"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1529 Esas, 2023/1041 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Giresun 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/45 Esas, 2023/144 Karar (Giresun 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2022/54 Esas, Giresun 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2022/51 Esas sayılı dosyaları)
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl ve birleşen davada davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça, müvekkilinin maliki olduğu Giresun ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesi 1910 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden elektrik nakil hattı geçirilmek suretiyle kamulaştırmasız el atıldığını ve değer kaybına neden olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması suretiyle 10,00 TL kamulaştırmasız el atma bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili istenmiştir.
2.Birleştirilen Giresun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/51 esas sayılı davanın dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça, müvekkilinin maliki olduğu dava konusu Giresun ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesi 1015 ada 27 ve 30 parsel sayılı taşınmaz üzerinden elektrik nakil hattı geçirilmek suretiyle kamulaştırmasız el atıldığını ve değer kaybına neden olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması suretiyle 10,00 TL kamulaştırmasız el atma bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili istenmiştir.
3.Birleştirilen Giresun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/54 Esas sayılı davanın dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça, müvekkilinin hisseli maliki olduğu dava konusu Giresun ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesi 1015 ada 26 parsel sayılı taşınmaz üzerinden elektrik nakil hattı geçirilmek suretiyle kamulaştırmasız el atıldığını ve değer kaybına neden olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması suretiyle 10,00 TL kamulaştırmasız el atma bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili istenmiştir.
4.Asli müdahiller, 03.10.2022 havale tarihli dilekçeleri ile asıl ve birleştirilen dava dosyalarına konu olan taşınmazlarda paydaş oluklarını belirterek 10,00 TL kamulaştırmasız el atma bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı idare cevap dilekçesinde özetle; taşınmaza 1998 yılında tesis edilen Giresun İnişdibi enerji nakil hattının isabet ettiğini, müdahalenin ne kadar olduğunun bilirkişi marifetiyle tespitini, bir müdahale tespit edilmesi halinde bedelin tespiti ve lehlerine tescil hükmü kurulmasını; müdahale tespit edilememesi halinde davanın husumet yoksunluğu sebebiyle reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; zirai faaliyette kullanılan taşınmazın arazi olarak nitelendirilmesi gerektiğini, arsa vasfı ile değerlendirilen taşınmazların üzerindeki zirai muhdesat değerinin kaim yöntemle bulunması, bu yapılırken zemine ayrıca değer verilmemesi adına oransal indirim yapılması gerekirken; bir indirimin yapılmaması, yine net gelir hesabında, taşınmazda aynı yıl içinde üç farklı ürün yetiştiği kabul edilerek ve bunların net gelirleri toplanarak, kapital faize bölünmek suretiyle belirlenmesinin hukuken hatalı olduğunu, münavebeye alınan ürünlerin net gelirinin münavebeye alınan ürün sayısına bölünerek ve bulunan sayının kapital faize bölünmesi suretiyle taşınmazın çıplak arazi değerinin belirlenmesi gerektiğini, emsalin uygun emsal olmadığını, emsalin eski tarihli bir satış olduğunu, emsal taşınmazlar ile davaya konu taşınmazlar arasındaki emlak rayiç bedellerinin orantıları ile gerçek değerleri arasındaki orantılarının tutarsız olduğunu ve emlak rayiç bedellerinin fahiş ölçüde aşacak şekilde taşınmaz değerlemesi yapıldığını, davaya konu taşınmazların değer düşüklüğünün %50 belirlenmesinin hatalı olduğunu, enerji nakil hattının taşınmazın metrelerce yüksekliğinden geçtiğini, enerji nakil hattı taşınmazın kullanımına ve yapılaşmaya engel teşkil etmeyeceğini, enerji nakil hattının; fındık bahçesi, müstakil köy evi v.s şeklinde değerlendirilen taşınmazlara müdahalenin ölçüsünün hesaplanması gerektiğini, emsal alınan taşınmaz imar parseli olmasına rağmen, davaya konu taşınmazdan aynı nispette düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılarak değerleme yapılması gerektiğini, yapıların el atma tarihinden önce veya sonra inşa edildiklerine dair bir bilirkişi incelemesi ve bu minvalde tespit yapılmadığını, davaya konu taşınmazların imar durumunun raporda gösterilmediğini, taşınmazların arazi eğiminin fazla olması ve taşınmazlara isabet eden enerji nakil hattının kullanımı asgari düzeyde etkilediğini, taşınmazlar ile emsal taşınmazlar kıyas edilirken şablon değerler üzerinden mukayese tablosu oluşturulduğunu, davacı lehine aynı hukuki sebepten kaynaklanan ve konusu itibariyle aynı olan birleştirilmiş davalarda, tek vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın bir kısmından 1998 yılında enerji nakil hattı geçirildiği, el atma tarihi 1983 yılı sonrası olduğundan taşınmazın dava tarihindeki vasfına ve el atmanın süregelmesine göre üzerindeki muhdesatlarına göre değerlendirme yapılması, belediye yazı cevabına göre belediye ve imar planı sınırları içinde, hizmetlerden yararlanan dava konusu taşınmazın vasfının arsa olarak kabulü emsal kıyası ile değerinin tespiti, taşınmazın yüz ölçümü, hattın kapladığı alan ve geçiş güzergahı dikkate alınarak bulunan irtifak değer düşüklüğü oranı, tüm bu değerlendirmelerin dava tarihlerine ve asli müdahale tarihlerine göre ayrı ayrı yapılmış olması yerinde bulunmuş, ... Mahallesinde bulunan 837 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 05.09.2018 tarihli satışının kıyasi emsal olarak alınmasında, emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak m² bedelinin bulunmasında isabetsizlik bulunmadığından davalı kurum vekilinin istinaf itirazları yerinde bulunmamış, ayrıca taşınmazlar üzerinde yapı bulunmadığından, yapı değerlendirmesi de yapılmamış asıl ve birleşen davalarda, dava konusu taşınmazlar farklı olup neticede birleşmiş olsa da ayrı ayrı dosyalar olması da dikkate alınarak ayrı ayrı nispi vekalet ücreti verilmiş olması da yerinde bulunmuş, Anayasa Mahkemesi'nin kamulaştırmasız el atma davalarında verdiği ihlal kararları doğrultusunda düzenleme yapılarak, Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 16.11.2022 tarihli ve 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen ek 4 üncü maddenin 3 üncü fıkrasında; "Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir” düzenlemesi getirildiğinden karar ve ilam harcının maktuen belirlenmesi de yerinde bulunmuş, dava konusu ( 1910 ada 1 ve 2 parsel) taşınmazın emlak vergi beyan değeri ile emsal taşınmazın vergi beyan değerinin kıyaslamasında, imar parseli olan dava konusu taşınmazın dava tarihindeki vergi beyan değerinin 1.200 TL, emsalinkinin ise 700 TL olduğu belirlenmiş olmasına rağmen bilirkişilerce dava konusu taşınmazın daha değersiz olduğu kabul edilerek ters orantı oluşturulduğu anlaşılmış ise de bu durum istinafa gelenin lehine olduğundan kaldırma nedeni yapılmamış, istinafa gelenin sıfatına ve sebeplerine göre verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü maddesi, 326 ncı maddesinin birinci fıkrası, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi ve aynı Kanun'un 11 inci maddesinin son fıkrası uyarınca taşınmazın niteliği, tamamının yüzölçümü, geometrik durumu ve enerji nakil hattı güzergahı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranı belirtilmek suretiyle irtifak hakkı karşılığının tespit ile tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Eldeki davada taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atılmıştır. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 ncı ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki fiili el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiğinden 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrasının uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
5. Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararın da olduğu gibi 1983 sonrası fiili el atma nedeniyle açılan tazminat davalarında Ek Madde 4 gereğince maktu harç alınacağı yönünde karar verilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki harcın kamu düzenine ilişkin ve yargılamanın her aşamasında gözetileceği bir husus olduğundan ve bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2. Resen gözetilen nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA
İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının;
A-Asıl davada harca ilişkin (6) numaralı bendinin hükümden çıkarılarak yerine "Karar tarihi itibariyle alınması gereken 176.707,61 TL harçtan peşin alınan 477,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 176.229,71 TL harcın davalı idareden alınarak Hazineye irat kaydına, davacılar tarafından yatırılan 477,90 TL harcın da davalı idareden alınarak davacı tarafa verilmesine " cümlesinin yazılmasına
B-Birleştirilen 2022/54 esas sayılı dava yönünden harca ilişkin (6) numaralı bendinin hükümden çıkarılarak yerine "Karar tarihi itibarıyla alınması gereken 54.623,21TL harçtan peşin alınan 80,70TL harcın mahsubu ile bakiye 54.542,51TL harcın davalı idareden alınarak Hazineye irat kaydına, davacılar tarafından yatırılan 80,70 TL harcın da davalı idareden alınarak davacı tarafa verilmesine " cümlesinin yazılmasına
c-Birleştirilen 2022/51 Esas sayılı dava yönünden harca ilişkin (7) numaralı bendinin hükümden çıkarılarak yerine "Karar tarihi itibarıyla alınması gereken 202.854,05 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 202.773,35TL harcın davalı idareden alınarak Hazineye irat kaydına, davacılar tarafından yatırılan 80,70 TL harcın da davalı idareden alınarak davacı tarafa verilmesine " cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı idareden aşağıda yazılı kalan harç ile 2.107,84TL temyize başvurma harcının alınarak Hazineye irat kaydedilmesine
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.