"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/563 Esas, 2023/773 Karar
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/19 Esas, 2021/231 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 6835 parsel sayılı taşınmazın 1.596,83 m²lik kısmının kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı idarece teklif edilen bedelin çok düşük olduğunu, taşınmazın kısmi kamulaştırılması nedeniyle arta kalan kısmında meydana gelen değer azalışının da hesaplanması gerektiğini savunarak, taşınmazın gerçek değerinin tespitini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile işbu bedelin işlemiş faiziyle birlikte davalıya ödendiği anlaşıldığından bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davacı idarece fazladan depo edilen bedelin davacı idareye iadesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmayıp yetersiz olduğunu, net gelir metoduna göre yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, verim miktarının yüksek üretim masraflarının ise düşük alındığını, uygulanan objektif değer artışı oranının çok yüksek olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının % 5 olarak alınmasının doğru olmadığını, davaya konu taşınmazın 22/A uygulaması sonucu ifraz edilerek 1426 ada 5 parsel numarasını aldığını, bu hususun nazara alınması gerektiğini, kamulaştırma dışı alanın değer kaybettiğinden söz edilemeyeceğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, rapora karşı itirazlarının karşılanmadığını, taşınmazın arazi değil arsa vasfına haiz olduğunu, kamulaştırmadan arta kalan kısımda meydana gelen değer kaybının daha fazla olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte taşınmazın arazi olarak kabulü halinde ise, uygulanan objektif değer artışı oranının düşük olduğunu, faiz ile ilgili hüküm tesis edilmemiş olmasının doğru olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyaya celp edilen belgelere göre davaya konu taşınmazın arazi olarak nitelendirilmesinin doğru olduğu, kuru tarım arazisi niteliğindeki taşınmaza % 5 oranında kapitalizasyon faiz oranı ile % 500 oranında objektif değer artışı uygulanması suretiyle o yörede mutad olarak ekilen ürünler münavebeye esas alınarak net gelirine göre değerlendirme tarihindeki resmi veriler dikkate alınarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, dava konusu taşınmazın kullanım amacı, yüz ölçümü ve geometrik şekli dikkate alındığında, kamulaştırmadan arta kalan alanda değer kaybı olacağı gözetilerek, arta kalan alanda oluşan değer kaybının, taşınmazın kamulaştırılan kısmının zemin bedeline eklenmesi suretiyle kamulaştırma bedelinin tespitinin yerinde olduğu, kabule göre de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, ancak; İlk Derece Mahkemesinin ilk kararının ortadan kalktığı gözetilerek faiz hakkında da yeniden hüküm tesis edilmesi gerekirken bu yönde karar verilmemiş olmasının doğru olmadığı, yine davacı idarece fazladan depo edilen bedelin davalı tarafa ödenmiş ise bankadan çekilme tarihine kadar işlemiş nemaları ile davalıdan tahsili ile davacıya iadesine; davalıya ödenmemişse varsa nemaları ile yatırılan bankaca davacı idareye iadesi yönünde karar verilmemiş olması doğru görülmediği gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile işbu bedele, davanın dört ay içinde sonuçlandırılmadığı gözetilerek 16.11.2016 tarihinden İlk Derece Mahkemesinin ilk karar tarihi olan 14.03.2018 tarihine kadar yasal faiz işletilerek işlemiş nemalarıyla birlikte davalı tarafa derhal ödenmesine, davacı idarece fazladan yatırılan bedelin, davalıya ödeme yapılmış olması halinde, bankadan çekilme tarihine kadar işlemiş nemaları ile davalıdan tahsili ile davacı idareye iadesine; davalıya ödenmemişse varsa nemaları ile yatırılan bankaca davacı idareye iadesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kadının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın arsa vasfında olduğunun kabulü ile gerçek değerinin tespiti gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte arazi olarak kabulü halinde ise daha yüksek oranda objektif değer artışı uygulanması gerektiğini, hesaplamanın hatalı yapıldığını, kamulaştırmadan arta kalan kısımda meydana gelen değer kaybının daha fazla olduğunu, bilirkişi raporunun hükme esas alınmayacağını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci ve 12 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kuru tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı ve objektif değer artış oranı yerindedir.
4. Dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan kısmının yüzölçümü, geometrik şekli ve kullanım durumu dikkate alındığında uygulanan değer azalışı oranının uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
5. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
6. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Parsel Sorgu Uygulaması üzerinden Dairemizce edinilen bilgiye göre; dava konusu 6835 parsel sayılı taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22 nci maddesinin (a) fıkrası uyarınca yapılan 06.11.2020 tarihinde kadastro yenileme çalışmaları sonucunda pasife alınıp, 1426 ada 5 parsel numarasını aldığı, akabinde ise 19.01.2024 tarihli imar uygulaması sonucu pasife alınıp 1549 ada 5 ve 1551 ada 1 parsellere şuyulandırıldığı anlaşılmıştır.
7. Bu itibarla; imar uygulamasına ait şuyulandırma cetvelleri ilgili Belediyeden istenilip dava konusu taşınmazın imar uygulaması sonucu hangi parsellere gittiğini gösterir tüm gitti kayıtlarıyla birlikte tapu kayıtları ilgili Tapu Müdürlüğünden, imar uygulaması sonucu yeni oluşan parsellerin imar planındaki özgülenme amacı ile ilgili bilgi ve belgeler Belediye Başkanlığı'ndan, şuyulandırma öncesi ve sonrası çaplı krokiler ilgili Kadastro Müdürlüğünden getirtilerek, imar uygulaması sonucu oluşan yeni parseller üzerinde mahallinde yeniden yapılacak keşifte tapu kaydı zemine uygulanmak suretiyle, imar uygulaması sonrası yeni oluşan parseller ile imar uygulaması öncesindeki dava konusu taşınmazın aynı yerde kalıp kalmadıkları tespit edildikten sonra, yeni oluşan parsellerin davacı idarece kamulaştırılan alanda yer alıp almadığı tespit edilerek ulaşılacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde infazda tereddüt yaratacak şekilde eski parsel numarası üzerinden karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde ilgililerine iadesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.