Logo

5. Hukuk Dairesi2023/8964 E. 2024/2059 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalı idare arasında, nehrin yatak değiştirmesi sonucu davacının arazisinin sular altında kalması nedeniyle, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazlara 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 11. maddesine göre net gelir esas alınarak değer biçilmesinde isabetsizlik görülmeyerek ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararları uyarınca idarenin sorumluluğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/577 Esas, 2023/1225 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Tutak Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/88 Esas, 2021/18 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonucunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu Ağrı ili, Tutak ilçesi, ... köyü 47, 183 ve 184 parsel sayılı taşınmazların kenarından geçmekte olan ... Nehrinin yatak değiştirmesi nedeniyle taşınmazların dere yatağı haline geldiğini ve sular altında kaldığını ileri sürerek tazminat isteminde bulunmuştur.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın idareye başvuru şartı yerine getirilmeden açıldığı ve hukuki yarar olmadığından usulden reddi gerektiğini, söz konusu parselin son 10 yılda değil 1959'dan beri nehir ile iç içe olduğunu, nehri ortasına tapu verilmesinden dolayı idarenin sorumluluğu olmadığını, dava konusu taşınmazın fiilen işgal edilmediğini, davalı idarenin herhangi bir projeli çalışmanın olmadığını, nehir yataklarında veya kıyısında bulunan arazilerde olabilecek aşınma, erozyon ve toprak çökmesinden davalı kurumun sorumlu olamayacağını, açıklanan nedenlerle davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, idari yargı yolunun görevli olduğunu, mücbir sebeplerden oluşan durumlarda idarenin sorumluluğunun bulunmadığını, bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların değerinin yüksek belirlendiğini, üretim masraflarında resmi verilerin kullanılmadığını, %4 alınan kapitalizasyon faizinin daha yüksek alınması gerektiğini, toplulaştırma işleminin sonucunun beklenmesi gerektiğini ileri sürerek kararı istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince bilirkişi heyetinin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 15 inci maddesindeki usul ve esaslara göre tayin edilip mahallinde keşif yapılmasında, taşınmazların arazi olarak kabul edilmesinde, sulu arazi niteliğindeki ve kalıcı olarak dere yatağı haline gelen dava konusu taşınmazların fen bilirkişisi raporunda belirtilen kısmının davacı tarafın özel mülkiyetinden çıktığı ve 6200 sayılı Kanun ile Yargıtay içtihatları doğrultusunda taşınmazların doğal nedenlerle de olsa su altında kalmasından davalı kurumun sorumlu olacağı anlaşılmakla; mülkiyet bedelinin hesaplanmasında, kapitalizasyon faizinin uygulanmasında, m² birim fiyatının 8,97 TL olarak belirlenmesinde ve bulunan bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği belirtilerek davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, idari yargı yolunun görevli olduğunu, mücbir sebeplerden oluşan durumlarda idarenin sorumluluğunun bulunmadığını, bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların değerinin yüksek belirlendiğini, toplulaştırma işleminin sonucunun beklenmesi gerektiğini, davacı lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davacı taraf ecrimisil yönünden davasını geri aldığından ecrimisil yönünden idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Ağrı ili, Tutak ilçesi, Aşağı Kargalık köyü 47, 183 ve 184 parsel sayılı taşınmazlara 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net gelir esas alınarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.