Logo

5. Hukuk Dairesi2024/5614 E. 2025/1686 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, ifraz işlemleri sırasında yola terk edilen parsellerin bedelini kamulaştırmasız el atma iddiasıyla talep etmişlerdir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacılar murisinin, ifraz işlemleri sırasında yola terk edilen kısımlar için kendi isteğiyle tapu sicilinden terkin talebinde bulunduğu ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca imar düzenlemesi sırasında malikin muvafakatiyle kamu hizmetine ayrılan yerler için bedel talep edilemeyeceği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1492 Esas, 2024/643 Karar

DAVA TARİHİ : 06.07.2021

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/290 Esas, 2023/68 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçelerinde özetle; dava konusu Ankara ili, ..., parsel sayılı 29.250 m² alanlı tarla vasıflı, aynı yer kain 89 parsel numaralı, 64.400 m² alanlı, tarla vasıflı ve 91 parsel sayılı 19.980 m² alanlı tarla vasıflı, taşınmazların maliki olduğunu, bu parsellerin ifraz edilerek birden fazla parsele bölündüğünü, bölünmeler esnasında her bir parselden yola terk işlemi yapılmak suretiyle tapu sicilinden taşınmazların bir miktarının terkin edildiğini, taşınmazların kamuya açık genel yol vasfında olmayıp sadece ifraz neticesinde oluşan yeni parsellerin kullanımına özgülendiğini, özel mülk niteliğinde olup, mülkiyetinin de kök malik olan müvekkiller murisine ait olduğunu, ifraz sonucu oluşan yeni parsellerin geçişini temin etmek için tahsis edilen yol, geçit mahalli v.s. taşınmazlara davalı belediyece fiilen el atılması neticesinde oluşan zararın davalı belediyeden tahsili ve miras hisseleri nispetinde müvekkillerine ödenmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmaza fiili el atma olmadığını, ifraz işleminin kadastroca yapıldığını ve bu nedenlerle husumetin kendilerine düşmeyeceğini belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmiştir.

2. ... cevap dilekçesinde; öncelikle yargı yolu ve husumet itirazında bulunduğunu, esasa ilişkin olarak haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın reddine, birleştirilen davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu taşınmazların genel yol niteliğinde olmadığını, ifrazen meydana gelen parseller arasındaki geçit sağlamak maksadıyla yapıldığını ve müvekkillerin murislerinin mülkiyet hakkının devem ettiğini, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 35 inci maddesinin davada uygulanma olanağının olmadığını, birleştirilen davanın husumetten reddinin doğru olamadığını, davalı idarelerin sorumluluklarının bulunduğu her iki davanın da kabulü gerektiğini ileri

sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya içindeki bilgi ve belgelerle fen bilirkişi raporu içeriğine göre; dava konusunu 19180m² yüzölçümlü 33 parsel ile 10070m² yüzölçümlü 36 parsellin

tevhidi sonucunda 29250 m² yüzölçümlü 2224 parselin oluştuğu, parsel maliklerinin talebi ile Ankara

Kadastro Müdürlüğünce 1955 yılında yapılan ifraz işlemi sonucunda 4695 m²nin yol olarak terk

edildiği, ifraz sonucu 2225 ila 2301 nolu parsellerin oluştuğu ve tescil edildiği daha sonra ifraz sonucu oluşan 2225 ila 2301 sayılı parsellerin Çankaya Belediye Başkanlığınca

hazırlanan ve Çankaya Belediye Encümeninin 08.02.1989 tarihli ve 354 sayılı kararı ile onaylanan 81065

nolu parselasyon planı kapsamında imar uygulamasına tabi tutulduğu ve parsellerin tapu kütüğünde

kapatıldığı,

64.400 m² yüzölçümlü 89 nolu parselin maliklerinin talebi ile Ankara Kadastro

Müdürlüğünce ifraz edilerek 22.984 m²sinin yola terk olarak gösterildiği, ifraz sonucu 2500 ila 2620

nolu parsellerin oluştuğu ve tecil edildiği,

daha sonra ifraz sonucu oluşan 2500 ila 2620 sayılı parsellerin Çankaya Belediye Başkanlığınca

hazırlanan ve Çankaya Belediye Encümeninin 16.03.1989 tarihli ve 627 sayılı kararı ile onaylanan 81026

nolu parselasyon planı kapsamında imar uygulamasına tabi tutulduğu ve parsellerin tapu kütüğünde

kapatıldığı, 19.980 m² yüzölçümlü tapulama 91 nolu parselin maliklerinin talebi ile Ankara Kadastro

Müdürlüğünce ifraz edilerek 6.993 m²sinin yola terk olarak gösterildiği, ifraz sonucu 2621 ila 2654

nolu parsellerin oluştuğu ve tescil edildiği,

daha sonra ifraz sonucu oluşan 2621 ila 2654 sayılı parsellerin Çankaya Belediye Başkanlığınca hazırlanan ve Çankaya Belediye Encümeninin 16.03.1989 tarih ve 627 sayılı kararı ile onaylanan 81026 nolu parselasyon planı kapsamında imar uygulamasına tabi tutulduğu ve parsellerin tapu kütüğünde kapatıldığı, söz konusu tapulama 89, 91 ve 2224 nolu parsellerin kadastro parselleri olarak ifraz edildikleri ve yola terklerin oluşturulduğu, söz konusu işlemin 1955 yılında Kadastro Müdürlüğünce yapıldığı, Çankaya Tapu Müdürlüğü tarafından dosyaya sunulan belgelerden; tarafından “Mühye parselini teşkil eden tarlama ifraz ederek ortasından geçen yolların yekunu 22984m² kısmın yola gitmesi hasabile tapu sicilinden terkinini talep ederim” “Mühye parselini teşkil eden tarlama ifraz ederek ortasından geçen yolların yekunu 6993 m² kısmın yola gitmesi hasabile tapu sicilinden terkinini talep ederim” denildiği, aynı şekilde 2224 parsel için de 1955 tarihli belge ile'in 4695m² ifrazen yola gittiğinden kütükten terkininin talep edildiği, şartsız olarak ve ifrazen oluşturulan bu parsellerin yola cephe şartını sağlamak amacıyla maliklerin talebiyle yola terk edildiği, yol olarak ayrıldığı ve fiilen de yolda kaldığı, davacıların özel parselasyon sonucu yol olarak ayrılan parsel ile ilgili tazminat talepli davasının yerinde olmadığı anlaşıldığı, 2942 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi uyarınca imar mevzuatı gereğince düzenlemeye tabi tutulan parsellerden özel parselasyon sonunda malikin muvafakatiyle kamu hizmet ve tesisleri için ayrılmış bulunan yerler için eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamaz ve karşılığı istenemez. Bedeli istenen bölüm de özel parselasyon sırasında davacıların murisinin muvafakatiyle yol olarak ayrılmış olan yerlerden olduğundan asıl davanın reddine, işlemlerin ... tarafından yapıldığı gözetildiğinde birleştirilen davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine dair kararda, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebebleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4.2942 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. 2942 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi uyarınca imar düzenlemesi sırasında malikinin muvafakati ile yol, ... alan ve bunun gibi kamu hizmet ve tesislerine ayrılan alan için eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamayacağı gibi karşılığı da istenemeyeceğinden ve Anayasa Mahkemesinin 07.09.2021 tarihli ve 2017/22268 başvuru numaralı kararı da dikkate alındığında, davacılar murisinin kendi isteği ile yapılan işlemden elde ettiği menfaat de gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.