Logo

5. Hukuk Dairesi2023/7424 E. 2024/1049 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Özel sağlık alanı olarak imar planında belirlenen taşınmaza fiili el atma olmamasına rağmen, kamulaştırmasız el atma tazminatı talep edilip edilemeyeceği ve bedelinin tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın uzun yıllardır imar planında sağlık alanı olarak ayrılması ve özel sağlık alanı olarak kullanımının belirlenmesi nedeniyle, fiili el atma olmamasına rağmen hukuki el atmanın gerçekleştiği ve taşınmaz bedelinin emsal kıyaslaması yapılarak tespitinin doğru olduğu gözetilerek istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1499 Esas, 2023/1547 Karar

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/133 Esas, 2022/89 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Ankara ili, Yenimahalle ilçesi, ... Mahallesi, 43205 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kesinleşmiş imar planlarıyla "sağlık alanı" olarak tahsis edildiğini ve taşınmaza davalı idarece kamulaştırmasız el atıldığını beyanla şimdilik 10.000,00 TL kamulaştırmasız el atma tazminat alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek kamu kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki, zamanaşımı, derdestlik, görev ve husumet olmak üzere tüm yönleriyle reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu alanın kamulaştırılması ile ilgili müvekkil belediyenin herhangi bir görev veya sorumluluğunun bulunmadığını, belediye tarafından anılan ada parsele ilişkin bir kamulaştırma işlemi tesis edilmediğini, yerleşmiş Yargıtay kararları gereğince el atmanın şartlarının oluşmadığını belirterek; davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalanın kabulüne taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bedeline hükmedilen taşınmazın tapusunun iptali ve davalı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; fiilen el atma olgusunun bulunmadığını, idari yargının görevli olduğunu, uyuşmazlık mahkeme kararlarının dikkate alınmadığını, özel sağlık tesis alanı olarak ayrılan taşınmazda maliklerin tasarruf hakkının kısıtlanmadığını, Danıştay kararlarının dikkate alınmadığını, husumetin Sağlık Bakanlığına ait olduğunu, izin alınarak özel işletme yapılabileceğini, bilirkişi raporunun yetersiz, bedelin yüksek olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu Ankara ili, Yenimahalle ilçesi, ... Mahallesi, 43205 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ... Büyükşehir Belediye Meclisinin 12.10.1995 tarihli ve 711 sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli "Yuva Köyü Çevresi Revizyon İmar Planı" ve bu doğrultuda hazırlanan Yenimahalle Belediye Meclisinin 22.05.1996 tarihli ve 85 sayılı kararı ile uygun görülerek Büyükşehir Belediye Meclisinin 19.08.1996 tarihli yazısı ile onaylanan 1/1000 ölçekli "Yuva Köy ve Çevresine Ait Uygulama İmar Planı" kapsamında "Sağlık Alanı" kullanımında kaldığı daha sonra Yenimahalle Belediye Meclisinin 09.11.2012 tarihli ve 961 sayılı kararı ile uygun görülerek davalı belediye meclisinin 12.02.2013 tarihli ve 250 sayılı kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile dava konusu parselin yapılaşma koşullarında bir değişiklik yapılmadan kullanımının "Özel Sağlık Alanı" olarak değiştirildiği, yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazın boş arsa görünümünde olduğu, üzerinde herhangi bir yapı ve tesis olmadığı, bu yönüyle fiilen el atma olgusunun gerçekleşmediği anlaşılmış ise de taşınmazın ilk kez yapılan imar planında “sağlık alanı” kullanımında kaldığı, bu planın iptali yönünde alınmış bir yargı kararı bulunmadığı, iş bu plan gereğince sorumluluğun Sağlık Bakanlığında bulunduğu tespit edilmiş ise de taşınmazda daha sonra yapılan ve davalı idare tarafından onaylanan 12.02.2013 tarihli ve 250 sayılı karar uyarınca revizyon imar planında “özel sağlık alanı” olarak ayrıldığı dikkate alındığında, sorumluluğun davalı idarede bulunduğu anlaşılmış olup husumete yönelik itiraz yerinde bulunmamıştır. Öte yandan dava konusu taşınmazın kamuya özgülenme durumunun devam ettiği, taşınmaza fiili el atma olgusu gerçekleşmemiş olsa dahi imar planlarının onay tarihi dikkate alındığında makul süre içinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleşmiş olduğunun kabulü gerektiği dikkate alındığında, arsa niteliğindeki taşınmaza, emsal karşılaştırması yapılıp vergi değerleri de kıyaslanmak suretiyle değerinin tespit edilerek davalı idareden tahsiline, dava konusu taşınmazdaki davacı payının tapu kaydının iptali ile idare adına tapuya tesciline dair kararda, taşınmaz ile aynı bölgede bulunan 43144 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden Aralık 2020 değerlendirme tarihi itibarıyla tespit edilen 1.650 TL/m² birim bedelin Dairemizin 2022/598 Esas sayılı ilamı ile 43206 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden Aralık 2020 değerlendirme tarihi itibarıyla tespit edilen 1.500 TL/m² birim bedelin Dairemizin 2022/933 Esas sayılı ilamı ile uygun bulunduğu da dikkate alındığında mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı idare vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; davalı idare genel bütçeye dair kuruluşlarından olmadığından harç alınması gerekirken harçtan muaf olduğundan bahisle yatırılan harçların iadesine karar verilmesi, doğru olmadığı gibi 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 4'ün maddenin üçüncü fıkrası gereğince maktu harca hükmedilmesi gerektiği ve bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğundan resen dikkate alınması gerektiği de gözetilerek harç yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebebleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 tarihli ve 2010/5 Esas, 662/651 Karar sayılı kararı ile ''uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulu gerektiğine...'' karar verilmiştir.

5. 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde-1 inci maddesi ile 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7421 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi ile Ek Madde-1 inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümlesi.

6. 26.11.2022 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek madde 4 üncü maddesi.

7. 2942 sayılı Kanun'un (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Dosya kapsamında yer alan fen bilirkişi raporunda, keşif tarihi itibarıyla dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmakla birlikte 19.08.1996 tarihli yazısı ile onaylanan 1/1000 ölçekli "Yuva Köy ve Çevresine Ait Uygulama İmar Planı" kapsamında "Sağlık Alanı" kullanımında kaldığı ve 12.02.2013 gün ve 250 sayılı kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile dava konusu parselin yapılaşma koşullarında bir değişiklik yapılmadan kullanımının "Özel Sağlık Alanı" olarak değiştirildiği, dava konusu taşınmazın uzun yıllardan beri kamu hizmetine tahsis edilmiş olduğu gözetildiğinde alınan rapora göre taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğrudur.

4. Bölge Adliye Mahkemesince her ne kadar 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 4'ün son fıkrasında "Bu kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir." düzenlemesi ile 04.11.1983 tarihinden sonra yapılan fiili el atmalarda da maktu harca hükmedilmesi gerektiğinin amaçlandığının kabulü gerektiğinden bahsedilmiş ise de 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 nci ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki fiili el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.01.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiğinden 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrasının uygulanma imkanı bulunmamaktadır.

5. Kaldı ki eldeki davada dava konusu taşınmaz 1/1000 ölçekli uygulama imar planında özel sağlık alanında kaldığından ve fiili bir el atma bulunmadığından, hukukî el atma nedeniyle taşınmazın bedeline hükmedildiğinden Ek Madde 4'ün uygulanması doğrudur.

6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.