Logo

5. Hukuk Dairesi2023/821 E. 2023/7461 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle oluşan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca Hazineden talep edilmesi üzerine, zararın miktarı ve Hazinenin sorumluluğunun kapsamı.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu iptal kararının kesinleşmesi üzerine açılan tazminat davasında, taşınmazın niteliğinin arsa olarak belirlenmesi, değerinin emsal satış yöntemiyle tespiti ve 4721 sayılı Kanun’un 1007. maddesi gereğince Devletin tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan sorumlu olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1229 Esas, 2022/2581 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/162 Esas, 2021/478 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin maliki olduğu İstanbul ili, Tuzla ilçesi,... Mahallesi 3954 parsel sayılı taşınmazın ... tarafından açılan dava sonucunda kıyı olarak terkinine karar verildiğini, uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve mesnetsiz olarak açıldığını, dava konusu taşınmazın ilgili kanuna göre kıyı kenar çizgisi içinde kalması sebebiyle tapu kaydının iptali ile kıyı olarak terkini için taraflarınca dava açıldığını, bahse konu davanın derdest olduğunu, henüz oluşmamış muhtemel zararın tazmini için açılan davanın reddini talep etmiştir

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı ... Hazinesinden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A.İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyaya ve bilirkişi raporlarına itirazlarının nazara alınmadığını, eksik inceleme ve araştırma neticesinde tanzim olunan bilirkişi raporu dayanak edilerek hüküm kurulduğunu, davaya konu taşınmaz 3621 sayılı Kıyı Kanun'u (3621 sayılı Kanun) hükümleri uyarınca kıyı olarak sınırlandırıldığını, dava konusu taşınmazın iptal kararıyla bilimsel inceleme neticesinde kıyıda bulunduğu kesinleşmiş olmasına rağmen bu defa arsa olarak nitelendirildiğini, bilirkişi heyetince düzenlenen raporun yönetmelik esaslarına uygun yapılmadığını ve bu yüzden de hukuka uygun olmadığını, dava konusu tapu iptali işlemi tapu idaresinin hatalı kayıt tutmasından kaynaklı bir işlem olmayıp yörede ülkenin doğal varlığı kıyı alanlarının tespiti sonucu olduğunu, tespiti yapılan kıyı alanlarının özel mülkiyet kaydının iptali de ilama dayandığından, idare görevlilerinin kusuruna dayalı tazminat yükümlüğünün Maliye Hazinesine yüklenemeyeceğini, taşınmaz kıyı kenar çizgisi içinde olması nedeniyle imar planı sınırları dışında olduğunu ve belediye hizmetlerinden yararlanmadığını, taşınmazın kıyı vasfında olması nedeniyle arsa olarak değerlendirilemeyeceğini, aynı bölgede pek çok taşınmazın emsal olabilecekken tek emsalle yetinilerek değerlendirme yapılmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, dava konusu yere yakın aynı mevkide ve dava konusu taşınmazın tapu iptal tarihine en yakın tarihteki özel amacı olmayan satışların emsal alınması gerektiğini, farklı emsal incelemesi yapılmayan raporun bu yönüyle de yetersiz olduğunu, ilamda davaya kusuruyla sebebiyet vermeyen müvekkil idare aleyhine yüksek oranda nispi vekâlet ücretine hükmolunmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması talep edilmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın evveliyatında davacılar ile dava dışı kayıt malikleri adına müştereken kayıtlı olduğu, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle ... tarafından açılan tapu iptal davası sonucu İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/298 Esas, 2012/655 Karar sayılı kararıyla taşınmazın kıyı olarak tapudan terkinine karar verildiği, hükmün Yargıtay aşamasından geçerek 01.07.2019 tarihinde kesinleştiği, davacılarının tapu iptal kararının kesinleşmesinden önce 02.01.2018 tarihinde eldeki tazminat davasını açtıkları kaldırma kararından sonra dosya kendisine iade edilen İlk Derece Mahkemesince Tapu Müdürlüğü ile Belediye Başkanlığından gerekli kayıt ve belgeler celbedilerek yeniden yapılan keşif ve alınan bilirkişi kurulu raporu ile kaldırma nedenlerinin karşılanmış olmasına, aynı parsele ilişkin diğer dava dosyalarındaki bilirkişi raporları dikkate alınarak değerlendirme tarihi itibarıyla vasfı arsa olarak belirlenen taşınmazın değerinin resmi veriler ışığında emsal satış yöntemiyle belirlenmesine göre mahkemece verilen karar usul ve kanuna uygun olup delillerin takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz itirazında bulunmuştur.

B.Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri

2.4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4.4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5.4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3.Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Davacıların dava konusu taşınmazın 1988,1992 ve 2003 yıllarında üzerinde herhangi bir şerh olmaksızın satın alınarak malik oldukları, ... tarafından açılan dava sonucunda, İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/298 Esas, 2012/655 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile kıyı olarak terkinine karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 01.07.2019 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 02.01.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3.Dosya içindeki bilgi ve belgelere, Belediye Başkanlığı cevabi yazısı,hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın belirtilen özelliklerine göre dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü ile dava konusu taşınmaza emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve dava konusu taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

4.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.