01.2016 tarihli ve 2014/543 Esas, 2016/17 Karar sayılı kararı ile yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkemenin 21.01.2016 tarihli ve 2014/543 Esas, 2016/17 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; davacılar murisi ...'ın dava konusu 2051 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 300/76320 ve 300/40032 hissesi bulunduğunun tespit edildiği, Karşıyaka 2. Bölge Tapu Sicil Muhafızlığının 22.09.1986 tarihli yazısında dava konusu 2051 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında hisse oranlarında yapılan hatalar nedeniyle pay ve paydalar toplamı eşitlenemediğinden bu durumun imar uygulamasının iptaline yol açmaması için, imar uygulaması sırasında müfettiş raporunda gösterilen hisselerin nazara alınmasını talep ettiği, davalı idarece de talep uygun görülerek imar uygulamasında müfettiş raporunda gösterilen payları üzerinden dağıtım cetveli düzenlendiği ve bu hisseler üzerinden düzenleme ortaklık payı kesilip, yer tahsis edildiğinin anlaşıldığı, bu itibarla davacılar murisinin payı küçültülerek imar uygulamasına tabi tutulduğundan, tapudaki hissesi ile imar uygulamasındaki dağıtım cetvelinde gösterilen hissesi arasındaki fark tespit edilip, bu kısma kamulaştırmasız el atıldığı kabul edilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden bahisle görev nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın taleple bağlı kalınarak kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacıların taleplerinin müvekkili idare tarafından yapılan ıslah imar planı uygulamasına dayandığını, söz konusu ıslah imar uygulamasının idari bir işlem niteliğinde olduğunu, bu nedenle davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğini, ıslah imar uygulamasının 1986 yılında yapıldığını, 1987 yılında kesinleşmesi sonrasında tapu müdürlüğünce tescil işlemi gerçekleştirilerek davacıların taşınmazın mülkiyetini kaybettiğini, tapu sicilindeki hatalar sebebiyle 10 yıl içinde dava açılması gerektiğinden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu işlemin Tapu Sicil Müdürlüğünün hatalı kaydına dayanması sebebiyle müvekkili belediyenin hak sahibi olmadığı halde davacılara tazminat ödemesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkili idare yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, bilirkişi raporunda taşınmazın dava tarihindeki değerinin belirlendiğini, oysa zararın doğduğu tarih olan 1987 yılı olduğuna göre taşınmazın bu tarihteki niteliklerine göre değer tespitinin yapılması gerektiğini, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 12 nci maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın 1987 yılı itibarıyla değerinin tespiti ile yurt içi fiyat endeksi uygulanarak dava tarihine güncellenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasında ıslah-imar uygulaması sonucunda davacılar murisinin taşınmazına karşılık olarak daha az yer verilmesi nedenine dayalı kamulaştırmasız el atma bedelinin tahsiline ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

2. 2981 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi.

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

4. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

15.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.